Bursaspor ve Engin İpekoğlu

Bursaspor ve Engin İpekoğlu

Bursaspor...
Meşin yuvarlağa adını yazdrmış, taraftarıyla, camiasıyla 5. büyük benim diye haykıran bir kulüp
...
Bursaspor'u görmezlikten gelmek, yok saymak mümkün değil...
Bir değişim içerisinde Bursaspor...
Neler yaşadı neler?
Ne badireler atlattı?
Ama hep dimdik ayakta kaldı futbol adına...
Her zaman ben buradayım dedi...

Bursaspor gerçeğini masaya yatırdık.
Başkan Levent Kızıl'ın devrimini, Raşit Çetiner'le yolların ayrılmasından sonra göreve getirilen Engin İpekoğlu ile değerlendirdik...
İşte Engin İpekoğlu gerçekleri...

Ligtv.com.tr Genel Yayın Yönetmeni Cem Kurel ve Haber Müdürü Erdem Erol sordu,  Engin İpekoğlu anlattı...

RAŞİT ÇETİNER'İN SÖZLERİ...
- Raşit Hocayla yollarınızı ayırmanız size ne hissettirdi?

“Yaklaşık 3.5 senedir birlikte çalışıp sonra ayrılmak hiç kimsenin arzu etmediği düşünmediği bir şeydi. Ancak Raşit hoca çok hırslı olan, mağlubiyeti asla kaldıramayan bir yapıya sahipti. Bunun sonucunda da kendisine, sağlığına zarar veriyordu. Çok fazla içine atıyordu. Aslında Bursa'ya birlikte gittiğimiz için birlikte istifa ettik. İstifa ettikten sonra olaylar öyle bir gelişti ki başkanımız Levent Kızıl, Raşit hocadan "Bir kaç günlüğüne yeni teknik direktör gelene kadar Engin takımı çalıştırsın" diye izin aldı. Ondan sonra da

olaylar farklı bir boyuta geldi. Başkanımız ve yöneticilerimiz yapmış olduğu toplantıdan sonra takımın başına benim getirilmem konusunda hemfikir olmuşlar. Böyle bir teklifle geldiler. Ben özellikle Raşit hocaya saygısızlık yapmama adına kararsız kaldım. Birlikte 3.5 sene çalıştığım teknik direktörümden ayrılmak, bana da yakışmayacağı için kendisiyle oturduk uzun uzun konuştuk. Raşit Hoca bana (Engin, ben de bu şekilde teknik direktör oldum. Bir yerlerden başlamak zorundasın. Ama bugün, ama seneye zaten bir şekilde ayrılacaktık. Bursaspor da bildiğin tanıdığın bir takım. İyi de bir takım.) dedi. Raşit hocadan çok iyi bir miras aldığımı düşünüyorum. Zaten takımımıza güvenmesem bu görevi almazdım. Levent Kızıl'a ve Yönetim Kurulu üyelerine bana duydukları güvenden dolayı teşekkür ediyorum.”

"DENEYİMSİZ BİRİNİ GÖREVE GETİRMEK ZOR BİR OLAY"
- Özellikle başkan çok arzuluydu.

“Bursa gibi bir şehirde özellikle futbol potansiyeli çok yüksek olan bir şehirde deneyimsiz genç bir teknik direktöre görev vermek ve bunun Bursalılar tarafından kabullenilmesi çok zor bir olaydır.”

"BURSASPOR 5. BÜYÜK OLMAK ZORUNDA"
- Bursa futbol adına zor bir şehir mi?
“Bursa zor bir şehir. Ben Beşiktaş ve "Fenerbahçe'de oynadım. Bursa'nın yeri çok farklı ama. Bursa, futbolla yatıp futbolla kalkan bir şehir. İnanılmaz futbol potansiyeli olan bir şehir. Trabzonspor'u 4. büyük olarak görüyorsak Bursaspor da 5. büyük olmak zorunda. 5. büyük olduktan sonra da şampiyonluğa doğru gitmeli, çünkü şehir bu potansiyeli taşıyan bir şehir. Önümüzdeki fikstüre baktığımız zaman çok zorlu maçların bizi beklediğini biliyorduk. Ben yaklaşık 19 sene profesyonel olarak futbol oynadım. Bu 19 senede bu kadar iyi niyetli adam gibi adamların bir araya geldiği takımda bulumadım.

