“Konuşursam eteklik giyerler“

“Konuşursam eteklik giyerler“

Konuşunca gündem oluşturuyor... Aslında öyle çok konuşma meraklısıda değil. Hani Fatih Terim, Yunanistan maçı sonrası "Okulun yaramaz sınıfıyız" demişti ya o da Federasyon'un yaramaz çocuğu! Tipik bir Karadenizli diyebiliriz. Renkli gözleri, gülüşü, biraz kilolarıyla sempatik biri. Ama zaman zaman yaptığı açıklamalarla futbol kamuoyunda farklı tanınıyor! Haluk Ulusoy'a olan yakınlığı aşikar... Ulusoy'un "Ölene kadar beraberim" dediği bir isim. Aziz Yıldırım'la olan kavgalarını, mahkemelerini, atışmalarını neredeyse bilmeyen yok.

Tahir Kıran... Türkiye Futbol Federasyonu yönetim kurulu üyesi... Fenerbahçeli ama camiası içinde eleştiri oklarına hedef olan bir isim. Sevenide var sevmeyeni de. "Oysa ben herkesi severim" diyor. Tahir Kıran'la Türkiye Futbol Federasyonu'nun Levent'deki binasında buluştuk. Aslında Fenerbahçe'yi, Başkan Aziz Yıldırırm'ı ve gündemdeki bazı konuları konuşmayacaktık. Biz Tahir Kıran kimdir, ne yapar, ne eder, federasyondaki görevi nedir onları konuşacaktık. Ama söz hep döndü dolaştı farklı konulara da geldi. Sohbetimiz esnasında ok yaydan çıkmıştı artık!

Zaman zaman "Bunları yazma" diyor, zaman zaman "Bak yine durduk yerde konu nerelere geldi" diyordu. Sohbetimiz esnasında off the record yerler bizde saklı. Diğerleri ise aşağıda yer alıyor. Aslında off the record olan bölümler çok da fazla değil. Neyse uzun lafın kısası gerisini size bırakalım.

 TFF Yönetim Kurulu Üyesi Tahir Kıran'la, Ligtv.com.tr Haber Müdürü Erdem Erol konuştu.

"TURGUT ÖZAL'IN ANISINA"
-Sayın Kıran, TFF Yönetim Kurulu üyesisiniz. İnsanlar sizi çok yakından tanıyor. Ancak zaman zaman yapmış olduğunuz açıklamalar bir hayli ses getiriyor. Genellikle yapmış olduğunuz açıklamalarla gündeme geliyorsunuz ama TFF’de sizin bir sorumluluğumuz var. Nedir?
TFF Yönetim Kurulu üyesiyim ve tesislerden sorumluyum. Bizim federasyonumuzun 13 tane tesisi var. Bu tesisler bize bağlı yani bizim kontrolümüzde. Artı yeni yapılacak projeler, artı kulüplerin tesisleşmesine yardımcı olacak projeler. Maddi bakımdan.

-Birçok insan sizi federasyonda tesislerden sorumlu olarak bilmiyor. Medyaya, kamuoyuna yansımanız farklı tartışma boyutlarında oluyor çünkü. Neler yapıyorsunuz?
Şimdi bizim önce bitirdiğimiz projeler var, üzerinde halen çalıştığımız projeler var. Önce yaptıklarımızdan başlayalım. 75 civarında mini saha projemiz var, bunu bitirdik. Bunlar ilköğretim okullarında her ilde yapılan mini sahalar. Bitirdik ve teslim ettik. Ayrıca Siirtspor Kulübü’nün antrenmanlarını yapmakta olduğu, mülkiyeti G.S.İ.M.’ne ait 75x105 mt. ebadında sahayı sentetik çime kavuşturduk. Batman'da bir suni çim saha yaptık. Rize Kalkandere’de bir suni çim saha bitirdik. Samsun’da amatör spor kulüplerin oynadığı toprak bir sahaya sentetik çim yaptık. Trabzon’da Haluk Ulusoy tesislerinde bulunan, amatör spor kulüp müsabakalarının oynandığı 68x105 mt. ebadındaki toprak sahanın sentetik çime dönüştürülmesi yaklaşık 1-1.5 ay sonra bitecek. Nusaybin Demirspor Kulübü’nün müsabakalarını oynamakta olduğu Atatürk Stadı'nın sahasını sentetik çime dönüştürdük. Bitlis 8 Ağustos Stadı'nın sahası sentetik çim yapıldı. Ayrıca geçtiğimiz hafta ihalesini yaptığım, İstanbul, Ankara, Antalya, Kocaeli ve Siirt olmak üzere Çoçuk Esirgeme Kurumları'na mini futbol sahaları yapacağız. Bir de Van ve Trabzon’da bir ilköğretim okuluna da aynı mini sahalardan yapacağız. Ayrıca Riva’da Orhan Saka tesisleri var. Orhan Saka tesislerinde yaklaşık yılda 70 bin konaklama oluyor. Fakat buradaki şartlar çok elverişli değil. Bazı sıkıntılar var, bakımsız kalmış. Önümüzdeki Haziran ayından sonra ilk yapacağımız iş bu tesisisin restorasyonu olacak. Artı Riva’daki Özkan Olcay tesisleri var. Bu tesisleri milli takımlar köyüne çevireceğiz. Federasyon'un büyük bir kısmını, profesyonelleri oraya götürmeyi düşünüyoruz. İdari binalarıyla, kamp tesisleriyle, A milli takım, ümit milli takım, bayan milli takımına kadar hepsinin kamp yerlerini yapacağız. Projesi daha önceki yönetimden başlamıştı. Biz bu projeye bazı revizyonlarla devam ediyoruz. Büyük olasılıkla burayı para harcamadan yapacağız. Sponsorlukların büyük kısmını tamamlamış durumdayız. ARPEG Koordinatörlüğü tarafından yapımı planlanan “Van Futbol Köyü” projesi için altyapı projelendirmesi yapıldı. Malatya’da Milli Takımlar Kamp ve Eğitim Merkezi yapılmasına karar verildi. UEFA Hattrick mali yardım fonundan projeye 1.127.00 CHF destek sağlandı. Spor tesisinde 4 bin metrekare alana sahip kamp ve antrenman konaklama  binasıyla bin 500 metrekare alana sahip bin 200 kişilik seyirci tribünü yer alacak. Arazinin devir işlemi tamamlandı ve proje çizim safhasına geldi. Büyük bir ihtimalle benim kafamda eski Cumhurbaşkanımız Turgut Özal'ın ismini buraya vermek var. Malatyalı olduğu için anısına yapmak istiyorum. Bunların hepsini önümüzdeki 2 sene içerisinde bitireceğiz. Futbol kulüplerinin bizden işte kamp tesisi, saha yapıyorum bize yardım edin, para şeklinde talepleri oluyor.  Bu talepleri biz 31 Aralık’a kadar topluyoruz ve hepsini değerlendirmeye alıyoruz. Bu komiteden geçenler yönetim kuruluna çıkıyor. Bu sene bu zamanı 1 Nisan’a kadar uzattık. Şu ana kadar 2008 yılı için yaklaşık 140 tane dosya geldi bize. Biz bu 140 civarındaki talepleri inceleyeğiz ve bir sıraya koyacağız sonra yönetim kuruluna sunacağız. Tabiiki kulüpler mesela 1 trilyonluk bir yatırım yapıyor ve diyorki bana 600 milyar lira yardım yaparmısın.

