Gitmek mi zor, kalmak mı?

Gitmek mi zor, kalmak mı?

İmzaladı... Vermiyoruz... Aldık... Kim aldı? Biz aldık! Seneye bizde... Hakkında transferi konusunda yazılmayan çizilmeyen kalmadı ama hala belirsizlik sürüyor. Öyleyse söz hakkı onda... Gökhan Ünal... Kayserispor'un yıldızı... Aynı zamanda transferinde yıldızı...

Röportaj boyunca ben kovaladım o kaçtı, zaman zaman bir baktım Gökhan beni kovalıyor. Kimsenin içinden çıkamadığı bir transfer konusu bu. işin içinden çıkın çıkabilirseniz! Tam "şudur" dediğin anda bir bakıyorsun değil. Kendimi sohbet boyunca satranç oynuyor zannettim... An geldi "şah mat" diyecekken bakıyorsun olmamış. Al yine baştan... Gökhan her soruya açık... Aklıma her takılanı soruyorum... Soruyu bir oradan çeviriyorum bir buradan soruyorum... Aslında bir yandan zor bir taraftan zevkli bir söyleşi oldu. Uzatmaya gerek yok, okuyunca ne demek istediğimi ve söyleşi süresince neler yaşadığımı, aklımın nasıl allak bullak olduğunu sizlerde zaten anlayacaksınız.

Kayserispor'un yıldız ismi Gökhan Ünal, Ligtv.com.tr Haner Müdürü Erdem Erol'a konuştu...

"9 NUMARA GİYERKEN KENDİMİ RAHAT HİSSEDİYORUM"
-Gökhan, 9 numaralı formayı giyiyorsun. Neden 9 numara?
9 benim uğurlu rakamım. 9 numaralı forma giyerken zevk aldığım bir forma. Mesela 11 numara giyiyordum ama 9 numara giydiğimde kendimi biraz daha rahat hissediyorum.

-Türk Futbolu'nda geçmişe baktığımız zaman 9 ve 10 numara forma kavgalarına şahit olmuştuk. Sende de özellikle bir 9 numara takıntısı mı var diye sordum bunu.
Yok öyle bir takıntım yok. Sadece sevdiğim, uğurlu numara. Boş olursa giyerim, boş olmaz da başkasında olursa benim için sorun olmaz. Gençlerbirliği'nde 19 giydim mesela. Başına bir tane daha 9 koyar 99 giyerim yani.

-Bu sıralar basına açıklamaların, röportajların oluyor mu?
Yok.

"HER GÜN BİR TARAFA GİDİYORUM"
-Basından takip ettiğimiz kadarıyla bir hayli konuşuyorsun sonucu çıkıyor ortaya ama..
Ben en son Fanatik Gazetesi'ne röportaj yapmıştım. Onda da zaten transferle ilgili fazla konuşmadık. Bende okuyorum, Fenerbahçe’ye, Galatasaray’a, Beşiktaş’a her gün bir tarafa gitmişim. Sadece şu, benim kulübümle sözleşmem devam ediyor, kimseye de bir açıklama yapmadım, anlaşacak olan benim kulübümle anlaşacak. Sonuçta kulübümle anlaştıktan sonra benimle konuştukları zaman sorun olacağını zannetmiyorum.

-Ben transfer konusunu detaylı olarak konuşacağım seninle ama şöyle bir hafızaları tazelemek adına seninle ilgili notlara bakalım. Petrol Ofisi, Gençlerbirliği,  Yozgatspor formasını giydin.
Ben Kayaşspor'da başladım. Oradan Petrolofisi'ne ve ardından Gençlerbirliği'ne geçtim. Sonra Asaşspor var, sonra kiralık olarak Ankaraspor'a gittim.

