24 Ağustos 2022

Beserlerden, "Baby" İlkhan’a

Torino sayfasında satır arasında “Baby İlkhan” takılıyor gözüme, “Beserler” geliyor aklıma...



21 yıl önce.. Avrupa medyasını takip etmek bugün gibi kolay değil. Ortada e-gazeteler yok daha, La Gazzetta dello Sport bir gün sonra geliyor ülkeye. O gün bir manşet: “Beserler al Genoa”. İsme takılıp “Kim bu?” derken ufak fotoğrafta Ali Eren’i görüyorum. İtalyan için Beserler bizim için Ali Eren Beşerler. Olmuyor bu transfer...
 
Dün... La Gazzetta dello Sport sabah Milano, Roma’da bayiler açılmadan İstanbul’da e-gazete olarak karşımızda. Torino sayfasında satır arasında “Baby İlkhan” takılıyor gözüme, “Beserler” geliyor aklıma... 
 
Emirhan İlkhan’ın Torino’ya transferi gündeme geldiğinde Torino şehrinde Juventus-Torino ağırlıklı haber yapan spor gazetesi Tuttosport’tan meslektaşım Marco her gün İstanbul’daki gelişmeler için beni arıyor. Rıdvan’ın transferinde Torino çekildikten sonra bir başka Türk oyuncu. Bonservis bedeli olduğunda soru “Ne zaman gelecek, neden gecikti” oluyor. O günlerde “Bir fotoğraf yolluyorum sana, manşetlik diyorum.” Emirhan Haziran ayında menajerinin yönlendirmesiyle bireysel idman yapmak için Sırbistan’a gitmiş. Salonda da Juventus’un santrforu Vlahovic’i görünce doğal olarak hatıra fotoğrafı çektirmiş ve sosyal medyada paylaşmış. O günlerin hatıra fotoğrafı söz konusu Torino-Juventus ezeli rekabeti olunca Tuttosport’un yayın toplantısında “Vayyy” diye karşılanıyor, ertesi gün “Şimdiden derbi: Vlahovic-İlkhan” manşetiyle iki sayfaya yayıyorlar fotoğrafı. 
 
Bizse burada Emirhan’ın transferinde ihmali olanı ya da vefasızlığı sorguluyoruz. Gerçekten çok yetenekli, yaşına göre fiziği elbette gelişime açık ama adaleleri dolu yere sağlam basan bir Türk genci Emirhan. Üstelik de 8+3’de Rıdvan ile birlikte Beşiktaş için kilit isim...
 
Genç bir futbolcunun profesyonel kontratını imzaladıktan 45 gün sonra bir başka takıma transfer olduğu pek duyulmuş şey değildir, en fazla 18’inde imza atan oyuncuyu pişsin diye bir başka takıma kiralar kulübü..
 
Emirhan ise menajeriyle oturduğu masada kontrata serbest kalma bedelini yazma şartıyla imza attığını biz de Torino devreye girdiğinde öğreniyoruz. Akla ilk gelen Beşiktaş yönetiminin ihmalini sorgulamak. Bir yıl sonra serbest kalacak oyuncu için menajeri “Ya serbest kalma bedelini yazarız ya da seneye bedava gideriz” dediğinde bunun bir blöften çok tehdit olduğunu görmemek insafsızlık. Üstelik Beşiktaş 18 yaşında bir oyuncuya Torino’nun teklif ettiği 500 bin Euro’yu ödemeyi sonradan kabul etmişken. Bu rakam milyonların ödendiği takım içinde ufak durabilir ama bunu kabul ettiğiniz her alt yapıdan çıkan oyuncu karşınıza 500 bin diyerek oturur sonra..
 
Menajerlikte çok para kazanmanın tarifi basit. Genç oyuncuyu bonservissiz bir başka kulübe götür ya da oyuncuya kariyeri boyunca 5-6 kulüpte oynat ki her seferinde banka hesabına komisyon yatmış. Mirsad Türkcan ve ekibinin bonservissiz Avrupa’ya götürdüğü ilk oyuncu Emirhan değil, muhtemelen sonuncusu da olmayacak..
 
Peki Emirhan yetiştiği kulübe vefasızlık etti mi? Futbol dünyasında bayrak adamların sayısı artık bir elin parmakları kadar. Armaya ve formaya aidiyet elbette istenen ama bugünün futbolunda “Serie A, Torino, haftaya Milan ile oynuyoruz”; çocukluklarını ekran başında ve konsol oyunlarında bu takımları izleyip çalıştırarak geçiren kuşak için bir hayalin gerçekleşmesi...
 
Kim suçlu diye ararken herkes taraftarı üzmüş aslında. Yönetim eleştirilmiş, menajer istenmeyen adam ilan edilmiş, Emirhan vefasız olmuş... 
 
Şimdi Emirhan öznesinden sıyrılalım ve bir adım geriye çekilip bakalım ülkedeki tabloya. O tabloda bir de genç futbolcuların aileleri var. Çocuklarının bir an önce bol sıfırlı kontratlara imza atıp kendileri de refaha kavuşmak için sabır nedir bilmeyen, evlatlarına baskı yapan, akıl veren aileler. Menajerlerle masaya oturan, bol vaatleri duyunca ön anlaşma yapan aileler... 
 
Sonuçta Emirhan:  “Baby” İlkhan... Allah yolunu açık etsin...

