“Kupayı da alacağız, ligde de kalacağız“

“Kupayı da alacağız, ligde de kalacağız“

Kayseri Erciyesspor takımını, ligin 2. yarısının en çok konuşulan takımlarından birisi haline getiren Bülent Korkmaz, dev final öncesi Ligtv.com.tr'ye çarpıcı açıklamalar yaptı

Turkcell Süper Lig'de sezonun ilk yarısını 11 puanla kapatan ve sezonun ikinci yarısı başlarken küme düşme adayları arasında gösterilen Kayseri Erciyesspor'un, sezonun ikinci yarısında ligde ve Fortis Türkiye Kupası'nda yaşadığı başarılarda en büyük pay hiç kuşkusuz teknik direktör Bülent Korkmaz'da... Gençlerbirliği'nde antrenörlükle başlayan teknik adamlık macerasını Kayseri Erciyesspor'da teknik direktörlüğe taşıyan Korkmaz, Kayseri Erciyesspor'a gelme nedenini, hedeflerini, çalışma prensiplerini, futbolcularından ve futboldan beklentilerini ve Ligtv.com.tr Haber Müdürü Erdem Erol'a anlattı.

-Bülent hocam Kayseri Erciyesspor için neler hissediyorsunuz?
Tabii ki burası benim yuvam sayılır, çünkü ben burada çalışıyorum. Buradaki insanlara veya buradaki kulübe, şehire emek veriyorum. Tabii ki burası benim çalışma yerim ama çalıştığım yerleri öncelikle yuvam, evim olarak görüyorum. Ben otelde kalmama rağmem bütün günüm tesislerde geçiyor veya burada kalıyorum. İnsanları bir iş yaptığı zaman bulunduğu ortamı sevmeli. Bulunduğu ortamda güzel işler yapmalı. Ben de böyle düşünüyorum; bulunduğum ortamı seviyorum ve birşeyler vermek istiyorum.

-"Yuvam" dediniz. Yuva kelimesini ben daha önceleri sizin ağzınızdan Galatasaray için duyuyordum. Ki çocukluğunuzdan beri Galatasaray'dasınız. İlk teknik direktörlüğünüz...
Doğru.

"ÖNEMLİ OLAN DÜŞTÜ DENİLEN BİR TAKIMI LİGDE TUTABİLMEK"
-Ve herkesin ilk yarı sonunda, "Tamam artık 11 puanla bu takım küme düşer" gözüyle baktığı bir taklıma geldiniz. Sizin gelişinizden 1 hafta önce Ziya Eren başkan oldu ve ardından sizinle anlaştı. Ziya beyle ilk röportajımda ben kendisine küme düşmesine kesin gözüyle bakılan bir takıma hangi cesaretle başkan olduğunu sormuştum. Ama ondan sonra atılan adımların doğru olduğu ortaya çıktı. İlk teknik adamlık kariyerine başlarken futbol kamuoyunun düştü gözüyle baktığı takıma evet demek nasıl bir cesaret.
Yo hayır cesaret değil. Geldiği son nokta. Herkes düştü diyor. Son nokta. Mühim olan buradan sonrasını başarabilmek. Bu oluşumda öncelikle Özhaseki başkanımın güvence vermesi, güvencenin dışında benim çok sevdiğim aile dostum Göksel Güneş de var, istanbul Büyükşehir Belediye Spor Kulübü başkanı. Ve ikili diyalogda o ilgiyi, o sıcaklığı, o dürüstlüğü görünce tabii ki bunu kabul ettim. Takımı da biliyordum. Benim birkaç tane dezavantajım vardı. Birincisi devre arası hazırlık kampında takımı ben hazırlamadım. İkincisi transfer sezonunun bitmesine çok az vardı. Ama yapabileceğimizin maksimumunu yapmaya çalışıyoruz burada. Herkesin düştü dediği bir K. Erciyes şu anda 3 maçı aldığı zaman kurtulacak. Yani bunu yapabilmek zaten önemli.

