Hepsi yalan Dia doğru!

Hepsi yalan Dia doğru!

Futbol Federasyonu mali genel kurulu öncesi, Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım ve bazı delegelerle sohbet ediyoruz.

Konu o gün medyada yer alan ve Fenerbahçe’yi ilgilendiren bir habere geldi.
 
Aziz bey yerinden doğruldu ve “Neymiş o haber?” diye sordu.
 
Ayrıntıyı öğrenince elindeki kurabiyeyi bırakıp, hışımla telefonuna sarıldı;
 
“Bugün falanca gazetede çıkan şu haber var ya. Hemen yalanlayın onu.”
 
“Demek ki Aziz bey Fenerbahçe ile ilgili gazetelerde yer alan her haberi okumuyormuş” diye geçirdim içimden!
 
Oysa alışmıştık kulübün internet sitesinden her gün yapılan yalanlamalara...
 
Örneğin Salı günü.

Bu kez “toplu” bir açıklama gelmişti.
 
Saydım, tam 13 gazetenin adı geçiyordu.
 
Başlık şuydu:
“Fenerbahçe spor kulübü kurumsal yapı gereği aşağıdaki haberlerin doğruluğunu hiçbir şekilde teyit etmemektedir.”
 
Peki neydi o haberlerin içeriği?

“İssiar Dia Fenerbahçe’ye yakın.”
 
“Assamoah Gyan ile pazarlık sürüyor.”
 
“Eden Hazard ve Şilili Sanchez gündemde.”
 
Aynı gece siteye bir bilgi notu düştü;
 
“Fenerbahçemiz AS Nyon’da forma giyen İssiar Dia’yı renklerine kattı!”
 
Başkan Aziz Yıldırım ise Almanya’daki dostluk kupası maçına giderken uçakta gazetecilere açıkladı:
 
“Gyan ilgilendiğimiz bir futbolcu, görüşüyoruz. Anlaşırsak hemen açıklayacağız.”
 
“Hazard ile anlaştık. Ancak Real Madrid devreye girince fiyatı 25 milyon euroya çıktı.”
 
“Şilili Sanchez’in bonservisi dünya kupasından sonra yükseldi.”
 
Bari bir gün daha bekleseydiniz de, bizim balık hafızalarımız temizlenseydi!

Bazen kulüplerimize de hak vermiyor değilim.
 
Transferde gizlilik önemli.
 
Piyasa yükselir, başka kulüpler devreye girer, futbolcunun aklı çelinebilir vs.
 
Ancak medyanın da bir görevi var.
 
Araştırıp, doğru bilgiye ulaşıp yazmak.
 
Kimden geliyor o bilgiler?
 
Yönetici, menajer veya futbolcunun bizzat kendisinden.
 
Bilgi kirliliği de cabası.

Ya teknoloji?
 
Bir tuşa basıyorsunuz, Fransa’da ne olmuş, İspanya’da kim boşa çıkmış, Rio’da kim tatil yapıyormuş öğreniyorsunuz.
 
Üstelik oralarda kulüpler ve yöneticiler bizdeki kadar ketum değil!
 
Öte yandan taraftar da merak ediyor.
 
Hani kombineye teşvik edilen, yeni forma alması istenen, maçları televizyondan izlemesi için “sorumlu tüketici olmaya zorlanan” taraftar var ya, işte en çok o merak ediyor transfer haberlerini.
 
Böyle bir ortamda hedefi 12’den vurmak kolay değil.
 
Dolayısıyla bu tarz haberler dün yapıldı, yarın da yapılacak.
 
Varsın kulüplerimiz işine gelmeyeni yalanlasın.
 
Nasıl olsa neyin doğru hangisinin yanlış olduğu er geç ortaya çıkıyor!
 
TÜRK MEDYASI KINHOFER'E KARŞI!

Almanya’daki Dostluk Kupası maçının devre arasında geçmişte bir büyük gazetenin spor müdürlüğünü yapan ve Fenerbahçeliliği ile bilinen yorumcu konuşuyor;
“Hakem Selçuk’u attı ya. Maç orada bitti.”
 
Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak böyle bir şey demek.
 
Alman hakem Kinhöfer, bu yorumcu ve onun gibi düşünenlere göre maçı katletti.
 
Futbolcuların kötü niyetine tölerans göstermedi.
 
Sahaya atılan meşaleler yüzünden soyunma odasına gitmesi gereksizdi.
 
Zırt pırt kart gösterip ortamı gerdi.
 
Kuralları uyguladı diye neredeyse lisansının iptali istenecekti adamın.
 
Ama biz alışmışız Türkiye’de hakemin yüzüne su fırlatan futbolcunun cezasız kalmasına.
 
Rakibin boğazına sarılan oyuncunun sırtının sıvazlanmasına.
 
Stat yakmalara sembolik cezalar verilmesine.
 
Faili meçhul bir taşla kafası yarılan hakemin maçı bandajla bitirmesine.
 
Selçuk ayağını hakemin yoluna koymuş da ne olmuş?
 
Görmeyi verirsin olur biter!
 
Önümüzde Avrupa maçlarımız var.
 
İzleyin bakın.
 
O meşale skandalı tekrarlansın ne oluyor?
 
Bu sertliği gösteren futbolcuların kaçı oyunda kalabiliyor?
 
Ya da Türkiye liglerindeki hastalıkların hangisi oralarda tekrarlanabiliyor.
 
Ne çok seviyoruz boş konuşmayı değil mi?
 
HAKEMLER İSTİFAYA ZORLANACAK

Futbol Federasyonu ve Merkez Hakem Kurulu kafaya koymuş.
 
Sezon başlamadan Faal Futbol Hakemleri ve Gözlemcileri Derneği’ni bitireceklermiş.
 
2.5 yıldır derneğe söz geçirememenin sıkıntısı, otorite zaafiyetine dönüşünce karar verilmiş;
“Tüm hakemler TFFHGD’den istifa edecek.”

Etmeyenler?
 
Sıkıysa etme!
 
Bir, görev alamaz, maça çıkamazsın.
 
İki, camiadan dışlanır, “U.....’cu” damgası yersin.”
 
Üç ve en önemlisi klasman düşersin.
 
Bu arada yeni adres de belirlenmiş.
 
Hakemler Ankara Derneği’nin çatısı altında toplanacakmış.
 
Ardından yurt genelinde şubeleri ele geçirme operasyonu başlayacak, nihayetinde Çerçeve Statü değiştirilerek hakemleri temsilen bu dernek işaret edilecekmiş.
 
Sevsinler demokrasi anlayışınızı.
 
Tramvaya bindiniz ya, durağınız gelince inersiniz.
 
Peki, mevcut dernek yönetiminin hiç mi suçu yok bu noktaya gelinmesinde?
 
Var elbette.
 
Zamanında genel kurul yapıp hakemin iradesine saygı gösterilseydi, bu kadar kavga gürültü yaşanmazdı.
 
Türkiye’de, özellikle futbolda meslek örgütlerinin ne kadar değersiz ve işlevsiz olduğu bir kez daha görüldü.
 
Üyeler sorunlarına sahip çıkmadığı, hakları için mücadele etmediği sürece hepsi “tabela” derneği olarak kalmaya devam edecek.
 
Yarın bu derneklerin futbol genel kurulundaki temsil hakları da ellerinden alınırsa kimse şaşırmasın.
 
Şaka değil.
 
Olacağına bakın siz!