Bu iş böyle yürümez

Bu iş böyle yürümez
Trabzon medyası ağır şekilde Yunus Yıldırım'ı eleştirdi. Ne yaptı ki Yunus Hoca! Yapmayın arkadaşlar, Türkiye'nin genel alışkanlığına, hatta hastalığına siz de kendinizi kaptırmayın...

Sezonun en iyi maçına Avni Aker'de tanıklık ettik. Golleriyle, mücadelesiyle müthiş bir karşılaşma izledik. Futbolcular bile karşılaşma sonrası 'Premier Lig'de bile böyle maç görmedik' dediler. Genç kuşağın usta yazarı Mehmet Demirkol'u okudum 'Premier Lig'de böyle bir maç oynansa bir hafta konuşuruz. Bu maçı da konuşmalıyız' diyor. Demirkol yüzde yüz haklı.

Zaten bu maçı konuşuyoruz ama maçın kalitesini, heyecanını, mücadelesini, gollerini değil, maçın hakemini konuşuyoruz. Tek kelime ile yazıklar olsun. Bu kadarına yazıklar olsun. Böyle bir maç öne çıkacağına, herkesten geçer not alan maçın hakemi Yunus Yıldırım öne çıkıyorsa, kimse kusura bakmasın 'Bu kafayla bu işler yürümez...' Eğer bunun aksini iddia eden varsa alnını karışlarım.

Gazeteciliklerini çok ama çok beğendiğim Trabzonlu meslekdaşlarıma bakıyorum. Manşetler üç aşağı-beş yukarı aynı. 'Trabzonspor'u Yıldırım çarptı... Trabzon'a Yıldırım düştü' gibi. Yapmayın arkadaşlar, Türkiye'nin genel alışkanlığına, hatta hastalığına siz de ne olur kendinizi kaptırmayın...

HAKEME BU KADAR KÜFÜR OLMAZ
Ne yaptı Yunus Yıldırım. Tartışılan iki pozisyon var. Biri ceza alanı içinde Mehmet Eren ile Glowacki'nin pozisyonu. MHK'ye ve hemen hemen tüm yorumculara göre penaltı. Sonra bir başka pozisyon Hamza ile Burak'ın mücadelesi. Hamza'nın Burak'a faul yaptığını iddia eden de var, 'Faul yok' diyen de.
Diyelim ki faul var, o zaman frikik. Çünkü hareket tartışılmaz biçimde ceza alanının dışında. Diyelim ki 'Bariz gol şansından kırmızı kart' var  ki, poziyonun hemen yanında bir Kayserisporlu oyuncu olduğu için normalı sarı kart. Hadi kırmızı olsun, dakika 86. Böyle bir pozisyon için bu kadar gerilmeye, bu kadar küfür etmeye, hakemin kafasını yarmaya ne gerek var.
Üstelik herkes görmüş ki eğer beraberlik bozulacaksa, galibiyete çok daha fazla hak eden taraf Kayserispor. Penaltısı verilmeyen Kayserispor ama öfkeden çılgına dönen Trabzonspor seyircisi. 'Yıldırım çarptı' diyen benim sevgili meslekdaşlarım. Yapmayın arkadaşlar. Bu kadar güzel bir maçın ardından olayı buralara çekmeyin.

BURSA DA HEP İSYAN ETTİ AMA
Ama bu sadece Trabzonspor için geçerli değil. Beşiktaş-Karabük maçında Karabük yandı, Beşiktaş feryat etti. Gaziantep-G.Saray kupa maçının son dakikasında Gaziantepspor'un bir penaltısı verilmedi, turu tehlikeye sokuldu, buna rağmen Gaziantep sustu, Galatasaray bağırdı. Bursa 2 maçtır MHK'ye, hakemlere, federasyona veryansın ediyordu, bu hafta Buca maçında ilk golü ofsayttan attı, çok önemli bir üç puanın başlangıcını yaptı, hiç sesi çıkmadı.
Eğer haksızlık varsa, sana ya da bana karşı bir haksızlık varsa, bunu insan olarak, vicdan olarak ortaya koymamız gerekmiyor mu? Hani hakça bir yarışı hepimiz istiyorduk. Yalan, bunların hepsi kocaman bir yalan.

YILDIRIM'IN TEŞEKKÜRÜ ÖNEMLİ
Unutmayın F.Bahçe, Trabzon'dan tam 9 puan geride kaldığında bu ülkenin örnek hocası Aykut Kocaman bile 'Trabzonspor'a verilen penaltılara bakın' diyordu. F.Bahçe rakibi yakaladı, öne geçti bu defa bağırma sırası Trabzon'a geldi.

Trabzonspor'a geldi derken burada yönetim kurulunu ve teknik heyeti ayrı tutuyorum. Çünkü bizzat Yunus Yıldırım, maç sırasında ve maçtan sonra Trabzonspor yönetiminin ve teknik heyetinin kendisiyle çok yakından ilgilendiğini, hatta bu ilginin maçtan bir gün sonra bile devam ettiğini Futbol Federasyonu yetkililerine çok net biçimde ifade etmiş. Hiç olmazsa Trabzon yönetiminin bu davranışı toza dumana karışan futbolumuzda bir teselli oldu.

BİZİ ELEŞTİRENLER ÇOK HAKSIZ
Bakıyorum, ligin ilk yarısında Fenerbahçe çok kötü giderken ve haklı olarak eleştirilirken, Aykut Hoca dahil, Fenerbahçeliler Mustafa Hoca'ya, bana kızıyorlardı. İnternet sitelerinden az küfürler yemedik. İkinci yarı ile birlikte Fenerbahçe düzeldi, Trabzonspor duraklamaya girdi, bu defa Trabzonspor cephesi 'F.Bahçe lider ya zevkinizden dört köşesiniz' diye bize sitem ediyor.

