“Kazanınca horon ederiz“
Yayınlanma Tarihi 10 Mart 2007 Cts 20:47
Ligtv.com.tr'de Karadeniz fırtınası "Çaykur Rizespor Günlüğü"nde bugün sizlerle Çaykur Rizespor Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi ve Altyapı Sorumlusu Resul Çolak'ı buluşturuyoruz.
Çaykur Rizespor'da uzun yıllardır yöneticilik yapıyor. Hani baktın mı "Habu kesin Karadenizlidur da" dersiniz ya... İşte tam Rizeli... Horonu seviyor. Ama daha çok Çaykur Rizespor kazandığı zaman horon oynamayı seviyor... "Az horon oynuyorsunuz" diyoruz derin bir iç çekiyor... "Rizespor şampiyon olsa..."diyoruz, heyecanlanıyor... Karadeniz'in dalgalarının yüksekliğini, hırçınlıklarının göstergesi olarak yorumluyor... Açık yürekli ve açık sözlü ama yaşını söylemiyor... O yaşını söylemeyince biz tahmin yürüttük ve ona genç yönetici dedik. Ligtv.com.tr Haber Müdürü Erdem Erol ve Ligtv.com.tr Editörü Ahmet Sivaslı sordu, Resul Çolak cevaplandırdı.
"YAŞIM SIR OLARAK KALSIN"
-Resul Bey, Çaykur Rizespor’da kaç yıldır yöneticilik yapıyorsunuz?
9 yıldır görev yapıyıorum. 1998’de geldik, 1 yıl ara vermiştim, toplam 9 yıl oldu.
-Yönetime girdiğinizde kaç yaşındaydınız?
Aslında güzel bir soru ama yaşım sır olarak kalsın. Ben aileye (Cengiz ailesi) yakın olduğum için devamlı yönetimlerde bulundum.
-Çok genç yönetici oldunuz ve şu anda da çok genç yöneticisiniz.
Evet, teşekkür ederim.
-Türk futbolunun genç isimlere, genç simalara, cesaretli isimlere ihtiyacı var.
Mutlaka. Şimdi sizinle röportaj yaptığımız bu tesisin ilk açılışını yaptığımız zamanı çok iyi hatırlıyorum. 9 yıl sonra burayı yıkıyoruz ve daha modern, daha avrupai, daha sosyal yeni bir tesis yapıyoruz. Zamanın ne kadar çabuk geçtiğini böylece anlıyorum.
"GENÇ YÖNETİCİNİN VİZYONU FARKLIDIR"
-Türkiye’de ilginç yönetici profilleri sergilenir. Olması gerektiği gibi yöneticiler mi var yoksa olmaması gerektiği gibi mi?
Türkiye’de baktığın zaman bir kulübe yıllarca hizmet etmiş, 15 yıl başkanlık yapmış, Türk Futbolu'na hizmetler yapmış abilerimiz, başkanlarımız vardır. Ama genç yöneticinin daha farklı vizyonu vardır. Mesela başkan olduğu zaman Ekrem Cengiz Türkiye'nin en genç başkanıydı. Şimdi daha genç başkanlar da var. Genç jenerasyonu çok iyi görüyorum. Zaman zaman bu dört büyüklerde bu daha fazla oldu. Mesela geçtiğimiz haftalarda konuğumuz olan Fenerbahçe’de genç yöneticiler gördüm. Mesela bir Ali Koç’u gördüm. Türk futbolu için iyi bir isim, gerçekten sahip çıkmak lazım. Ali Koç Fenerbahçe’de yönetici olmasaydı belki biz onu hiç Rize’de görmeyecektik. Galatasaray’a baktığın zaman Ergun Gürsoy’un oğlu Ali Gürsoy vardı. Beşiktaş’ta yine genç yöneticiler var. Böyle gördüğünüz zaman başkanlar daha genç yöneticilere önem veriyorlar. Onların vizyonlarından faydalanmak istiyorlar.
-Ali Koç Aziz Yıldırım’ın veliahtı olarak görülüyor mesela.
Evet, gerçekten de yakışıyor. Hem iş adamı olmaları, sanayici olmaları açısından Türk Futbolu'na faydalı oluyor. Fenerbahçe Aziz Yıldırım’ın kulübü değildir, gelecekte yeni nesillere teslim edecektir. Teslim edeceği kişilerin de o kulübün bünyesinde yetişmesi lazım. Sonradan değil, altyapıdan yetişip, kulübün bütün tüzüğünü bilmesi lazım. Bu bütün kulüpler için geçerlidir. Ben genç yöneticileri, duyarlı, üretken ve çalışkan görüyorum. Hem sosyal yönden hem görsel yönden Türk Futbolu'nda farkları oluyor.
