Yasin Özdenak: “Türkiye'de vefasızlık var“

Yasin Özdenak: “Türkiye'de vefasızlık var“

Ligtv.com.tr'de Seoul haftası sürüyor. Seoul teknik direktörü Şenol Güneş'in ardından kaleci antrenörü Yasin Özdenak da çarpıcı açıklamalarda bulundu. Özdenak'la, Kore futbolundan yıllarca formasını giydiği Galatasaray'a ve Türk kaleciliğine kadar bir çok konuda konuştuk.

100. Yıl kutlamalarına çağrılmadığı için Galatasaray'a kırgın olduğunu ve kendisine bir tek Şenol Güneş'in kucak açtığını ifade eden Yasin Özdenak, Fenerbahçe'nin kalecisi Volkan'ın yaptığı hataları da değerlendirdi. Özdenak, Türkiye'de yerli kalecilere de haksızlık edildiğini öne sürdü. Yasin Özdenak merak edilenleri, Ligtv.com.tr Haber Müdürü Erdem Erol ve Dış Haberler Editörü Ömer Faruk Can'a anlattı:



“GALATASARAY’A KIRGINIM”
“KİMSE ARAMADI, ŞENOL HOCA ARADI”
“BEN NEDEN GALATASARAY’DA ÇALIŞMIYORUM?”
“GALATASARAY’DA BİZE AYIP EDİLDİ”
“KORE’DE TECRÜBELİ SPORCULARA BÜYÜK SAYGI VAR”
“TÜRKİYE’DE VEFASIZLIK GENEL BİR SORUN”
“KORE’DE FUTBOL YENİ GELİŞİYOR”
“VOLKAN İYİ KALECİ AMA DİKKATLİ OLMASI LAZIM”
“YAZIK GÜNAH OLUYOR TÜRK KALECİLERE”

“GALATASARAY’A KIRGINIM”
-Yasin Hocam, Türkiye’den daha fazla yurt dışında yaşadınız değil mi?
20 sene Amerika, 3 sene de Avustralya toplam 23 sene. Tabi aşağı yukarı yaşımızın yarısı kadar dışarıda yaşamışlığımız var. Amerika’da 5-6 sene top oynadım, 2 sene antrenörlük yaptım, 9 seneye yakın yardımcı hocalık ve bir de iş hayatım var. 1995 senesinde Türkiye’ye döndüm. Galatasaray’da bir alt yapı dönemimiz var. 3 sene alt yapı sorumluluğu yaptım sonra Lucescu’nun yardımcılığını. 2002 senesinde de şampiyon olduk. Sonra Avustralya’dan bir antrenörlük teklifi geldi ve oraya gittim. 3 seneye yakın orada kaldım. 1 sene oldu döndüm. Döndükten sonra Türkiye’nin havasını yoklayalım dedik, ne bileyim pek istediklerimi bulamadım, bilhassa kendi kulübüm Galatasaray’la ilgili. Teknik olarak, idareci olarak bir şeyler yapmak için hakikaten gayretlerde bulundum kendi açımdan. Fakat maalesef olmadı. O bakımdan kırgınım üzgünüm. Çünkü gönül isterdi ki senelerce top oynadığım, beni Yasin yapan kulübümde bir şeyler yapabileyim. Olmadı artık neden olmadığını da bilmiyorum, düşünmek ve araştırmak da istemiyorum.

-“Hem kırgınım hem üzgünüm” dediniz.
Üzgünüm, kırgınım çünkü gönül istiyor ki senelerce hizmet ettiğiniz kulübünüzde çalışın. Bilgi birikimimiz var, yurt dışı tecrübemiz var, teknik olarak, idari olarak. Şimdi bir Yasin Özdenak olarak bu vasıflarla Galatasaray kulübünde bir görev alamıyorsak o zaman oturup düşünmek lazım. Veyahut ne bileyim işte üzülmemizin doğru olduğuna inanıyorum. Şimdi biz mesela yurt dışındayız, Seoul takımında hizmet ediyoruz.

