Şener: "Benim derdim şampiyonluk"

Trabzonspor'da yapılacak genel kurul öncesi başkan adaylarından Sadri Şener, bordo mavili camianın merak ettiklerini Ligtv.com.tr'ye anlattı.

Sadri Şener'le, başkan adaylığını açıklayacak olduğu Trabzon seyahati öncesi havalimanında buluştuk. Zaman dar, sorular çoktu. Birbiri ardına sıralayıverdik soruları, aynı hızda cevaplar aldık. Adaylık sürecini, karar verme aşamasını, Trabzon camianın beklentilerini, hakkında söylenenleri bir bir konuştuk. Biz sorduk, Şener cevap verdi.

 

"Benim derdim şampiyonluk" diyen Sadri Şener, biribirinden ilginç açıklamalarını Ligtv.com.tr Haber Müdürü Erdem Erol'a yaptı.

 

-Sadri bey, hayırlı uğurlu olsun diyelim mi?
Deyin, teşekkür ederim.

 

-Yarın (7 Aralık Cuma) Trabzon’da düzenleyeceğiniz basın toplantısıyla adaylığınızı duyuracaksınız.
Evet, saat 10.30’da açıklayacağız. Zor bir işe giriyoruz, onun bilincindeyim. Zor değil, çok zor bir işe giriyorum. Daha önce bu işi yaptığım için zorluğunu oradan bilebiliyorum yani tahmin etmiyorum nasıl olduğunu, yaşadığım için. Fakat bu kadar rahatın falan yerindeyken neden bu işe giriyorsun diye sorduğunda, Trabzon’un korkunç bir sessiz çoğunluğu ve korkunç bir talebi vardı. Ondan çok duygulandım esasında. Oraya bir defa daha belli bir süre içinde, çok uzun seneler değil, başkanlık yapıp kulübü iyi bir noktaya getirebilirsem, ondan sonra genç bir arkadaş devrederim.

 

-Trabzonzonspor-Galatasaray maçı öncesinde Lig Tv’de bir açıklamanız oldu, “Hafta sonuna kadar düşüneceğim ve kararımı açıklayacağım” demiştiniz. Akabinde o hafta sonu geçti ve bugün kararınızı verdiğinizi kamuoyuna açıkladınız. Zor bir süreçmiydi?
Zor.

 

"İYİ BİR EKİPLE YOLA ÇIKMAK LAZIM"  

-Aday olup olmamakta kararsız mı kaldınız, neler yaşadınız bu süreçte?
Tabi bu işleri yaparken ailenle konuşman lazım. Onlar uzadı. Sonra iyi bir yönetici ekibi kurmam lazım, yani her teklif ettiğin biraz sonra sana kabul ettiğim diyemiyor. Mesela bilançoyu bilmiyoruz, tahminen konuşuyoruz ne kadar borç var, ne yapabiliriz diye. Hergün yavaş yavaş şekillenmeye başladı. Bu başkanlık kolayda bir iş değil, çok zor bir iş. İyi bir ekiple bu işte yola çıkmak lazım. Trabzon’da işte bazen bizim şöyle sıkıntılarımız oluyor. Trabzonda’ki arkadaşların kendi aralarındaki problemden dolayı istediğiniz gibi tam bir ekip kuramayabiliyorsunuz. Şimdi onun hepsi aşıldı, bir noktaya gelindi, onun için bugüne kadar sarktı. Bence sarkmasıda doğru. Şimdi kalkıp ben kendimin propogandasınıda yapacak durumdamıyım, ben yapmışım bitirmişim o işleri.

 

-İlk günler kararsız mı kaldınız?
Hesap yapıyorum kafamda yani, bu takım ne olur ne olmaz diye. Birde ne yapabilirim diye tabi, yapabilirmiyim, yapamazmıyım. Yapamayabilirsinde yani, insansın.

 

-Bu hesabı yaparken kriter Trabzonspor’a bugün bulunmuş olduğu konumdan çok daha fazla artıları nasıl veririm...
Onu düşündüm, evet. Yeni yapılanmayı nasıl yaparım onu düşündüm. Bu sene şu anda bulunduğumuz yerden nasıl hemen yukarı çıkabiliriz, onları düşünmeye çalıştım. Çok kimseden de yardım alıyorum, tek başıma yapacağım işler  değil bunlar.