"G.SARAY'A KARŞI PATLADIM"
-Gökhan denilince akıllara hemen 2004-2005 sezonunda Galatasaray'a 94. dakikada attığın ve onları bir anlamda şampiyonluktan ettiğin golün geliyor hemen.
O maç benim için belki de dönüm noktasıydı, çünkü bir yerde patlamam gerekiyordu, bir türlü patlama yapamıyordum. O da Galatasaray'a denk geldi. Onlar şampiyonluktan oldular o sezon ve benim çıkışım başladı. O golün benim hayatımda başka anlamı var. O gol benim için normal bir gol değildi. Diğer attığım golerden farklı bir anlamı var benim için. O gol benim futbola yeniden başlayışım gibi bir şey.

"O GOLDEN SONRA ÖZGÜVENİM GELDİ"
-Neden?
Ben açıkçası futbola küsmeye başlamıştım. O dönemde bir oynuyor, bir oynamıyordum. Bir maç 90 dakika oynadığım zaman, diğer maç tam patlama yapacağım zaman 35. dakikada oyundan çıkıyordum. O yüzden futbola yavaş yavaş küsmeye başlamıştım. O gol beni tekrar hayata bağladı ve kendime özgüvenim geldi. Özgüvenim de geldikten sonra o sezon son 10 maçta 8 gol attım.

-O gol seni hayata bağladı. Golü Galatasaray'a attın ve neredeyse o gün bugündürGalatasaray seni istiyor, adeta rahat bırakmıyor.
Sonuçta herkesin bir ekmek kapısı var. Herkesin bir çıkış noktası vardır benim de çıkış noktam o maçmış. Kısmet yani. Galatasaray büyük bir camia. Sonuçta herşey karşılıklıdır. Kulübümle anlaştıktan sonra, kulübüm karar verecek yani ben kulübüme beni bırakın demem zaten.

"TAKIM TUTMADIĞIMA İNANMIYORLAR"
-Mutlaka soruyorlardır sana hangi takımı tutuyorsun diye.
Bunu bana çok soruyorlar ve ben takım tutmuyorum diyorum ama bana inanmıyorlar. Ben öyle fanatik değilim. Ben Kayserispor'u tutuyorum. Gönlümde Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş yok yani. İlerde bu kulüplerden birine gittiğimde ben doğuştan Fenerliyim, Galatasaraylıyım, Beşiktaşlıyım diye demem yani o biraz değişik kaçıyor. Ne bileyim ben takım tutmadığım için. Benim bazı arkadaşlarım çok fanatiktir. Galatasaraylı olanlar Galatasaray'a git, gitmezsen seninle konuşmam, diğeri Fener'e gitmezsen kıonuşmam diyor. Bende sonuçta benim ekmeğim diyorum. sonuçta ben oynayacağım deyince susuyorlar.

"SADECE RONALDO'NUN FORMASINI GİYDİM"
-Çocukluğunda mahallade arkadaşların arasında top oynarken mutlaka bir forma giyiyordun değil mi? Yani çocuklar hep tuttuğu takımın ve en önemlisi takımının yıldız oyuncusununn formasını giyerler.
Ben forma giymiyordum, formam yoktu. Tişörtüm ve şortum olurdu veya eşofman giyerdim. Hiç öyle renkli forma giymedim. Ben bir kere hayatımda dediğin gibi forma giydiğimi biliyorum o da Ronaldo'nun 9 numaralı formasını giymiştim, başka da kimsenin formasını giymedim. Petrolofisi'nde oynarken tatilde, halı saha maçları yaparken giyiyordum o formayı da.

-Ronaldo'ya karşı özel bir ilgin, hayranlığın var yani.
Tabii canım. Ronaldo'nun bende yeri apayrı. Ronaldo ve Henry benim için apayrılar. Onlar benim için başka birşeyler. Forvet değil forvet üstü onlar.

"BENİ HENRY'YE BENZETİYORLAR"
-Henry'ye benzetiyorlar değil mi seni?
Evet. Top alışımı falan ona çok benzetyiyorlar.

-Oynadığın futboldan ve attığın gollerden çok transferin yazılıyor ve konuşuluyor. Bu seni rahatsız ediyor mu?
Beni rahatsız etmiyor. Niye rahatsız etmiyor? 2009 sezonu sonuna kadar sözleşmem var. Sonuçta zaten sözleşmem devam ediyordu. Şu takımla anlaştım, şu takıma gideceğim diye kafamda birşey olmadığı için kafamda problem yok.

