Mandela'nın izinde!

Mandela'nın izinde!
Hikmet Karaman.
Beğeneni de var, beğenmeyeni de.
Ancak Türk futbolunda bir Hikmet Karaman gerçeği var.
17 takım çalıştırdığına dem vuran da var, küme düşen takımları kurtardığına da vurgu yapan.
Fatih Terim'i taklit ediyor diyen de var, nevi şahsına münhasır bir kişi diyen de...
Listeyi uzatmak mümkün.
En iyisi girizgâhı kısa tutmak.
********
Hikmet Karaman'la sporu değil, Türkiye'nin sosyal yapısını da konuştuk.
İlk olarak söyleyelim. Teknik direktörleri sadece yeşil sahalara hapsetmişiz.
Bunun açık örneği Hikmet Karaman. Röportaj için anlaştığımız yeri o seçti.
Evinde veya bir alışveriş merkezinde buluşmasını teklif etmesini beklerdim.
Ancak; "Üsküdar Altunizade'de Kitaplı Cafe diye bir yer var" dedi.
Üstelik tarif ederken de "Çok güzel bir yer. İçeride çok sayıda kitap var.
Canın sıkılırsa kitap da okursun" demesine ayrı bir parantez açmak gerek.
Çünkü alışılageldik bir teknik direktör profilinden farklı bir resim çizdi.
Biz karşımızda hayata ve olaylara artık felsefi açıdan da bakan bir Hikmet Karaman gördük.

********

"ÜST DÜZEY DÜŞÜNDÜĞÜNDE ÜST DÜZEY İŞLER YAPARSIN"
Buluşacağımız yere geldi.
Önce ipad'ini çıkardı. Dünya Kupası'na katılan tüm takımların analizlerini yapıyormuş.
Sadece ipad mi?
Çantasında çeşitli dergiler, kitaplar bulunuyor.
Bu aralar ise Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Barack Obama'nın önsözünü yazdığı Nelson Mandela'nın Kendimle Konuşmalar isimli kitabını okuyor.
********
2014 Dünya Kupası'ndaki tüm istatistikleri yakından takip ediyor.
Kendi deyimiyle, A'dan Z'ye tüm bilgileri analiz edip, daha sonra bunları harmanlayacak.
Hangi sistemler ortaya çıkmış. Taktik alanda Dünya Kupası'nda ne olmuş?.
Takımların fiziksel kapasiteleri nasıl? gibi soruların yanıtlarını arıyor.
Ona göre Dünya kupası'na etki eden en büyük unsurlar maç saatleri ve sıcaklık.
Örnek veriyor.
Alman Bundesligası'nda ortalama 120 km'yi koşuluyor; ama Dünya Kupası'nda oran 100-105 kilometre civarlarında.
Bunda da sıcaklığın etkisi çok büyük.
İspanya'nın erken havlu atmasının en önemli sebeplerinden biri olarak Real Madrid ile Atletico Madrid'in Şampiyonlar Ligi'nde final oynamalarını gösteriyor. 
Özellikle defansta Ramos'un yaptığı hatalara vurgu yapıyor. Üstülek Ramos Real Madrid-Atletico Madrid maçlarında müthiş oynamıştı.
Karaman bütün bunların analizlerini yapıyor. Neden olarak da, "Üst düzey düşündüğünde üst düzey işler yaparsın. Yoksa normal düşünürsün, normal başarı yakalarsın.


Okuduğu kitaptan örnekler veriyor.
Barack Obama bile Amerika Devlet Başkanı olmadan önce defalarca Nelson Mandela'yı ziyaret etmiş.
Nelson Mandela'nın Kendimle Konuşmalar isimli kitabında Obama'nın önsözü var.
Obama bile, "Mandela'yı tanıdıkça ona duyduğum saygının daha da arttığını hatırlatırım" diyor.
"Biz bunları yapıyoruz ama O, Amerika devlet başkanı olmadan çok önce terörist denilen adamı hapishanede ziyaret ediyor.
Yıllar sonra da devlet başkanı oluyor. Dersine ne kadar iyi ve üst düzey çalışırsan, yarın üst düzey bir görev alabilirsin" diye olaya felsefi bir bakış açısıyla yaklaşıyor.
Olayı Galatasaray'a getiriyor.
Tüm bu analizleri olaylara farklı bakmak için yapıyoruz.
"Örneğin Galatasaray'da bir görev verilirse, bu görevi en güzel şekilrde yapabiliriz" diyor.

