O üzülmez, biz üzülürüz!
Yayınlanma Tarihi 16 Şubat 2011 Çar 08:08
İbrahim Üzülmez, ama biz üzülürüz!.. Çünkü, “en olgun”dan “en ham” hareketler, hem şaşırtır hem üzer bizi.
Kavga gerer.
Yumruk, sadece yiyeni değil, bizi de yaralar.
Dudağımız kanamaz, gözümüz morarmaz, ama ruhumuz nakavt olur, futbolumuzun pespaye yüzü korkutur, takımdaşlığımız yerlerde sürünür, sevgi ve birlik adına söylenmiş her cümle, hem komik hem kâbusumuz olur.
Aynı hedefe yürüyenler birbirlerini yiyince özgüvenimiz erir, biter bizim.
Bizi de bitirir.
İbrahim Üzülmez, ama biz çok üzülürüz.
Soyunma odasında yumrukla biten olağanüstü bir kariyer bizi fena halde üzer.
Üzmekle kalmaz gözlerimizi doldurur, yüreğimizi burar, “Sen de mi be usta” dedirtir, bir karış açtırır ağzımızı.
Utandırır.
Sonra...
Beşiktaş gibi evlatlarıyla gurur duyan bir ocağın, has evladını ve 11 yıllık kaptanını çiğ çiğ yemesi de bizi üzer.
Dehşete kapılır, her şeye güvenimizi yitirir, futbolun vahşi kapitalizm boyutunu görüp vefanın sadece semt olduğunu anlarız.
Karamsarlık kaplar atar damarlarımızı.
Hele Beşiktaş’a bunu yaptıran, Beşiktaş geleneklerinden bihaber, yarın hangi ülkede olacağını kendisinin bile bilmediği bir profesyonelse...
Kahrederiz.
Utanırız.
Üzülürüz. İbrahim Üzülmez, biz üzülürüz.
Bu köşeyi okuyacak kadar futbol ayrıntısına meraklıysanız meseleyi biliyorsunuzdur. İbrahim kaptan devre arasında balata sıyırmış ve hem adaşı hem “belalısı” Toraman’a saldırmış.
Skandal tabi.
Peki, sordunuz mu kendinize; deli mi divane mi, yoksa Beşiktaşlı mı diye.
Gerçekten sordunuz mu neden diye?
Özel bir mesele mi sizce?
Sahada işler kötü gidiyor. Dev takım, de isimler deve dikeni gibi canını yakıyor Beşiktaşlıların...
Beşiktaşlı kaç tanedir Beşiktaş takımında?
Eğer varsa birincisi İbrahim Üzülmez. Bu durumda jiklet çiğneyip balon yapmayacak herhalde!..
Delircek deli İbrahim.
Tepki berbat, ama tepki gösteren var hiç yoksa. Aptal aptal durmayan, yırtınan, kızan, hiç değilse saçmalayan biri...
Rüya takımın kâbusuna İbrahim’den çok kim üzülecek ki?
Tepkisi iğrenç.
Ama tepki var hiç değilse.
İthal teknik direktör, anında kesiyor cezayı; anadan doğma bir Beşiktaşlıyı ensesinden tutup kapıya koyuyor.
Beşiktaş yönetimi onaylıyor. İbrahim Üzülmez’in sözleşmesi feshediliyor.
İbrahim Üzülmez, biz üzülüyoruz.
Bu ülkeyi, bizim kulüplerimizi, bizi bilmeyen adamların kararlarına mahkum olmayı içimize sindiremiyoruz.
Şimdi soru şu:
Beşiktaş futbol takımına en büyük zararı İbrahim Üzülmez mi veriyor Schuster mi?..
Niye kimse Schuster’i kulağından tutup atmıyor da Schuster, Beşiktaş’taki son Beşiktaşlıyı sokağa atıyor ve Beşiktaş duruşundan başka laf bilmeyen Beşiktaş yönetimi jet hızıyla onaylıyor bu feci sonu?
Uydu mu?