 

-Yeni yapılanma derken seçimi kazandıktan sonra bir başkanın sonraki süreci çok daha önemli.
15 sene oldu ben bu işi bırakalı. Bilmediğim taraflarıda var yani. Benim orada çok bilinen ve sevilen bir ismim var. Ben bu işleri beceremezsem o bilinen ve sevilen isim sevimsiz bir isim haline gelecek. Bunuda göze alıp, oraya gidiyoruz. Mesela benimde soracağım sorular var. Ben bırakalı 15 sene oldu altyapıdan niye futbolcu çıkmadı. Bene birileri bunu izah etmesi lazım, bilimsel olarak izah etmesi lazım.

 

-Yani bir anlamda bırakmış olduğunuz mirasın hesabını mı soracaksınız.
Onu da soracağım, 10 tane milli futbolcu bıraktım, benim şimdi bir tane 92. dakikada giren milli futbolcum var. Yok başka. Gökdeniz o da.

 

 

-Yeni yapılanmayı düşündüm dediniz. Çözdünüz mü?
Tam değil. Bir kere şöyle bir rakam ifade ediyorlar, 180 tane çalışan var. Bu hakikaten 180 tane mi, benim zamanımda 10-15 tane falandı yani. Bu gerekiyor mu, gerekmiyor mu? Bir de ona bakacağım. Bunun içine girmeden, seçimi kazanırsak, bakacağım olayların da başında o geliyor.

 

-Peki 180 tane çalışanların mali portresini biliyor musunuz?
Tahmin ediyorlar onuda. Ayda 400-500 milyar böyle bir giderimiz var diyorlar.

 

-Bunlar tahmin üzerine mi?
Herhalde kongrede açıklanacak bunlar. Bir riske giriyoruz dediğimde, bu bölümlerde riske giriyorsun, ne çıkacak karşına diye.

 

-Başkan adayı olarak kulübün kayıtlarını görme şansınız olmuyor mu?
Yani belki şimdi gittiğimizde rica ederiz, bakarız. Yani orada da genç arkadaşlarımız var yönetimde. Yabancımız değiller, düşmanımız da değiller. Bizim arkadaşlarımız. Ve ben onların başkanlığında yaptım. Tabi hata yapmıyorlar mı? Yapıyorlar. Komik diye bunu heryerde anlatıyorum, size de anlatayım. Ben esasında oy kullanamıyordum, çünkü benim aidatımı yatırmamışlar. Benim aidatımı herhalde ben yatırmayayım değil mi, bu kadar verdikten sonra. Unutmuşlar. Ve bu sicil kurulu toplantısını nerede yapıyorlar, onu da söyliyeyim. Sadri Şener tesislerinde. Bu benim aidatım yatmıyor, sonra düzeltiyorlar, özür mözür, bilmem ne, şu bu. Laz fıkrası niye anlatılıyor, bunlardan dolayı anlatılıyor.

 

-Seçme hakkınız olmadığı gibi seçilme hakkınızda yoktu yani.
Tabi oda yoktu.

 

-Nasıl aştınız bu sorunu?
Başkanlara ayrıcalık yapmışlar. Yatırmışlar benim aidatımı. Öyle diyorlar. İnsan Sadri Şener tesislerinde toplantı yaparken bakmaz mı ya ilk önce Sadri Beyin aidatı yattı mı diye?

 

-Siz Trabzonlusunuz ben Rizeliyim. Bizler hayatı tabiri caizze tiye almayı severiz.
Aynen öyle.

 

-Bu aidat meselesi ve Trabzonspor biraz Temel fıkrası gibi mi oldu?
Bu Temel fıkrası gibi oldu. Ama Trabzonspor Temel fıkrası gibi olmaz bundan sonra. Bir kere Trabzon’un temsilde bir sıkıntısı olmaz. Onları aşarız, hallederiz. İşte federasyon delegelerini de tespit edeceğiz bu kongrede.

 

-Yeni düzenlemeyle yanlış hatırlamıyorsam şampiyonluktan dolayı 8 artı 1 oldu herhalde.
Öyle hesap etme, bizde Şenol Güneş var, öyle artılarımız çok bizim. Federasyon seçimlerinde en etken grubuz. Orada şık davranışlar içerisinde olmamız lazım. İnşallah beceririz diyorum

 

-Röportajda biraz da daldan dala atlıyoruz. Trabzon uçağınına yetişeceksiniz. Adaylığınızı açıklayacağınızı belirttikten sonra ilk özel röportajınızı veriyorsunuz zannediyorum.
Evet.