"BİZDEN PARA İSTENİYOR"
-En çok ne isteniyor?
Bizden para isteniyor tabii. Ama biz de al bu parayı ne yaparsan yap diye vermiyoruz. Bu parayı şurada kullanacaksın diyoruz. Paranın önce bir kısmını veriyoruz. Sonra denetliyoruz. Taahhütünü zamanında bitirmeyene de ceza veriyoruz.

"EN FAZLA YARDIMI BJK VE FB ALDI"
-Nasıl cezalar bunlar?
Parayı geri istetme, parayı alacaklarından kesme gibi yaptırımlarımız var. Diyelimki Beşiktaş Kulübü şu tesisime ek yapıyorum. Bana 300 milyar yapın demiş. Bu yardımı yapıyoruz ama hakikaten bu parayı o projeye harcamış mı kontrol ediyoruz. Harcamamışsa o parayı geri isteriz. Veya işte Digiturk’ten aldığı paradan keseriz. Böyle yaptırımlarımız var.  Birinci hedefimiz futbola yatırım. Ama mini saha ama stadyum. Yapabildiğimiz her yere yardım yapmak amacımız. Bu bir endüstri, artık ticaret olmuş.Biz kazandığımız paranın mesela belli bir rakamımız var, bu sene kulüplere yaptığımız tesis yardımı ile ilgili bütçe 6.5 trilyondu. 2 trilyon daha kaynak yarattık kulüplere. Kimisi 50 milyar aldı kimisi 500 milyar aldı. Tesise ve yaptığı işe göre bu rakamlar değişti. Burada en fazla yardımı Beşiktaş’la Fenerbahçe aldı, 500’er milyar lira.

"9 TRİLYON DAĞITTIK"
-Bu sizin 14 aydır görev yaptığınız zaman içindeki rakamlar.
Evet. 9 trilyona yakın bir rakam dağıttık. Yaklaşık 55 proje için. 151 kulübün elimizden ne gelirse yardım yapmaya çalışıyoruz.

-Yani bir anlamda Tahir Kıran’ı gören selam verip para istiyor.
Ben tabii kalkıp sana 500 milyar verdiğimde sen transfer taksitlerini ödemeyeceksin. Öyle birşey yok. Çiviyi çakacaksın. Onun kontrolünü yapıyorum ben.

"BENİM KİMSEYLE BİR KAVGAM YOK"
-Peki TFF yöneticisi olarak Tahir Kıran 14 aydır medya ve kamuoyunnun önüne bu kadar yoğun çıkarken, gelip siz kimsiniz, ne yaparsınız, ne edersiniz diye soruldu mu hiç?
Yok sadece işte biliyorsun Fenerbahçe’yle olan diyaloglarımızdan, Fenerbahçe’yle ilgili değil yanlış söyledim, Aziz beyle olan diyaloglarımızla ilgili sorular soruldu. Benim kimseyle bir kavgam da yok. Biliyorsun Fenerbahçe Türkiye’nin en büyük kulübüdür. Galatasaray var, Beşiktaş var. Ama şu anda konumum itibariyle birine daha yakın olmak gibi bir lüksüm de yok.

"FENERBAHÇE'NİN TRANSFERLERİ BAŞARILI DEĞİL"
-Fenerbahçe’ye yakın olma imkanınız da kalmadı. Kongre üyeliğiniz de gitti.
Yok, onu gönülden kimse silemez. Kongre üyeliği gitse ne olur gitmese ne olur. Yani çok önemli değil. Önemli olan ne kadar Fenerbahçeli olduğundur. Arkandan insanlar ne diyor? İyi bir Fenerbahçeli midir, kötü bir Fenerbahçeli midir, önemli olan odur. Bazı şeyleri kulübün içinde olduğumuz zaman da biliyoruz yani kulübün içindeki bazı mevzuları ki Fenerbahçe taraftarı neye bakıyor, Fenerbahçe şampiyon olmuş mu? Birinci kriter bu. İkinci kriter, Fortis Türkiye Kupası'nı almış mı? Bu 2’sini başarmışsa Avrupa'da ne yapmış? Fenerbahçe taraftarının bütün beklentisi bu. Ama kulübün burada bir artıları var, bir de eksileri  var. Eksiler artılardan çok olduğu zaman burada sıkıntı başlıyor demektir. Bu her kulüp için geçerli. Şimdi fazla detaya da girmek istemiyorum ama kulübün harcamaları, yaptığı transferlerin doğru olup olmadığına Fenerbahçeli taraftarlar bakmıyorki. Şimdi 23 hafta itibariyle baktığın zaman Kezman artı Deivid attığı gol sayısı 8. Geçen sezon, Beşiktaş'a giden Nobre'nin attığı gol sayısı 23 hafta itibariyle 16. O zaman bu transferler başarılı demek değildir. Doğru mu?

-İstatistik olarak öyle.
Ya işte ben bunları söylediğim için kötü oluyorum. Bunları da sana off the record söylüyorum.

-Yok off the record deme bana. Bunlar kayıtta, ben bunları yazarım.
-Bunları dost muhabbetinde söylüyorum. Fenerbahçe’nin işlerine artık karışmak istemiyorum. Artık yeter.

"TAHİR KIRAN'I TANIYANLARA SOR"
-Yazacağım ama bu son dediklerini de yazacağım. Ne dediysen o, ne eksik, ne fazla. (Gülüyoruz) Kimdir Tahir Kıran? Nasıl birisidir?
Tahir Kıran’ı bana sormayacaksın. Tahir Kıran’ı Fenerbahçe’de beni camiada tanıyanlara, veya Beşiktaş camiasında tanıyanlara soracaksın. Galatasaray camiasında çok tanıdığım yok ama az çok Adnan Polat’ı tanırım. Özhan başkanı tanırım. Beşiktaş’ta biraz daha fazla tanıdıklarım var. Yıldırırm başkanı tanırım.

