Öyle bir özlem var ki...
Yayınlanma Tarihi 17 Nisan 2007 Sal 15:58
25 yaşında... Futbol aşığı bir Sakaryalı. Onu hatırlıyorsunuz. Geleceğin yıldızları arasında gösterilen, futbol hayatında memleketinin takımından ayrıldıktan 3-4 yıl gibi kısa bir süre içerisinde Turkcell Süper Lig'in yolunu tutan ve milli takım kadrosuna çağrıldığında dünyalar onun olan Güven Varol.
Futbolcu için en kötü olay sakatlık. Sakatlıklar içerisinde de ayak kırılması. Onun sol ayak kaval kemiği kırıldı. Hem de öyle bir yerden değil. Parçalı bir kırıktı onunki. Giray Bulak onu Beykoz'dan aldı getirdi Denizlispor'a ve bir anda gözler üzerine çevriliverdi. Yetenekli bir futbolcuydu Güven. Her futbolcu gibi onunda hedefleri arasında milli takım forması giymek vardı. Birde tabii 3 büyüklerde oynamak. Çok iyi hatırlıyorum ciddi olarak Galatasaray'ın transfer gündemindeydi.
Denizlispor'a transferiyle başlayan yükselişi hayallerinin gerçeğe dönüşmesinin ilk sinyalleriydi. Hakkında yapılan ve onu en çok onurlandıran haberlerin başında milli takıma çağrılması geliyordu. Milli takıma çağrılması, bir gün sonra gazetelere şöyle yansıyordu:
"Milli Futbol Takımı'nın 2006 yılında Almanya'da düzenlenecek 18. Dünya Kupası Finalleri için Avrupa Elemeleri 2. Grup'ta 4 Haziran Cumartesi günü İstanbul'da Yunanistan, 8 Haziran Çarşamba günü de Almatı'da Kazakistan ile yapacağı maçların aday kadroları açıklandı. Ersun Yanal, Hakan Şükür'ü yine kadroya almazken, Trabzonsporlu Erdinç Yavuz ile Denizlisporlu Güven Varol, ilk kez milli takıma çağrıldı."
Hayatında herşey çok güzel gidiyordu. Ama Denizlispor formasıyla Vestel Manisaspor'a karşı oynadığı maçta hayatının belkide en acı anlarından birini yaşadı. Çok iyi hatırlıyorum. Görüntüleri her izlediğimde kahroluyordum. Bir gün sonra gazeteler Güven'in ayağının kırılmasını şöyle duyuruyordu:
"Denizlispor’un genç yıldızı Güven Varol’un sol kaval kemiği, bu sezon ilk kez forma giyen Vestel Manisasporlu Yılmaz’ın 22. dakikadaki darbesiyle kırıldı. Hastaneye kaldırılan genç futbolcunun ayağı alçıya alındı. Yılmaz, devre arasında ve maçın sonunda taraftarlardan büyük tepki gördü."
Sonra uzun süre futbol oynayamadı. Ersun Yanal milli takımdaki görevinden ayrıldı. Güven'i Vestel Manisaspor'a aldı. Güven'le yeni kulübü 4 yıllık bir sözleşme imzaladı. Ama Güven'in yakasını şanssızlıklar bırakmıyordu. Hayatında o kadar çok birbiriyle kesişen rastlantılar yaşıyordu ki. Ayağı Denizlispor formasıyla Vestel Manisaspor'a karşı oynadığı bir maçta kırılmıştı. Maçın hakemi Cüneyt Çakır'dı. Çakır, Yılmaz'a kart göstermemiş ve Güven ilk acısı geçmeye başladığı günlerde buna çok içerlemişti.
Ayağının kırıldığı maçta rakibi olduğu takım Vestel Manisaspor'a geldiği ilk sezonda şanssızlıklar yakasını bırakmıyordu Güven'in. Bir sakatlık daha yaşadı. Sabırla bekliyordu yeşil sahalara döneceği günleri. Takımı ligde fırtına gibi esiyordu ve hatta liderdi. Futbol oynayamanın verdiği üzüntüyle o bıkmadan usanmadan tedavisine ve çalışmalarına devam ediyordu. Ligin ikinci yarısı geldi ve Güven'de artık yavaş yavaş futbol oynamaya başlamıştı. Ama futbol hayatında bir olaya daha şahit oldu. Her ne kadar Sakaryaspor karşısında forma giymese bile maçın hakemi, ayağının sakatlandığı maçı yöneten Cüneyt Çakır'dı. Cüneyt hocaya yapılanlarla, Fair Play'i kendisine ilke edinmiş takımında yaşanan olaylar onu bir kez daha üzüyordu.
Şimdi onu ilk kez lig formasıyla tanıştıran hocası Giray Bulak'la yine aynı takımda. Hırslı, azimli. Kendine olan güveni de yerine geliyor. Giray hoca onun yeteneklerini çok iyi biliyor. İnanıyoruz ki Güven sahalara döndükten sonra yine adından bahsettirecek. Ardından milli takıma yükselecek.
Aslında onunla çok konuşuşlacak şey vardı. Ama yaralarını çok fazla deşmek ne bana ne de ona fayda sağlayacaktı. Zaten Güven futbol oynayamamanın verdiği acıyı yüreğinde fazlasıyla taşıyordu.