"KAFAM HEP RAHAT"
-Kafan rahat mı?
Benim kafam hep rahat. Sözleşmemi uzatmadan önce de rahattı, uzattıktan sonra yine rahat.

-Kafası rahat olmayanlar kimler?
Valla kafası rahat olmayanlar sözleşmesi bitenler herhalde.  Çünkü benim sözleşmem devam ediyor.

-Bu transferin bir türlü gerçekleşmesini sağlamayanların kafaları rahat değil yani.
Birileri vardır ama sonuçta kulübümle anlaşacaklar. Kulübümden, başkanımdan, hocamdan memnunum. Sorun olmuyor benim için yani. Menajerimden de memnunum.

-Mesela bazı açıklamaların oldu. Geçen sene kendimi büyük takımlar için hazır hissetmiyordum demişsin. Doğru mu?
Doğru, evet doğru.

-Devamında da bu sezon  daha olgunlaştığını ve büyük takımlar için kendini hazır hissetiğini söylemişsin.
Doğru.

"SAKATLANMASAYDIM 30 GOL ATARDIM"
-Bu açıklamaların Galatasaray camiasında "Gökhan Galatasaray'a gelmek istiyor" şeklinde algılanmıştı. Bir taraftan büyük takımlar için hazır olduğunu, gidebileceğini söylüyorsun, diğer taraftan da kulübünle sözleşmeni uzatıyorsun.
Şimdi sözleşmemi uzatmamın sebebi kulübüme olan bağlılığımdır. Çünkü beni ben yapan Kayserispor'dur. Sonuçta onlara birşey kazandırmadan bir yere gitmem. Hazır hissettiğim konuysa şu, geçen sene ben gol kralı olduğum sene kendimi lige daha yeni adapte etmiştim. Ama bu sene omuzumdan sakatlık yaşadım. Sakatlık geçirmeseydim bu sene 30 golü rahat yakalardım ben. Bu sene 14 golde kaldım. Bu sene tam formumu yakalıyorum derken ufak tefek sakatlıklar oluyor, oynayamadığım dönemler oluyor.

-Sen güçlü fiziğe sahipsin ama ara ara sakatlıklar yaşıyorum dedin ki seninle ilgili çok fazla sakatlanmayan bir futbolcu yorumu yapılır genelde.
Bu sene nazar mı değdi bilemiyorum ama sakatlığım da adale sakatlığı değil. Omzum kırıldı. Adale sakatlığı da bir kere yaşadım onda da fazla zorlamadan dolayı yük binmişti. 6 hafta oynayamamamın tek sebebi omuzumun kırılmasıydı.

"TEKLİFLER KARŞILIKLI GELDİ"
-Çok açık soracağım. Kulübünle olan sözleşmeni uzatmayı sen mi istedin, yönetimden mi geldi?
Yönetim de istedi ben de onların isteğine karşı çıkmadım. Siz istiyorsanız ben de uzatırım dedim. Karşılıklıydı yani.

"KULÜBÜME PARA KAZANDIRMADAN GİTMEM"
-Bir yandan da aklıma şu geliyor: Sen bu sene için kendini büyük takımlara hazır hissediyorsan, önümüzdeki sezon için hayli hayli hazır hissedersin. Ama sen sözleşmeni uzatarak önümüzdeki sezon sonunda serbest kalarak bütük takımlara gitmenin önünü kesmiş oluyorsun. Aslında bu etik bir davranış, kulübünü de kolluyorsun.
Sonuçta benim geçimimi sağlayan kulübüm. Ben onlara ihanet edemem. Ekmeğini yediğim kulübe niye ihanet edeyim. Sonuçta onlar da beni bugüne kadar beklediler, yetiştirdiler, sonuçta onlara birşey kazandırmadan ben gitmem.

-Sözleşmeni uzatmandaki neden aslında bu yani?
Neden, kulübümün de menfaati önemli. Onlar da maddi açıdan birşeyler alması lazım.