"SOSYAL İNSANIM"
-Niye Beşiktaş’ta daha fazla. Beşiktaş daha mı yakın geliyor?
Yakınlıkla uzaklıkla değil bu. İnsan diyaloglarıyla alakalı. Fenerbahçe’de herkesi tanırım. Fenerbahçe camiasında çok tanıdığım var. Rizespor camiasında çok tanıdığım var, Denizlispor’da var, Sivasspor’da var. Sosyal bir adam olduğumu düşünüyorum yani onun için bu kadar insan tanıyorum.

-Bu sosyal yaşantı içerisinde en çok yakınlığınız kimlerle.
Ben herkese aynı mesafedeyim.

"HALUK ULSUOY BENİM ABİM"
-En çok sevdikleriniz kimlerdir?
Onlarda bana kalsın canım. Benim sevmediğim pek insan yoktur. Yani tabii bazı insanlar daha yakındır, daha bir frekansın uyar, daha bir sıcaksındır. Ama şimdi Tahir Kıran’ı sormaya kalktığın zaman soracağın adamlar var. Mesela git Aziz Yılmaz’a sor, Şevket Yılmaz’a sor. Sadettin Saran’a, Şadan Kalkavan’a sor.

-Ben bir kişiye sordum 4-5 ay önce.
Kime?

-Haluk Ulusoy’a sordum.
Haluk Ulusoy benim abim.

-Bana "Ölene kadar onunla beraberim" dedi.
O benim abim, benim hakkımda bir şey söylemez yani. Ben de onun hakkında söylemem.

"ARMATÖRCÜLÜK OYNUYORLAR DEDİ"
-Bir Şevket Yılmaz’da söylemez herhalde.
Ben mesela Şevket Yılmaz’a Şevket amca derim. Hanımı benim akrabamdır. Aziz abi desen aynı, benim çok sevdiğim bir insandır. Şimdi Fenerbahçe camiasında mesela eski futbolcularımız var. Cemil Turhan’a sor. Mesela Ogün abi (Altıparmak) benim hakkımda birşeyler söyledi televizyon programında. İşte armatörcülük oynuyorlar falan gibi laflar etti. Onların armatörcülük adı altında neler yaptığını ben biliyorum, ispatlayacağım belgeleyeceğim falan dedi. Ben hala bekliyorum, 6 ay oldu.

-Armatörcülük adı altında neler yapıyormuşsunuz?
Bilmiyorumki işte o biliyor. Dava açtım zaten.

-Ne davası?
Ceza davası.

"HESAPLI KONUŞACAKSIN"
-Bu sıralar bayağı dava açıyorsunuz.
Benim soyadım Kıran. Kıran soyadı 5 harfli bir kelime. Kıran ailesi 1. dereceden akraba olmak üzere 20 kişilik bir aile. Bu 5 harfin kaçta kaçı bana düşüyor. 1 harfin ¼’ü bana düşüyor. Kıran soyadına konuşurken, hesaplı konuşacaksın. Bu bir ailedir. Bu benden çıkmıştır. Ogün abi mesela benim için konuşsaydı bir şekilde onunla konuşur çözerdik aramızda. Ama sen "Armatörcülük oynuyorlar, onun altında ben neler yaptıklarını biliyorum" kelimesini kullandığın zaman onun ispat etmek durumundasın. Onu ispatlayacaksın. Diyeceksinki bu budur, bu budur, bu budur. O zaman bende başka bir şeyler söyliyeyim. Ki sen bu kulübün formasını giymiş bir insansın, seni gördüğüm her yerde abi nasılsın diye hatırını sormuşum. Hakkında hiçbir yerde ileri geri konuşmamışım. Sen kalkıpta bir televizyon programında bu şekilde konuşamazsın. Yok böyle birşey. Gerçi dava devam ediyor. Fazla konuşmak ta yersiz. Ama insanları böyle karala, çık televizyonlara anlat. Geçen akşam da Ercan anlatıyordu.

"HEM NALINA HEM MIHINA"
-Ercan?
Ercan Saatçi. Beni de çok iyi tanır. İyi Fenerlidir, "Fenerliliğimi kimse tartışamaz" dedi ama konuşurken de hem nalına hem mıhına şeklinde konuştu. İyi tanıyorum ben onu. İyi bir Fenerbahçelidir. Fenerbahçe’de neyin ne olduğunu çok iyi bilir. Ama insanlar kameraların karşısına geçince çok farklı konuşuyorlar. Bugün oturupta beraber konuştuğumuz mevzular var ama bir bakıyorsun orada oturunca adamı tanıyamıyorsun. Yani kameranın karşısındaki adam o değil. Neyse, yani bunların hepsi düzelecek.

"BENİ SEVMEYENLER VARDIR"
-Sevmediğim yoktur dedin.
Benim gönlüm geniştir ya. Herkese kalbim açıktır.

-Ama seni çok seven olduğu gibi sevmeyenlerde var. Sevmeyenler kimler? Onları biliyor musun?
Kimse gelip te ben seni sevmiyorum demedi.

-Ama bilirsin değil mi? Şimdi ben isim vermek istemiyorum.
Beni sevmeyenler vardır tabii.

"KURAN'DA NAMAZ KILMA YAZIYOR!"
-Açıklamalarınız oluyor, beyanatlarınız oluyor...
Şimdi bu beyanatlar yanış aksettirildi. Yanlış aksettirilmekle beraber yanlış yere çekildi. Şu anda seninle oturduğumuz yerde daha önce görüştüğümüz arkadaşlar oldu, o arkadaşlar söylediğimiz lafları başka yerlere çekti. Şimdi mesela dersinki Kuran’da namaz kılma yazıyor. Ben sana bunu ispatlarım. Başını kapatırım, sonunu kapatırım, namaz kılma diye çıkar. Ama başına baktığın zaman içkiliyken, sarhoşken namaza durma diyor. Başını kapat namaz kılma çıktı.

"SÖYLEDİKLERİMİN DOĞRUSUNU YAZAN ÇOK AZ"
-Genelde açıklamalarınız hep çarpıtıldı mı?
Genelde çarpıtıldı. Genelde söylediklerimizin doğrusunu yazan çok az. Mesela Fenerbahçe şampiyon olamaz kelimesini, bir tanesi televizyon televizyon gezerek, kendi reklamını yaparak, en sonunda da LİG TV'de yorumcu olarak ödüllendi. (Gülüyor) Şimdi adam böyle bir haber yaptı, altına isimini bile koymadı. Düşünsene şimdi sen yaptığın haberin altına ismini koymaz mısın?

"FENERBAHÇE İÇİN İYİ YAZMAZSAM BENİM GAZETEM SATMAZ DİYEN MÜDÜR VAR"
-Mutlaka koyarım.
Ama bir tereddütün varsa koymazsın. Şuradan geldi, buradan geldi, duyum aldık şeklinde yazarsın. Öğrendik az çok gazetecilerin çalışma sistemini. Çünkü bana “Fenerbahçe için iyi yazmazsam benim gazetem satmaz” diyen müdür var. Doğrudur adam ticaret yapıyor. Gazetesini sattırmak zorunda. Onunda başında olan diyecekki “kardeşim sen kötü yazdın, bizim gazetemiz satmıyor.”