"HIRÇINLIĞIMIZ, AGRESİFLİĞİMİZ VAR AMA..."
-Rizeliler, Karadenizliler, yapı olarak hırslı, hırçın, zaman zaman agresiftir. Fıkrayı yaşayan ve yaşatan bir yapıya sahiptir. Futbolcunun hırsı, agresifliği göze hoş gelir ama Rizeli yöneticiler neler sergiliyorlar?
Bu duyguları Karadenizli olarak hepimiz yaşıyoruz. Örnek olarak şu anda dışarıda yağmur yağıyor, denizde de dalga var. Dalganın ne kadar yüksek olduğu, hırçın olduğu bizim göstergemiz. Tabii ki yönetici olarak agresiflik var, heyecan var, kazanma hırsı var. Bizim iyi tarafımız birazda duygusal olmamız. Hırçınlığımız, agresifliğimiz var ama onu frenleyebiliyoruz. Yöneticiler için konuşuyorum, ne yapıyoruz, bir başarı bizi mutlu ediyor. Futbolcu, hoca veya bir seyirciden bizim heyecanımız daha fazla oluyor. Ama seyirci olmayınca futbol zevk vermiyor.
"MAÇI KAZANIYORUZ HORON EDİYORUZ"
Rizespor sevgisini göstermek lazım. Rize'de soruyorsun hangi takımı tutuyorsun diye 4 büyük takımdan birisini söylediği zaman inanın ben çok üzülüyorum. Onun için o heyecanı, o güzelliği, o stresi biz de çok yaşıyoruz. Zaman zaman protokolü seyrediyorsunuz, ne yapıyoruz, maçı kazanıyoruz ve horon ediyoruz.
-Yenildiğiniz zaman ne yapıyorsunuz peki?
Kaybettiğimiz zaman işte geliyoruz tesislere, kimsenin ağzını bıçak açmıyor. Ama genelde duygusal insanlarız. Bu Karadenizlinin yapısında vardır.
"DIŞARIYA TAŞAN BİR ŞEHİRİZ"
-Maç kazanılmak için oynanır. Ama sizler kazandığınız zaman horon oynuyorsunuz. Dolayısıyla aklıma şu geliyor, maçları horon oynamak için mi kazanmak istiyorsunuz? (Gülüyoruz)
Mutlu olmak için. İnsanlarımızı mutlu etmek için. Rize ufak bir şehir ama baktığın zaman siyasi gücü ve sosyal yönü dışarıya taşan bir şehir. Nüfus olarak çok azız belki de ligde nüfüs olarak en az olan illerden bir tanesiyiz. Ama bunun dışında sosyal gücümüz, çayımız, horonumuz, hamsimiz meşhur. Bunlar bizim vazgeçemediğimiz değerlerimiz.
-"Mutlu olmak ve Rizelileri mutlu etmek için" dediniz. Az mutlu oluyorsunuz, az horon oynuyorsunuz...
Evet, maalesef. Çok oynamak lazım, çok kazanmak, çok mutlu olmak lazım.
-Horonu da az kişi oynuyorsunuz.
Aslında çok kişi oynamamız lazım.
-Yaylalarda yüzlerce kişinin saatlerce horon oynadığını biliriz. O mutluluğu yaylalardan stata indiremiyorsunuz pek.
Biz 2. ligde bu heyecanları daha fazla yaşadığımız için horonu sahalarda da oynuyorduk. Şimdi sahaya bırakmıyorlar bizi. TFF’nin getirmiş olduğu kurallar var, sahaya bir kişi girip, horon oynasa, bin ytl ceza yazıyorlar. Sahalara giremiyoruz ondan az horon ediyoruz. Yoksa sahalara girsek bizim çiklimiz vardır biz onu 3 bin, 4 bin kişi yaparız. Ama sahalara giremiyoruz. (Gülüyoruz)
-Sahaya bir kişi girdiğinde ceza bin ytl. Her takımın, her camianın gönlünde şampiyonluk yatar. Çaykur Rizespor yöneticisi olarak gönlünüzde şampiyonluk yatıyordur.
Tabiiki yatar. Hem de öyle yatar ki kalbimde. O da Rizespor olur.