- Raşit hocayı mutlaka çok seviyorlardı. Onlar da mutlaka üzülmüşlerdir...
“Sadece futbolcular değil hepimiz etkilendik. Hatta ilk antrenmanda normalde uygulamış olduğumuz farklı bir program vardı. Kondisyona yönelik bir programdı. Herkesin morali bozuktu. Programı değiştirmek zorunda kaldım. Daha eğlenceli daha hafif geçecek bir antrenman yaptık. 2 gün sonra bir toplantı yaptık. (Hayat budur. Sonuçta hepimiz profesyoneliz. Raşit hocamızın istifa etmesini, gitmesini dilemezdik. Ama önümüzde zorlu bir Vestel Manisaspor maçı var. Tamamen buna konsantre olmamız lazım) dedik. İşler yolunda gitti.

- Hiç Raşit hocayla görüşüyor musunuz?
- Tabii ki görüşüyoruz. Sürekli görüşüyoıruz.

- Vestel Manisaspor maçından sonra görüştünüz mü?
“Maçtan sonra henüz görüşmedim. Kardeşiyle görüştüm. Kardeşi (Hepiniz çok yoğunsunuzdur diye hoca aramaz. 1-2 gün geçmesini bekler ondan sonra arar) dedi.

"G.ANTEP'TE YENİLİRSEK VESTEL GALİBİYETİNİ TESADÜF ZANNEDERLER"
- Böylesine bir duygusal süreçten sonra 4-0'lık Vestel Manisaspor galibiyeti geldi. Bursa taraftarının sabırsızlığını da biliyoruz. 4-0 gibi farklı bir Vestel Manisaspor galibiyeti, sevincin yanında bir endişe yarattı mı sizde?

“Endişe yaratmadı çünkü takımıma güveniyorum. Ama endişe şu açıdan var: 4-0'lık Vestel galibiyetinin ardından bu hafta gideceğimiz bir Gaziantepspor deplasmanı var. Eğer bu deplasmanda terslikler olursa, takımımız yenilirse, insanlar Vestel galibiyerini tesadüf diye algılayacak. Endişe oradanm kaynaklanıyor."

- Tesadüf mü hocam 4-0?
“Hayır tesadüf değil."

"4-0'LIK VESTEL GALİBİYETİ HESAPLANMIŞTI"
- Kurgulanmış mıydı?

“Kesinlikle kurgulanmış bir oyundu. Neden kurgulanmış bir oyundu anlatayım. Vestel Manisaspor'un zaaflarını hep birlikte tespit ettik. Hatta antrenman programını bile Vestel Manisaspor'un zaafı olduğu bölgelere göre yoğunlaştırdım. Vestel çok baskılı, rakip sahada pres yapan, hatlar arasında mesafe bırakmayan, dönen topları tekrar kazanıp 2. bir atak geliştirme düşüncesinde olan, sıkıştığı anlarda da Rafael'e uzun toplar atıp onun indirdiği topları orta sahadan gelen futbolcuların katılımıyla gol pozisyonlarına dönüştüren bir takım. Biz de tam tersini düşündük. Manisaspor rakip sahada baskı yapıyor ama biz ev sahibiyiz. Biz Bursasporuz. 20 bin seyircinin desteğiyle oynuyoruz. Biz, Manisaspor'un baskısına boyun eğip, onların yapacağı hatalardan faydalanmayı mı bekleyleceğiz? Tabii ki hayır. Bir basalım bakalım ne olacak? dedik. Nitekim ilk 30 dakika kalemize çok ciddi şekilde gelemediler. Birkaç tane ofsayt pozisyonları oldu. Bizimse kanat organizasyonları vardı. Orta sahadan çıkan oyuncularım bir çok gol pozisyonuna girdi. Özelllikle de golü attıktan sonra oyun bizim istediğimiz şekle dönüştü.