 

"HALUK BİZİM HEMŞEHRİMİZ"  

 -Bir Trabzonlu’nun başkanı olduğu Federasyon'la Trabzonspor Kulübünün arasında yaşanan diyalog...
Şık değil. Haluk bizim hemşehrimiz, kardeşim. Ulusoy ailesi bilinen bir ailesi Trabzon’un.

 

-Siz de çok iyi tanışıyorsunuz, değil mi?
Çok iyi tanışırım. Fakat şunu söyliyeyim bu kadar uzun yıl gerekmez yapması. Onun için ben Haluk’a görsemde söylerim, teşekkür et, tek çocuksun zaten, işine bak. Bu devamlı yapılmaz. Nasıl yapıyor merakta ediyorum yani. Niye yapılır bu iş bu kadar uzun süre? Tamam protokolde yeri var.Ama onun bir süresi var yani. Milletvekiliği de mesela 10-15 seneden sonra niye yaparlar onuda merak ederim.

 

-Siz de uzun yıllar yöneticilik yaptınız. Trabzonspor’da 10 milli futbolcu bıraktınız. Ekonomik yapısı iyi bir kulüp bıraktınız. Artık yapsanız ne olur, yapmasanız ne olur, yani artık bir hedefe ihtiyacınız yok. Yani bu hedef dediğim şahsi çıkar veya başka çıkarlar değil.
Değil, hiçbir şey değil. Trabzonspor’un konumu sizi buraya doğru iten etkenler var değil mi? Bı işten kaçamıyorsunuz sonuç olarak. Yani Ulusoy’da bırakıp gidemiyor olabilir. Çok uzun oldu Haluk’un yani. Uzun zamandır orada duruyor. Ben onun hemşehrisi olarak diyorum, bence bıraksın. Ne uğraşacak.

 

-Siz bıraksın derken bende bir taraftan hepimiz hemşehri olduğumuz için kademeye giriyorum Haluk Ulusoy tarafından. (Gülüyoruz)
Bizim ailemiz Trabzon’a çok hizmetler vermiştir, Trabzon’da bize vermiştir. Benim rahmetli babam 20 sene Trabzon milletvekiliydi. Orman bakanıydı. Ablam orada nöroloji hocasıdır. Eniştem kalp hocasıdır.

 

-Siz mecliste büyüdünüz gibi bir şey.
Aşağı yukarı. Şimdi ablam Kocaeli Üniversitesi Rektörüdür. Küçüğüm Sani. TAV’on CEO’sudur. Orada okul yaptı, annem babam adına. Şimdi bir otel yapıyorlar. Ben zaten belli, Trabzonspor’a bu kadar şey verdik. Bir zaman daha verelim diye düşünüyoruz, bu kaostan çıkartmak için. Başka bir gayem de yok yani.

 

-Hep Trabzonspor’un başkanı Trabzon’da ikamet etmeli denilir.
Yanlış. Ama öyle bir laf ettin mi, gazeteci onu hemen ters yazıyor. İsterse uzayda olsun. Bizim Trabzonspor’un başkanı Amerikalı'da olabilir. Keşke şampiyon olsun.

 

-Trabzon’da yaşayan çocuk bile şampiyonluk istiyor.
Tabi 24 sene oldu.

 

-Kulübün kaç para borcu varmış, şu olmuş bu bitmiş, onun derdi şampiyonluk.
Hiç ilgilendirmez onu.

 

-Sizin derdiniz de şampiyonluk mu?
Benim derdim de şampiyonluk. Benim derdim ilk önce takımı yukarıya taşımak. Mevcut halinden yukarıya taşımak. Ondan sonra şampiyonluğa tekrar ortak olmak diğer takımlarla.