-Israrlı bir şekilde isteniyorsun, hatta bir kaç gün önce yine sözleşme imzaladığın haberleri çıktı. Bir kulüple aranda sözleşme imzalandın mı?
Yok imzalamadım.

"HİÇBİR YERE İMZA ATMADIM"
-Çünkü bu olur. Futbolcuyla kulüp kendi arasında sözleşme imzalar ama o kulüp futbolcunun kulübüyle anlaşırsa bu sözleşme devreye giriyor. Bunları yaşıyoruz. Ben de çok açık birşekilde soruyorum sana.

Ben şu an sadece Kayserispor'a sözleşme imzaladım. Başkad a hiçbir yere imza atmadım ben.

-Menajerin var mı?
Var.

-Menajerine imza yetkisi verdin mi?
İmza yetkisi var da... O da atmadı.

-Görüşmeleri sen mi yapıyorsun menajerin mi yapıyor?
Menajerim yapıyor. Bana gelmiyorlar zaten direkt menajerime gidiyorlar.

"G.SARAY MENAJERİMLE GÖRÜŞTÜ"
-Peki Galatasaray kulübü menajerinle görüştü mü?
Görüştüler.

-Peki ne diyorlar?
Yani somut birşey yok, sadece oynar mısın oynamaz mısın.

-Yani bize gelir misin gelmez misin diyorlar.
Evet. gelir misin gelmez misin...

-Senin cevabın ne oluyor?
Ben bir şey demiyorum. Benim cevabım belli, kulübümle anlaşsınlar bende o kadar çok sorun olmaz yani. Yeter ki kulübümle anlaşsınlar.

"SEZON SONU NETLİK KAZANACAK"
-Şimdi ben burada Başkan Recep Mamur, Genel Menajer Süleyman Hurma, Teknik Direktör Ertuğrul Sağlam. Hepsiyle görüştüm ve hepsi de ne seni ne Topuz’u kesinlikle bir yere vermeyeceğiz diyorlar.
Onlar vermiyorlarsa demek ki buradayım. Onlara ben gidip de beni gönderin diyemem. Başkanla da hocayla da Süleyman abiyle de konuşuyorum, hedefler var. Transferin netlik kazanacağı yer sezon sonu. Sezon bittiği zaman ak mı kara mı belli olacak.

-Yani sezon sonunda Kayserispor UEFA Kupası'na giderse buradasın. Aksi olursa anladığım kadarıyla sende Avrupa Kupaları'nda oynamak istiyorsun. Doğru mu?
Doğru.

-O zaman gitmek istiyorum diyeceksin yani. Doğru mu?
Evet şimdi şöyle yani herkes 3 büyükleri söylüyor. Belki yurt dışıda olabilir direkt.

"BEN RUSYA'YI DÜŞÜNMEDİM"
-Rusya'dan bir kulüpten teklif geldi sana.
Ben Rusya'yı düşünmedim.

"İSPANYA, FRANSA VE ALMANYA'DAN TEKLİFLER VAR"
-Nereleri düşünüyorsun?
Bana  şu anda Fransa, İspanya, Almanya'dan direk teklifler var.

-Kulübe gelen teklifler var mı?
Şu anda yok ama herhalde kulübe 1-2 hafta içinde teklifler gelir.

-Fransa, Almanya ve İspanya dedin. Hangi kulüpler?
Söylemem.

-Neden?
Şu anda kalsın. Açıklamaya gerek yok.

-3 ülkeden kaç kulüp peki?
3 ülkeden 7 kulüp. İspanya 1, Fransa 3, Almanya 3. Bir de Hollanda'dan var.

"İNGİLTERE'DEN DE TEKLİF VARDI AMA OLMUYOR"
-Avrupa Kulüpleri'nden bu kadar teklifler gelince neler hissettin?
Gurur duyuyorum. Sonuçta benim hedefim zaten yurtdışında oynamak. Futbol mantalitesini görmek istiyorum, yurtdışını yaşamak istiyorum. Yurt dışında daha zevkli anlar yaşanıyor futbol adına. İngiltere Premier Ligi'ni izliyorum mesela İngiltere'den de teklif vardı ama millilik olayı olduğu için şu anda olmuyor.

