Top artık Arda'da!

Top artık Arda'da!
Türk futbolunun ve Galatasaray'ın yıldızı sevgili Arda Turan'a sağlıklı günler diliyorum. Allah, insana dermansız dert vermesin. Arda'nın sakatlığı, ameliyat ve iyileşme süreci hakkında birçok farklı yazı, yorum okudum. Bunlardaki farklı ifadeler yüzünden ben de geniş bir araştırma yaptım. Çeşitli bilgilere ulaştım.
 

Öncelikle; Arda osteitis pubis değil. Kendisine konan teşhis iki şekilde anlatılıyor. Futbolcu fıtığı ya da futbolcu kasığı... Alman doktor Muschaweck'in uzmanlık alanı da fıtık, özellikle futbolcu fıtığı... Arda'nın sakatlığı iki tür ameliyatla tedavi ediliyor. Biri laparoskopi denilen yöntemle kapalı ameliyat yapılıyor, arızalı bölge fileyle destekleniyor. Açık ameliyatta o kanaldaki zayıflamış kaslar ve duvar kuvvetlendiriliyor; ağrı yapan yere giden sinir kesiliyor; dolayısıyla ağrı da ortadan kalkıyor. Alman doktorun tekniği ile pubis kemiğine yapışan kasların kuvvet dengesizliği ortadan kalktığı için kemiğe binen yük azalıyor, kemikteki ödem ve ağrı ortadan kalkıyor.
 
Bir örnek vereceğim. 2006-07 sezonu başlamadan Trabzonsporlu Fatih Tekke 11 Haziran'da İzmir'de lazerle fıtık ameliyatı oluyor. Fatih, takımla birlikte Almanya'ya kampa gidiyor. Fatih'in ağrıları tekrar edince yönetim ve kulüp doktoru soluğu Arda'yı da ameliyat eden doktor Muschaweck'in yanında alıyor. Yıldız golcü, 6 Temmuz'da bu kez Almanya'da ameliyat masasına yatıyor. Muschaweck, takım sorumlularına "6 gün sonra topa vurur" diyor. Teknik direktör Lazaroni ve kulüp doktoru temkinli davranıyor. Fatih'i ilk olarak 21 Temmuz'daki 1860 Münih maçında sahaya sürüyorlar. 25 dakika oynayan Fatih maç sonrası "Almanya kampı benim için kötü başladı. İkinci kez ameliyat oldum. Ama iyileşme süreci çabuk gelişti. Hocamız 'Yarım saat oynayabilirsen, oyna' dedi. Ben de denedim. Eski ağrılarımdan eser yok" diyor. Ameliyattan 15 gün sonra maça çıkan Fatih, 3 Ağustos'ta (Maçtan 13 gün sonra) Zenit'e imza atıyor. Orada lig şampiyonluğu, UEFA ve Süper Kupa şampiyonluğu yaşıyor.
 
İYİLEŞMENİN TARİFİ FATİH
Fatih'in bu kadar erken iyileşmesinin ardında hem kendisine iyi bakması, iyi çalışması hem de doktoru tarafından iyi rehabilite edilmesi yatıyor. Bu sezon Konyasporlu Murat Tosun da Arda'nın doktoruna aynı ameliyatı oldu; 11 gün sonra 160 nabızla koşuyordu.
 
Arda Turan da güçlü kaslara sahip, genç bir oyuncu. Doktorların "6 haftada sahalara döner" ifadesine katılmıyorum. Eğer Arda Fatih Tekke'nin çalışma tarzından ders çıkarır, kendisine iyi bakar, iyi beslenir, iyi dinlenir ve doğru antrenman yaparsa, tedavi günlerini aksatmazsa sahalara, özlediğimiz, hasretle beklediğimiz Arda Turan olarak 6 haftadan önce bile dönebilir. Bunu başarması için Arda'nın da fedakarlık yapması şart. Rahip hayatı yaşasın demiyorum. Çıkışa geçtiği, yıldızının parladığı günlerdeki Arda gibi çalışmasını öneriyorum. Bir musibet bin nasihattan iyidir. Dermanı olan bu hastalığın da Arda için kulağına küpe olmasını diliyorum. Olmazsa, 6 değil 16 haftada bile dönemez. Dönse de devamlılığı olmaz.
 
MESUT ÖZİL ROL MODELDİR
Türkiye, 8 Ekim 2005'te Atatürk Olimpiyat Stadı'nda Almanya'yı özel maçta 2-1 yener. Golleri Almanya'da doğup büyüyen Halil ve Nuri atar. Alman futbolunun efsanesi 'Kaiser' Franz Beckenbauer maç sonrası federasyona ultimatom verir: "Alman altyapısı birçok genç futbolcu yetiştiriyor. Bunlar tesis ve öğretmenlerimizden faydalanıp futbolcu oluyor. Sonra da atalarının milli takımlarına gidiyorlar. Bu sirkülasyonu önlemek gerek."
 
O günden sonra Almanya'da çifte pasaport imkanları zorlaşır. Futbolculara "Ya Alman olun ya da ülkenizin pasaportunu alın; ikisi birden olmaz" denilir. Mesut Özil de bu kuşaktan. Bugün Avrupa'da böyle örnekler çoğalıyor. İsviçre'de Eren ve Gökhan, Avusturya'da Veli ve Yasin gibi...
 
Değerli büyüğüm Şansal Büyüka Almanya maçından sonra "Mesut Özil'i elden kaçırdık. Gelecek kuşaklardaki yetenekli Türk gençlerini kaybetmeyelim. Onları Türk Milli Takımı'na kazandırmak için ne yapmak gerekiyorsa yapalım" yorumunu yaptı. Yerinde ve doğru bir tespit. Yeterince plan ve program yapmadığımız için bu treni kaçırdığımızı düşünüyorum. Mesut Özil'in Dünya Kupası'nda Almanya forması giymesinin ardından Real Madrid'e transfer olması gurbetçilerin Türk Milli Takımı'na bakışını olumsuz etkileyecektir. Mesut Özil, bu Türk gençleri için artık "rol model" olmuştur. Almanya, pasaportla yaptığı baskının çok ötesinde bir verimi Mesut örneğiyle alacaktır. Çünkü Mesut'un Almanya için oynaması Alman yetkililerin Türk gençlerine "Biz asla kafatasçı değiliz. Kökeni Alman olmasa da yetenekli her Almanya vatandaşına Milli Takım'ın kapıları açık" mesajıdır.
 
Bernard Shaw "Akıllı adam aklını kullanır. Daha akıllı adam, başkalarının da aklını kullanır" der. Yetenekli oyuncu yetiştirme konusunda tıkanan Almanlar, kompleks yapmayıp ülkelerinde yaşayan kökeni yabancı yetenekleri kullanıyorlar.