'Kısa' ve öz: Barça'lıyım
Yayınlanma Tarihi 26 Kasım 2010 Cum 08:25
‘Katalan devi’nin ‘kısa ve öz’ hali geçen sezon ‘yara’ almıştı. İsveçli forvet Zlatan Ibrahimoviç’in bu sezon başında Milan’a transferiyle takım tekrar eski haline kavuştu.
Futbolun en muhteşem yanlarından biri eşitlikçi olmasıdır. Uzun da oynar, kısa da. Hafif göbekli gol kralı da görmüştü yeşil sahalar, tabiri caizse kemik torbası da. Tipe de bakmaz bu oyun. Çirkinlere de yer vardır, jönlere de. Ronaldinho’nun ön iki dişi de kabulümüzdür, Goerge Best’in karşı konulmaz çekiciliği de. O kadar ki neredeyse fiziksel engellilere bile yer vardır. Nitekim Garrincha’nın yekdiğerinden kısa bacağı bir efsane olmasını engellememiştir. Çünkü sahaya çıkınca kimse façaya, fiziksel görünüme bakmaz, oynadığı topa bakar. Ne Yunan heykeli oyuncular vardır, kof çıktıkları anlaşılınca silinip giden… O yüzden Beckham’ı Beckham yapan şey her şeyden önce ‘imaj-mekırları’ değil, sahada koşan, didinen futbol ahlakıdır. Ama son 20 yılda oyunun bu güzel eşitlikçi yanı biraz değişiyor sanki. İri kıyımlar daha çok yer kapıyor. Yakışıklılar daha fazla para ediyor. İmaj ve fiziksel güç yeteneğin önüne geçmek için çabalıyor gibi. Kırkpınar’a pehlivan adayı olacaklar orta sahada top koşturuyor, Amerikan futbolunu seçeceğine stoper olmayı tercih edenler var. En kötüsü pivot olacağına röveşataya kalkan bir Peter Crouch fenomeni var.
İyi de bunda ne var? Bir şey yok tabii. Oynayabilen herkese yeşil sahalar açık. Ama benim gönlüm her zaman kısalardan yana. Tabii ki bunun benim boyumla da ilgisi vardır (1.60)! Ama asıl olarak futbolu diğer sporlardan farklı kılan şeylerden birinin bu olduğunu düşünüyorum. Yeryüzünün belki de en demokratik oyunudur futbol. Bu yüzden dünyanın en popüler sporudur. 11 kişi aynı yetenekte olmayabilir, ama ortak bir iş yapmak zorundadırlar. Hiçbir zaman sağbekler forvetler kadar yetenekli olmayacaktır. Ama bu oyun sağbeksiz oynanmaz. Uzun-kısa, siyah-beyaz, iri-çiroz, kel-at kuyruklu, az yetenekli-çok yetenekli… Hepsi bir arada. Ne güzel değil mi?
REAL'İ SEVMEK İÇİN NEDEN VAR
Lafı buradan Barcelona-Real Madrid maçına getireceğim. Pazartesi El Classico’da Barça’yı da, Real Madrid’i de tutmak için birçok neden sayabilirsiniz.
Ben Barça’lıyım. Ne tarihi referanslar yüzünden, ne muhteşem altyapı başarısına hürmeten, ne de teknik-taktikten ötürü. Ben Messi, İniesta, Xavi, Pedro, Bojan ve Alves için tutuyorum Barça’yı. Boyu boyuma, huyu huyuma uygun hepsinin. Tamam, Ronaldo hali, duruşu, futboluyla bir futbol ikonu. Ama Messi, Iniesta, Xavi sanki bizim mahallenin tıfıl oğlan çocukları. Ronaldo ulaşılmaz gibi duruyor, Messi’nin her golden sonra kafasını okşayasınız geliyor. Biri endüstriyel tasarım, diğeri sıkıştırılmış, rafine yetenek.
İşte ben Barcelona’yı en çok bu ‘Azıcık boydan kısa’ haliyle seviyorum. Afacan, fırlama duruşuyla. Zlatan’ın gitmesiyle daha da güzel oldular bence! Hatta isterim ki şöyle transferler yapsınlar ve şu takımla çıksınlar sahaya. Kalede 2007’de yılın kalecisi seçilen (1.76’lık) St. Etienne’li Jérémie Janot. Sağda 1.70’i zor geçen Alves’e dokunmayız. Sola Stuttgart forması giyen Fildişili Arthur Boka gelsin (1.66). Belli bir boyun altında stoper bulmak zor. O yüzden Arjantin’in yeni yıldız adayı 1.80’i zar-zor bulan Otomandi ile aslında sağbek olan ama stoper de oynayabilen, Hannover forması giyen ABD’li Cherundolo (1.68) oynasın. Xavi, İniesta, Pedro, Bojan ve Messi zaten kadroda. Bir de Walcott ya da Owen’ı forvete koyduk mu, tamamdır. Teknik direktör de Maradona olursa, Nou Camp’ın kapısında yatarız artık.