 

Torino sayfasında satır arasında “Baby İlkhan” takılıyor gözüme, “Beserler” geliyor aklıma...



21 yıl önce.. Avrupa medyasını takip etmek bugün gibi kolay değil. Ortada e-gazeteler yok daha, La Gazzetta dello Sport bir gün sonra geliyor ülkeye. O gün bir manşet: “Beserler al Genoa”. İsme takılıp “Kim bu?” derken ufak fotoğrafta Ali Eren’i görüyorum. İtalyan için Beserler bizim için Ali Eren Beşerler. Olmuyor bu transfer...
 
Dün... La Gazzetta dello Sport sabah Milano, Roma’da bayiler açılmadan İstanbul’da e-gazete olarak karşımızda. Torino sayfasında satır arasında “Baby İlkhan” takılıyor gözüme, “Beserler” geliyor aklıma... 
 
Emirhan İlkhan’ın Torino’ya transferi gündeme geldiğinde Torino şehrinde Juventus-Torino ağırlıklı haber yapan spor gazetesi Tuttosport’tan meslektaşım Marco her gün İstanbul’daki gelişmeler için beni arıyor. Rıdvan’ın transferinde Torino çekildikten sonra bir başka Türk oyuncu. Bonservis bedeli olduğunda soru “Ne zaman gelecek, neden gecikti” oluyor. O günlerde “Bir fotoğraf yolluyorum sana, manşetlik diyorum.” Emirhan Haziran ayında menajerinin yönlendirmesiyle bireysel idman yapmak için Sırbistan’a gitmiş. Salonda da Juventus’un santrforu Vlahovic’i görünce doğal olarak hatıra fotoğrafı çektirmiş ve sosyal medyada paylaşmış. O günlerin hatıra fotoğrafı söz konusu Torino-Juventus ezeli rekabeti olunca Tuttosport’un yayın toplantısında “Vayyy” diye karşılanıyor, ertesi gün “Şimdiden derbi: Vlahovic-İlkhan” manşetiyle iki sayfaya yayıyorlar fotoğrafı. 
 
Bizse burada Emirhan’ın transferinde ihmali olanı ya da vefasızlığı sorguluyoruz. Gerçekten çok yetenekli, yaşına göre fiziği elbette gelişime açık ama adaleleri dolu yere sağlam basan bir Türk genci Emirhan. Üstelik de 8+3’de Rıdvan ile birlikte Beşiktaş için kilit isim...
 
Genç bir futbolcunun profesyonel kontratını imzaladıktan 45 gün sonra bir başka takıma transfer olduğu pek duyulmuş şey değildir, en fazla 18’inde imza atan oyuncuyu pişsin diye bir başka takıma kiralar kulübü..
 
Emirhan ise menajeriyle oturduğu masada kontrata serbest kalma bedelini yazma şartıyla imza attığını biz de Torino devreye girdiğinde öğreniyoruz. Akla ilk gelen Beşiktaş yönetiminin ihmalini sorgulamak. Bir yıl sonra serbest kalacak oyuncu için menajeri “Ya serbest kalma bedelini yazarız ya da seneye bedava gideriz” dediğinde bunun bir blöften çok tehdit olduğunu görmemek insafsızlık. Üstelik Beşiktaş 18 yaşında bir oyuncuya Torino’nun teklif ettiği 500 bin Euro’yu ödemeyi sonradan kabul etmişken. Bu rakam milyonların ödendiği takım içinde ufak durabilir ama bunu kabul ettiğiniz her alt yapıdan çıkan oyuncu karşınıza 500 bin diyerek oturur sonra..
 
Menajerlikte çok para kazanmanın tarifi basit. Genç oyuncuyu bonservissiz bir başka kulübe götür ya da oyuncuya kariyeri boyunca 5-6 kulüpte oynat ki her seferinde banka hesabına komisyon yatmış. Mirsad Türkcan ve ekibinin bonservissiz Avrupa’ya götürdüğü ilk oyuncu Emirhan değil, muhtemelen sonuncusu da olmayacak..
 
Peki Emirhan yetiştiği kulübe vefasızlık etti mi? Futbol dünyasında bayrak adamların sayısı artık bir elin parmakları kadar. Armaya ve formaya aidiyet elbette istenen ama bugünün futbolunda “Serie A, Torino, haftaya Milan ile oynuyoruz”; çocukluklarını ekran başında ve konsol oyunlarında bu takımları izleyip çalıştırarak geçiren kuşak için bir hayalin gerçekleşmesi...
 
Kim suçlu diye ararken herkes taraftarı üzmüş aslında. Yönetim eleştirilmiş, menajer istenmeyen adam ilan edilmiş, Emirhan vefasız olmuş... 
 
Şimdi Emirhan öznesinden sıyrılalım ve bir adım geriye çekilip bakalım ülkedeki tabloya. O tabloda bir de genç futbolcuların aileleri var. Çocuklarının bir an önce bol sıfırlı kontratlara imza atıp kendileri de refaha kavuşmak için sabır nedir bilmeyen, evlatlarına baskı yapan, akıl veren aileler. Menajerlerle masaya oturan, bol vaatleri duyunca ön anlaşma yapan aileler... 
 
Sonuçta Emirhan:  “Baby” İlkhan... Allah yolunu açık etsin...