"BAŞARININ NASIL GELDİĞİNİ ÇOK İYİ BİLİYORUM"
-Ama ligin yanında kupada da başarı geldi. Performans, efor, motivasyon 2 kulvarda devam etti. Bu zor bir olay.
Bunu insanlar nasıl algılarlarsa algılasınlar, ben ve ve benim jenerasyonum Türk futbolunu bir yere getirdi. Çünkü ben ve benim jenerasyonumun bir çok başarıda imzamız var. Başarının  nasıl geldiğini çok iyi biliyoruz. Üstelik futbolu yeni bırakmama rağmen o nesli tanıyorum, o nesille nasıl diyalog içerisinde olabileceğimi, nasıl diyalog kurabileceğimi biliyorum. Ondan dolayı ben burada iyi şeyler yapabileceğime inanıyordum zaten ekibimle beraber. İyi şeyler yaptığımıza inanıyorum. Genel anlamda başkan Ziya Eren, gelen futbolcular iyi şeyler yaptığımıza inanıyorum. Özellikle transferler -ki 5 tane nokta transfer yaptım- 2 tane daha oyuncu alıyordum ama transferde süre çok dar olduğu için yapamadık. Yine de yaptığımız transferlerin hepsi nokta transferleri.

-Galatasaray'da da çok büyük başarılara imza attığınız dönemde de çok büyük sıkıntılar yaşamıştınız.
Doğru

"LİGDE KALACAĞIMIZA KESİN GÖZÜYLE BAKIYORUM"
-Ekonomik anlamda zorlukar, manevi zorluklar, çok sıkıntılar yaşadınız. Erciyesspor'a geldiğinizde futbolcularınıza bir konuşma yapmışsınız ve "Ben inanarak geldim, inanmayan varsa bavulunu hemen toplasın. Alacağı varsa da hemen ödettireceğim" demişsiniz.
Doğru evet. Ben şu anda biliyorsunuz Ç.Rizespor maçı oynadık ve berabere bitti. Çok üzüldük. Ben Rize maçı sonrası, "Daha öncekinden daha fazla inanıyorum" dedim. "Buraya geldiğimdeki inancımdan daha fazla inanıyorum" dedim. İnancım vardı ama şimdi kesin gözüyle bakıyorum kümede kalacağımıza.

"HAYATIMDA BÖYLE MAÇ GÖRMEDİM"
-Rize maçı nasıl bir maçtı.
Ben bin tane maç oynadım. Hayatımda böyle bir maç yaşamadım. Bu futbolda oluyor. Yaşadık ve yaşattık. Hem üzüldüm hem sevindim. Niye?.. Çünkü inanılmaz iyi bir futbol oynadık. Üzüldüm maçın hakkı bu değildi. Ama Ç. Rize'yi de tebrik etmekten başka bir şey yapamam. 9 kişiyle golü buldu. Benim için galibiyet önemliydi. Çünkü her galip geldiğimiz maçta kredimiz çoğalıyor. Benim için oyun değil skor önemli. 3 puan önemli. Şu an ben onu düşünmeliyim. Tabii iyi oyunun yanında bu kadar gol pozisyonuna girmiş bir takımında 3 puan almaması üzücü. Ben artık 3 puan istiyorum, ben iyi veya kötü oyun istemiyorum.

-Rize maçı sonrası sabah saat neredeyse 5' e kadar uyumamış ve hep birlikte konuşmıuşsunuz. O maç sonrası bir özeleştiri yaptınız ve futbolcularda kendi adına bir sonuç çıkardılar ve buna "Tecrübe" dediler. Teknik direktör Bülent Korkmaz ne çıkardı.
Doğru onların dediklerine katılıyorum. Her yaşadığınız olay, her yaptığınız sonuç size bir tecrübedir. Bende tecrübe edindim o olaydan.

-UEFA Kupası ve Süper Kupa'yı kazanmış, şampiyonluklar yaşamış, yılların Bülent Korkmaz'ı böyle bir maç yaşamadı değil mi?
Yaşamadım, yok yaşamadım. İnanın yaşamadım ama bu benim için tecrübe oldu. Niye. Demek ki adımlarımı daha sağlam atmalı ve attırmalıyım oyuncularıma. İnşallah bundan sonra böyle bir olay yaşamayız.

-Futbol hayatınızda çok büyük başarılar yaşadınız. O yaşadıklarınızdan sonra o gğnden bugüne Türkiye'de öyle başarılar yaşanmadı. Böyle giderse pek yaşanacak gibi de görünmüyor.
Doğru, buna katılıyorum.

"ÇILGINCA SEVİNEBİLMEM İÇİN KUPAYI ALMAMIZ LAZIM"
-Teknik direktör olarak ilk finalinize çıkacaksınız. Neler hissediyorsunuz?
Öncelikle heyecanlıyım, çok mutluyum, çok gururluyum. Çünkü yaptığım ilk teknik direktörlükte final oynatıyorum. Ama daha mutlu olabilmem ve çılgınca sevinebilmem için Türkiye Kupası'nı almam lazım. Mutluyum ama daha sevinecek bir durum yok.