-İngiltere'den kaç kulüpten teklif aldın?
2 tane teklif vardı.

-Bunların  hepsini 2 yıl içinde mi yaşadın?
2 yıl içinde evet. Sezon başından beri özellikle Fransa'dan 2 tane takım ciddi ciddi istiyorlar ama kulübüm vermek istemediği için olmadı.

-Gelen bu teklifler karşısında ayakların yerden kesildi mi?  Başın döndü mü?
Öyle şey olmadı. Bende zaten olmaz. Öyle 'havalandı' falan olmaz bende. Benim arkadaşlarım bana 'sen nasıl gol kralısın?' diyorlar. Çünkü onlar böyle futbolcuları kendilerine ulaşılmaz zannediyorlar. Bende o yok. Ben berberle, bakkalla, herkesle samimi olabiliyorum. Ben kendimi yüksekte görmüyorum. Çünkü herkes insan, onlar da insan, biz de insanız. Bizi ulaşılmaz zannediyorlar ama yanılıyorlar.

-İstanbul'da 3 büyüklerde oynayan futbolculara çoğu zaman ulaşmak zordur. Anadolu'dan bir futbolcu geldiği zaman İstanbul'a farklı davranışlar içerisine girebiliyor. Ben gittiğimde değişmem diyorsun yani.
Sonuçta şu anda nasıl konuşuyorsam orada da aynı konuşurum. Şu anda nasılsam orada da aynı olurum. İkili ilişkiler çok önemlidir sonuçta. İnsanlar bana düzgün olarak gelirlerse ben de onlara öyle yaklaşırım. Bana kasıntı şekilde havalı şekilde gelirlerse ben de onlara öyle davranırım.

"YURTDIŞI BANA CAZİP GELİYOR"
-Milli takımın değişmez futbolcularından oldun ve mutlaka bunu devam ettirmek istiyorsun. Milli takımın Yunanistan karşısında 2. golünü tarihindeyse 550. golünü attın. İlkleri de yaşıyorsun yani. Her futbolcu milli takımda oynamak ister ama hep hayalinde 3 büyüklerde oynamak ve ardından Avrupa takımlarında oynamak yatar. Sense 3 büyüklerden önce hayalim yurtdışı diyorsun. Sen bu şansı yakalamış durumdasın. Hatta 3 büyüklerden hangisini işaret etsen orada oynarsın. Ama önce yurtdışı diyorsun.
Niye öyle diyorum çünkü İstanbul'u biliyorum, 3 büyükleride biliyorum, yurtdışı bana daha cazip geliyor. 'Niye daha cazip geliyor?' diyecek olursan oranın yaşam tarzı, yaşam kolaylığı, fazla baskı olmayışı, yani onlar bana daha güzel geliyor. İstanbul'da baskı çok.

-Futbol adına mı?
Futbol adına olsun, hayat anlamında olsun baskı çok. Ben korktuğum için İstanbul'a gitmem demiyorum, sonuçta bende büyükşehir çocuğuyum, Ankara çocuğuyum. Ama yurtdışında insanın özel hayatı daha rahat.

-Şimdi sana zor bir soru yönelteceğim. Aslında benim sormam çok kolay da, senin cevap vermen zor olabilir. 3 büyük kulüpte seni istiyor ve en sonunda bunun kaçarı yok gideceksin. Tercih yaparken alacağın paraya mı bakacaksın, kulübünün bonservisinden kazanacağı paraya mı göre hareket edeceksin, yoksa gönlünde yatan takıma göre mi hareket edeceksin?
Gönlümde yatan tabii var ama ben şöyle diyorum. Hangisinde ben daha huzurlu olacaksam, arkadaşlık ortamında huzurlu olacaksam orayı tercih edeceğim. İlla ki kulübe gelecek parada önemli. Ama dediğim gibi huzur çok önemli. Biz burada huzuru yakaladık, burada ondan başarılıyız, belki hiç kimse bundan dolayı buradan ayrılmak istemiyor. Bir takımda huzuru, dostluğu sağlarsanız  o takımın önüne kimse geçemez.

