30 Kasım 2021

Hayaldi gerçek oldu

Sizden takımınız için bir lig senaryosu istenmiş olsa, eminim on dört hafta sonunda böyle bir puan farkını hikayenize yazmaya yüreğiniz el vermezdi.



Sizden takımınız için bir lig senaryosu istenmiş olsa, eminim on dört hafta sonunda böyle bir puan farkını hikayenize yazmaya yüreğiniz el vermezdi. Trabzonspor, an itibariyle çok önemli bir avantaja sahip. Bu durumun oluşması iki açıdan değerlendirilebilir. Trabzonspor'un yaptığı doğrularla diğer takımların yapamadıkları.

Trabzonspor'un oyununu tatmin edici bulmayanlar olabilir (ben de bulmuyorum, çünkü şampiyonluğa oynayan veya şampiyon olan takımlarımızın oyununu kıyaslama kriterim Avrupa'da seri başı takımların oynadığı futbol düzeyi) ama yakaladıkları ritim bu lig için yeterli görünüyor. Bu ritmin arkasındaki gücü bir cümleyle özetleyecek olursam; "takım olmak" olgusunu içselleştirme konusunda rakiplerine fark atmış olmaları. Trabzonspor’un performansında eksik bulduğum yönleri olmasına rağmen, takım bütünlüğü ve etkili solo performansların çokluğu bu sonucun ortaya çıkmasındaki en önemli unsurlardı. Gelelim diğer takımlarımıza. 

İstanbul takımlarının iki kulvarda yarışma konusundaki zaafiyeti, futbol düzeyimizi tekrar gözden geçirmemiz gerçeğini hatırlatır nitelikte. Bu haftaya kadar, Beşiktaş'ın sakatlıklarla boğuşması, Galatasaray'ın gençleşme süreci, Fenerbahçe'nin sistem ve oyun krizi içinde oluşu bu puan farkının oluşmasının mazereti olamaz, olmamalı. Geçiş süreçlerinin oyunlarını bu derece etkilemesi de kabul edilemeyecek seviyede. Kaldı ki süreç yönetimi konusunda köklü bir geçmişe, bilgi birikimine ve tecrübeye sahipler (mi?).

On dördüncü haftayı ayrıca özel kılan bir durum da Trabzonspor'u takip eden tüm takımların puan kaybetmesiydi. Düşme hattının stresini yaşayan takımların reaksiyonuna sahne olan bu haftayı yıllar sonra, "Hayaldi gerçek oldu" sloganıyla hatırlayacağım.

Sizden takımınız için bir lig senaryosu istenmiş olsa, eminim on dört hafta sonunda böyle bir puan farkını hikayenize yazmaya yüreğiniz el vermezdi.



Sizden takımınız için bir lig senaryosu istenmiş olsa, eminim on dört hafta sonunda böyle bir puan farkını hikayenize yazmaya yüreğiniz el vermezdi. Trabzonspor, an itibariyle çok önemli bir avantaja sahip. Bu durumun oluşması iki açıdan değerlendirilebilir. Trabzonspor'un yaptığı doğrularla diğer takımların yapamadıkları.

Trabzonspor'un oyununu tatmin edici bulmayanlar olabilir (ben de bulmuyorum, çünkü şampiyonluğa oynayan veya şampiyon olan takımlarımızın oyununu kıyaslama kriterim Avrupa'da seri başı takımların oynadığı futbol düzeyi) ama yakaladıkları ritim bu lig için yeterli görünüyor. Bu ritmin arkasındaki gücü bir cümleyle özetleyecek olursam; "takım olmak" olgusunu içselleştirme konusunda rakiplerine fark atmış olmaları. Trabzonspor’un performansında eksik bulduğum yönleri olmasına rağmen, takım bütünlüğü ve etkili solo performansların çokluğu bu sonucun ortaya çıkmasındaki en önemli unsurlardı. Gelelim diğer takımlarımıza. 

İstanbul takımlarının iki kulvarda yarışma konusundaki zaafiyeti, futbol düzeyimizi tekrar gözden geçirmemiz gerçeğini hatırlatır nitelikte. Bu haftaya kadar, Beşiktaş'ın sakatlıklarla boğuşması, Galatasaray'ın gençleşme süreci, Fenerbahçe'nin sistem ve oyun krizi içinde oluşu bu puan farkının oluşmasının mazereti olamaz, olmamalı. Geçiş süreçlerinin oyunlarını bu derece etkilemesi de kabul edilemeyecek seviyede. Kaldı ki süreç yönetimi konusunda köklü bir geçmişe, bilgi birikimine ve tecrübeye sahipler (mi?).

On dördüncü haftayı ayrıca özel kılan bir durum da Trabzonspor'u takip eden tüm takımların puan kaybetmesiydi. Düşme hattının stresini yaşayan takımların reaksiyonuna sahne olan bu haftayı yıllar sonra, "Hayaldi gerçek oldu" sloganıyla hatırlayacağım.