“KİMSE ARAMADI, ŞENOL HOCA ARADI”
-Seoul konusu nasıl gelişti hocam?
Bundan 8 ay önce Şenol Hocayla, çok sevdiğimiz bir dostumuzun akşam yemeğindeydik. Hocayla dertleşiyorduk. Yurt dışına gitmek istediğini, oralarda takım çalıştırmak istediğini söyledi. Kendisine “Eğer lisan bilen, sana kalecilerini çalıştırtabilecek, dost, güvenilir bir kişi istiyorsan ben hazırım, para da önemli değil. Hiç konuşmam önemli değil. Ben Amerika’ya gideceğim, telefonum bu, konuşalım istiyorsan alo dersin dünyanın neresi olursa olsun Türkiye hariç gel dersen gelirim” dedim. Sağolsun hoca aradı, “Ne yapıyorsun?” dedi. Ben zaten Kore’de 2 sene kontrat yaptığını duymuştum. “Buradayım hocam konuştuğumuz gibi eğer görev vermek istiyorsan hazırım” dedim. “Tamam o zaman, işte şu tarihte Seoul’de ol. Basın toplantımız var, sezon açacağız ve oradan da Türkiye’ye gideceğiz hazırlıklı gel” dedi. Ben de atladım gittim, kontrat yaptık. Çalışıyoruz. Orada 1-2 haftalık bir çalışma dönemimiz oldu. Havalar da soğuktu ve zaten Antalya’ya gelecektik ama 1 hafta erken geldik. Hazırlıklarımızı sürdürüyoruz, turnuvamız var ve Mart’ın 4’ünde de lig maçları başlıyor. Sağolsun bir çok spor adamı, aynı takımda top oynadığımız arkadaşlarımız bize söz verdikleri halde arayacağım dedikleri halde ne aradı ne sordu. Fakat Şenol Hocayla bir kere konuştum ve kendisi aradı buradan hakikaten sizin aracılığınızla da Şenol Hocaya çok teşekkür ediyorum, böyle bir imkan verdi. Çünkü benim için maddiyat önemli değil, mühim olan sporun içinde olmak. Çünkü ben topu bıraktıktan sonra  sporu bırakmadım. Aşağı yukarı haftada 4-5 gün devamlı yapıyorum. Tabii ki futbolun içinde olmak bambaşka bir duygu. Şimdi yeni bir ülkeye geldik. Hepimiz heyecanlıyız. Tek düşündüğümüz Şenol Hocaya yardımcı olmak ve hocanın başarılı olması. Çünkü hocanın ve takımın başarılı olamsı bizi de arkasında götürecek. O bakımdan şu andaki tek düşüncemiz o. Umarım Allah mahçup etmez başarılı oluruz. Ham Türk evlatları olarak, hem ülkemiz açısından hem de Kore futboluna bir katkımız olursa mutlu oluruz. Tek düşüncemiz şu anda ekip olarak başarılı olmak ve Kore’de ses getirmek.

“BEN NEDEN GALATASARAY’DA ÇALIŞMIYORUM?”
-Size göre Türkiye’de bizler uluslararası tecrübe sahibi olmuş insanlara gerekli desteği vermiyor muyuz? Mesela “Bir çok arkadaşım söz verdiği halde aramadı bile” dediniz.
Bildiğim bir tek şey var maalesef Türk halkı kendi değerlerine hiçbir zaman önem vermiyor. Bu çok üzücü. Şenol Güneş Dünya Kupası’nda 3. olan bir takımın hocası. O kadar başarılı olmasına rağmen hiçbir zaman o başarısının tadını, zevkini aldığını zannetmiyorum. Devamlı tenkit edildi, konuşuldu, yazıldı. O bir Türk hocasıdır, orada Dünya 3.’sü olan bir takımın hocasıdır, bunu herkesin idrak etmesi lazım. Söylenenleri, yazılanları kafamdan geçiriyorum, çok üzülüyorum. Türkiye’de bizim tecrübemizle yapabileceğimiz o kadar çok şey varken yapamıyorsun. Neden? Çünkü bir yere gelemiyorsun. Bir takım yöneticiler ön planda, herşeyi çok iyi biliyorlar, sizden iyi biliyorlar. Futbolu da, idari menajerliği de herşeyi çok iyi biliyorlar, bildikleri için de bizlere maalesef imkan vermiyorlar. Şimdi ben niçin Türkiye’de senelerce hizmet ettiğim kendi takımımda hizmet yapmayayım? Yani ben Yasin Özdenak olarak bu vasıflarla Galatasaray takımında görev yapamayacak durumdaysam o zaman konuşacak bir şey yok zaten.