-Mehmet Topuz'la çok önemli bir ikilisiniz. Birbirinizlede konuşuyorsunuz ve gidersek birlikte aynı takıma gidelim diyormuşsunuz.
Onu biz düşünüyoruz. Olursa niye olmasın diyoruz. Yani eğer ikimizide alabiliyorlarsa, bence bir takım ikimizi de alabiliyorsa yüzde 50 baştan başarılı olur, biz ikimiz birbirimizi tamamladığımız için. Artık ikimize bonservis olarak ne kadar isterler onu bilmiyorum ama alan kulüp için çok faydalı olur.

"EN HUZURLU TAKIM GALATASARAY"
-Huzur önemli dedii. Dışarıdan baktığında Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş arasında sence hangisinde daha fazla var?
Huzur hangisinde var... Şu anda Fenerbahçe'nin 100. yılı olmasından dolayı biraz baskı vardı. Ama ben Fenerbahçe'de huzur biraz daha fazla var diye düşünüyorum. Çünkü orada arkadaşlarım olduğu için konuşuyorum, Beşiktaş'a göre daha rahatlar, Beşiktaş'a göre huzur biraz daha fazla.

-Fenerbahçe'yle Beşiktaş'ı kıyasladın. Galatasaray'ı hiç saymadın ama...
Galatasaray'ı saymıyorum zaten aile ortamı orası. Galatasaray'ın ortamında sıcak kanlılık daha fazla.

-Sıralarsan...
Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş.

-Huzur benim için çok önemli dedin ve huzurun hangi takımda daha fazla olduğuna dair sıralamada ilk sıraya Galatasaray'ı yerleştirdin. Ben de şimdi 'huzuru tercih ediyor'dan yola çıkarak Galatasaray’a gidersin derim senin için. (Gülüyoruz)
Galatasarayla anlaştım anlamında değil yani ona bakarsan Trabzon da var ama Trabzon'da futbol çok zor.


-Trabzon'dan da teklif var mı?
Trabzon'dan da var.

-Niye Trabzon'da futbol çok zor?
Trabzon futbolla yatıp futbolla kalkıyor. Çok bunaltıyorlar. Dışarıdan bile futbolcuların üzerinde baskı olduğu çok belli oluyor.

-Baskı istediği kadar olsun, ben futbolumu oynarım ama...
İlla ki ama mesela ben şöyle diyeyim, futbol sahanın içinde oynanıyor. Sonuçta 11e 11 oynanıyor. illa yeneceksin illa maçı çevireceksin anlamında değil. O gün hangi takım günündeyse maçı o kazanıyor, bu böyle. Trabzon mesela bir çok takımdan çok çok üstündür ama rakip takım günündedir o kazanır. Ve o maç orada kalır, bunu dışarıya yansıtmanın bir anlamı yok. Biraz da benim yurtdışını seçmemin nedeni bu. Sonuçta sen yurtdışında deplasmanda oynuyorsan evsahibi takım seni alkışlıyor. 'Yok niye yenildiniz, yok öyle, yok niye böyle' diye birşey duymuyorsunuz. Biz bunu Kayseri'de bile yaşıyoruz, maç oynanırken, hadi oğlum, hadi Gökhan derken afedersiniz küfür yemeye başlıyorsunuz bazen. Bundan yurtdışını tercih ediyorum ben. Olursa tabii.

"AVRUPA KUPALARI'NDA OYNAMAK İSTİYORUM"
-Tüm yöneticilerin, teknik direktörün kesinlikle vermeyeceklerini ifade ediyorlar, sen 'onlar vermezlerse ben zaten bir yere gitmem ama verirlerse de ben 3 büyüklerde oynamaya hazırım diyorsun. Burada şöyle bir gerçek çıkıyor söylediklerinden. Yönetim takımın hedefleri açısından ihtiyaç olduğu için seni vermiyor ama sende gitmekten yanasın aslında.