"AZİZ BEY HAKLI"
-Ama belki de en fazla Fenerbahçe’yle ilgili yanlış haberler yapılıyor. Fenerbahçe kulübü bir çok haberi yalanlıyor.
Yapıyorlar canım yapıyorlar. Yapmıyorlar demiyorumki. Şimdi Fenerbahçe kulübü basınla ilişklilerini bu şekilde tutmakla yüzde 90 belkide doğru yapıyor. Çünkü ufak açık bıraktığın zaman o açıktan dalınıyor. Çok değişik yerlere çekiliyor. Yok şu şunu yaptı, bu bunu yaptı, onun kılı döndü, onun bilmemnesi battı. (Gülüyor) Yani hiç kel alaka haberler yapılıyor. Biz de camianın içindeyken bunları yaşadık. Aziz bey bunların çoğuna set vurmakla yüzde 90’ını doğru yapıyor.



"AZİZ BEYE BİR DAVA DAHA AÇACAĞIM"
-Çok açık olarak bir konuyu sormak istiyorum. Aziz Yıldırım’ın size açtığı davalar var. Sizin Aziz Yıldırım’a açtığınız davalar var. Bu davalar ne olacak. Bunları bertaraf etmek, bir yerde barışmak, uzlaşmak olamaz mı?
Şimdi bu dava konusunda konuşmamız doğru olmaz.Niye diyeceksin? Bunlar devam etmekte olan davalar.

"ÖNCE ONLAR DAVA AÇTILAR"
-Ben davaların ne olduğunu, aşamalarını da sormuyorum. Yani Aziz Yıldırım Fenerbahçe Kulübü Başkanıdır, Tahir Kıran TFF yönetim kurulu üyesidir. 2 isim de önemli isimler. Bu 2 isimin bu şekilde olması bence hoş değil.
Ben dava açmadım. Önce onlar dava açtılar. Önce Fenerbahçe kulübüyle Aziz Bey kendi dava açtı. Sonra da ben bana hain dediği  için dava açtım. Sonra da  bir televizyon programında şike yaptık dedi diye şimdi de bir dava daha açacağım. Avukatlar inceliyorlar, şike yaptık dedi diye bir beyanatı var. Böyle sürüp gidiyor yani. Benim çok hoşuma giden bir durum değil bu yani ama işte.

"MENFAAT SAĞLAMAK İSTEYENLER"
-Siz bir dönem Aziz Yıldırırm’la iyi diyaloglar içerisinde olan birisiniz değil mi?
Şimdi bazı aradaki insanlar, dedikodu üreten insanları kendilerine bir şekilde Aziz bey'den veya benden menfaat sağlamak isteyen insanlar dedikodu üreterek buralara kadar getirdiler bu konuyu. Olay bu. Başka hiçbir değil. Yoksa kimse kimsenin tavuğuna kışt demiş değil. Yoksa ortada bir şey yok yani.

"ISITMA PROJESİNİ BİZ YAPACAKTIK"
-Bundan herkes zarar görüyor. Sizler de görüyorsunuz, Türk futbolu da zarar görüyor.
Bu işten en çok zarar gören Türk futboludur. Mesela biz Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'nın ısıtma projesini federasyona yaptırtmayı düşünüyordum. O günlerde şike olayları patladı. O olaylardan sonra biz o görüşmemizi yapamadık. Bu iş içinde bir 500 milyar lira para verdik. O preje için destek istediklerinde ben başkanıma o konuyu açtım. Başkan da ne gerekiyorsa yapalım dedi. Allah için yani yukarıda Allah var başkan böyle dedi.

-500 milyarı verdiniz mi vermediniz mi?
Verdik.

-Toplam proje tutarı ne kadardı?
1 milyon 270 bin Euro civarındaydı.

-Bunun tamamını karşılayacaktınız yani.
Tamamını karşılatmaya uğraşacaktık. Yönetim Kurulu'na soracaktık, eğer okey denilirse federasyon tarafından yaptırtacaktık.Biz o zaman Abdülkadir Kuşin’le randevulaşmıştık. Çarşamba günü bizim randevumuz vardı. Pazartesi günü şike olayıyla ilgili televizyon programı oldu. Salı günü bizi aradılar ileri bir tarihe erteleyelim dediler. Onlardan geldi talep yani. Yoksa gelselerdi biz yine yapacaktık. Benim için farketmez yani, açıklamalar yapılır, o iş ayrı bu iş ayrı. Burada Türk futboluna ne yapabiliriz onun peşindeyiz. Ne yapabilriz, nereye bir çivi daha çakabiliriz bunun peşindeyiz.

"FEDERASYON BABAMIZIN MALI DEĞİL"
-Ne olacak bunun sonu. Son aylarda özellikle federasyon gitmeli mi kalmalı mı? Gitsin, yok kalsın. İmzalar toplanıyor, medyada haberler yapılıyor, bakanın açıklamaları oluyor.
İşin biz o boyutuna bakmıyoruz. Biz ne yapabilirizin peşindeyiz. Burada durduğumuz sürece ne çivi çakabiliriz onun peşindeyiz. İşin o boyutu mahkemelik olmuş konular. Bize burada dur dedikleri sürece dururuz, yok burada işiniz bitti buradan çıkın gidin dedikleri zaman gideriz. Babamızın malı değil ya hoş. Biz babamızın işiyle bu kadar uğraşsaydık şimdi çok farklı yerlerde olurduk yani. Biz mesaimizin büyük kısmını buraya veriyoruz. Başkanım dahil. Federasyonla ilgilendiği kadar kendi işiyle ilgilenmiyor. Ki kendiside büyük bir holding sahibir. Bu işi seviyor, daha önce yaptıkları var, başardığı işler var. Yani bugün dünya kupası 3.lüğü Konfedasyon kupası 3.lüğü kolay bir iş değil. Bir gün final oynayacak bir adam Haluk ulusoy’u geçmiş olur.

"BAŞKANIMIN DÜŞMANI OLMAZ"
-Bizde bir çanak soru durumu vardır.
Kaşar soru. (Gülüyoruz)

-Şimdi Haluk Ulusoy’dan konu açıldığı için soruyorum. Başkanın dostunun dostu, düşmanının düşmanımıdır Tahir Kıran.
Başkanımın düşmanı olmazki. Başkanım herkesle dosttur. Başkanımı düşman ilan eden bazı kişiler var ama başkanım hiç kimseye düşmanlık yapmaz.