 

-Söyleşi öncesi bir laf ettiniz, “Gol atacağız” dediniz.
Evet, gol atacağız biz gol, 3 puan alacağız. Ondan sonra her şey sevimli oluyor. Moralsiz adam hiçbir şey yapamaz. Ben gol atarsam, 3 puanı alırsamı yukarı doğru çıkarsam, stat da güzel gözükür, tesiste, futbolcuda yakışıklı gözükür. Ben başkan olarak 57 yaşında değil, 37 yaşında gibi gözükürüm, gibi gibi gibi... Ama gol atamazsan herkes senin her hareketine kızar. Yemek yemene bile kızar. Futbolda ne yazık ki böyle bu iş. Bu sabır işi, çok sabır işi. Fenerbahçe’yi görüyoruz. Eskiden çokta şahane bir durum yoktu. Şimdi takıma bakıyorsun, ürettiklerine bakıyorsun, gelir gider dengelerine bakıyorsun, sınıf atlamış gitmiş. Stadına bakıyorsun, Avrupa’da bile çok az gördüm ben o statdan. Tarif edilen başarı bu işte. Hiç olmazsa bizde bunun birazını yapalım, Trabzon’un ekonomisi belli yani. Trabzon’un ekonomisini İstanbul ekonomisiyle kıyaslamak çok zor. Ekonomide Trabzonspor’u bir yere getirebiliriz.

 

-İnsanlar yönetim kurulunuda merak ediyor. Şekillendi mi?
Hayrettin Hacısalihoğlu Asbaşkan...

 

-Oda polemik konusu oldu.
Oldu. Benim çok iyi bir arkadaşımdır. 30 senedir bu işin içindedir, bilir bu işleri. Yani ben bu yükü tek başıma kaldıramam. Trabzon’daki işleri Hayrettin ve oradaki ekip götürecek. Benim herkesle çalışma özelliğim olduğu için, onun orada rahat çalışabilecekleri isimleri sen seç dedim.

 

-Başka kimler var listenizde?
Ankara'dan Önder Bülbüloğlu var. Necmettin Aytekin var, o da eski yöneticidir.

 

-15 isim hazır mı?
Yok değil. 10-12 isim hazır. İşte teklif ettiğimiz arkadaşlar var, onlardan haber bekliyoruz. Bir de ben herkese dedimki sakın işinizden eşinizden olacaksınız buraya girmeyin. Bakın programınıza ona göre gelin, kendini hiç kimse sıkıntıya sokmasın dedim.

 

-Kesinleşen ama şua ana kadara kamuoyuyla paylaşmadığınız isimleri bizimle paylaşabilirmisiniz?
Saner Ayar mesela. Haber verecek. Show TV Genel Müdürü. Basın konusunda yardımcın olur diye düşünüyorum bana. Çok güzelde İngilizce bilir. Ben biraz lisan bilenlere böyle artı merakım vardır.

 

-Yani yönetimde illa paralı güç olmayacak.
Finansman güç. Yani finansman modeli geliştiren, o güç.

 

-Para koyarak gelen yönetici modeli değil yani.
O geçti, o olmaz onu hiç kimse yapamaz. Ama ilk başta acil ödemeler başlığı altında kulübe onu toplarız. Ondan sonra geriye iade ederiz. Ama mutlaka finansman modeli üretebilen insanlar lazım bana. Jenerasyon değişti. Gazeteciler bile değişti. Eskiden bizim Trabzon’da Orhan Kaynar, Mehmet Tan vardı. Biri sağcıydı, biri solcuydu, artol giderdik onlara, basın işi biterdi bizim. Onlar yönetim kurulu toplantılarına bile katılırlardı. Bunu yaz, bunu yazma. Şimdi öyle değilki. Şimdi mesela ben 5 yıldır aynı telefon numarasını kullanırım, 1 haftadır internette bu numara Türkiye Cumhuriyeti'ne yayıldı. İnadına kapatmıyorum, açıyorum cevap veriyorum.

 

-Numaranızı değişecekmisiniz?
Böyle giderse mecburum, çünkü yemek bile yiyemiyorsun. Onlar da haklı haber üretecekler.

 

-Gazeteciler bile değişti dediniz. Medyanın değişti dediğiniz boyutu sizi korkutuyor mu, bir çekingeniz var mı?
Yok, basınla ben hep barışığımdır.

 

-Son 24 saattir kaç defa telefonla konuştuk, sanki kendinize de görev adlettiniz, şu buluşmayı gerçekleştirmek için.
Bakayım gücüm yetecek mi buna, ne kadar daha gider. Burası kolay, esas Trabzon zordur.

 

 

-En çok tartışılan konulardan bir tanesi Bakan Faruk Özak’ın işaretiyle aday olduğunuz.
Ben Başkandım, Faruk benim yardımcımdı. Ben onun başkanıyım. Ben ona devrettim. Ben Faruk Özak’tan icazet alırmıyım, icazet veririm ona. Faruk benim arkadaşım. Ben onunla futbolu iyi bildiği için, futbol oynadığı için sık sık biraraya geliyorum. Bakanlık titri onun titridir.

