Bugün
Trabzonspor'un en önemli yapı taşlarından Özkan Sümer'in aramızdan ayrılışının 1. yılı... Onu özlemle ve rahmetle anıyoruz... Sert mizaçlıydı... Ancak inanılmaz saygılıydı... Çocuğu yaşında bizleri gördüğünde ayağa kalkıp sarılmayı, tokalaşmayı ihmal etmezdi.
Onun spora bakışına yaklaştığımızda...
Öfke ile mizahı harika şekilde harmanlaması, belki de onun en baskın özelliğiydi. Kızdığı oyuncusuna sabah idmanında tepkisini, "Bana günaydın deme, futbolu bıraktım de" şeklinde olurdu... Karadeniz mizahının, kıvrak zekasının futboldaki temsilcisi gibiydi adeta...
Herkese, her şeye, bazen kendi insanına rağmen... Ülkesine, şehrine, toprağına, o toprakların ürettiklerine ve üreteceklerine olan inancından asla vazgeçmeyişine tanıklık ettik...
Onun spora bakışına, onun futbola yaklaşımına yaklaştığımızda başarı, bu topraklardan bir daha uzaklaşmayacaktır... Tekrar tekrar özlemle, minnetle, rahmetle anıyoruz Özkan Hocamızı...
Denizli'nin "şahsi puan durumu" önemliydi
Dün gece Trabzonspor, yine zor bir deplasmanı kazanarak geçmesini bildi. Altay takımının puan sıralamasında mevcut durumu ve son maçları malum... Ancak ne olursa olsun, karşılaşmanın nasıl geçeceğini düşünmek için Mustafa Denizli'nin "şahsi puan durumu" önemliydi.
Müthiş bir Altay izletti bize. Dinamik, sert, temaslı, arzulu bir takım vardı sahada. Sahasında seyircisini de arkasına aldığında, Mustafa Denizli'nin bahsettiği hedef puana ulaşmamaları için bir sebep yok gibiydi. Başakşehir'e kapanan, Galatasaray'a ise tam tersini uygulayan Mustafa Denizli, Trabzonspor'a karşı bu iki güçlü maçının karmasını yapmaya çalıştı.
Hızlı karar, hızlı hamle ile...
Mustafa Denizli'nin nasıl bir sürprizle puan ya da puanlar alma planı içinde olduğunu bizler merak ederken, Abdullah Avcı tedbiri Siopis başlangıcıyla aldı. Bu tedbir, biraz ağır temkinlilik içerince, en iyi yaptıkları kontol-pas oyunu sekteye uğradı. Tam da bu noktada hızlı karar, hızlı hamle ile ikinci devre başka bir boyuta ulaştı. Dorukhan'ın ve Bakasetas'ın oyuna katılışı, karşılaşmayı kazandıran hamleler oldu.
Takımını oyunda tuttu, kaybettirmedi, kazandırdı
Ve Uğurcan Çakır... Ona özel bir paragraf açmak gerekiyor. Uğurcan Çakır performansıyla, karakteriyle en güzel cümleleri hak ediyor. Dün akşam İzmir'de takımını oyunda tuttu, kaybettirmedi, kazandırdı... Kurtarışlarındaki olağanüstülük, rakip forvetleri de ekstra arayışa itecek cinsten. Karşı karşıya pozisyonlarda daha fazlasını yapma, ya da "Uğurcan nasıl olsa kurtarır" baskısı üzerlerinde olacak. Ancak Cebrail'in attığı gol gibi goller üretmeleri gerekecek gibi. Allah nazarlardan saklasın; milli takım için de büyük bir moral Uğurcan'ın performans artışı.
Trabzonspor sakatlar, eksikleri mazeret kabul etmeksizin yoluna devam ediyor. Yeniler ekleniyor sakatlara bazen, takviyelerle, devşirmelerle devam etmesini biliyor. Bu takımın devre arası gerçek takviyelerle mevkilerini besleyecek olması düşünüldüğünde, ikinci yarı hedefleri için umut veriyor olmalı...
Avcı örnek teşkil ediyor
Son paragrafı da işin patronuna açalım. Abdullah Avcı duruşu, sözleri, rakiplerine saygısı ile örnek teşkil ediyor. Abdullah Avcı, uzun zamandır futbol dünyamızda ve oynattığı oyun, özellikle Başakşehir'de de buydu... Yani yeni bir durum değil, neden şaşırıyor bazıları anlamak güç. Bu ligin kalitesini anlamak için, derin analizler yapmak için bu yılı bekleyenler, biraz geç kalmanın hüznü içindeler bence.
Doğru oyun, akıllı oyun, gerçekçi oyun bu ligde kazandırıyor. Temmuz'da transferlerini bitiren, şimdi de ara dönem transfer işlerini Aralık ayında bitirme emareleri gösteren takım, ligin kalitesini bir yerlere çekiyordur... Trabzonspor, bu anlamda yeniden bir misyon takımı, değişimi, dönüşümü başlatma takımı neden olmasın?
Spor Toto Süper Lig'in 18. haftasında oynanan tüm maçların özetlerini izlemek için dokunun!