SİNAN KALOĞLU'NU NEDEN SONRADAN OYUNA SOKTU?
- Rakibin çözülmesi son 10-15 dakikada gerçekleşti diyebilir miyiz?
“Önemli bir etken var burada. Sinan Kaloğlu perşembe gününe kadar antrenma çıkmadı. Ben onu maçtan önce çektim ve (Sinan, gönlüm senin maçın 1. dakikasından itibaren sahada olmanı istiyor ama olaya biraz mantıklı bakalım. Senin bir sakatlığın var. 30. dakikada dizim ağrıyor, sakatlığım nüksetti diye bana gelirsen takımın dengesini bozmuş olursun. Yani yapmayı düşündüğüm değişiklikleri daha sonra yapamam çünkü bir adamı daha önceden değiştirmiş olacağım. Sana son 30 dakikada ihtiyacım var. Çünkü 60. dakikadan itibaren Manisaspor düşmeye başlıyor.) dedim. O da (Hocam saygı duyuyorum. Ne zaman görev verirsen çıkar aslanlar gibi de oynarım.) dedi. Nitekim istediğimiz gibi gitti. 1-0 galibiz. Baktım ki Vestel Manisaspor biraz şuursuuzca üstümüze gelmeye başladı. Bu sefer Zafer Biryol'u oyundan alıp kontrartaklarda etkili olabilecek Sinan'ı oyuna soktum. Zaten Sinan oyuna girdikten sonra maç koptu. Oyun 80. dakikadan sonra koptu gibi görünüyor ama ondan önce Sumilikoski'nin, Ömer'in karşı karşıya kaçırdığı pozisyonlar var. Yani oyun daha önce de kopabilirdi .

DERS NİTELİĞİNDE BİR FUTBOL !
- Sinan'ın olmayışı Vestel'in oyun planındaki düşüncelerini bozmuş mu oldu? Onların beklemediği bir kurgumu çıktı?

“Kesinlikle Ömer'in oynayacağını düşünmüyorlardı. Neden Ömer'i oynattım? Çünkü Hakan Balta diye bir arkadaşımız var Almanya kökenli. Ümit Milli takımda olduğum dönemde de defalarca izlediğim, futbol yeteneği çok iyi, iyi şut atabilen, ama çok süratli olmayan, devamlı hücumu düşünen ama geri gelmeyen bir futbolcudur. Ben de o düşünceyle Ömer'i sağ tarafta oynattım. Ömer de çok süratli, atletik bir yapıya sahip, topla driplink yapabilen, adam eksiltebilen bir oyuncu ve dikkat edersek zaten sağ tarafta çok başarılı oldu. Bunun yanında Veli'yi bugüne kadar hiç oynatmadığımız bir yerde oynattım. Veli genelde sağ kenarda ya da defansın sağ tarafında oynuyordu. Onu da Manisaspor'un göbeğinde oynayan 2 tane stoperin çok ağır olması nedeniyle forvetin arkasında oynattım. İkisi de bizi mahçup etmedi, çok iyi oynadılar. Zaten bu maçın kasetini alıp Futbol Federasyonu Eğitim Dairesi'ne versek, (Alın kardeşim bunu kurslarda bir takım baskı altında nasıl hücuma çıkar. Kanatları nasıl kullanabilir, rakip baskı yaptığı taktirde nasıl oynanır, nasıl dönen toplarıo kazanır, tekrar 2. bir atak geliştirir.) diyebiliriz. İnanılmaz bir top oynadı çocuklar. Hepsini kutluyorum.

"MAÇA VE RAKİBE GÖRE SİSTEM BELİRLEYECEĞİZ"
- İlk profesyonellik, ilk milli takım, ilk transfer, ilk şampiyonluklar mutlaka hayatınızda apayrı bir yer tutuyordur. Şimdi de tek patron olarak çıktığınız ilk maç. Rakip Vestel Manisaspor, kurt hoca Ersun Yanal. Nasıl duygular yaşadınız, neler hissettiniz?
“Başkanım maçtan önce (Şu an kendini nasıl hissettiğini tahmin edebiliyorum. Sen şu anda kendini Sakaryaspor'dan Beşiktaş'a gelmiş; ilk defa büyük bir seyirci önüne çıkan bir futbolcu gibi hissediyorsun) dedi. (Başkan çok doğru söylüyorsun) dedim. Ve inanın maç gecesi sabaha kadar uyuyamadım. Doğru takımı sahaya sürmekti istediğim. Çünkü teknik direktörün tek amacı adil olmaktır. Gerek antrenmanlarda gerekse maçlardaki perfıormansına dayanarak futbolcu seçimini yapmak zorundadır. Kimsenin hakkını yememek zorundadır. Futbolcuları farklı yerlerde oynatıyorum, bunu rakip hakkında yaptığım analizler doğrultusunda futbolcularıma da söylüyorum. Herkes, futbolcular sistem soruyor bana. Biz Fenerbahçe, Galataaray, Beşiktaş değiliz. Biz sistemimizi kuralım, karşı takım bizim sistemimize uymak zorunda diyemeyiz. Oralarda kaliteli futbolculara sahipsin, seyirci potansiyelin var, şampiyonluğa oynuyorsun, rakip senin sistemine uymak zorunda kalır. Ama bizim gerçekci olmamız lazım; oynadığımız rakibe görede bir sistem belirleyeceğiz. Yani futbolcu seçimini de ona göre yapacağız, kime ihtiyacımız varsa onu oynatacağız. İçeride oynuyoruz, rakibi boğmuşuz baskı altında tutmuşuz, ona göre forvet oyuncusu belirleyeceğiz. Maça sistem belirleyeceğiz."

