Hazır ol Mustafa Hoca!
Yayınlanma Tarihi 23 Şubat 2011 Çar 08:16
Bernd Schuster’in yaptığı en önemli iş, hakkında beslediğimiz umutları ve kanaatleri değiştirmek oldu!
Elbette görüşüne, Beşiktaş’ı hücum karakterli bir takıma dönüştürme felsefesine saygı duymaya devam ediyorum.
Ne yazık ki, kişisel olarak davranışları, eylem ve söylemleriyle Schuster benim saygımı hak etmiyor artık!
Değiştirme konusunda hiç beklemediğiz bir performans (!) gösterdi. Süper Lig’in marka değerini artıracak transferlerle, yıllarca unutulmayacak bir takım oluşturmak yerine sürekli hayal kırıklığı yarattı.
Felsefesinden ve ilkelerinden ödünler verdi. Elindeki oyuncu grubuyla sağlıklı bir işbirliği yapamadı, iletişim kuramadı.
Kibirli, tepeden bakan, hiçbir çözüm üretmeyen, aksine öfke ve gerilim yaratan, insanları kuşkuya düşüren yorumları ve demeçleriyle ortalığı birbirine kattı.
Ayrıntılara girmeden, can sıkıcı konuları tekrarlamadan esasa dönelim:
Schuster projesi iflas etmiştir.
Artık Beşiktaş’a vereceği hiçbir şey kalmamıştır.
Çoğu yöneticinin ayrıntılarını bilmediği “sağlam” sözleşmesi hangi ağır şartları taşırsa taşısın, zoraki nikah ne kadar sürerse sürsün, bu tablo değişmeyecektir.
Beşiktaş, pahalı sözleşmelerle oluşturduğu ve bir türlü verim alamadığı futbolcu kadrosunu yönetecek bir formül bulmalıdır.
Akla gelen ilk çözüm, Mustafa Denizli’yi kulübün futbolla ilgili tüm etkinliklerinin başına bir “CEO” olarak atamaktır. Aradaki tüm “yönetici”leri kendi iradeleriyle geriye çekmek, tek yetkili olarak Denizli’yi tanımaktır.
Beşiktaş’ın kulüp olarak değeri ancak böyle korunur. Marka değeri ancak böyle geliştirilebilir.
Schuster, CEO’nun yönetimi altında çalışır, ya da çalışmaz. Kendi bileceği iş.
Kimbilir, belki onu çekip çevirecek bir otoriteye ihtiyacı vardır, belki de ne kadar yanlış yaptığını görerek uzlaşma yoluyla ayrılır.
Biliyorum. Radikal ve keskin bir karar bu. Başkan Yıldırım Demirören de dahil, birçok yöneticinin gülüp geçeceği bir karar.
Ama ne yalan söyleyeyim, başka çare yok gibi görünüyor.
Beşiktaş’la Mustafa Denizli, yollarını en uygar biçimde, birbirlerine saygı duyarak ayırdılar. Hoca’nın sağlık sorunları gibi herkesin elini ve vicdanını titreten bir durum vardı ortada.
Bugün Mustafa Denizli’nin sağlığı, Tanrı’ya şükür ki yerinde. Karnındaki ana damara stent takıldı. Tansiyon sorunu kontrol altına alındı. Mustafa Hoca, kendisini yakından tanıyan tıp adamlarının söylediğine göre eskisinden çok daha iyi durumda.
Öte yandan Guti, Quaresma, Simao, Fernandes, Almeida gibi oyuncuları, Ernst’i ve Hilbert’i, Toraman’ı, Ekrem’i ve Bobo’yu bir arada yönetecek ve onlardan verim alabilecek yerli hoca sayısı da pek azdır.
Mustafa Denizli, o az adamlı listenin birincisidir.
Biliyorum, bu kararı almak, Hoca’yı ikna etmek, o kadar kolay değil... En azından adrenalinsiz bir bağlantısı var, Lig TV’de keyifle izlediğimiz yorumlar yapıyor Mustafa Hoca... Bir anda birçok kurum ve kişiyle ilgili bir operasyon bu. Hemen olmazsa, önümüzdeki yıl için şimdiden düğmeye basmalı. Zamanı akıllıca kullanmalı.
Meraklı bir soru
Beşiktaş-Fenerbahçe maçında Başkan Aziz Yıldırım ve dört yönetici, soyunma odalarına ve koridorlara girmeye olanak veren akreditasyon kartı almışlar.
Beşiktaş’ta bu hakkı kullanan yönetici var mıydı, yok muydu ? Bilmiyoruz.