Açıkça yazalım. Yazıklar olsun İbrahim Üzülmez’e de, Schuster’e de, Beşiktaş yönetimine de. Kadrin böylesine yazıklar olsun.
Kavga gerer.
Yumruk, sadece yiyeni değil, bizi de yaralar.
Dudağımız kanamaz, gözümüz morarmaz, ama ruhumuz nakavt olur, futbolumuzun pespaye yüzü korkutur, takımdaşlığımız yerlerde sürünür, sevgi ve birlik adına söylenmiş her cümle, hem komik hem kâbusumuz olur.
Aynı hedefe yürüyenler birbirlerini yiyince özgüvenimiz erir, biter bizim.
Bizi de bitirir.
İbrahim Üzülmez, ama biz çok üzülürüz.
Soyunma odasında yumrukla biten olağanüstü bir kariyer bizi fena halde üzer.
Üzmekle kalmaz gözlerimizi doldurur, yüreğimizi burar, “Sen de mi be usta” dedirtir, bir karış açtırır ağzımızı.
Utandırır.
Sonra...
Beşiktaş gibi evlatlarıyla gurur duyan bir ocağın, has evladını ve 11 yıllık kaptanını çiğ çiğ yemesi de bizi üzer.
Dehşete kapılır, her şeye güvenimizi yitirir, futbolun vahşi kapitalizm boyutunu görüp vefanın sadece semt olduğunu anlarız.
Karamsarlık kaplar atar damarlarımızı.
Hele Beşiktaş’a bunu yaptıran, Beşiktaş geleneklerinden bihaber, yarın hangi ülkede olacağını kendisinin bile bilmediği bir profesyonelse...
Kahrederiz.
Utanırız.
Üzülürüz. İbrahim Üzülmez, biz üzülürüz.
Bu köşeyi okuyacak kadar futbol ayrıntısına meraklıysanız meseleyi biliyorsunuzdur. İbrahim kaptan devre arasında balata sıyırmış ve hem adaşı hem “belalısı” Toraman’a saldırmış.
Skandal tabi.
Peki, sordunuz mu kendinize; deli mi divane mi, yoksa Beşiktaşlı mı diye.
Gerçekten sordunuz mu neden diye?
Özel bir mesele mi sizce?
Sahada işler kötü gidiyor. Dev takım, de isimler deve dikeni gibi canını yakıyor Beşiktaşlıların...
Beşiktaşlı kaç tanedir Beşiktaş takımında?
Eğer varsa birincisi İbrahim Üzülmez. Bu durumda jiklet çiğneyip balon yapmayacak herhalde!..
Delircek deli İbrahim.
Tepki berbat, ama tepki gösteren var hiç yoksa. Aptal aptal durmayan, yırtınan, kızan, hiç değilse saçmalayan biri...
Rüya takımın kâbusuna İbrahim’den çok kim üzülecek ki?
Tepkisi iğrenç.
Ama tepki var hiç değilse.
İthal teknik direktör, anında kesiyor cezayı; anadan doğma bir Beşiktaşlıyı ensesinden tutup kapıya koyuyor.
Beşiktaş yönetimi onaylıyor. İbrahim Üzülmez’in sözleşmesi feshediliyor.
İbrahim Üzülmez, biz üzülüyoruz.
Bu ülkeyi, bizim kulüplerimizi, bizi bilmeyen adamların kararlarına mahkum olmayı içimize sindiremiyoruz.
Şimdi soru şu:
Beşiktaş futbol takımına en büyük zararı İbrahim Üzülmez mi veriyor Schuster mi?..
Niye kimse Schuster’i kulağından tutup atmıyor da Schuster, Beşiktaş’taki son Beşiktaşlıyı sokağa atıyor ve Beşiktaş duruşundan başka laf bilmeyen Beşiktaş yönetimi jet hızıyla onaylıyor bu feci sonu?
Uydu mu?
Açıkça yazalım. Yazıklar olsun İbrahim Üzülmez’e de, Schuster’e de, Beşiktaş yönetimine de. Kadrin böylesine yazıklar olsun.