 

 

-Faruk Özak’la ilgili yapılan eleştirilerden rahatsız oluyormusunuz?
O söyledi diye bundan niye rahatsız olacağım ki? Ha söyledi de ben hemen olur demedim ki ona. Ben onları aşıp bitirmişim. Geçmişim o sınıfları ben. Hem de pekiyi ile geçmişim.

 

-Mevcut Başkan Nuri Albayrak Başbakana yakınlığıyla tanınan bir insan. Faruk Özak bakan. Bu ilginç geldi bana. Nuri Albayrak’a da yönetim kurulundan aday olması için baskı var. Hep hükümetin desteklediği bir isim olmasından dolayı Nuri Albayrak aday olduğu taktirde, sizde Bakan Özak’a yakınlığınızdan dolayı hükümetin 2 ayrı adayı olmuş gibi olacak.
Hükümet, siyaset bu işin içinde yoktur. Olmamalıdır. Siyasi bir aileden gelmemi rağmen biz yönetim kurulunda siyaseti sadece ara verdiğimiz zaman espiri malzemesi olarak kullanırız. Bizim arkadaşlarımız arasında Ak Partili de, başka partili de var. Siyaset spora bulaşmamalıdır. Hiç bulaştırmadım benim olduğum zamanlarda. Nuri beyin işide zor bir iş, adamcağızın işi var gücü var. Hergün gazetede manşet. Oda bıkmıştırda olabilir.

 

-Görüştünüz mü Nuri beyle?
Görüşmedim.

 

-Bir Trabzonspor taraftarı olarak düşünürseniz kendinizi sadece, Nuri Albayrak aday olmalı mı, olmamalı mı?
Bence olmamalı. Ben olsam olmam. Adamın bir sürü işi de var bildiğim kadarıyla, ben kendisiyle çok hukuku olan biri değilim.

 

-Kendiside Trabzonspor’un kötü gitmesini istememiştir mutlaka.
Kim ister... Kötü gitti... Bu duruma geldi. İnsan üzülür buna, yapacağı birşey de yok. Ben 1-2 maçta onunla beraberdim Trabzon’da, Fenerbahçe’ye yenildiği zaman adamcağız perişan bir vaziyette oturuyordu. Kolay bir iş değil. Aynı şeyleri bizde yaşadık. Bırakması gayet doğru.

 

-Şu anda 3 aday var. Bu aday sayısı 4 de olabilir.
10’da olur.

 

-Aday sayısını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Olsun. Onlarda genç arkadaşlar. Seçimlere girsinler. O tecrübeleri yaşasınlar, yarışsınlar. Ki böyle çok adayın olmasına Trabzonspor’un yarınlarına çok sağlam bakabilirsiniz. Bu o demektir. Bizim 100 kişiyle kongre yaptığımız zamanlarda oldu. Fakat üye sayısı 16 bine çıkmış. O da fazla çok fazla.

 

-Trabzonspor genel kurullarında sıkıntılar yaşanır, adaylara baskı olduğu söylenir, bu baskılardan dolayı adaylıktan vazgeçenler olmuştur. Liste oluşumunda bşr sıkıntı yaşıyormusunuz, bir baskı sözkonusu mu?
Hayır, hayır. Çok pratik yapıyorum. Trabzonu Hayrettin Hacısalihoğlu’na bıraktım.

 

-Listeyim oluştururken kimseye sormuyorsunuz.
Sorarım, niye sormayayım. BU nasıl biridir, iyimidir, 2-3 kişiye sorarım, ona göre bir karar veririrm.

 

-Ben yönetimie girmek istiyorum diye gelen kişiler oluyor mu?
Var var. Hukuku bilen, dil bilen, mali işlleri bilen birisi lazım, onu öyle seçiyoruz.

 

-Genel kurul süreçlerinde hep birleşmeler gündeme gelir. Birleşmeye açıkmısınız?
Tabi.

 

-Şimdi 3 tane adaysınız şu anda. Adaylar arası birleşmeye açıkmısınız?
O artık bugünden sonra olmaz. Bir yarın kaldı müracaatlar için. Herkes listesini yapar verir.