-Bir baba evlatları arasında ayrım yapamaz. Kupalarda adeta sizin birer evlatlarınız. UEFA Kupası, Süper kupa ve diğer kupalarınız. Bunların hepsi futbolculuğunuzda yaşadığınız kupalar. Şimdi teknik direktör olarak ilkini yaşamak istiyorsunuz. Kupalar arasında bir ayrım yapıyor musunuz?
Hayır, öyle bir düşüncem yok. Çünkü benim içibn başarılar önemlidir. Maddiyat 2. plandadır benim için. Başarılı olduğunuz zaman, ismin o kupanın, o başarının üzerinde yazıldığı zaman, zaten maddiyat kendinden gelecektir. Ben insanlara bunu aşılamaya çalışıyorum. Tabiiki başarının hakkını alacaksın ama zaten başarılı olduğun zaman karşılığını alırsın.

-Beşiktaş'ın Fenerbahçe'ye yenilmesi ve bir anlamda şampiyonluk yarışından biraz daha uzaklaşmış olması...
Daha belli değil.

-Fenerbahçe maçından önceki puan konumuna göre maçın neticesinde azaldı ama. Dolayısıyla Beşiktaş'ta kupayı şimdi daha çok istiyor.
Ne güzel.

"KUPAYI ALACAĞIMIZA DA LİGDE KALACAĞIMIZA DA İNANIYORUM"
-Sizin adınızaysa kupa finali öncesi oynadığınız o ilginç Ç. Rize maçınız bir tarafta. Bu yaşananlar finali daha da ilginç kılıyor mu?
Sonuç olarak futbol sahada oynanıyor. Tabii futbolcunun psikolojik durumu çok önemli. Fiziksel, kondisyon ve taktiksel durumu da çok önemli. Yani ondan dolayı takımımı maça kadar en iyi şekilde hazırlıyorum. En önemlisi psikolojik olarak tabii. Zaten taktik veya fizik kondisyon olarak birşey yapamam çünkü verebildiğimizin maksimumunu verdik. Ben onlara inanıyorum. Benim inancım güvencim sonuna kadar devam ediyor. Ben birşey konuşuyorsam takımıma bakarak konuşurum. Tek başına birşey yapazsın. Nihayetinde saha içinde futbolcular var. Ben onlara güvendiğim ve inandığım için inancımı belli ettim. Şimdi eskisinden daha çok inanıyorum ve güveniyorum. Hem kupayı alacağımıza hem de ligde kalacağımıza.

-Eskiden sihirli değnek var denirdi. Ama artık elde sihirli değnek falan olmuyor tabii. Artık başarıya giden yol çalışmaktan geçiyor.
Tabii. Öncelikle sevgi saygı olacak. Çalıştığınız ortamda sevgi saygı yaratacaksınız. Bu futbolcu olur, hoca olur, aşçısı olur, çaycısı olur. Bu ortamı yaratmak zorundasınız.

"MEVKİYE DEĞİL İNSANLIĞA ÖNEM VERİRİM"
-Bu insanlar sizi böyle bu kadar nasıl seviyorlar? Benim Kayseri'ye geleceğimi duyan tüm Galatasaraylı arkadaşlarım, "Bülent hocaya selam söyle, o bambaşka, onu çok seviyoruz" dediler durdular bana. Tamam onlar Galatasaraylı ve sizi çok seviyorlar. Ama baktım Kayseri'de de çok seviliyorsunuz ve özellikle futbolcularınız sizi bambaşka seviyorlar.
İnsan başbakan, cumhurbaşkanı, teknik direktör olabilir. Nihayetinde bir insandır. Ben hiçbir zaman mevkilere önem veren bir insan değilim. Ben insanlığa önem veririm. Ben sevgiye saygıya önem veren bir insanım. Benim karşımda kim olursa olsun, sevgi saygı gösteriyorsa ben ona daha fazlasını veririm. Benim öncelikle olmazsa olmaz şartım bir takımda sevgi saygı olacak. Bu olursa zaten takım olma adına büyük bir adım atarsınız. Öbürleri zaten 2. planda. İnancınızı, güvencinizi göstermeniz adil olmanız lazım. Herkes gibi biz de hata yapıyoruz ama hatanın hata olup olmadığını bilmeniz lazım. Ve gerçekçi olmanız lazım. Futbolcular çok akıllı ve çok zekidir. Açık vermeyeceksiniz onlara. Herşeyi bilirler. Yani bende futbolcuyum bende biliyorum neyin ne olduğunu. Ben de bu nesilin futbolcusuydum çünkü.