Hedef varsa biz zaten buradayız. Hedef olursa kimse huzurunu bozup gitmek istemez. Ama hedef yoksa sonuçta Kayserispor seneye hedef koymazsa bizim hedeflerimiz için çıkmamıza neden olacak zaten. Çünkü UEFA'yı bu sene tattık biz. Ve ben Avrupa Kupaları'nda bir daha oynamak istiyorum yani. UEFA olur Şampiyonlar Ligi olur oynamak istiyorum.

"HEDEF VARSA DEVAM EDERİM"
-Avrupa Kupaları'nda oynamak istediğini söylüyorsun. Bir takımın şampiyonluk yolunda her hafta yaşadığı o adrenalin, o hırs, o stres; bunlar da çok önemli ama.
Sadece UEFA değil tabii Şampiyonlar Ligi de ki bizim Şampiyonlar Ligi şansımız da vardı. Biz istemediğimiz şekilde maçlar oynadık. 4-1 öne geçtik, 4-4 bitiyor, 2-1 öne geçiyoruz, birden 3-2 mağlup duruma düşüyoruz. İstemediğimiz şekilde puanlar kaybettik, goller yedik. Yani bunun önüne geçebilseydik ki biz şampiyonluk hedefini 4 haftada kaybettik böyle maçlarla. Şampiyonluğa bile adaydık ama şimdi UEFA için oynuyoruz UEFA da zor gibi.

-Bu röportajda ben transfer konusuna tam bir netlik getirebiliriz diye düşünüyordum ama anlıyorum ki sezon bitene kadar bu işin içinden çıkılmayacak.
Çıkılmayacak.

-Anlaşıldı bir taraf'Gökhan geliyor' demeye devam edecek, Kulübün 'biz vermiyoruz' diyecek. Sen Kayserispor'un hedefleri açısından sezon sonunda kararını vereceğini söylüyorsun. Yani açıkça Kayserispor'un hedefi olursa, UEFA Kupası'na katılabilirsek ben burada devam ederim, olmazsa yöneticilerime beni gönderin derim diyorsun yani.
Böyle birşey işte. Yani sonuçta hedefi olan yerde oynamak daha cazip gelecek. Hedef olan yerde başarı da vardır.

"MİLLİ TAKIM ÖZGÜVENİMİ GERİ GETİRDİ"
-Biraz milli takımı konuşalım. Milli takımda ilkleri yaşamakta çok güzel bir duygu. Yunanistan'a karşı milli takımın 550. golünü atmak, Yunanistan'ı orada yenmek, bütün mutlulukları bir anda yaşadın yani.
Aslında o maç tam anlamıyla da oynayamadım. Maçtan 2 gün önce idmanda sakatlanmıştım. Ayağıma 2 gün tedavi uyguladılar ve öyle oynadım. Maçta zaten golden önce de değiştir işareti yapmıştım. O maçta ben tam anlamıyla kulübümde oynadığım gibi oynasaydım ben inanıyorum ki çok daha iyi oynardım. Gol atmak zaten bana ayrı bir duygu, ayrı bir heyecan kattı, belki de milli takım benim özgüvenimi yerine getirdi. Milli takımda tam anlamıyla oynayamadım ama o gol beni tamamen kendime getirdi.

-İstanbul'da 3 büyüklerden birine gittiğin taktirde dedin ya 'arkadaşlarım kendi tutukları takımlarına gitmemi istiyorlar'. Birileri sevinecek birileri üzülecek.
Ama onlarda sonuçta ekmek kapım olduğunu bildikleri için beni destekleyecekler.

-Ama tam anlamıyla bir baskı, bir markaj uyguluyorlar sana değil mi?
Uyguluyorlar tabii. Hem de nasıl. (Gülüyoruz)

-Arkadaşların uyguladıkları markajla sana karşı yönlendirici olacaklarını mı düşünüyorlar?
Belki etki edeceklerini düşünüyorlar ama yanılıyorlar. Sonuçta oynayacak olan benim, karar verecek olanda ben olduğum için onlar sadece konuşmakla kalıyor.