 

-Önceden olsa olurdu yani?
Olurdu yani. Ama ben diğer adaylarıda tanımıyorum. Şöyle tanımıyorum, bir iki defa İbrahim Hacıosmanoğlunu gördüm, sarıldık, öpüştük. Öbür arkadaşı tanıyormuyum, tamıyormuyum, onuda çok bilmiyorum. Ben birde 15 senedir bu işlerden çok uzağım. Ama işte genç, mücadeleci, oda güzel bir şey. İnşallah muvaffak olurlar. Önlerinde çok uzun yıllar var. Bu işlerde bir kırgınlık olmamalı. Bu kulüp hepimizin kulübü. Onlarında katkıları Trabzonspor’a her türlü olabilir. Onlarada başarılar diliyorum.

 

"ERSUN YANAL BİLİNEN BİR HOCA"  

-Yönetim 4-5 hafta önce Ziya Doğan’la yollarını ayırdı ve Ersun Yanal’ı getirdi. Ersun Yanal’ı kongreye 2 ay kalan göreve getirmelerini bir anlamda kongre manevrası olarak değerlendiriyormusunuz? Ersun Yanal hakkında ne düşünüyorsunuz ve yönetimin Ersun Yanal’ı kongreye 2 ay kala göreve getirmesini, kazanmanız durumunda önünüzü kesmiş olarak düşünüyormusunuz?
Yönetimler süreklidirler, devlet gibi. Ersun hocaya almışlar. Ersun hoca Türkiye Cumhuriyeti'nde bilinen bir hoca. Benim hukukum yok. Ama bir isimdir Türkiye’de. Ama herhalde seçilirsem onunda bana söyleyeceği şeyler vardır. Benim için hiçbir mahsuru da yoktur.

 

-Ersun Yanal’la görüştünüz mü?
Yok, görüşmedim.

 

-Transferde ne yapacaksınız?
Ocak ayına 1-2 tane sıkıştırmaya çalışacağız, nefes alabilirsek. Yabancı almamız lazım, hocayla konuşacağız. Benim bir tarzım var, ben o risklere hiç girmem. Hemen derimki, bu dedi. Bir aksilik olur, futbolcu kötü çıkar, bu aldı derim. Ben niye alayım. Ben sadece derim ki, benim param 10 lira, sen bana 3 tane aday veri onu almaya çalışayım. Eski hocalarada ben öyle derdim. Hocalar mesuliyet almalıdırlar. Transferi ben yaptım, beceremedim. Yani bu beceremedim kelimesini kullanabilmelidirler. Ben hoca değilim, spor akademisi mezunu da değilim. Bana derki, bunu al ben onu almaya çalışırım, sen onu oynat.

 

-57 yaşındasınız, 15 sene sonra göreve yeniden talip oldunuz.
Mahalle baskısı. (Gülüyoruz)

 

-Hemşehriyiz, bizim orada tabirler vardır. Bende o tabirlerden biriyle soracağım. Rahat mı battı? Çünkü isminiz üstüne spekülasyonlar yapılmaya başlandı, ticari hayatınızla ilgili söylemler var. Siz kendinizi niye riske atıyorsunuz?
E, laz olmamdan dolayı. (Gülüyoruz) Özet, bu baskı karşısında dayanamadım.

 

-Ama yeniden ekran oluyorsunuz ve saldırılara maruz kalacaksınız.
Orada benim birikmiş sevecen sermayemi riske atıyorum, bunu da kabul ediyorum. Ticari hayatım allahtan eskisi gibi yoğun değil.

 

-Aile düzeniniz var.
Onu da riske atıyoruz. Benim Trabzonspor’dan bir beklentim yok, hiçbir zaman da olmamıştır. Ben zaten bilinen bir insanımdır. Düzgün konuşmasını seven bir insanımdır. Ben Trabzonspor’u bu yerden biraz yukarılara taşıyabilirsem, sonra şampiyonluk hedefine götürebilirsem, ben oradan artık gönül rahatlığıyla ayrılırım. Bir genç arkadaşa devrederim. Trabzon tarihine de çivilerle kazınmış bir ismim olur.

 

-Bunları yapamassanız, ne olur ozaman?
Ne olur, yapabilecek birini buluruz. Trabzonspor’a birşey olmaz.

 

-Biraz daha kötü gitmiş olur yani.
Bundan da daha kötü olmamalı herhalde. Olmamalı, moralimi bozma. (Gülüyoruz)