Sıradışı bir kaleci portresi!
Yayınlanma Tarihi 14 Mart 2013 Per 10:00
Video yükleniyor...
İsteyen üşütük desin isteyen çılgın; isteyen deli desin isteyen şovmen, farketmez; o üç direk arasından nevi şahsına münhasır German Adrian Ramon Burgos diye sıradışı bir kaleci geldi ve geçti. Üstelik de iz bırakarak geçti...
Konu kalecilik ve çılgınlık olduğunda elbette bu işin piri Kolombiya aslanı Higuita’dır amma velakin Burgos’ta ilk ona rahat rahat girer!
Arjantin’de başladığı futbola İspanya’da son noktayı koyan Burgos, 1969 senesinin Nisan’ında dünyaya merhaba demişti. Saçları, şapkası, o rengarenk kazakları, oyun stili derken meslektaşlarından kolayca ayırt edilecek yığınla özelliğe sahipti, 1.88’lik file bekçisi.
35 kez Arjantin formasını sırtına geçirirken 1998 ve 2002 Dünya Kupalarında maalesef saha da değil kulübeydi. 1999- 2004 yılları arasında La Liga da Mallorca ve Atletico Madrid kalesini korudu.
Saçının kısa haline diyecek bir lafımız olmasa da, uzattığında Apaçileri andıran o egzantrik saçıyla kendisine Mono yani maymun lakabını verenleri haklı çıkardığı söylenebilir! Yalnız şaka bir yana hakikaten maymun gibi çevikti, iyi yer tutar, gerekli- gereksiz ayrımı yapmadan risk üstlenir, zor topları kurtarırdı. Blokajı tercih edişi ve meşin yuvarlağı kolayına elden kaçırmayışı takdire şayandı.
‘Evet, bir parça deliydim; tüm diğer kalecilerinde olduğu gibi!’ diyordu yeşil sahaların aykırı çocuğu Burgos. Onunla karşılaşacak olsak ‘Niye kendinle bu işi sınırlamayıp bizleri de ateşe atıyorsun!’ diye takılmak isterdik!
Müzisyendi aynı zamanda bizim Mono ve hatırı sayılır albümü vardı. Her ne kadar şimdilerde müzisyen Burgos’u öldürdüğünü iddia ediyor olsa da, onun adı Burgos; bugün öldürür, yarın diriltir! Çünkü bir zamanlar şarkısında ‘Futbolcular ölür müzisyenler yaşar’ diye sesleniyordu cümlealeme.
Oynadığı dönemlerde hocalık yapmayı hiç düşünmediği halde senelerden beri vatandaşı Simone’nin yanında kaleci antrenörü olarak yer alıyor. ‘Futbolu bırakmadan önce hocalık yapmayı hiç düşünmemiştim. Ama sonradan farkettim ki futbolsuz yaşayamaz mışım!’ diyen çılgın Burgos, halinden hayli memnun gözüküyor Bizim Arda, eğer ki kaleci olsaydı kim bilir neler öğrenirdi ondan neler!
Öte yandan ‘yiğidi öldür, hakkını yeme’ derler ya, işte o özdeyiş Burgos’un üzerine müthiş yakışıyor. Aktif futbol yaşamı sürerken perşembelerden bir Perşembe doktorlar durumunun kritik olduğunu, acilen ameliyat alınması gerektiğini söyleyince ‘ Anladığım kadarıyla aküm bozulmuş; öyleyse değiştirelim onu ama Pazar günkü maçta oynamadan olmaz!’ diyecek derece de cesur ve pervasız birisi Burgos. Sonuçta o da bir kaleci değil mi?
Çılgınlığı tartışma konusu olmadığı gibi kafasının iyi çalışmadığı da söylenemez. Çünkü ‘Messi neden Arjantin’de Barcelona’daki performansını yakalamıyor?’ diyenlere ‘Yetenekli olduğu kesinse de Barca’da yanında oynayan futbolcuların 7 tanesi son şampiyon İspanya’nın oyuncusu. Milli Takım’daki arkadaşları kötü demek istemiyorum ama bu iş ekip işi!’ diyebiliyor.