“GALATASARAY’DA BİZE AYIP EDİLDİ”
-Galatasaray’da böyle bir sorun var herhalde. Futbolcularına jübile yapmıyor. Eski futbolcularına pek sahip çıkmıyor.
Sahip çıkmıyor işte biliyorsunuz Bülent Korkmaz kardeşimiz onu uzaktan takip ediyorum, aynı vefasızlık. Bir Hakan Ünsal’a, Arif Erdem’e. Şimdi ben size başka bir şey daha söyleyeyim. Biz bu kulüpte 10 sene top oynadık. Milli Takımlarda oyanadık, kaptanlık yaptık. Tarihe 3 -5 kaleci varsa herhalde bir tanesi Yasin diye söylenir. 100. yıl kutlamaları oldu, Allah rızası için bir kişi aramadı, çağırmadı. Ayıp değil mi bu. Mesela abim Gökmen çağrılmamış, Turgay (Şeren) abiyi aradım çağrılmamış, Coşkun Özarı öyle. Bizler kaç kişi kaldık. Yani biz Galatasaray kutlamalarına, 100. yıl kutlamalarına katılamıyorsak, davet edilmiyorsak, düşünülmüyorsak o zaman nerede kaldı bizim Galatasaraylılığımız. Üzülmeyeceğiz de kırılmayacağız da ne olacak. Bir ara Galatasaray’a Taffarel gelmişti, işte kısa bir dönem hocalık yaptı gitti. Ben Avustralya’daydım ve tatile gelmiştim. Gökmen (Özdenak) ile beraber Galatasaray Kulübü’ne gittim. Ergun Gürsoy, Fatih Gökşen konuştuk. “Ben teknik direktörlük yapıyorum. Taffarel gelecekse söyleyecek bir şeyim yok ama gelmeyecekse böyle bir boşluk var, teknik direktör olmama rağmen kendi kulübümde kaleci hocalığı yaparım” dedim. “Tecrübemi aktarıp kendi kulübüme hizmet edeyim” dedim. “Ha tamam, iyi, ben seni ararım” dedi Ergun Gürsoy ama aradan 2 ay geçti arayan yok. Biz aradık “Ne oldu hani beni arayacaktın” dedim Ergun Gürsoy’a. “Ne ne oldu?” diyor. Farkında bile değil unutmuş gitmiş. Anlatabiliyor muyum? Ayıp en azından insan bir telefon eder, bir sebep gösterir. 100. yıl kutlamalarına katılmıyorsun, görev yapmak istiyorsun kulüpte mani olunuyor. Şimdi Galatasaray kulübüne bakıyorum bir sürü insan hizmet ediyor. Biz onlar kadar görev yapamaz mıyız bu kulüpte? Hizmet etmişiz, senelerce emek vermişiz. İnsanın bir gönül bağı olması lazım. Bakın Galatasaray takımına, isim vermek istemiyorum, görev yapan kişiler, biz onlar kadar görev yapamayacak mıyız? En azından bizim futbol bilgimiz var, dünya tecrübemiz var, herşeyimiz var. Akıllarına bile gelmiyor. Sen gidiyorsun  belki akıllarına gelmiyor diyorsun, göreve talip oluyorsun. Ondan sonra da ne arayan var ne soran var.