-Kaç yaşında oldunuz hocam.
39'a giriyorum.

-Siz 38'siniz şimdi. Yönetim kurulunun yaş ortalaması 32. Takımda 32, 33, 34 yaşında futbolcular var. yani yönetim, teknik ekip, futbolcular kamplara beraber girip, sahaya çıkabilecek bir yaş ortalamsına sahip neredeyse.
Ne güzel işte. Şimdi belki Ziya başkan futbolu o kadar bilen bir insan değil. Ama iş hayatında çok başarılı bir insan. Onun da baktığınız zaman ikili ilişkilerde çok sevilen, çok sayılan, Kayseri'de değerli bir insan. Planı programı oolan bir insan. Bizim de plan, programımız var. Her şey zaten birbirine denk oluyor. Bir masa düşünün, bir ayağı aksarsa diğer tarafları ne kadar sağlam olursa olsun devrilir. O bakımdan biz masanın 4 ayağını sağlamlaştırdık ama inşallah bundan sonra böyle devam eder.

-Futbolculuk hayatınızda saha içinde çok farklı bir kimliğe sahiptiniz.
Çok hırslı ve agresiftim.

-Bundan dolayı...
Çok eleştiri aldım.

"KENDİ TAKIMIMI YARATTIĞIM ZAMAN DAHA BÜYÜK BAŞARILAR GELİR"
-Bir çok arkadaşınızla milli takımda yan yana oynarken bir çoğuyla lig maçlarında karşı karşıya geldiğinizde zaman zaman tansiyonu yüksek anlar da yaşadınız. Futbol yaşantınızdaki hırs ve agresifliğinizi şimdi teknik adam olarak futbolcularına aynen birebir motive mi ediyorsunuz?
Ben kurallarımı söylüyorum. Benim kurallarım, prensiplerim, ilkelerim ve doğrularım vardır. Buna uyan benim takımımdadır. Ben bunu oyuncularıma söylüyorum zaten, herkes takım oyuncusu olacak. Takım oyuncusu olmayan hiçbir oyuncuyu takımda tutmam. Zaten benim uzun vadeli çalışmak istememin sebebi de bu. Çünkü kendi takımımı yaratmak istiyorum. Yarattığım zaman daha büyük başarılar gelir. Ve tabii ki benim yapım takıma yansır, yansımak zorunda. Ama saha kenarında ben sakinim, daha sessizim. Nihayetinde verilen görevleri, taktiksel ve disiplin anlamında zaten söylüyorsunuz.

"MAZERET SUNULDUĞU ZAMAN ÇILDIRIRIM"
-Saha kenarında sakinsiniz ama zannediyıorum verdiğiniz görevler iyi yapılmadığı zaman bu sefer soyunma odasında pek sakin değilsiniz.
Yani evet o doğru. Esasında genel anlamda şöyle diyeyim,mazereti sevmiyorum ben. Mazaret sunulduğu zaman ben çıldırıyorum. Mazeret sunan bir oyuncunun sahaya çıkıp oynamasını ve antrenmana çıkmasını istemiyorum.

-Siz futbol hayatınızda mazeret sundunuz mu?
Hayır hiçbir zaman sunmadım. İyiysem iyiyim, kötüysem kütüyüm. Hatamı da biliyorum. Çok kötü oynadığım dönemler oldu ama o kötü oynadığım dönemde şöyledir veya böyledir demedim ki hiçbir zaman. Mazeret sunan oyuncuyla ben çalışmam. Kesin kararlıyım. Bana yeşil alana çıkan, antrenmanda ve sahada herşeyini verecek. Tabii ki kötü oynayabilir. Ama kötü mücadele edemez, kötü koşamaz. Tabii ki pas hatası yapabilir. Bunlar futbolun doğasında var ama mücadeleyi bırakan için yanım da çok güzeldir, tribünde çok güzeldir. Oraya çekerim. Mücadeleyi kimse bırakmayacak. Benim 24-25 tane oyuncum çok önemli oyuncular. Hepsi çok değerlidir. 1 dakikada oynayabilir,  5 dakikada oynayabilir, 10 maçta oynayabilir. İşte güven Vestel Manisaspor maçında girdi gol attı. Benim için oyunculuk budur zaten. Verilen görevi dakika olarak ne olursa olsun onu umursamadan sahada herşeyini verebilmektir oyunculuk.