"TÜRKİYE'DE HERŞEYİ MEDYA YÖNETİYOR"
-İlan edilenlere karşı.
İlan edilenleri medya ilan ediyor.

-Herşeyin sorumlusu medya mı?
Medya bazı şeyleri kaşıyor. Kaos ortamının çok büyük kısmını medya yaratıyor. Türk futbolunda da olsun, ekonomide de olsun, iktidarlarda olsun kaosu yaratan hep medya.

-Şimdi işi çıkarttınız Türk futbolundan  ekonomiye iktidarlara kadar getirdiniz.
Herşeyi medya yönetiyor Türkiye’de. Yalan mı?

-Bilmiyorum. Ben kendi adıma söyleyeyim, şahsen ben yönetmiyorum. (Gülüyoruz)
Köşe yazarları var, işte böyle çanak soru sorup ta Fenerbahçe bu sene şampiyon olur mu deyip, ondan sonrada kalkıp Tahir Kıran Fenerbahçe şampiyon olamaz dedi diyenler var.

"FENER ŞAMPİYON OLUR DESEMDE OLMAZ DESEMDE PROBLEM"
-Fenerbahçe bu sezon 100. yılında şampiyon olur mu? (Gülüyoruz)
Fenerbahçe seyircisine sorman lazım bu soruyu.

-Bende bir Fenerbahçe taraftarına soruyorum şu anda zaten.
TFF yönetim kurulu üyesi olduğum için söylediğim herşey bir tavan yapıyor, bir taban yapıyor. Şimdi ben olur desem problem, olmaz desem problem. Tabiiki gönlümde Fenerbahçe’nin şampiyon olması yatar.

"KİMSEYE GEBELİĞİM YOK"
-Peki tamam medya tarafından bazı açıklamalarınız saptırıldı. O zaman Tahir Kıran niye çıkıyor sivri açıklamalar yapıyor?
Ben doğru bildiğimi her zaman söylediğim için.

-Peki bazen doğru bildiğini söylememek gerekiyor mu?
Yoook, benim kimseye gebeliğim yokki.

"HAİN AÇIKLAMASINA CEVAP VERMEDİM"
-Ortamın sulhu için bir yerde.
Ben kaos yaratacak hiçbir ortam yaratmadımki bugüne kadar. Çok zaman sustum ben. Ben senin için çıkıpta bir basın toplantısı yapsam. Desemki Erdem Erol haindir. Sadece Erdem Erol yok bu hainlerin içinde, atıyorum şimdi Ercan Saatçi de var, şu da var desem sen rahatsız olmaz mısın? Biz hep sustuk, hiç sesimizi çıkarmadık. Halen daha susmaktayım. Hain açıklamasına cevap vermedimki. Sadece hukuki hakkımı kullanıyorum.

-Hukuki hakkın dışında nasıl cevap vereceksinizki?
Çıkardım televizyonlara, anlatırdım, hain ben değilim, bir sürü şey derdim.

"HERKES DOĞRU BİLDİĞİNİ YAPMAYA ÇALIŞIYOR"
-Bir televizyon programında da Aziz Yıldırım’la Sadettin Saran karşı karşıya geldi. Karşılıklı birbirlerine söylemlerde bulundular. Ortalık yine karıştı. Yani anlatmakla da olmuyor. Bir şeyler hep havada kalıyor.
Şimdi Sadettin Fenerbahçe Kulübüne bazı hizmetleri olmuş bir arkadaşımız. Sayın Aziz Yıldırım'da aynı. Fenerbahçe kulübüne Türk futboluna hizmetleri olmuş insanlar. Bizde elimizden geldiğince birşeyler yapmaya çalışıyoruz. Doğru bildiğimizi yapmaya çalışıyoruz. Herkes doğru bildiğini yapmaya çalışıyor. İnşallah zaman içerisinde herkes her şeyin ne olduğunu görür.

"TAHİR KIRAN'DAN BOMBALAR DİYE YAZMA"
-Ben bazen tabir-i caizse farklı kelimler kullanıyorum. Mesela cephe diyorum...
Sen şimdi tesisleri bitirdin, şimdi çanak sorulara geçtin.

-Ben ne söylenirse onu yazıyorum biliyorsun. Çanak soru deme bana şimdi.
Gene Tahir Kıran’dan bomba açıklamalar diye yazma bunu. (Gülüyoruz)

-Ben öyle yazmıyorum biliyorsun.
İşte düzgün bir üslupla yazarsan, bomba açıklama şekline dönmez bunlar. (Gülüyoruz)

-Benim bugüne kadar söylenenleri saptırarak yazdığımı gördün mü?
Yok.

-Ben ne söylenirse onu yazarım. En azından Aziz Yıldırım’a açtığın 2 davanın ilk haberini biz yaptık. Açtım telefon yazıyım mi dedim, yaz dedin. Şimdi Sadettin Saran, Tahir Kıran, Hakan Bilal Kutlualp, Atilla Kıyat. Böyle bir cephe mi oluştu. Sizler bir taraf mı oldunuz?
Ortada bir savaş yokki cephe olsun.

-Ben tabir-i caizse dedim.
Tabir-i caiz değil bunun o zaman.

-O zaman grup diyebiliriz, oluşum denilebilir. İstemeyerek kendinizi o oluşumun, grubun içinde mi buldunuz?
Şimdi Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş, hangi kulüp olursa olsun, kim bir çivi çakarsa başımızın üstünde taşımak durumundayız. Şimdi insanların güzel yaptığı işler de var.

-Aziz Yıldırım’ın da yaptığı çok büyük işler var.
Ondan bahsediyorum zaten.

"HAKAN BİLAL KUTLUALP NİYE AYRILDI?"
-E şimdi iş Tahir Kıran dediki Aziz Yıldırım’ı başımın üstünde taşırım dediye geliyor.
Sen zaten namaz kılmaya getirdin işi. Ama şimdi yaptığın işlerin yanında buradan yaparken, buradan yıkarsan olmaz. E şimdi Hakan (Bilal Kutlualp) niye ayrıldı. Hakan’a kongre salonunda niye “Ben seninlen çalışmam” dedi. Bir sebebi vardır herhalde. Ki ben bunu Hakan’a 3 ay önce söyledim. “Hakan senin ipin çekildi. Son transferini yap, ondan sonra seni gönderecek” dedim. “Olsun ben faydalı olayım da, bir transfer daha bitireyim de ondan sonra göndersin beni” dedi. Hakan da böyle bir Fenerli. Yani yaptığı transferlere bak. Alex. 16 kere Brezilya’ya gitti.