"İSKELET ÜZERİNDE OYNAMANIN ANLAMI YOK"
- İyi giden takımın kurgusu bozulmaz deriz hep. Ama deplasmana gidiyorsunuz, rakip Gaziantepspor. İyi takım. O zaman kurgu bozulabilir mi?
“Kurgu bozulabilir. Antep takımı Zenga'nın da İtalyan olmasından dolayı defansı çok sağlam tutuyor. Çok fazla riskli futbol oynatmıyor. Forvette De Nigris var tehlikeli bir adam. Genelde oyun planını De Nigris üzerine kurmuş bir takım. Biz de o doğrultuda bu hafta boyunca zaten bütün raporları biraraya getirip bir analiz yapıp o doğrultuda oyun planımızı belirleyeceğiz. Futbolcu seçimini de ona göre belirleyeceğiz. Ama şimdi bir takımın belli bir 7-8 kişilik iskeleti vardır. O iskelet üzerinde fazla oynamanın bir anlamı yok; özellikle de defansın. Defansı mutlaka oturtursunuz; ondan sonra oyuncular üzerinde değişiklikler olabilir ama belirli bir iskeleti oturttuktan sonra."

"TEKNİK DİREKTÖR NE YAPSIN"
-Bursaspor hangi mevkilerde sorun yaşadı bu sene?
“Aslında mevki olarak çok fazla sorun yaşamadık. Zaten mağlup olduğumuz maçları gözönüne getirirsek çoğunda bireysel hatalardan kaynaklanıyor. Takım içerisinde blokları halledersiniz, takım oyununu halledersiniz ama iş bireysele döküldüğü zaman teknik direktörün yapacağı bir şey yok. Kalecinin elinden kaçırıp gol yemesini yada futbolcunun cezaalanı içinde topa elle müdahale etmesini bir teknik direktör önleyemez, nasıl önleyecek. O anda futbolcunun anlık gelişen olayları bunlar. Genelde bireysel hatalardan goller yedik. Mesela Kayseri maçı. Ömer yere yatmadı o ana kadar ama 2-0 mağlup olduk. 2 tane ölü top. Futbolcuların bir anlık konsantrasyon hatasından malesef bu tür sonuçlar geliyor başınıza. Yapacak bir şey yok. Vestel maçındanda gerek bireysel olarak gerek takım olarak muhteşem oynadılar ama.”

-Bir anlamda şansında yanında olacak yani.
“Kesinlikle futbol şansı yanında olacak.”

"DAHA TEKNİK DİREKTÖR OLMADIM"
-Maçtan önce uyku tutmadı. 4-0 gibi bir galibiyetten sonra derin bir uyku çektiniz mi?
“Çektik, (Gülüyor) bayağı bir stres attık. Zaten biizm sevincimiz profesyonel olarak olaya baktığınız zaman 2 gün sürer. Ondan sonra Salı günü saat 15.00'den sonra toplanıyoruz artık Antep maçına konsantre olmak zorundasın. Bir galibiyetle ne ben iyi bir teknik direktör oldum, nede Bursaspor adına sezon bitti. Onun için ben bugüne kadar basamakları adım adım çıktım. Kalkıpta bir maçta ben şöyleyim, Vesteli de yendim diyecek bir adam değilim. Henüz daha teknik direktör olmadık. O yola doğru gidiyoruz."