Futbolun en muhteşem yanlarından biri eşitlikçi olmasıdır. Uzun da oynar, kısa da. Hafif göbekli gol kralı da görmüştü yeşil sahalar, tabiri caizse kemik torbası da. Tipe de bakmaz bu oyun. Çirkinlere de yer vardır, jönlere de. Ronaldinho’nun ön iki dişi de kabulümüzdür, Goerge Best’in karşı konulmaz çekiciliği de. O kadar ki neredeyse fiziksel engellilere bile yer vardır. Nitekim Garrincha’nın yekdiğerinden kısa bacağı bir efsane olmasını engellememiştir. Çünkü sahaya çıkınca kimse façaya, fiziksel görünüme bakmaz, oynadığı topa bakar. Ne Yunan heykeli oyuncular vardır, kof çıktıkları anlaşılınca silinip giden… O yüzden Beckham’ı Beckham yapan şey her şeyden önce ‘imaj-mekırları’ değil, sahada koşan, didinen futbol ahlakıdır. Ama son 20 yılda oyunun bu güzel eşitlikçi yanı biraz değişiyor sanki. İri kıyımlar daha çok yer kapıyor. Yakışıklılar daha fazla para ediyor. İmaj ve fiziksel güç yeteneğin önüne geçmek için çabalıyor gibi. Kırkpınar’a pehlivan adayı olacaklar orta sahada top koşturuyor, Amerikan futbolunu seçeceğine stoper olmayı tercih edenler var. En kötüsü pivot olacağına röveşataya kalkan bir Peter Crouch fenomeni var.
İyi de bunda ne var? Bir şey yok tabii. Oynayabilen herkese yeşil sahalar açık. Ama benim gönlüm her zaman kısalardan yana. Tabii ki bunun benim boyumla da ilgisi vardır (1.60)! Ama asıl olarak futbolu diğer sporlardan farklı kılan şeylerden birinin bu olduğunu düşünüyorum. Yeryüzünün belki de en demokratik oyunudur futbol. Bu yüzden dünyanın en popüler sporudur. 11 kişi aynı yetenekte olmayabilir, ama ortak bir iş yapmak zorundadırlar. Hiçbir zaman sağbekler forvetler kadar yetenekli olmayacaktır. Ama bu oyun sağbeksiz oynanmaz. Uzun-kısa, siyah-beyaz, iri-çiroz, kel-at kuyruklu, az yetenekli-çok yetenekli… Hepsi bir arada. Ne güzel değil mi?
REAL'İ SEVMEK İÇİN NEDEN VAR
Lafı buradan Barcelona-Real Madrid maçına getireceğim. Pazartesi El Classico’da Barça’yı da, Real Madrid’i de tutmak için birçok neden sayabilirsiniz.
Ben Barça’lıyım. Ne tarihi referanslar yüzünden, ne muhteşem altyapı başarısına hürmeten, ne de teknik-taktikten ötürü. Ben Messi, İniesta, Xavi, Pedro, Bojan ve Alves için tutuyorum Barça’yı. Boyu boyuma, huyu huyuma uygun hepsinin. Tamam, Ronaldo hali, duruşu, futboluyla bir futbol ikonu. Ama Messi, Iniesta, Xavi sanki bizim mahallenin tıfıl oğlan çocukları. Ronaldo ulaşılmaz gibi duruyor, Messi’nin her golden sonra kafasını okşayasınız geliyor. Biri endüstriyel tasarım, diğeri sıkıştırılmış, rafine yetenek.
İşte ben Barcelona’yı en çok bu ‘Azıcık boydan kısa’ haliyle seviyorum. Afacan, fırlama duruşuyla. Zlatan’ın gitmesiyle daha da güzel oldular bence! Hatta isterim ki şöyle transferler yapsınlar ve şu takımla çıksınlar sahaya. Kalede 2007’de yılın kalecisi seçilen (1.76’lık) St. Etienne’li Jérémie Janot. Sağda 1.70’i zor geçen Alves’e dokunmayız. Sola Stuttgart forması giyen Fildişili Arthur Boka gelsin (1.66). Belli bir boyun altında stoper bulmak zor. O yüzden Arjantin’in yeni yıldız adayı 1.80’i zar-zor bulan Otomandi ile aslında sağbek olan ama stoper de oynayabilen, Hannover forması giyen ABD’li Cherundolo (1.68) oynasın. Xavi, İniesta, Pedro, Bojan ve Messi zaten kadroda. Bir de Walcott ya da Owen’ı forvete koyduk mu, tamamdır. Teknik direktör de Maradona olursa, Nou Camp’ın kapısında yatarız artık.