"BU ÜLKE ADINA TALİHSİZLİK"
Araya girip, "Nelson Mandela'dan, Barack obama'dan örnekler veriyorsunuz. Kamuoyunda bu yönleriniz neden görünmüyor. Sizi futbolseverler maç öne veya maç sonu röportajlarından - bazıları da kızgın anlar - veya bir kaç spor haberiyle tanıyor. Halkla ilişkileriniz zayıf değil mi?" diye soruyorum. Maalesef bizim eksikliğimiz bu. Diğer yönlerimizle tanıtamıyoruz" diyor. Sonra devam ediyor: "Almanya'da kalıp Türkiye'de teknik direktörlüğe geçişimiz, kendimizi kabul ettirişimiz belirli bir süreç aldı. Çünkü sürekli şunu söylediler. Her başarıdan sonra "şans". Ama son 4 sezondur Manisa, Gaziantep, Bursa ve Erciyes. Artık Şansal abi bile, "Ersun Yanal'ı diyorduk. Hikmet Karaman'ın da büyük bir takım çalıştırmasını bekliyorum" diyor. Türkiye'de büyük takımlarda futbol oynamış arkadaşlarımızın antrenörlüğe geçişi çok kolay. O camiaların da oyuncuları oldukları için onlara sahip çıkan büyük kitleler oluyor. Bizim ekibimizin yapmış olduğu başarıları böyle bir camiadan çıkmış bir kimse yapsaydı, Türk futbolunun tartışmasız en üst düzeyinde olurdu. Medyada da teknik adam analizleri yapılırken, benim büyük bir takım başkanı ile buluşmamı sürpriz görüyor. Bu ülke adına talihsizliktir. Kendi ve başka meslektaşım için de bu böyle olabilirdi. Bir Türk antrenörünün büyük bir takımın başkanıyla görüşmesi sürpriz sayılıyorsa, ülke futbolunun olduğu nokta ortadadır. O zaman Ersun hocanın şampiyonluğu da mı sürpriz. Bu ülkede başarılı olmuş bir teknik adamın bir büyük kulüp başkanıyla oturması kesinlikle sürpriz olmaması gerekir. Ersun Hoca'nın şampiyonluğu da aslında bu algıyı değiştirdi. Haluk Ulusoy, Şenol Güneş'i daha önce hiç bir büyük takımı çalıştırmamışken Milli Takım teknik direktörü yaptı. Haluk Ulusoy'un bir cesareti var. Herkes karşı çıkmış. Bir tek o tek başına karar vermiş. Şenol hoca şimdi dünya 3.'sü bir teknik adam. Ersun Yanal şampiyon olmuşsa büyüklerde şans bulacak Türk hocaların bir çoğunun başarılı olacağını biliyorum."

BÜYÜK TAKIMLAR NEDEN GÖREVE TÜRK TEKNİK ADAMLARI GETİRMİYOR?
"Büyük kulülüpler neden Türk teknik adamları takımın başına getirmiyor?"  sorusuna ise Hikmet Karaman'ın ilk yanıtı "medya" oluyor. Ve şöyle devam ediyor: "Birincisi medya. İsmi Galatasaray ile anılan Tuchel'in 2. ligde yaptığı işler sayfa sayfa analiz edildi. Bizim 2. ligde şampiyon olan bir çok teknik adamımız var. Kimse onların başarılarını ortaya koymadı. Bunu söylerken Alman meslektaşımızı eleştirmek adına söylemiyorum. Bakış açısı farklı oluyor. Başkan ve yönetimler de "medya ve taraftar ne der?" ön yargısında. Fatih Terim ve Mustafa Denizli'ye görev verenler doğru yaptığını gördü.
Bu ülkeye gelecek yabancı teknik direktörler çok sağlam bir ekiple görev almazlarsa başarı oranları yüzde 30'dur. Sağlam ekibin yanında Türk sportif direktör olmalı. Yanına bir yardımcı koyabilirsiniz. Ama bu arkadaşımızı geliştirebilir. Ama başarı gelir mi? İtalya'da, İngiliz teknik direktör var mı? Almanya'da bir Trapattoni vardı. Guardiola 3 ay sonra şakır şukur Almanca konuşmaya başladı. Dilini bilmeyen teknik direktörün bu ülkede başarılı olma şansı yok."