"BU İŞ OLMAZ DEDİLER"
-Fazla mütevazı olmayın, insanlar inanırlar. Bir gerçek varki Başkan Levent Kızıl elini taşın altına koydu, bir risk aldı size güvendi. Mutlaka çevresinden 'yapma etme' gibi söylemler almıştır.
“Teknik direktörlük yapan bir çok abimizin telefon açıp 'işte bu iş olmaz, gitmez' gibisinden söylemlerde bulunduklarını biliyorum. Onun için başkanımız çok büyük bir risk aldı. Tabiki beni kabul ettirmek çok zor bir olaydı. Bizde Vestel maçı itibariyle mahçup etmediğimizi düşünüyorum. Ama bitmedi bundan sonra da bunun tesadüf olmadığını kanıtlamak zorundayız. Takım olarak kanıtlamak zorundayız.”

-Basamakların sonunde hedef neresi?
“Daha bugünden bunu konuşmak yalnış olur."

"HEDEFİNİZİ BELİRLEYECEKSİNİZ"
-Sezon başında Levent başkanla röportaj yaptığımızda, “Bursaspor'un hedefi bu sene sıralamada 10-15 arasıdır. Üstte olursa tabiki buna hayır demeyiz. Şampiyonluk hedefleniyorsa uzun vadeli bir hedeftir” dedi. Bursa taraftarına bunu anlatabilmek mümkün olacak mı?
“Başkanımız gerçekçi konuşmuş ve doğrusu da bu. Hedefimiz ilk 10 içinde yeralmak ama bunu tabiki sahadaki futbolcu arkadaşlarımız belirleyecek. Hedefinizi ilk 10 olarak belirlersiniz alacağınız puanlarla daha sonra tekrar yeni bir hedef belirlersiniz. Onun için ilk 10 arasına girmek hedeftir ama tabilki daha iyisine hiçbir futbolcu arkadaşımız hayır demez herhalde.”

"BURSA'NIN ÖZELLİĞİ VAR"
-Bunun en basit örneğini Vestel Mansisaspor'da gördük. Sezon başı çıkışı, ardından mağlubiyetler. Aslında Ersun hoca bunu açıkladı 'daha henüz hazır değiliz' dedi.
“Tabi şampiyonluğa oynamak, o baskıyı bireysel olarak futbolcu olarak kaldırmak çok farklı şeyler. Ben yaklaşık 9 sene Fenerbahçe ve Beşiktaş takımlarında oynadığım için bir çok futbolcu arkadaşımız özellikle Fenerbahçe takımında, Türkiye liglerinde başarılı olmuş 15-20 tane futbolcu arkadaşımız aramıza yeni katılıyordu. Bir çoğu hazırlık döneminden sonra kiraklık veriliyordu. Neden veriliyordu? Seyirci baskısı, taraftar baskısı, bunları kaldırmak futbolcu olarak çok zor bir şey. Bunları kaldıran futbolcular zaten bireysel olarak başarılı oluyor, takım olarak da başarılı oluyor. Ama o baskıyı kaldırmak zor. Özellikle Bursa'da da bu baskı var. Bursaspor takımı tabiki potansiyel olarak şampiyonluğa oynaması gereken bir takım ama bununda zamanı ve yeri var. Henüz süper lige çıkmışız. 'Birinci seneden itibaren biz şampiyonluğa oynayacağız' demek inandırıcı olmaz zaten. Temelleri atarsınız sonra '2. yıl UEFA hedefimiz' dersiniz, sonra 'şampiyonluık hedefimiz' dersiniz ama bunları konuşmak için daha çok erken diye düşünüyorum."

"KEYİF ALACAKSIN"
-Kaleci teknik adam, avantaj mı dezavantaj mı?
“Bence avantaj. Yani neden avantaj? 39 yaşında futbolu bıraktım. 30 yaşından itibaren saha içinde takımı yönetmeye başladım. Nasıl yönetmeye başladım, saha içerisinde sahayı enlemesine boylamasına herşekilde en iyi gören kalecidir. Son adamda dahil olmak üzere takımı yönlendiren kalecidir. Doğal olarak sahada bir nevi teknik direktörün yardımcısı gibidir. Tabi takım kaptanınız vardır. Onun için ben avantaj diye düşünüyorum, farklı düşünenler olabilir ama bugün dünyada bir çok örneği var değil mi. Pareira kaleci değil mi? Eğitim dairesinde Fatih hocanında Raşit hocanında hocası Metin Türel değil miydi? Şenol hocamız vardı, bizi dünya 3.sü yapmış bir hocadır ama bunlar bir anda olacak şeyler değil. Ne ben bir maçta teknik direktör oldum ne 1 maçta lig bitti. Çalışmalarımıza devam edeceğiz . Futbolun özünde eğlenmek var. Takımımızı şöyle bir alsak toplasak , Vestel maçında keyif aldınız mı diye sorsak hangisi hayır der. İşlerini hem ciddi bir şekilde yaptılar hem keyfini yaşadılar.”