-Başkan da tabiiki ben birilerini görevlendirecektim diyor.
Brezilya’ya gitmek 16 saat sürüyor. 512 saat uçuyorsun. Yaklaşık 22 gün yapıyor. Allah korusun uçak düşse çoluk çocuğuna kim bakacaktıki. Bir çiçek gönderecekti, konu kapanacaktı. Appiah var. Önder Turacı Galatasaray’a imza atmışken aldı getirdi. Anelka var.  İsmi geçtiği zaman Anelka için insanlar hayal diyordu. Anelka transferini ben 1 ay önceden biliyordum. İmza atılana kadar hiçbir basın mensubu da yazmadı. İmza atıldığı gün 1 arkadaş yazdı. İmza atılmadan yazılsaydı o iş bozulurdu. Çünkü Aziz Bey'in huyu vardır, gazeteye düştümü o transferi yapmaz. Yapacağı varsada yapmaz. Öyle bir huyu var.

-Şimdi buraya Hakan Bilal Kutlualp’ten geldik. Yani böyle bir anda kendinizi bir oluşum içinde mi buldunuz?
Yoo, oluşum içinde değil. Ben şimdi Hakan’la da görüşüyorum.

"SARAN'LA PEK FİKİRLERİMİZ UYMUYOR"
-Saran’la da görüşüyorsunuz.
Saran’la pek görüşmüyoruz. Saran’la pek fikirlerimiz uymuyor.

-Dışarıda kalanların arasında da fikir uyuşmazlığı olabiliyor yani.
Yani,şimdi, ben... Gene bir şey söyleyeceğim olmayacak. Neyse kalsın bende o. Bazen uymayan fikirlerimiz var. Severim kendisini, iyi bir arkadaşımızdır. Gördüğümüz yerde merhabalaşırız ama öyle çok içli dışlı değiliz.

"KULÜBE İTİRAZ DİLEKÇEMİ VERDİM"
-Disiplin Kurulu tarafından onaylanan ihracınız henüz Yönetim kurulu tarafından görüşülmedi değil mi?
Prosedür icabı yönetim kuruluna itiraz etmek gerekiyor.

-Ettiniz mi?
Ben itiraz dilekçemi verdim.

-Süresinde verdiniz mi?
Evet. Yönetim kurulu bunu değerlendirecek, ya tekrar disiplin kuruluna sevkedecek. Veya görüşmeye gerek yoktur diyecek. O zaman kongre yolu açılıyor. Kongreye gelen üye sayısının yüzde 10’unun imzasını alarak divan başkanına veriyorsun. O da gündeme alıyor. Ha orada da hayır çıkarsa. O zaman dava açma hakkım doğuyor.

-Nereye?
İdari mahkemesine dava açıyorsun.

-Bunları düşünüyor musunuz?
Düşünüyorum tabii. Bunlar yapacağımız prosedür. Ben Fenerbahçe Kulübü üyeliğine 1994 senesinde başvurdum. Ali Şen başkandı. 80 kişi alınıyordu 1 yıl içinde. 80 kişiden bir tanesi bendim. 1996’da üyeliğimiz kabul edildi, paralarımızı yatırdık.

"ALİ ŞEN BAŞKAN FENERBAHÇE ŞAMPİYON"
-Ali Şen dediniz. Ali Şen bir dönem sıkı bir Aziz Yıldırım muhalefetiydi ama son dönemlerde yanyanalar.
O toplara biz girmeyelim şimdi, Aziz Yıldırım Ali Şen toplarına. Biz kendimizle alakalı şeylere cevap verelim. (Gülüyor) Ali Şen de eski başkanımızdır. Sevdiğimiz bir abimizdir. Tribünde çok bağırmışımdır, “Ali Şen başkan Fenerbahçe şampiyon” diye. Herkesin bir zamanı vardır onun da bir zamanı vardı, geldi geçti.

"FENERBAHÇE BU KRİZLERDEN ÇIKAR"
-Ama karışık dönemler yaşanıyor.
Yani Fenerbahçe büyük kulüptür. Bu krizlerden de çıkar, şampiyon da olur. Gerçi şampiyon oluruz şimdi şeye çekme, bu sene olur, önümüzdeki sene olur. Tabii çalışmanın bir mükafatı olacaktır. Çalışıyorlar, top oynuyorlar.

"AZİZ BEY HEDEFİ AVRUPA'DA FİNAL KOYMUŞTU"
-Peki o zaman, Fenerbahçe bu sene 100. yılında şampiyon olamazsa ne olur?
Hiçbir şey olmaz. Ne olacak? Şimdi ben TFF yönetim kurulu üyesi olarak sana bunun cevabını vermiyorum. Fenerbahçe taraftarı olarak benim beklentim neydi 100. yılda? 100. yılda konulmuş bir hedef vardı. 2007’de Şampiyonlar Ligi'nde final oynamak. Olmadı. O zaman UEFA’da. Bu hedef 2003 yılında kondu. Ben kongre salonunda Aziz beyin ağzından duydum. Fenerbahçe taraftarı olarak cevap veriyorum sana ama. Bu olmadı, UEFA olmadı. Şimdi Fenerbahçe taraftarı Türkiye'de şampiyon olmasını bekler. Sonra da Fortis Türkiye Kupası'nı almayı bekler. E şimdi biz milli takım olarak ne oldu maçların fikstürü çekildi. Fikstür çekildiği gün Fatih Terim, yardımcılarına talimat verdi. Avrupa Şampiyonası için çalışmalarınıza başlayın dedi. Yani gruptan çıkmak için, çeyrek finale kadar gitmek için demedi. Final oynamak için dedi. Fatih hoca buraya bir hedef koydu. Ne yaptık dışarıda 5 tane maç oynadık. 3 tanesi seyircisiz. 13 puan aldık. Şimdi önümüzde Bosna maçı var. 3 puan alırsak hedefimizin yüzde 60’ını tamamlamış oluyoruz. Gruptan çıkmak, sonra şampiyonaya gitmek. Ondan sonra hedefi bir ileriye götüreceğiz. Etap etap gidecceksin. Elimizden geldiğince başarılı olmaya çalışıyoruz.

"BAŞARIMIZI SİZ DEĞERLENDİRECEKSİNİZ"
-TFF yönetim kurulu olarak başarılı mısınız?
Bunun cevabını siz takdir edeceksiniz. Siz bu yönetim başarılıdır veya değildir diyeceksiniz. Ama sabit fikirle değil. Bunu siz değerlendireceksiniz. Bu sadece tesislerde yapılan işler. Eğitimde yapılanlar var, plaj futbolundani FUTSAL’ından tut bir sürü yapılanlar var. Mesela bizim internet sitesine girdin mi?

-Girdim.
1 milyona çıkmış geçen ay ziyaretçi sayısı. Daha ilk ayda. Ondan önceki internet sitesine baktığın zaman hiç birşey yoktu. Mesela futbol kurallarıyla ilgili yarışma var. Ben giriyorum mesela. Kendimi sınıyorum. Şu şöyle olursa nasıl olur? Hakem ne karar verir. Düdük sizde diye bir bilgini tartma bölümü var mesela. İlk ayda 5’e katlamış site. Siteye girdiğin zaman herşeyi buluyorsun.

