Son 90 dakika
Yayınlanma Tarihi 12 Mayıs 2010 Çar 09:46
Fenerbahçe çok uzun süredir Ankara'da maç kazanamıyordu ama öyle bir zamanda kazandı ki bundan önceki kayıpların bir önemi kalmadı.
Kendilerinden çok şey beklenen ama suskunluklarını bozmayanlar öyle bir zamanda gollerine kavuştular ki ne Mehmet Topuz'un ne Güiza'nın ne de Cristian'ın kaçırdıklarının önemi kaldı. Yani demem o ki F.Bahçe, Ankara'da şampiyonluğu müjdeleyecek bir sonuca imza attı.
Peki "Şampiyon oldu" diyebilir miyiz, asla. Önümüzde kazanılması gereken bir 90 dakika daha var. Bakıyorum da rehavete kapılanların sayısı bir hayli fazla. "Bu saatten sonra şampiyonluk kaptırılır mı" diyorlar.
Doğrudur ama size öyle örnekler gösterebilirim ki inanın bırakın sayfamı gazetemin tüm sayfalarını ayırsak yetmez. Kaldı ki bu camia Denizli'de kaybedilen şampiyonluğu daha unutmadı.
Aynısı tekrar eder mi derseniz. Yanıtı "Çok zor" olur.
Bakın F.Bahçe son yıllarda Kadıköy'de final niteliğindeki maçları hiç kaybetmiyor.
Kayıplar hep deplasmanda verildi. Altı yılda alınan üç şampiyonluk var, ikisi de son saniyede kaçmış. Bunlardan biri Denizli'de, diğeri de Ali Sami Yen ve Ankaraspor deplasmanlarında yaşanmış.
Kadıköy kendini bu maçlara inanılmaz şekilde hazırlıyor. Anlatılması çok güç olan havayı ben de anlatamam. Futbolculuğumda da çok yaşadım, şimdi dışarıda da aynı yoğunlukta yaşıyorum.
Uzun lafın kısası pazar günü en son final maçına çıkılacak.
Denizli'deki o travmayı yaşayan Daum ve o zaman görev yapan futbolcular bu travmanın bir daha yaşanmaması için F.Bahçe'nin en büyük garantileridir diye düşünüyorum
GEÇMİŞ OLSUN RIDVAN
Maalesef futbolun acı gerçeği bu sefer de Beşiktaşlı genç kardeşimiz Rıdvan'ı buldu. İnanın kendime olmuş kadar üzüldüm. O acıyı iki kere ayağı kırılmış bir ağabey olarak en derinden hissettim. Ama üzülme Rıdvan daha çok gençsin atlatacaksın. Ben ikinci kırığımda 30 yaşındaydım. Herkesin hatta kendimin bile "Bitti" dediğim anlarda tekrar sahalara döndüm hatta Milli Takım'daki kaptanlık görevimi bile geri aldım. Çok yeneteklisin, ileride hem Beşiktaş'ın hem de Milli Takım'ın kaptanlığını yapacağına inanan bir ağabeyin olarak tekrar geçmiş olsun diyorum.
GATA'YI ZİYARET
Dün Ankara'daydım. Biliyorsunuz Hadi Türkmen ağabeyimizin tedavisi GATA'da sürüyor. İstanbul'dan bir tek benimle eski Beşiktaşlı Gökhan Keskin vardı. Ankara'dan ise eski dostlar çok güzel ve kuvvetli bir veteran takımı kurmuşlar.
Kimler yok ki! Başka bir yazımda bu konuyu daha geniş ele alacağım. Sohbet harikaydı. Gaziler ziyaret edildi, gösteri maçı yapıldı, ödüller verildi.
Kendilerinden çok şey beklenen ama suskunluklarını bozmayanlar öyle bir zamanda gollerine kavuştular ki ne Mehmet Topuz'un ne Güiza'nın ne de Cristian'ın kaçırdıklarının önemi kaldı. Yani demem o ki F.Bahçe, Ankara'da şampiyonluğu müjdeleyecek bir sonuca imza attı.
Peki "Şampiyon oldu" diyebilir miyiz, asla. Önümüzde kazanılması gereken bir 90 dakika daha var. Bakıyorum da rehavete kapılanların sayısı bir hayli fazla. "Bu saatten sonra şampiyonluk kaptırılır mı" diyorlar.
Doğrudur ama size öyle örnekler gösterebilirim ki inanın bırakın sayfamı gazetemin tüm sayfalarını ayırsak yetmez. Kaldı ki bu camia Denizli'de kaybedilen şampiyonluğu daha unutmadı.
Aynısı tekrar eder mi derseniz. Yanıtı "Çok zor" olur.
Bakın F.Bahçe son yıllarda Kadıköy'de final niteliğindeki maçları hiç kaybetmiyor.
Kayıplar hep deplasmanda verildi. Altı yılda alınan üç şampiyonluk var, ikisi de son saniyede kaçmış. Bunlardan biri Denizli'de, diğeri de Ali Sami Yen ve Ankaraspor deplasmanlarında yaşanmış.
