Ortak akıl gidince

Ortak akıl gidince
 Bizim futbol dünyasında uzunca bir zamandır 'Akıl tutulması' yaşanıyordu...

Bunlar defalarca yazıldı, söylendi... Ama pek de aldırış eden olmadı... Özellikle son beş yıl... Gerçekten de çok hoyrat, çok acımasız, 'Kazanayım da nasıl kazanırsam kazanayım' anlayışı futbola egemen oldu... Şampiyonluk için engel tanımaz, kural dinlemez duruma geldik...

TREN DUVARA ÇARPTI
Samsunspor eski başkanı İsmail Uyanık'ın belirttiği gibi, herkesin, hepimizin içinde bulunduğu tren sonunda duvara çarpıp devrildi... Ön kompartmanda oturanlar ağır yaralı... Gene hepimiz biliyoruz ki, o ön kompartmanda yılına göre, sezonuna göre herkes oturdu... Kimse inkar etmesin herkes oturdu... Şansları, trenin o yıllarda, o sezonlarda kaza yapmaması oldu...
HANİ derler ya 'Eski alışkanlıklar paslanmış çiviye benzer, söküp atmak zordur' diye... Trende yolculuk edenler, eski alışkanlıkların devam edeceğinden kuşkusu olmadığı için 14 Nisan'da çıkan 'Şiddet Yasası'nı ya okumadılar, ya da okuduklarını iyi anlamadılar... Belki de gücün yasanın üstünde olduğunu düşündüler...

SAKİN VE TARAFSIZ
Oysa bu ülkede, yasadan, devletten daha etkili bir güç mü var? Nitekim, devlet geldi, futbolun yakasına yapıştı... Daha önce maraton.com.tr'de yazmıştım... Denizi görünce balıklama atlayanlardan değilim... Şimdilerde sakin ve tarafsız olmanın, 'Şike ve teşvik' kapsamındaki operasyonu, bir maçın taraftarları gibi değil, bu ülkenin sakin bir vatandaşı olarak izlemenin ve beklemenin uygun olduğunu düşünüyorum...

KARARI YARGI VERİR
Burada polisin aylar süren bir soruşturması, taa! Tekirdağ'ın Kumbaba beldesine kadar ulaşan fiziki takipleri var... Sayın savcının sorgulamaları var, mahkeme heyetinin çeşitli kararları var... Hepsine saygı duyuyoruz...

Ancak suçlananların da, evrensel hukuk kuralları gereği savunma hakları var. Haysiyet cellatlığına soyunup yargısız infaz yapacağımıza, savunma haklarına da saygılı olsak, olmaya çalışsak bu daha insani, daha vicdani bir yaklaşım olmaz mı... Nasıl olsa yasal bir süreç devam ediyor... Bu kararı ekran başında, gazete sütunlarında biz değil, yüce yargı verecek...

Şike-teşvik varsa, hatta teşebbüs varsa elbette karşılığını, yani cezasını bulacak. Bulmalı da. Madem temiz bir lig, madem alın terine saygı istiyoruz, önyargısız, hesapsız-kitapsız bu işin sonuçlanmasını ve o sonuçlara katlanma tahammülünü gösterebilmeliyiz...
Tertemiz bir lig için, bırakalım polis ve yargı görevini yapsın. Suçlananlar savunma haklarını kullanabilsin. Futbol Federasyonu adil bir karar alabilsin...

Erman'ın şahidiyim
Erman Toroğlu, Lig TV'den ayrıldıktan sonra Digitürk'ü mahkemeye verdi. İki tanığından biri olarak da beni gösterdi... Dava, halen İstanbul'un iş mahkemelerinden birinde devam ediyor...
Mahkemeye gittim, sayın hakimin önüne geçtim, doğruyu söyleyeceğime yemin ettim. Aslında yemine bile gerek yoktu... Çünkü yasadan, Allah'tan ve kul hakkı yemekten korkarım...
HAKİM sordu, ne biliyorsam, ne yaşadıysam hepsini tek tek anlattım. Ne bir fazla, ne bir eksik... Ne Digitürk'ten yana, ne Erman'dan yana... Doğru neyse, o doğrudan yana her bildiğimi anlattım.
Bu konudaki tanıklığım dava dosyasında duruyor. Sanıyorum Sevgili Erman'ın avukatında da var ve mahkeme devam ediyor...
YANİ diyeceğim o ki bu konuda söyleyeceğimizi yüce Türk adaleti önünde söyledik.

Aziz Yıldırım'ın sağlığı
Aradan 2-2.5 yıl geçti... Bu bakımdan özel bir konuşmayı aktarmakta sakınca görmüyorum... Florance Nightingale Hastanesi'nde durumu çok ciddi olan bir arkadaşımızı bekliyorduk... Saat artık gece yarısını bulmuştu... O saatte bile hastane koridorlarında dolaşan, Türk hekimliğinin anıt isimlerinden Prof. Dr. Azmi Hamzaoğlu bizi görünce ayaküstü sohbet ettik...

O gün hastaneye, tedavi görmekte olan arkadaşımızı ziyaret etmek için Aziz Yıldırım gelmiş... Azmi hoca onu söyledi... 'Bakın' dedi, 'Bu Aziz başkanın sağlığı çok kötü. Söylüyorum dinletemiyorum. Fenerbahçe Başkanlığı'nı bir an önce bırakması gerekiyor. Bu durumuyla ayakta kalabilmesi çok zor...'

Azmi hocanın bunları söylemesinin üstünden 2.5 yıla yakın zaman geçti... Şimdi Aziz başkan hastane ile hapishane arasında dolaştıkça, hastalığının abartıldığını düşünenler oluyor. Bunları duyuyorum. Oysa ortada bir senaryo yok, Aziz başkan gerçekten hasta. Keşke o zaman, kendisinin de özel doktoru olan Azmi hocanın söylediklerini dikkate almış olsaydı...