"KALBİM HEYECANLANDI KALBİM"
-Öyle bir şampiyonluk yaşasanız...
Siz bunu derken kalbim heyecanlandı kalbim.
-Şampiyonluk yaşasanız, horon oynasanız, ne kadar para cezası ödemeyi göze alırsınız?
Anlatılmaz, anlatılmaz, anlatılmaz. Öderiz, seve seve öderiz. O anlatılmaz. Öyle birşey olsa hep horon oynarız. İnşallah Allah bize o günleri gösterir. Benim kalbimde de, gönlümde de, düşüncemde de Çaykur Rizespor vardır. Ben onu oğluma da aşılamışımdır, sorduğunuzda Çaykur Rizespor der.
"RİZELİ AZİZ BEY'İ SEVİYOR"
-Ama Rize’de çok Fenerbahçe taraftarı vardır, değil mi?
Evet, maalesef doğru. Hatta biz burada oynadığımız Fenerbahçe maçında birtakım olaylar yaşadık. 2-3 izleyici Aziz Yıldırım’a laf söyledi. Aziz Başkan da cevap verdi. Devre arasında Aziz Başkan soyunma odasına gitti. Mağlup olan takımda bunlar vardır, doğaldır. Aziz Yıldırırm, statın dışından dolaştı gitti, belki tepki alırım diye düşündü. Başkanımızla biz peşinden gittik, bekliyoruz. Aziz Bey'i aldık, dışarı getirdik, dışarı çıktığımızda etrafta 150-200 kişi vardı. Herkes "Sayın Başkan hoşgeldin, Sayın Başkan hoşgeldin" diyordu. Dedimki "Aziz Bey seni Rizeli seviyor". 'Biliyorum' dedi. Rize'de öyle olaylar olmaz. Mağlup da olsak biz alkışlarız. Bursaspor geldi mesela, ağırladık, misafirperverliğimizi gösterdik, 3 puanı verdik, gönderdik. Rize'de böyle güzellikler de vardır. Fenerli Rize'de vardır. Ama biz şunu aşıladık. Öncelikli Rizespor’dur. İkinci takımları vardır ama. Bu Karadenizlilerin hobisidir.
-Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın pek sevilmediği söylenir ama.
Benim Fenerbahçeyle hiçbir ilişkim yok. Aziz Yıldırım Fenerbahçe'ye Türk Futbolu'na hizmet etmiştir. Tesisleşmede, kadrolaşmada... Aziz Yıldırım farklı bir insan. Modern, çağdaş ve kulübü için çok faydalı. Genelde sevilen bir başkan.
YAŞANANLARA ÜZÜLÜYORUM"
-Aziz Yıldırım Türk Futbolu'na ve Fenerbahçe'ye faydalı olmuştur dediniz. Trabzon’la hemşehrisi sayılırsınız. Trabzonlu olan TFF Başkanı Haluk Ulusoy’la Aziz Yıldırım arasında yaşananlar da ortada. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Keşke Türk Futbolu'nda bunlar olmasaydı. Tabii ki Sayın Ulusoy bizim komşumuz. Kendisi Ofludur ve bize daha yakındır. Rize'den çıktınız mı 10 dakika sonra Of'dasınızdır. Bu yaşananlar için üzülüyorum tabii. Haluk Ulusoy da Türk Futbolu'na hizmet etmiştir ve halen ediyor. Seçimle gelmiştir. Türk Futbolu'nda böyle hırçınlıklar olmasa, keşke aralarında iyi ilişkiler olsaydı. Bunlar şahsımı ve Çaykur Rizespor’u birebir ilgilendiren konular değil ama üzülüyoruz tabii.
-Bu arada Türk Futbolu'nda son aylarda yaşananlar da ortada. TFF seçime gitsin mi, gitmesin mi, konuların FIFA’ya yansıması ve bilindiği üzere diğer yaşananlar. İşte burada Çaykur Rizespor’u yaşananlar ilgilendiriyor ama.
Türk Futbolu'nda bence Haluk Ulusoy görevini yapmıştır, yapıyor da. Hizmet etmiştir. Gerçekten baktığım zaman ben şahsım adına federasyonu başarılı görüyorum. Fazla detaya inmek istemiyorum. Ben Haluk Ulusoy’u da Aziz Yıldırım’ı da seviyorum. Futbolu seviyorum. Çaykur Rizespor’u seviyorum. En fazla da Ekrem Cengiz başkanımı seviyorum.