"STRES YARATIYOR. KİMSE RAHAT ÇALIŞMIYOR"
-Son aylarda yaşananların devamında sormak istiyorum. Mali genel kurul ve sonrasıyla ilgili neler düşünüyorsunuz?
Biliyorsun ölecek gibi ibadet et, hiç ölmeyecekmiş gibi çalış mantığıyla devam ediyoruz.

-Bu sizlerde bir stres yaratıyor mu?
E tabiiki yansıyor. Elimizden geldiğince profesyonellere yansıtmamaya çalışıyoruz. Ama yansıyor tabii, onlarda bazı sıkıntılar olduğunun farkındalar. Yönetim gidecek mi gitmeyecek mi? Gelen yönetim bizimle çalışacak mı, çalışmayacak mı? Herkesin yüzünde bu ifade var. Kimse rahat çalışmıyor tabiiki. Biz milli takımlar köyünü şimdiye kadar bitirmiştik. 14 ay oldu. 14 aydır biz buradayız. Anasını ağlatmıştık şimdiye kadar. Normal rahat bir ortamda olmuş olsaydık.

-Türk futbolu adına ne olacak bu işlerin sonu?
İnşallah hayırlısı olur.

"ULUSOY KIRAN'IN KULAĞINI ÇEKTİ!"
-Haluk Ulusoy hiç zaman zaman yaptığınız sivri açıklamalardan dolayı...
Kulağını çektimi. Bir gazete öyle yazdı ya. Haluk Ulusoy Kıran’ın kulağını çekti diye yazdı. (Gülüyoruz)

-Oldu mu öyle bir şey?
Olur mu öyle şey. Haluk Ulusoy bizim abimizdir. O da bize kardeş gözüyle bakar. Bir kader birliği yaptık. Bizim dostluğumuz ölene kadarda sürecektir.

-Buluşmadan önce telefonda bana dedinki ben tesislerle ilgili konuşurum, Aziz Yıldırım, Fenerbahçe konuları konuşmam. Ama konuşmalar kayıtta bir anda konuyu oraya getiriverdin.
Gene soktun bizi oraya.

-Hayır ben sokmadım. Konu tesislerdeyken sen tuttun Fenerbahçe dedin Aziz Yıldırım dedin.
Aziz Bey de tesis yaptı ya onun için konu oraya geliyor yani. İster istemez konu oraya geliyor. Yaptığı stat ortada, güzel bir stat yaptı. Samandıra güzel, sosyal tesisler güzel oldu. Yiğidi öldür hakkını yeme.

"GALATASARAY DAHA TEMEL ATAMADI"
-Çok açık soruyorum, yani dayanamamak gibi bir durum var mı? Konu ister istemez mi oraya geliyor?
Türk futbolunda kimse Aziz bey yok diyemezki. Aziz Bey Türk futbolunun her yerinde var. İyisinde de var, bana göre kötü olan yerlerinde de var. Her yerinde var. İster istemez konu geliyor ona tabii. Yani şimdi yaptığı statı kimse yapamadı daha. Daha önce projesini çizdi Galatasaray ama daha temelini atamadı.

-Şimdi de Galatasaraylılar kızacak.
Galatasaraylılar kızacak değil adamın yaptıklarıda ortada. Ortada değil mi? Sosyal tesisleri bitirdi, Samandıra'yı bitrdi, statıu bitirdi. Yiğidi öldür ama hakkını yeme.

-Bunlar çok büyük artılar değil mi?
Tabii canım.

"TARAFTAR BENİ STAT NE İLGİLENDİRİR KARDEŞİM DİYOR"
-Artılarla eksileri yanyana koyuyorum, eksiler ağır basıyorsa eleştiriyorum dediniz. Burada bu kadar artılar varken iş bir tek sportif başarısızlık yaşandığı zamanmı artılar gözardı ediliyor?
Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş taraftarı bu işlere fazla bakmaz. Statı yapmışsın, tesis yapmışsını onu yapmışsın.

-Niye Fenerbahçeliler bunlardan acayip mutlu oluyorlar.
Ağrı’daki Fenerbahçeli ne diyor. Edremit’e gittin mi? Balıkesirdekilere, İzmirdekilere sordun mu? Onları yaşayamayan insanlar ne diyor? Stat beni ne ilgilendirir kardeşim diyor. Ben zaten onları yaşayamıyorumki diyor. “Benim yaşadığım Galatasaraylı bir arkadaşımla otururken nasıl şampiyon olduk, UEFA kupasını nasıl aldık bunları konuşmam lazım” diyor. Burada stata gelen 50 bin kişi mi mutlu olacak. Öyle bir şey yok. Bunlar artılar, bunları biz görüyoruz tabii. Benim gibi bir kısım yaşayabiliyor. Ama yaşayamayan kısım ne diyecek. Sportif başarıya bakan grup o. Sen bunları ben bunları yaptım diyorsun. Şimdi ne kaldı. Sportif başarı kaldı. Zaman içerisinde gelecektir herhalde. Biz federasyonda birşeyler yapmaya çalışalım, Aziz bey, Fenerbahçe de birşeyler yapmaya çalışsın. Türk futboluna katkıda bulunmaya çalışsın. Herkes işini yapsın. Hep beraber elele olalım, kolkola olalım. Yani farklı düşünmüyorum ben. Kimseye de önyargılı falan da değilim. Herkesle elele olmak taraftarıyım. Birisini eleştirirken bile yapıcı olmak taraftarıyım. Ha sen bunu böyle yapıyorsun, ama bunu böyle yapsan daha iyi olur şeklinde eleştirmek benim tarzım. Yerden yere vurarak eleştirmek değil.

"MİZACIMIZ BİRAZ DEĞİŞİK"
-Yaşınız genç...
Artık yaşlandık canım. 40 yaşında olduk.

-Bende 40 yaşındayım, yaşlı sayılmayız. Dışarıdan bakıldığı zaman, tipik bir Rizeli, kilosunuzdan ötürü sempatik bir insansınız aslında.
Teveccühünüz. (Gülüyoruz)

-Bir yerde Rizeli olmanın, Karadenizli olmanın getirdiği bir damara basıldığı anda dayanamamak, bir delikanlılık mı oluyor?
Mizacımız biraz değişik herhalde.

-Çok sempatik görünürken bir anda tam tersi olabiliyor çünkü.
Bizim suyumuzda mı var artık. Öyle bir damar. O damara basıldığı zaman duramıyoruz. Benim mizacım bu yani ben her yerde her ortamda aynıyım.