-Ateşli taraftarlara bazen kazanmakta yetmez. Tek golle kazandığınız zaman bile trübünlerde bir homurtu olur.
“Bursa öyle entersan bir kentki ligi 5.de bitirsek 'neden Şampiyonlar Ligi'ne girmedik' diyecek futbol potansiyeline sahip bir şehir. Onun için biz emin adımlarla işimizi yapalım artık arkasından mutlaka başarı gelir zaten.”

"ATEŞLİ TARAFTARDAN MUTLUYUZ"
-Futbol oynadığınız dönemde de ateşli taraftarların tuttuğu takımlardaydınız. Şimdi yine ateşli bir taraftar topluluğu olan Bursaspor'da teknik adamsınız. Bu sizin için bir artı mı?
“Şimdi herhalde Türkiye'deF fenerbahçe'den sonra en fazla kombine satılan bir kulüp Bursaspor. Her maçta 20 bin kişi gelir mi? Biz Akçaabat Sebatspor'la hafta ortası kupa maçı yaptık. Stada bir geldik inanamadık, 15 bin kişi vardı. Tabi bu ateşli seyirci önünde oynamak hem futbolcu hem teknnik adam adına büyük bir şans. Bunun olumlu taraflarıda var olumsuz taraflarıda var. İşler iyi gittiği zaman olumlu, işler kötü giderse ki Bursaspsor seyircisi bugüne kadar çok olumlu davrandı. Biz mutluyuz, bu kadar ateşli taraftarın önünde oynamaktan. Şu an için mutluyuz inşallah işler kötü gitmesin işin kötü tarafını yaşamayız. İnsanlar takımını destekleyecek tabi ama olayı fanatizm boyutuna getirerek kulübüne zarar vermemin gerekli diye düşünüyorum, artık cezalarda çok arttı çünkü. Çok ciddi yaptırımlar geldi. En ufak atılan bir şeyde 20-30 bin  YTL para cezası ödüyorsunuz. Yani kulüp açısından özellikle anadolu takımlarında bu paralar kolay edinilmiyor.”

-Bursa sokaklarında geziyor musunuz?
“Birbuçuk senedir Bursa'dayım. Samimiyetimle söylüyorum cuıma günleri kampa giriyoruz. Zaten Pazartesi günleri izin günümüz olduğu için istanbula geliyorum. Diğer günler tesislerden dışarı çıkamıyorduk. Bir buçuk senedir neredeyse Vakıfköy'de yatıp kalkıyoruz. Şehir merkezi uzak. Gitmesi 1 saat dönmesi 1 saat. 'Nasılsa sabah antrenma geleceğiz' diyoruz. 'Yatalım mı burada, yatalım' diyoruyz. Futbolcu gibi hala yani. “

-Futbolcu evine gidiyor ama.
“Tabi. Onlar için bir sorun yok.”

-Futbolculuk dönemninizdeki ateşliliğinizi kaybettiniz mi?
“Ateşlilikle ilgisi yok da Bursa'da çok fazla futbol konuşulduğu için nereye gitsek 'ne olacak bu Bursaspor'un hali' konuşulmaya başlanıyor. Ben Fenerbahçe'de Beşiktaş'ta berabere kaldığımız günlerde sokağa bile çıkmadım. Çıkamıyorumemm abi çünkü nereye çıkacağım. Arkadaşlarının yanına geliyorsun, arkadaşım bana hesap soruyor. 'Ne olacak oğlum bu takımın hali' diyor. Berabere kalmışsın yani. Aynı potansiyel Bursa'da da var. Yanlış anlaşılmasın insanlardan kaçma düşüncesiyle değil bu tabi.”

-Beşiktaş ve Fenerbahçe'de oynarken ulusal medyanın gözü önündeydiniz. Bursa'da hem ulusal medya var hem yerel medya var ve Türkiye'nin en güçlü yerel medyası Bursada. Ulusal medyanın bakış açısı farklı, yerel medyanın daha farklı. Bu konuda problem yaşıyor musunuz?
“Eleştiri dozajı fazla oluyor. Gazetelerin yanında etkili yerel kanallar var. Spor programları var. Bursaspor takımı bayağı bir masaya yatırılıyor."

[email protected]
[email protected]