Şeref Stadı'nda balık avlayanlar!
Yayınlanma Tarihi 2 Ekim 2012 Sal 08:00
Video yükleniyor...
1938 yılı, Şeref Stadı’nda Galatasaray-Fenerbahçe maçı yağmur altında oynanmaktadır. Haber gazetesinden…
Dünkü Galatasaray-Fenerbahçe maçında, oyuncular kadar faaliyet gösteren iki kişi vardı ki bunlar da “Haber” ve “Cumhuriyet” gazetelerinin foto muhabirleriydi.
Her zamanki gibi kale direklerine yaslanarak fırsat kollayan bu arkadaşların dün bir aralık ortadan kaybolduklarını gördük ve iki resim aldıktan sonra fazla ıslanmamak için matbaaya kaçtıklarına hükmettik.
Fakat müsabakanın inkıtaa uğradığı bir sırada bizimkilerin stadın deniz tarafındaki büyük kapısından içeri girdiğini görünce şaşırdık. Bizim foto Ali, elinde yarı beline kadar koca bir balıkla ilerliyordu.
Statlarımızda lolipçuların ve sakızcıların bulunduğunu biliyorduk ama böyle balık satıldığını hiç görmemiştik. Maçı bir saniye bırakıp foto Ali’nin yanına koşup, bunların nerede satıldığını öğrenmek istediğimizi söyleyince, şirin foto muhabirimiz:
"Ne münasebet yahu! Satın almadık" dedi, "Resim çekerken sahanın göl halinde oluşu bize balık tutmak ilhamını verdi. Boğazlı olan bizim Selahattin’in de cebinde olta varmış. Ondan istifade ettik. Hem de yalnız bu elimdekiler değil, otuza yakın balık yakaladık, kapının yanında şuna buna dağıttık."
Muhterem okuyucularımız, içinizde maça gelenler, yukarıda yazdıklarımızın hakikat olduğunu biliyorlar ama gelmeyenler de bunun doğru olduğuna inansınlar.
Hem yağmurlu havalarda denizden hiçbir farkı olmayan statlarımızın, insanlarda balık avlama merakını uyandırmasından daha tabii be olabilir ki!
Dünkü Galatasaray-Fenerbahçe maçında, oyuncular kadar faaliyet gösteren iki kişi vardı ki bunlar da “Haber” ve “Cumhuriyet” gazetelerinin foto muhabirleriydi.
Her zamanki gibi kale direklerine yaslanarak fırsat kollayan bu arkadaşların dün bir aralık ortadan kaybolduklarını gördük ve iki resim aldıktan sonra fazla ıslanmamak için matbaaya kaçtıklarına hükmettik.
Fakat müsabakanın inkıtaa uğradığı bir sırada bizimkilerin stadın deniz tarafındaki büyük kapısından içeri girdiğini görünce şaşırdık. Bizim foto Ali, elinde yarı beline kadar koca bir balıkla ilerliyordu.
Statlarımızda lolipçuların ve sakızcıların bulunduğunu biliyorduk ama böyle balık satıldığını hiç görmemiştik. Maçı bir saniye bırakıp foto Ali’nin yanına koşup, bunların nerede satıldığını öğrenmek istediğimizi söyleyince, şirin foto muhabirimiz:
"Ne münasebet yahu! Satın almadık" dedi, "Resim çekerken sahanın göl halinde oluşu bize balık tutmak ilhamını verdi. Boğazlı olan bizim Selahattin’in de cebinde olta varmış. Ondan istifade ettik. Hem de yalnız bu elimdekiler değil, otuza yakın balık yakaladık, kapının yanında şuna buna dağıttık."
Muhterem okuyucularımız, içinizde maça gelenler, yukarıda yazdıklarımızın hakikat olduğunu biliyorlar ama gelmeyenler de bunun doğru olduğuna inansınlar.
Hem yağmurlu havalarda denizden hiçbir farkı olmayan statlarımızın, insanlarda balık avlama merakını uyandırmasından daha tabii be olabilir ki!