"KİMSE BENİM DAMARIMA BASMASIN"
-Dilerim kimse damarınıza basmaz ama bundan sonra damarınıza basıldığı zaman yine durmayacak mısınız?
Durmam. Kimse dokunmasın. Ben hatalı bir şey yapıyorsam beni eleştirebilirsin, yapıcı olarak eleştirebilirsin. Ama kimse benim damarıma basmasın. Kimseye benim gebeliğimde yok. Ha vefalı olduğum insanlar vardır.

-Vefa senin için sadece bir semt adı değil yani?
Benim için değil. Ama etrafımızda çok insanlar var öyle vefayı sadece semt olarak bilen. Çok yaşıyoruz.

"VEFASIZLIKLARA ALIŞTIM"
-Tahir Kıran’a çok vefasızlık yapıldı mı?
Oooooooo. Çok yapıldı. Artık ben alıştım. Onlara birşey demiyorum. Haa sana şöyle yaptı kızmıyormusun diyorlar? Yok diyorum, alışığız antrenmanlıyız. Birşey olmaz. Yani o dediğim insanlar varya, bu olayları tırmandıran onlar zaten. Dedikodu yapanlar. Dedikodu yaratanlar onlar zaten.

"KAOS ORTAMINDAN BESLENENLER VAR"
-Arada laf götürüp getirenler mi?
Tabii canım. Birebir görüşen insanlar var. Benim görüştüğüm, Aziz Bey'in görüştüğü birebir insanlar var. Arada menfaat sağlayanlar, yani bu kaos ortamından beslenenler var.

-Nasıl menfaatler bunlar. Manevi mi, maddi mi?
Maddi de olabilir, manevi de olabillir. Hem maddi hem manevi olabilir.

-Benden de menfaat sağlamaya çalışanlar var dediniz?
Var tabii.

-Bunları tanıyorsunuz.
Tabii canım.

-Menfaatlerine karşılık vermiyorsunuz o zaman. Vermediğiniz için mi bunlar oluyor?
Ben elimden geldiğince bunları uzaklaştırmaya çalışıyorum. Zaten çoğunu da uzaklaştırdum. Onlar uzaklaştıkçada doğrular ortaya çıkacaktır zaten.

-Tahir Kıran isminden menfaat sağlayan oldu mu bugüne kadar?
Bilmem. Onu etrafa sor.

"KİM SIRTINA BASMIŞ"
-Farkında olmadan?
Vardır mutlaka. Araştırırsan bulursun. Kim sırtına basmışta bir yerlere çıkmış.

-Varmı öyle sırta basıp çıkma?
Vardır. Kimin gemisi bilmem nerede kalmışta Tahir Kıran kurtarmış.

-Kimin?
Çoooook. Adamın gemisini kurtardım, 2.5 sene çete üyesi diye yargılandım ben. Arkadaşımızın gemisini kurtardık, Romanya’da tutukluydu. 2.5 sene yargılandım.

-Ne çetesi oluyor bu?
Boşver fazla detaya girme.

-Yargılama süreci bitti mi?
Bitti. Beraat ettik. Allah'tan adalet yerini buldu. Romanya’da mahkemeden karar alındı, gemi kurtuldu. Bunu Ahmet diye birisi yapsaydı hiç problem değildi, Mehmet yaptığı için problem oldu. Altında başka şeyler arandı. Denizcilik camiasında 100 bin-150 bin dolarlar, bu paralar gemilere kesilen cezalar bu rakamlarda. 100-150 bin dolar deyinde çok büyük rakam geliyor. Bir yere gidiyorsun bir denizi kirlettin 100 bin dolar, 200 bin dolar cezalar kesiliyor. Çarşamba gecesi sabah saat 04.40’da Tahir Kıran gemisi Sakız adasının orada karaya oturdu. Ne kadar akbaba varsa geminin etrafına doldu. Çünkü gemi kurtarma falan büyük şeyledir. Allah yardım etti kendi imkanlarıyla kurtuldu. Ama etrafta tabii birsürü yamyam doldu.

-Bunu derken neyi kasdediyorsunuz?
Yani bu denizcilik camiasında çok olur bu işler.

"HEP BELDEN AŞAĞI VURDULAR"
-TFF yönetim kurulu üyesi Tahir Kıran'ı alaşağı etmek için ticari hayatına bir müdahale mi oluyor?
Bizim Türkiye'de kazanılmış tek liramız yok. Delikli kuruşumuz yok. Biz dünyanın her yerinden parayı kazanıp Türkiye'ye getiriyoruz.

-Belden aşağı vuruyorlar mı?
Hep belden aşağı vurdular. Hiç belden yukarı vuran yokki. Hep imalı konuşmalar, belgelerimiz var falan. Çıkartın belgeleri koyun ortaya. Bana neler geldi ya? Tehditler mi ararsın, neler.

"ARKADAŞLARIMIZ NE SARAN NE KIRAN DİYE PANKART ASTILAR"
-Diyelimki birisi bir gün bir belge çıkarttı.
Belge çıkartacaksında ispatlı kanıtlı olacak. Öyle belge yok. Bizim kazanılmış paramızda tek kuruş haram yoktur, tek kuruş. Bazı yerlerde yazılıyor çiziliyor, 13- 15 yaşında çocuklar neyin ne olduğunu bilip bilmeden yazıp çiziyorlar. Bizim maçlara gittiğimizi bilmezler. Bilen arkadaşlarda ne saran ne kıran diye pankart açarlar. Bilen arkadaşlar onlar, beraber maçlara gittiğimiz arkadaşlar. Beni daha fazla konuşturma. Konuşursam sokağa çıkacak kişi sayısı azalır. Millet evinde oturmak durumunda kalır eteklik giyip. Eteklik giyerler.

-Kapatıyorum.
Tamam kapat yeter.

Kayıt cihazını kapattıktan sonra sohbetimiz devam ediyor. İstifa eden Kemal Kapulluoğlu ve Galip Asal da geliyor yanımıza. Galip Asal'la çocukluk yıllarına dayanan arkadaşlığımız var. Kemal Kapulluoğlu'nun başkenvekili odasındayız. Birazdan Kapulluoğlu ve Asal, arkadaşlarıyla vedalaşıp Ankara'ya yola çıkacaklar. Tahir Kıran, "Kemal'le aramızda sorun olduğu yazılıp çiziliyor. Ne sorunu var aramızda ben bilmiyorum. Erdem, Kemalla yanyana bir resmimizi çekiversene" diyor. Ardından Başkan Haluk Ulusoy ,Federasyon üyeleri, Asal ve Kapulluoğluyla vedalaşıyorlar. İşte Kemal Kapulluoğlu'nun TFF'de 14 ay görev yaptığı odasındaki son fotoğrafı:

 [email protected]