İnsaf ligin ilk yarısında Fenerbahçeliler'den küfür yiyoruz, ikinci yarıda Trabzonsporlular'dan. Nasıl oluyor bu iş. Kötüyü iyi gösterme şansımız, iyiyi karalama gibi bir niyetimiz asla yok. Zaten bunu yapamayız, yapmayız. Buna önce vicdanımız, ahlakımız izin vermez. Sonra milyonlarca göz mercek gibi üstümüzde.

Biz tek şey istiyoruz. Futbol iyi olsun, futbol konuşulsun. Kimse futbola kendine göre yön vermeye çalışmasın. Kimse kusuru başkasında aramasın. Futbolda bağıranın kazandığı bir ortam oluşmasın. Bizim istediğimiz budur. Sözde değil, özde hakça bir yarış olsun...

FENER ALEX'SİZ DE KAZANDI
Fenerbahçeli Dia'ya katılıyorum. Fenerbahçe 'de Alex çok büyük güç ama Fenerbahçe demek Alex demek değil. Bu takım Alex olmadan da çok maç kazandı. Yeter ki takım gibi oynasın. Takım gibi mücadele etsin. Ancak her kötü gidişten Alex'in inanılmaz yaratıcılığıyla çıktığı çok kesin biçimde ortada.

ÖNE ÇIKMASI NORMAL
F.Bahçe'de kaleci Volkan'ın öne çıkışı yadırganmasın. Fenerbahçe deplasman maçları oynadı, Fenerbahçe Trabzon, Beşiktaş gibi çok güçlü rakiplerle mücadele etti. Bu maçlarda ne kadar iyi olursa olsun elbette kalesinde tehlikeler yaşayacaktı. Bu bakımdan Volkan'ın öne çıkmasını son derece doğal karşılıyorum. Hiç olmazsa Volkan iyi işleriyle öne çıktı, ya bazı kaleciler gibi kötü yediği gollerle öne çıksa ne olacaktı.

MAKAS ÇABUK KAPANDI
Fenerbahçe kovalasa da, kovalansa da, şampiyonluk yarışında bu gerİlimi kaldıracak bir kadro yapısına ve tecrübeye sahip. Kaldı ki, Trabzonspor hiç hesapta olmayan puanlar yitirince, F.Bahçe, hiç hesapta olmayan bir istikrar yakalayınca, makas Fenerbahçeliler'in bile beklemediği kadar çabuk kapandı. Bu da Fenerbahçe için bu yarışta ekstra bir motivasyon oldu.

TRABZON'DA PANİK VAR
Trabzonspor ikinci yarının belki de en iyi maçını Kayserispor'a karşı oynuyor ama kazanamıyor. Hatta kaybetmekten kılpayı kurtuluyor. Futbol olarak baktığınızda ilk yarıya oranlya elbette gerileme var ama çok da fazla değil. Ama kaybettiği puanlara baktığınızda çok çok fazla.

Bugün kendi sahasındaki üç beraberlik maçından ikisini kazanabilse bugün dört puan farkla liderdi. Puan verdiği takımlar kim? Antalya, Ankaragücü. Trabzonspor iç saha sıkıntısı çözmek zorunda. Kapanan takımlara karşı kilidi açamıyor. Umut ilk yarıdaki formundan uzakta. Ben kim ne derse desin savunmada Egemen-Giray ikilisini arıyorum.

Engin derhal takıma dönmeli. Çok etkili, çok önemli bir oyuncu. Yattara'ya, Alanzinho'ya 'Kendinize gelin' denmeli. Üstelik Trabzonspor belli bir avantajını kaybetti, şampiyonluğu kaybetmedi ki. Şu anda sadece gol farkıyla ikinci sırada. Liderle averajı bile aynı. Bana göre Trabzonspor devre arasını iyi değerlendirememenin sıkıntısını yaşıyor.

Ülkesine gidenler, gelenler, gelmeyenler, geç gelenler, kabul edelim ki bunların hepsi belli oranda Trabzon'un ritmini bozdu. Kimin ne kadar şampiyonluk şansı varsa, Trabzonspor'un da en az o kadar var. Bu bakımdan paniğe, öfkeye ve gerilime gerek yok.

TEK YOL TERİM
G.Saray'da kupa kazanılsa bile Hagi'nin işinin bittiğini düşünüyorum. Başkan Adnan Polat ve yönetim Hagi'ye ciddi biçimde karşı. Yaptığı transferlerden, dikbaşlılığından, çıkardığı kadrodan, oyuncu değişikliklerinden, hemen hemen her şeyden şikayetçiler. Bu durumda Hagi kalamaz. Hele Gaziantepspor maçında bir elenme olursa, sezon sonunu bile bulamaz.

Terim gelirse heyecan gelir, iddia gelir, G.Saray büyüklüğünü hatırlar. Ama şu unutulmasın. Fatih Terim Florya'yı teslim alır. İstemediği kuş bile Florya'nın üstünde uçamaz. Sevgili Adnan Sezginler, başkaları kimse kalamaz. Terim silbaştan yapar. Zaten Galatasaray'ın başka kurtuluşu da yok. Tepeden tırnağa temizlik. Geçmişten iz bırakmayacak şekilde büyük bir temizlik.