Erdem EROL
Ligtv.com.tr Haber Müdürü
DEPREMLE KARIŞAN BİR HAYAT...
-Güven 25 yaşındasın ve Sakaryalısın. Futbola Sakaryaspor alt yapısında başladın. 5-6 sene Sakaryaspor’da oynadın. Devamını senden dinleyelim.
Depremden sonra bir karışıklık oldu. Ligler oynanacak mı oynanmayacak mı belli değildi ben de Anadolu Hisarı'na gittim. 1 sene amatör olarak oynadım. Oradan Pendikspor’a transfer oldum. Pendikspor’da profesyonel oldum. 3. Lig'de 2 sene oynadıktan sonra 2 sezon da Beykoz’da oynadım. Ondan sonra da Denizlispor’a transfer oldum.
"TAM ANLAMIYLA FUTBOLA DÖNEMEDİM"
-Denizlispor’a da seni Giray Hoca transfer etti.
Evet Giray Hoca. 1.5 sene Giray Hoca'yla çalıştık. Giray Hoca ayrıldıktan 1 hafta sonra zaten benim ayağım kırıldı. Vestel Manisaspor maçıydı. 24. dakikası oynanıyordu. Nurullah Hoca gelmişti ve onunla ilk maçımızdı. Ben daha önce sağ kanatta oynuyordum. Nurullah Hoca o maçta sol kanatta bana şans verdi. Sol açık gibi oynuyordum sağ kanattada Ömer Rıza oynuyordu. "Ömer Rıza'yla istediğiniz zaman değişebilirsiniz" dedi. Bende hep top sol kanattan oynanıyor ve bana hiç top gelmiyor. Bu maç Ömer'e "Değişelim!" dedim. Sağ kanata geçtim, 30 saniye bile olmadan Vestel Manisaspor atağa kalkıyordu ve biz topu kaptık. Top bana geldi ben Petr'le bir mücadeleye girdik. Ben topu Petr'den kurtardım. Topu sürerek götürüyordum. Caner geldi beni çekti hatta düşmedim. İşte Yılmaz bir dengesiz hareketle ben ayağıma topu uzattım, o da kayarak geldi, o olay yaşandı. Ondan beri de sakatlığım bayağı uzun sürdü. Parçalı bir kırıktı. Bayağı ağır bir kırık yani. Yaklaşık 19 ay oldu hala tam anlamıyla futbola dönemedim. Ama ufak tefek başka yerlerden sakatlıklar oluyor.
-Bir Vestel Manissaspor maçında ayağın kırıldı. Sonuç olarak profesyonelsin ve şimdi Vestel Manisaspor için ter döküyorsun. Böyle olunca insan manevi olarak formasını giydiği takıma yakınlık duyuyor mutlaka. Bu sezon kaç maç oynadın?
Sezonun 2. yarısı 4 maç oynayabildim. Onlarda da oyuna sonradan girdim.
"ERSUN HOCA SAĞOLSUN"
-Ligin ilk yarısında harikalar yaratan Vestel Manisaspor’da sakatlığından dolayı forma giyemediğin için o zevki yaşayamadın. İkinci yarı tam oynamaya başladın ama bu sefer takım bir anda küme düşme potasına doğru gidiyordu.
Vestel Manisaspor’a geldiğim zaman 2. bir sakatlık olayı daha yaşadım. Tam oynamaya başlayacaktım. Antrenmanda ayağım çime takıldı ve ayağımda ufak bir kırık oldu. Ama benim Vestel Manisaspor’a gelmemde Ersun hocanın katkısı var. O beni transfer etti. O da sağolsun takımdan hiç ayrı tutmadı beni. 2. kırıktan sonra hatta ayağım hep alçıdaydı. Her deplasmana gittim, takımın içindeydim, onlarla aynı atmosferi oynuyormuş gibi yaşadım.
"FUTBOLA AŞIRI BİR ÖZLEMİM VAR"
-İlk yarı maçları trübünden izlihyordun. 2. yarı bazı maçlarda görev de aldın. Vestel Manisaspor’da yaşananları nasıl değerlendiriyorsun. İlk yarı grafiğiyle 2. yarı grafiğinin nedenleri sana göre ne?
Sezona başlarken Ersun hocamız hem genç hem yetenekli hem kaliteli oyunculardan kurulu bir takım yaptı. Sezona da çok iyi yansıdı ve iyi bir giriş yaptık. Takımın havaya girmesini sağladı bu. Ama sonra bir düşüş başladı ama bunu her takım yaşıyor sonuçta. Genç takım dedim ya üst üste gelince bazı psikolojik şeyler de oldu herhalde. Sivas galibiyeti ve ardından Fenerbahçe beraberliği geldi. İnşallah bundan sonra Vestel Manisaspor adına herşey çok daha güzel olacak.
-Fenerbahçe'ye karşı oynamak isterdin değil mi?
Bir futbolcunun yaşayabileceği en kötü sakatlığı yaşadım ben. Zaten oynamamak çok kötü. Kime sorsanız aynı şeyi der. Benim şu anda aşırı bir özlemim var futbola karşı ama kısmet. Yapacak birşey yok.