"YABANCI TEKNİK ADAMLAR EKOL MÜ OLDULAR?
Büyük takımların şampiyonluklarının büyük çoğunluğunda yabancı teknik adamların görevde olduğunu hatırlatıyorum...
Karaman'ın yanıtı "Büyük takımlar ya şampiyon oluyor ya da ilk üçe oynuyor. Yabancı teknik adamlar oyuncu mu çıkarmışlar. Bana isim versinler. Burada mutlaka bir kaç isim çıkabilir ama Derwall'i ayrı tutarım. Derwall, Türkiye'de tesisleşme ve kulüpleşmenin ilk öncüsüdür. Kulübün sevk ve idaresinin temel taşlarından bir tanesi oldu. Guardiola Almanya'ya geldi bir ekol oluşturdu. Oluşturduğu ekolle Philipp Lahm, milli takımda bile ön libero oynadı. Hangi yabancı teknik adam Türkiye'de bir ekol oluşturdu? Del bosque ve Aragones İspanya sistemi içerisinde çok başarılı. Avrupa şampiyonu oldular. Bir Alman, kendi kulüplerinde başarılı" oluyor.
********
Müdahil olup, "Futbolun ana unsurları bir değil mi? Neticede temel kuralları sistemleri var. Hoca taktiği verir, sahada oynayan teknik direktör değil, futbolcu değilmidir?" diye soruyorum. Yanıtı şöyle oluyor: "Türkiye'de 30 senede 2 takım şampiyon olmuş. Almanya'da son 30 senede Bayern Münih ağırlıklı ama başka takımlar da oldu. Kaiserslautern 2. ligden çıkıp şampiyon oldu. Türkiye'de büyük takımların büyük lobisi var. Bu takımlara gelen yabancı teknik adamların başarı şansı daha fazla. Hangi futbolcuları yetiştirip geliştirdiler? Benim için teknik direktörün sistem ve oyun mantaletesi farklı. Ama oyuncu gelişmesi önemli. Louis van Gaal, çalıştırdığı takımlardaki oyuncuları geliştirir. Bayern Münih'i çalıştırırken, 40 senedir orada olan altyapının sorumlusu yardımcısı Herman Gerland'a "En başarılı isimleri ver diyor. O da 3-4 isim söylüyor. Şimdi bir çok oyuncu da altyapıdan geldi. Alaba, Badstuber vs.. Bunları geliştirdim ve takıma monte ettim diyor. Türkiye'de altyapıdan alıp büyük takımlara monte eden yok. Büyük takımlarda öne geçtiği maçlarda gençleri sonradan oyuna alabilir. Anadolu takımları geliştirip büyük takımlara gönderiyor."

JURGEN KLOPP'TAN TÜRKİYE YORUMU
Sözü Borussia Dortmund'u üst düzey bir takım yapan Jurgen Klopp'a getiriyor ve onunla bir anısını paylaşıyor, "Jurgen Klopp'un bir maçtan önce ki şu açıklamasını hiç unutmam. "Türkiye'de antrenörlere çok para veriyorlarmış. Ama ben para için gelmem. Birinci derecede keyifli olan başarıdır. Kuracağım takımın başarısıdır." Burada bir antrenör profili vardır. Kulüplere gelip sistem kurmaktan bahsediyor. Para öncelik değil."

Şenol Güneş'in A Milli Futbol Takım'da teknik direktörlük yaptığı dönemde Okanlar'ın oynadığı ve müthiş bir Ümit Milli Takım vardı. İtalya'yla oynadğı maçta rakibi 3 veya 4-0 yenmişti. Ancak İtalya'nın 8 ismi yıldız olarak çıktı. Bizdeki oyuncuların bir çoğu, -bunu söylerken meslektaşları eleştirmek adına söylemiyorum-, oyuncular kendi yetenekleriyle oynuyor. Oyuncu gelişimi çok önemli. Manisa'ya gittiğimizde üstüste galibiyetler aldık. O takımdan Yiğit Galatasaray'a transfer oldu.  Ahmet İlhan ve Eren Milli Takm'a gitti. Hiddink, Avrupa ve Dünya'da saygı gören bir isim. O takımdan o isimleri Milli Takım'a nasıl aldı. Ali Sami Yen'de Galatasaray'ı yendik. Yiğit'i 32 yaşında Milli Takıma çağırdı. Gaziantep'e gidiyorsun Dany Galatasaray'a gidiyor. Serdar, Gaziantep'e Beşiktaş'tan gitmiş.  Performansıyla tekrar Beşiktaş'a gitti. Yasin Öztekin, Erciyes'e geldi. Sakatlığı Erciyes'i etkiler diye Lig TV'de yorum yapıldı.

Oyuncu gelişiminde teknik direktörün etkisi çok fazla. Meslektaşlarımıza haksızlık etmek istemiyorum ama büyük kulüplerde bu eksik. Yabancı teknik adam kendi ülkesindeki sistem içerisindeki oyuncuyu değerlendiriyor. Alıyor adam git oyna diyor. Almanya'daki İspanya'daki adam alt yapıdan eğitimli geliyor. Bizde antrenmandaki performansına göre oynatıyor. Yaptığı yanlış değil. Antrenmanı dğerlendiriyor. Oyuna koyuyor. Antrenmandaki performanslarına göre maç içerisinde ağırlık koyması bekleniyor. Büyük takımlara yabancı hocaların gelmesiyle şampiyonluğa oynamak için büyük paralarla alınan as oyuncu istiyorlar. Başka bir şey yaptığı yok ki. Buraya bir şey yapayım demiyor ki. Altyapıyla kim idmana çıkıyor. Ben olsam çıkarım. Teknik direktörlere baksınlar ne yapıyorlar. Planlamaları nedir? Bunlara baksınlar."