Kadıköy kendini bu maçlara inanılmaz şekilde hazırlıyor. Anlatılması çok güç olan havayı ben de anlatamam. Futbolculuğumda da çok yaşadım, şimdi dışarıda da aynı yoğunlukta yaşıyorum.
Uzun lafın kısası pazar günü en son final maçına çıkılacak.
Denizli'deki o travmayı yaşayan Daum ve o zaman görev yapan futbolcular bu travmanın bir daha yaşanmaması için F.Bahçe'nin en büyük garantileridir diye düşünüyorum
GEÇMİŞ OLSUN RIDVAN
Maalesef futbolun acı gerçeği bu sefer de Beşiktaşlı genç kardeşimiz Rıdvan'ı buldu. İnanın kendime olmuş kadar üzüldüm. O acıyı iki kere ayağı kırılmış bir ağabey olarak en derinden hissettim. Ama üzülme Rıdvan daha çok gençsin atlatacaksın. Ben ikinci kırığımda 30 yaşındaydım. Herkesin hatta kendimin bile "Bitti" dediğim anlarda tekrar sahalara döndüm hatta Milli Takım'daki kaptanlık görevimi bile geri aldım. Çok yeneteklisin, ileride hem Beşiktaş'ın hem de Milli Takım'ın kaptanlığını yapacağına inanan bir ağabeyin olarak tekrar geçmiş olsun diyorum.
GATA'YI ZİYARET
Dün Ankara'daydım. Biliyorsunuz Hadi Türkmen ağabeyimizin tedavisi GATA'da sürüyor. İstanbul'dan bir tek benimle eski Beşiktaşlı Gökhan Keskin vardı. Ankara'dan ise eski dostlar çok güzel ve kuvvetli bir veteran takımı kurmuşlar.
Kimler yok ki! Başka bir yazımda bu konuyu daha geniş ele alacağım. Sohbet harikaydı. Gaziler ziyaret edildi, gösteri maçı yapıldı, ödüller verildi.
Bizleri son derece iyi ağırlayan GATA komutanları ve personeline çok teşekkür ediyorum. Elbette bu son gidişimiz değil, artık bir ayağımız da orada olacak
AYKUT DA GİDER Mİ?
Yok yok hemen yanlış anlamayın. Aykut Kocaman'dan bahsetmiyorum. O daha çok uzun yıllar kalacak. G.Saray kalecisi Aykut'tan söz ediyorum. Son maçta yediği iki golde de büyük hatası vardı. Normal mi? Son derece normal. Kaleci hata yapacak. Ama asıl tehlike bu hataları başka yerlere yoranlarda. Ve Leo Franco'yu F.Bahçe maçında yediği golden sonra kulüpten gönderiyorlar. Her hatalı golde kaleciler giderse sırada Aykut var demektir. Hatırlayın F.Bahçe, Ali Sami Yen'de Volkan'ın hatasıyla şampiyonluğu G.Saray'a vermişti. Peki ne oldu? Hiç. İşte o Volkan bu sene gol yememe rekoru kırıyor. İki kulüp arasındaki fark burada. Birisi mağlubiyetlere kılıf arar, bahane üretir, diğeri de olgunlukla karşılar, futbolcusuna sahip çıkar. Ortalığa yem olarak atmaz. Hepsi bu kadar.
FENER ALARM
Dün GATA'daydım ya özellikle Ankara kökenli çok değerli futbol adamlarıyla beraberdim. Sohbetlerimiz futbol üstüneydi. Hepsi F.Bahçe'yi ayrı bir yere koyuyorlar. Aziz Yıldırım'ın yaptıkları asla inkar edilemez diyorlar. Gerçekten de F.Bahçe diğer kulüplerden ayrı bir noktada duruyor. Sürekli bir şeyler üretiliyor, taraftar da bunlara sahip çıkıyor. Şimdi de Fener alarm hizmete girdi.
Cihaz, hırsızlık, yangın, su baskını gibi olaylarda otomatik devreye giriyor. Ayrıca şirket sağlık hizmetleri de veriyor. Günlüğü sadece bir dolar olan bu hizmet karşısında kulübün kasasına önemli bir miktar daha girmiş olacak. Ne diyelim. Sürekli düşünüp üretenler oldukça bu kulüp mutlaka çok daha başka yerlere gelecektir.
SARI MELEKLER
Kutlayamadım, fırsat olmadı. Ama bütün sene bu köşe onlara açıktı. Namağlup şampiyon oldular. Voleybolu Türkiye'ye sevdirdiler. Başta kızım Nazlı olmak üzere pek çok küçüğe güzel örnek oldular.
Hepsine helal olsun. Mehmet Ali Aydınlar ve Hakan Dinçay'ı da ayrıca kutluyorum.
Erkeklerden sonra bayanlarda da gelen şampiyonluk F.Bahçe'nin futbol değil spor kulübü olduğunun en büyük göstergesidir.