"FUTBOLCUYKEN GÖZÜM KARAYDI"
-Şu anda takımda ki futbolcularınızla zamanında karşı karşıya oynadığınız isimler var. Hatta bunların içinde sahada zaman zaman tartıştıklarınız da var. Hatta Cenk'le karşı karşıya oynadığınız bir maçta tansiyon bir hayli yükselmişti.
-Ben zaten futbolcuyken çok agresif ve gözüm karaydı. Benim futbolcu yapım, karakter, kimliğim çok farklıydı. Ama ben saha içinde farklı saha dışında çok farklı bir insanım. Dediniz ya tartıştığınız, sözlü veya fiziki tartışmaların yaşandığı oyuncuların hepsine sorduğunuz zaman veya şu anda bile çoğuyla görüşüyorum, çoğu beni arıyor ve başarılı olmamı istiyor. Bu da dediğim gibi işte insani anlamda ben insan ilişkilerine çok önem veren bir insanım. Böyle bir yapım olduğu içinde benim saha içinde her yaptığıım hareket futbolcular tarafından göze batmıyor.

-Türkiye Kupası finaline her maç gibi mi hazırlanıyorsunuz?
Tabii her maç gibi hazırlanmak zorundasınız.


"BİZ DAHA ŞANSLIYIZ ÇÜNKÜ..."

-Ama bu bir kupa maçı!
Tamam ona katılıyorum. Psikolojik anlamda, stres olarak daha fazla baskı olabilir. Ama ben kendim olarak her maç gibi hazırlanıyorum. Çünkü benim için her maç önemli. Her maç kupa finali kadar önemli benim için. Futbolcularımında çoğu, yüzde 99’u ilk defa final oynayacak. O bakımdan ben daha şanslıyım. Çünkü ilk defa kupa oynuyorlar. O ambiyans, o stres, o heyecan bize avantaj sağlayabilir.

-Futbol her neticeye açık bir oyun. Bunu hazmetmek, kabullenmek ve buna göre çalışmak çok önemli.
Tabii ki. Doğru.

-Ve Kayseri Erciyesspor olarak şu anda ligde çok kritik 3 maç oynayacaksınız. Takım elinden geleni yapacak ama bunun sonunda ligde kalmak da var, düşmek de var. Ben kötü tarafından baktığımda takım düştü dersem...
Bakmıyorum ki.

-Ben bakıyorum hocam. İyi tarafından baktığımda da kupayı kazandı diyorum. Küme düşen bir takım ve UEFA kupası mücadelesi başlayacak.
Ben varsayımlarla hareket etmiyorum. Ben gerçeklerle hareket ediyorum.

-Bunu şunun için soruyorum; ne kadar anlaşmanız var burada?
2.5 sene.

"SEZON SONUNDA OTURUP KONUŞACAĞIZ"
-Yani takım düşse de çıksa da siz buradasınız...
-Şimdi benim zaten uzun vadede çalışmamın sebebi bu. Benim prensiplerim, ilkelerim, doğrularım var. Sizin dediğiniz olay gerçekleşirse, oturup tabii ki konuşacağız. Neyi konuşacağız; Benim dediklerim olursa tabii ki ben devam etmek isterim. Tabiiki bu takım ligde kaldığında da aynı şekilde devam edecek. Erciyes ligde kalsın ben sezon sonu yine oturup konuşacağım. Çünkü ben bir transfer politikası uygulayacağım, çalışmalarda bulunacağım, bazı şeylerin değişmesini isteyeceğim. Ben bunları isteyeceğim. Ben maddi açıdan birşey istemeyeceğim onlardan. Şimdi benim kontratım maddi olarak belli. Ama ben benim istediğim şartlarda, uygun bir yapı isteyeceğim. O yapıyı oluştururlarsa o zaman tabiki kalacağım. Ama o yapıyı oluşturamazlarsa zaten kalmanın bir anlamı yok. Bu her sene için aynı. 5 sene kontrat yaparım. Her sezon sonunda otururum, hangi takım olursa olsun konuşurum. Bu böyle olmalı zaten. Bir Avrupa değilki burası. Avrupa gibi hareket edemessiniz ki. Adamların sistemi oturmuş, transferlerinde problem yok, tesiste problem yok, altyapıda problem yok ama burada herşey yeniden yapılanmada.

erdem.erol@ligtv.com.tr