17 TAKIMI ÇALIŞTIRMAK...
"Şimdiye kadar 17 takım çalışytırdınız. Neden istikrarı yakalayamadınız, neden takımların başına kısa süreli gelip gidiyorsunuz?" sorusuna Hikmet Karaman şu yanıtı verdi, "Ben Erzurumspor'da başladım. Adanaspor, Rizespor, Ankaragücü'ne geldim. Başkan beni kümede bırak benim için başarıdır diyor. Başkana bir sistem oturtalım diyorum. İlk sene ilk 7, ikinci sene ilk beş, 3 sene şampiyonluğa oynatırım diyorum. Başkan bütçem yok diyor. Başkan önümü kesme diyorum. Sezon ortasında kavga ederim, konuşurum. Sinirli bir insanım. Başkan, kulübü tek ben finanse ediyorum batarım diyor. Şu ana kadar 42 milyar vermişim 14 milyon euro lazım daha gerekli. Şehirden bir kuruş gelmiyor diyor. Adam, para verip oyuncu alamam diyor. Ben de büyük takım çalıştırmam lazım.



Ayrıldığım takımlar nerede? Ankaragücü, Koaeli, Adana, Manisa, bunlar nerede? Bu takımları bitmiş halde verdiler kurtardık. Bizden sonra tepetakla gittiler. Kocaelispor, Sefa Sirmen'in verdiği parayla gitmez. Altyapıya önem verilmeli. Parayı kesti takım bitti gitti. Manisaspor'la bir sezon çalıştık, yine anlaştık. Başkan para yok dedi. Ödeyemeyeceğiz dedi. Başkan, biz bırakalım dedik ve bıraktık. İlk defa bir başkan Kenan Yaralı'nın açıklaması var. En büyük hatamız Hikmet Hoca'yla yolları ayırmakla oldu. Manisa ilk dörtteydi, 2. yarı düştü. Biz de Gaziantep'i kurtardık. İnsanlar diyor ki ne yapıyorlar. Kulüplerin bir çoğunda sezon başında ucuz teknik direktör çalıştıralım mantığı var. Bir çok takımdan ayrılmamın ilk nedeni büyük hedefleri olmaması. Erciyes'e orayı geliştirelim, bir sistem oturtalım, imkan verirlerse şampiyon yaparız dedik. Ama olmadı. Anadolu takımlarında kulüp başkanları yalnız kalıyor. Kulüp başkanlarını seçerken herkes yardım edeceğiz diyorlar. Anadolu'da tesisin kapısını açmak 50 milyardan başlıyor. Tek kişiye dayanan bir kulüp nasıl kendini tesis edecek. Kaynak bulamayan kulüplerin hepsi küme düşüyor. Belediyeler kaynak vermese Türkiye'de bir çok kulüp batar.

"Türk futbolundaki bu gidişe nasıl çözüm bulunabilir?" sorusuna Hikmet Karaman şu yanıtı veriyor: "Gerçekten 5 sene herkes her şeyi silecek. Taraftarı da böyle geliştirmek lazım. Anadolu takımlarındaki, PTT Birinci Lig'deki tüm şehir takımlarının taraftarları şampiyonluk bekliyor. Belediye başkanı da, kulüp başkanına biz sana yardım edeceğiz diyor. Bazen yardım geliyor. Bazen de gelmiyor. Sonuçlar iyi gelmeyince tepki çekiyor. Altyapı ve getirecekleri teknik adamla gelişime önem verilmeli. Kulüplere getiriyorlar bir başkanı 3-5 transfer yapılıyor. Sonrası gelmiyor. Şimdi Sakaryaspor, Kocaelispor, Erzurumspor, Diyarbakırspor ligde değil. İzmir'den bir takım bile Süper Lig'de değil. Elazığ bir çıkıp bir düşüyor. Ülke futbolu için hep birlikte bir çözüm üretmek zorundayız."

Ünal Aysal ile ne konuştu?
Galatasaray teknik direktörlüğüne getirilen Prandelli için ne dedi?
"Avrupalı müslaman" ifadelerini neden kullandı?
Louis van Gaal'e ne mesaj attı, yanıtı ne oldu?
Fatih Terim'e benzediği iddialarına neden kızdı?

Bu soruların yanıtı ise röportajın yarınki bölümünde..


İsmail Keleş / Ligtv.com.tr