İcabında soyunma odası basmanın da alasını biliyorlardı ya... Merak ettim
Elbette görüşüne, Beşiktaş’ı hücum karakterli bir takıma dönüştürme felsefesine saygı duymaya devam ediyorum.
Ne yazık ki, kişisel olarak davranışları, eylem ve söylemleriyle Schuster benim saygımı hak etmiyor artık!
Değiştirme konusunda hiç beklemediğiz bir performans (!) gösterdi. Süper Lig’in marka değerini artıracak transferlerle, yıllarca unutulmayacak bir takım oluşturmak yerine sürekli hayal kırıklığı yarattı.
Felsefesinden ve ilkelerinden ödünler verdi. Elindeki oyuncu grubuyla sağlıklı bir işbirliği yapamadı, iletişim kuramadı.
Kibirli, tepeden bakan, hiçbir çözüm üretmeyen, aksine öfke ve gerilim yaratan, insanları kuşkuya düşüren yorumları ve demeçleriyle ortalığı birbirine kattı.
Ayrıntılara girmeden, can sıkıcı konuları tekrarlamadan esasa dönelim:
Schuster projesi iflas etmiştir.
Artık Beşiktaş’a vereceği hiçbir şey kalmamıştır.
Çoğu yöneticinin ayrıntılarını bilmediği “sağlam” sözleşmesi hangi ağır şartları taşırsa taşısın, zoraki nikah ne kadar sürerse sürsün, bu tablo değişmeyecektir.
Beşiktaş, pahalı sözleşmelerle oluşturduğu ve bir türlü verim alamadığı futbolcu kadrosunu yönetecek bir formül bulmalıdır.
Akla gelen ilk çözüm, Mustafa Denizli’yi kulübün futbolla ilgili tüm etkinliklerinin başına bir “CEO” olarak atamaktır. Aradaki tüm “yönetici”leri kendi iradeleriyle geriye çekmek, tek yetkili olarak Denizli’yi tanımaktır.
Beşiktaş’ın kulüp olarak değeri ancak böyle korunur. Marka değeri ancak böyle geliştirilebilir.
Schuster, CEO’nun yönetimi altında çalışır, ya da çalışmaz. Kendi bileceği iş.
Kimbilir, belki onu çekip çevirecek bir otoriteye ihtiyacı vardır, belki de ne kadar yanlış yaptığını görerek uzlaşma yoluyla ayrılır.
Biliyorum. Radikal ve keskin bir karar bu. Başkan Yıldırım Demirören de dahil, birçok yöneticinin gülüp geçeceği bir karar.
Ama ne yalan söyleyeyim, başka çare yok gibi görünüyor.
Beşiktaş’la Mustafa Denizli, yollarını en uygar biçimde, birbirlerine saygı duyarak ayırdılar. Hoca’nın sağlık sorunları gibi herkesin elini ve vicdanını titreten bir durum vardı ortada.
Bugün Mustafa Denizli’nin sağlığı, Tanrı’ya şükür ki yerinde. Karnındaki ana damara stent takıldı. Tansiyon sorunu kontrol altına alındı. Mustafa Hoca, kendisini yakından tanıyan tıp adamlarının söylediğine göre eskisinden çok daha iyi durumda.
Öte yandan Guti, Quaresma, Simao, Fernandes, Almeida gibi oyuncuları, Ernst’i ve Hilbert’i, Toraman’ı, Ekrem’i ve Bobo’yu bir arada yönetecek ve onlardan verim alabilecek yerli hoca sayısı da pek azdır.
Mustafa Denizli, o az adamlı listenin birincisidir.
Biliyorum, bu kararı almak, Hoca’yı ikna etmek, o kadar kolay değil... En azından adrenalinsiz bir bağlantısı var, Lig TV’de keyifle izlediğimiz yorumlar yapıyor Mustafa Hoca... Bir anda birçok kurum ve kişiyle ilgili bir operasyon bu. Hemen olmazsa, önümüzdeki yıl için şimdiden düğmeye basmalı. Zamanı akıllıca kullanmalı.
Meraklı bir soru
Beşiktaş-Fenerbahçe maçında Başkan Aziz Yıldırım ve dört yönetici, soyunma odalarına ve koridorlara girmeye olanak veren akreditasyon kartı almışlar.
Beşiktaş’ta bu hakkı kullanan yönetici var mıydı, yok muydu ? Bilmiyoruz.
İcabında soyunma odası basmanın da alasını biliyorlardı ya... Merak ettim