-Çok acı değil mi göreve talip olmak?
Yani tabii ki acı ama...

-2 sene futbol oynayıp sonra bırakmış isim değil Yasin Özdenak.
Tamam onu kabul ediyorum ama akıllarına gelmemiş olabilir diye, samimiyete dayanarak ben böyle böyle görev yapmak istiyorum kulübümde. Yani beni dışarıda zannedebilirler, “Senin burada olduğunu bilmiyorduk” diyebilirler.

-Yani gözden ırak olan gönülden de ırak olur. Yurt dışında olduğunuz için...
Ben de onu düşünerek göreve talip olduğumu söylüyorum.

“KORE’DE TECRÜBELİ SPORCULARA BÜYÜK SAYGI VAR”
- Türkiye’de yaklaşım böyle peki Kore’de nasıl?
Kore için böyle bir şey söylemek erken olur. 3 haftalık görüşümü söyleyebilirim. Bırakın futbolcuları, ülke olarak çok saygılılar. Kendinden büyük insanlara çok saygıları var. Disiplinli, en ufak bir şikayette bulunmayan, verdiğimiz görevi harfiyen yerine getiren bir ülke. Yani bu genelde sporcularla da ilgili, normal yaşamla da ilgili. Ama eminim ki benim biraz şikayet ettiğim Türkiye’deki bu vefasızlık, burada yok. Çünkü yöneticilere bakıyorum eski sporculara o kadar sahip çıkıyorlar ki. Bizde Türk hocalar daha çok iyi gençler bulduğu zaman bir heyecan duyar. “Aman buldum şunu” filan dersiniz, gurur duyarsınız. Bunlar ise tecrübeli ve yaşı biraz ilerlemiş oyuncuları kaybederiz diye korkuyorlar. O saygıdan dolayıymış. Onu öyle öğreniyoruz biz.

“TÜRKİYE’DE VEFASIZLIK GENEL BİR SORUN”
-Galatasaray’da birilerini sayacaksanız, Coşkun Özarı, Turgay Şeren, Özdenak kardeşleri de söylersiniz. Bu isimler 100. yıl kutlamalarında çağrılmıyorsa çok büyük problem var demektir.
Sorun var. Çünkü vefasızlık sorunu biraz evvel de söylediğim gibi genel olarak Türkiye’de hep öyle. Kendi değerlerine hakikaten hiçbir zaman önem vermeyen bir ülkeyiz. Bunu zaman zaman görüyoruz. Daha çok baltalamaya çalışıyoruz, hoşgörülü davranmıyoruz. Bu çok üzücü.

“GALATASARAY DAHA VEFALI OLMALI”
-Bülent Kormaz’ın bir açıklaması olmuştu, “Fenerbahçe’de olsaydık Aziz Yıldırım bize müthiş bir jübile yapmıştı” diye. Galatasaraylılar çok tepki gösterdiler buna ve o tartışmalar hala sürüyor.
Maalesef öyle. Bizim oynadığımız dönemlerde en vefalı kulüp Galatasaray, etik değerleri olan bir kulüp diye bilirdik. Ama malesef hiçbir şey görmedik. Olur, olmaz, kendi bilecekleri iş ama insan üzülüyor. Bence doğru değil, biraz daha vefalı ve duyarlı olurlarsa daha iyi olur diye düşünüyorum.