35 yaş gibi genç sayılacak bir yaşta futbola son noktayı koyduğu hatırlandığında, acaba emeklilik yaşını millilik sayısıyla mı eşitlemek istedi diye düşünmeden edemedik! Konu Burgos olduğunda hiçbir şey anormal sayılamaz da!
Konu kalecilik ve çılgınlık olduğunda elbette bu işin piri Kolombiya aslanı Higuita’dır amma velakin Burgos’ta ilk ona rahat rahat girer!
Arjantin’de başladığı futbola İspanya’da son noktayı koyan Burgos, 1969 senesinin Nisan’ında dünyaya merhaba demişti. Saçları, şapkası, o rengarenk kazakları, oyun stili derken meslektaşlarından kolayca ayırt edilecek yığınla özelliğe sahipti, 1.88’lik file bekçisi.
35 kez Arjantin formasını sırtına geçirirken 1998 ve 2002 Dünya Kupalarında maalesef saha da değil kulübeydi. 1999- 2004 yılları arasında La Liga da Mallorca ve Atletico Madrid kalesini korudu.
Saçının kısa haline diyecek bir lafımız olmasa da, uzattığında Apaçileri andıran o egzantrik saçıyla kendisine Mono yani maymun lakabını verenleri haklı çıkardığı söylenebilir! Yalnız şaka bir yana hakikaten maymun gibi çevikti, iyi yer tutar, gerekli- gereksiz ayrımı yapmadan risk üstlenir, zor topları kurtarırdı. Blokajı tercih edişi ve meşin yuvarlağı kolayına elden kaçırmayışı takdire şayandı.
‘Evet, bir parça deliydim; tüm diğer kalecilerinde olduğu gibi!’ diyordu yeşil sahaların aykırı çocuğu Burgos. Onunla karşılaşacak olsak ‘Niye kendinle bu işi sınırlamayıp bizleri de ateşe atıyorsun!’ diye takılmak isterdik!
Müzisyendi aynı zamanda bizim Mono ve hatırı sayılır albümü vardı. Her ne kadar şimdilerde müzisyen Burgos’u öldürdüğünü iddia ediyor olsa da, onun adı Burgos; bugün öldürür, yarın diriltir! Çünkü bir zamanlar şarkısında ‘Futbolcular ölür müzisyenler yaşar’ diye sesleniyordu cümlealeme.
Oynadığı dönemlerde hocalık yapmayı hiç düşünmediği halde senelerden beri vatandaşı Simone’nin yanında kaleci antrenörü olarak yer alıyor. ‘Futbolu bırakmadan önce hocalık yapmayı hiç düşünmemiştim. Ama sonradan farkettim ki futbolsuz yaşayamaz mışım!’ diyen çılgın Burgos, halinden hayli memnun gözüküyor Bizim Arda, eğer ki kaleci olsaydı kim bilir neler öğrenirdi ondan neler!
Öte yandan ‘yiğidi öldür, hakkını yeme’ derler ya, işte o özdeyiş Burgos’un üzerine müthiş yakışıyor. Aktif futbol yaşamı sürerken perşembelerden bir Perşembe doktorlar durumunun kritik olduğunu, acilen ameliyat alınması gerektiğini söyleyince ‘ Anladığım kadarıyla aküm bozulmuş; öyleyse değiştirelim onu ama Pazar günkü maçta oynamadan olmaz!’ diyecek derece de cesur ve pervasız birisi Burgos. Sonuçta o da bir kaleci değil mi?
Çılgınlığı tartışma konusu olmadığı gibi kafasının iyi çalışmadığı da söylenemez. Çünkü ‘Messi neden Arjantin’de Barcelona’daki performansını yakalamıyor?’ diyenlere ‘Yetenekli olduğu kesinse de Barca’da yanında oynayan futbolcuların 7 tanesi son şampiyon İspanya’nın oyuncusu. Milli Takım’daki arkadaşları kötü demek istemiyorum ama bu iş ekip işi!’ diyebiliyor.
35 yaş gibi genç sayılacak bir yaşta futbola son noktayı koyduğu hatırlandığında, acaba emeklilik yaşını millilik sayısıyla mı eşitlemek istedi diye düşünmeden edemedik! Konu Burgos olduğunda hiçbir şey anormal sayılamaz da!