“KORE’DE FUTBOL YENİ GELİŞİYOR”
-Seoul takımını konuşalım. Nasıl bir takım?
Tabii ki Türkiye ile mukayese etmek yanlış. Çünkü futbol yeni gelişmekte, zaten baktığınız zaman 17 sene gibi bir mazisi var. Fakat bir şey söyleyebilirim. Disiplinli, çabuk, süratliler; bir tek teknik oyuncuları az. Geçen gün idarecilere de söyledim, galiba bu ülkeye 2 tane çok önemli şey lazım. Bir tanesi tecrübeli dünya çapında bu işleri bilen hoca, yardımcılarıyla beraber, hem Koreli yardımcıları eğitecek hem de alt yapıyı kurmaları lazım. Çünkü çok büyük yetenekli oyuncular var. Bizde 3-4 tane yetenekli genç oyuncu var eminim ki bir kaç sene sonra çok iyi yerlerde olurlar. O bakımdan şimdi Seoul takımı olarak iyi bir takımımız var. 2 tane yabancı var. Hoca şimdi yeni bir sistem getirdi. O sistemle beraber onun faydalarını görür gibiyiz. Tabii ki oynadıkça. Şenol Hoca takımda görmüş olduğu eksiklikleri minimalize etmeye çalışıyor. Onlar da dinliyor. Hoca da memnun. Hocanın vermiş olduklarını alma gayretindeler. Bu çok keyifli oluyor. Amaç bir farklılık yaratmak onun üzerinde çok duruyor Şenol Hoca. Mesela burada 3’lü defans oynarlar, Şenol Hoca 4’lü defansa döndü. Şenol Hoca hem bilgi veriyor hem de onları tatbik ettiriyor. Geçen hazırlık maçında gayet güzel uyguladılar da. Bu ileriki dönemlerde çok daha oturmuş olacak. Başarılı olmak bizim için en büyük onur kaynağı olur. Ülke olarak, Türk evladı olarak inşallah mahçup olmayız.

“KALECİMİZ FİZİKMAN ÇOK İYİ DURUMDA AMA EKSİKLERİ DE ÇOK”
-Kaleciler nasıl? 37 yaşında bir kaleciniz var.
4 tane kalecimiz var ama 1 tanesi genç takımın kalecisi. Bianji senelerdir burada oynayan tecrübeli bir isim. 37 yaşında ama tecrübeli ve fizik olarak çok iyi.

-Siz bıraktığınızda kaç yaşındaydınız?
Biz erken bıraktık. Bizim şartlarımız farklıydı o zamanlar. Bizde öyle imkanlar yoktu. Bu kadar mıknatıs gibi eldivenler, halı gibi sahalar yoktu. 34 yaşında bıraktım. Kalecimiz 37 yaşında ama fizik olarak çok iyi, çok iyi çalışan, her söylediğimi dinleyen ve tatbik eden bir kaleci. Onun haricinde  2 tane daha kalecimiz var biri 29 diğeri, 24 yaşında. Onlar da iyi fakat şimdi çalışıyoruz; biraz da maçlarda görmem lazım. Bu hafta sonu turnuvamız var 4-5 tane maç oynayacağız. Onları seyrettikten sonra daha bir bilgi sahibi olacağım. Ama fizikleri çok güzel, arzulular.

-Kaleciler hiç “Bizi bugüne kadar böyle çalıştırmadılar, böyle şeyler söylemediler” diyorlar mı?
Tabi tabi söylüyorlar. Sorular soruyorlar. Mesela normal bir çalışma yapıyoruz yoruluyorlar. Demek ki geçmiş dönemlerde iyi bir kaleci çalışması yapmamışlar. “Türkiye’de kaleciler böyle mi çalışıyor?” diye soruyorlar bana. Çok eksikleri var. Mesela 1. kalecinin maçlarını seyrettim yemiş olduğu gollerde çok pozisyon hataları var. Hepsini teker teker söyledim. Analizleri çıkardık. 4-5 tane çok büyük yanlışı var. Mesela elle topu kullanmıyor, topla karşı karşıya kaldığı zaman hep ayağıyla müdahale ediyor. Bu tip eksikleri gördüm. Pozisyon hatası yapıyor, mesela 4’lü defans oynayacağız libero gibi arkada olman lazım diyorum. Devamlı defansınla konuşman lazım, yan toplarda şurada durman lazım, topu nereye atman lazım böyle konuşarak, çalışarak bir farklılık yaratmaya çalışıyoruz. Umarım başarılı oluruz.

“VOLKAN İYİ KALECİ AMA DİKKATLİ OLMASI LAZIM”
-Bu hafta Türkiye’de maçları izlediniz. Kaleciler çok hatalar yapıyorlar. Özellikle Volkan’ın hataları. Nereden kaynaklanıyor bu hatalar?
Hatalar olur ama Volkan’ın biraz daha dikkatli olması lazım. Sakin olacaksın, topu yanlara atacaksın. Ayağının içiyle vuracaksın. Düz vurduğun zaman top her an kayıp gidebilir. Bilhassa kale önlerine gelen toplarda özellikle ayağının içiyle vuracaksın. Yanlara atması lazım. Taç olsun mühim değil. Fenerbahçe’nin kaleci hocası kim?

-Murat Öztürk.
Murat Öztürk, eski kaleci mi, Fenerbahçe’de Murat diye birini tanımıyorum ama Fenerbahçe’de bir çok Türk kaleci vardı. Mesela Fenerbahçe’de Nurettin var, Yavuz Şimşek var, Yaşar var. Var yani yok değil. Alabilirlerdi daha tecrübeli bir kaleci hocası ama neyse önemli değil.

-Şimdi bir de kaleci teknik direktörler var. Mesela en son Engin hoca.
Evet “Kaleciden teknik direktör olmaz” derlerdi ama bakıyorum kaleci hocalar bayağı başarılı oluyor. Şenol Hoca olsun, Rasim olsun. Biz de kendi çapımızda mücadele ediyoruz. İyi, güzel, hoşuma gidiyor kalecilerin antrenör olması. En azından futbolu bildiğimizi de ispat ediyoruz. Hepsinin başarılı olamsını isterim. Şeyi diyordum Volkan için. Volkan aynı hataları çok yapmaya başladı. Yani daha dikkatli olması lazım. İyi de bir kaleci. Maşallah fiziği iyi, genç. Rahat 10 sene daha top oynar. Bu hatalarını eğer en aza indirirse daha başarılı olur. Ama hep aynı hatayı yapmak güven de kaybettirir kalecide.

“YAZIK GÜNAH OLUYOR TÜRK KALECİLERE”
-Rüştü ve Volkan’ın dışında Türkiye’de 3. bir kaleci bulamıyoruz. Yok mu, var da görmek mi istemiyoruz?
Şimdi bakın 18 takımının en az yarısında yabancı kaleciler var. Çoğu yabancı. E ne olacak. Yerli kaleci nasıl şans bulacak. Türkiye’de Petkoviç kadar Türk kaleci yok mu var. E o zaman yazık günah. Galatasaray’da Aykut ve Fevzi var mesela. Rahatlıkla bir lig takımında oynayabilecek kapasitedeler. Ama Mondragon var. Sevdiğim iyi bir kaleci, Mondragon. Şimdi bu çocuklar tabii ki yedek bekleyecek ama sonra o kalecilerden o kadar yedek bekledikten sonra bir şey bekleyemezsin. Mesela Beşiktaş’ta Ramazan. Bence Murat’tan daha iyi kaleci. Ama ne oldu yolladılar çocuğu. Yabancılar olduğu müddetçe yazık günah Türk kalecilere. Galatasaray’a bakıyorsun say bakalım 20 senede ya bir tane ya 2 tane Türk kaleci sayarsın. Belki de 30 senede hep yabancı. Bir tane kaleci yetiştirememişsin işte. Bunlar yanlış şeyler. “Biz yetiştirelim” diyoruz onu da istemiyorlar. E ne yapacağız. Bu işi çok iyi bilenler var, otursunlar idare etsinler. Günü kurtarsınlar, konuşsunlar, beyanat versinler. Hep televizyonda, gazetede olsunlar.

Ligtv.com.tr'de Seoul Haftası diğer röportajlar

Seoul manzaraları
Türk antrenörlerin de önü açılacak
Şenol Güneş'e ciddi uyarı
Lee Young'un Türkiye aşkı
Şampiyonluğun anahtarı Şenol hocada
Güneş'in olmadığı yerde mikrop olur

[email protected]
[email protected]