-Sana hiç 'Allah aşkına nereye gideceğine dair bir tüyo ver' diyorlar mı?
Babam dahi diyor. İlk ağızdan duyalım ne yapacaksın transferde diyor. Baba diyorum sezon sonunu bekliyorum. Şimdilik öyle yazlılıp çiziliyor, net bir şey yok.

-Şimdi seninle transferinle ilgili konuşuyoruz ve söylediklerini alt alta koyduğum zaman Galatasaray daha ağır basıyor.
Neden öyle çünkü hep Galatasaray yazıldığı konuşulduğu için herkes Galatasaray olarak algılıyor. Ama şu anda net kesin bir şey yok. Şu anda ben bile bilmiyoırum ne olacağını.

-Bunu inanarak mı söylüyorsun?
Bunu inanarak söylüyorum.

"GALATASARAY HAYIRLI OLSUN DİYORLAR"
-Hiç geceleri yattığında başını yastığa koyduğunda hiç ne olacak diye düşünmüyor musun?
Hiç düşünmüyorum inanın. Bunu bana takım arkadaşlarım bile söylüyor hadi anlaşmışsın Galatasaray'la hayırlı olsun diyorlar. Ne Galatasaray'ı benim haberim bile yok diyorum.

-Sen biraz gamsız, biraz vurdumduymaz mısın?
Ondan değil. Bunu ben sezon sonuna bıraktın çünkü.

-Bu kadar rahat şekilde sozon sonuna nasıl bırakabiliyorsun?
Benim yapım böyle. Düşünmüyorum kesinlikle. Düşünürsem futbolu mu etkileyeceğini biliyorum.

-Özel hayatında da böyle olabiliyor musun?
Yok öyle değilim. Ailem olsun, kız arkadaşım olsun onlarda öyle olamıyorum tabii.
Onlarda öyle vurdumduymaz değilim tabii. Ama futbpolumu etkileyecek birşey olursa gözüm kararıyor yani.

-Kız arkadaşım dedin... İstanbul'a evli mi gitmek istersin, bekar mı gitmek istersin?
Sonuçta İstanbul'a gidince bozulacak, alemlere dalacak değilim. Öyle bir yapım yok. Sonuçta benim düzgün bir birlikteliğim var. şu anda evlilik aşamasında değil ama öyle düşünüyoruz. Olursa nşye olmazın olmazsa da 1 sene sonra olur.

"KIZ ARKADAŞIM BEŞİKTAŞLI"
-Kız arkadaşın hangi takımı tutuyor.
Kız arkadaşım Beşiktaşlı.

-Beşiktaşlılar kaleyi içten fethetmişler yani. Beşiktaşlılar'ın kız arkadaşını yakın markaja almaları lazım senin transferin için yani.
Bulurlarsa yaparlar (gülüyoruz)

-Keyseri'de mi yaşıyor?
Yok Ankara'da.

-Adresi verdin sen şimdi. Bulunabilir yani
Zor ama.

-Ben kızarkadaşınla bir röportaj yapmak istesem. Kabul eder mi?
Etmez. (Gülüyoruz)

-Yoksa sen mi izin vermezsin?
Bende izin vermem, yani göz önünde olmasına gerek yok.

"İSTANBUL BENİ KORKUTMUYOR"
-Peki bir şey soracağım sana. Anadolu kulüplerinden o kadar yetenekli futbolcular var ki, İstabul'a geliyorlar ve 1 maç oynayıp geri dönenler bile oluyor. Bunu sonunda büyük takım hakkını kullanamamış oluyorlar. İstanbul'a geliyorsun, 1-2 maç kötü oynasan başlıyor yok gece hayatı var, şöyle yaşıyor böyle yaşıyor denilmeye. Binbir türlü kulp takılıyor. İstanbu'lda futbol oynamak adeta profesörlük gerektiriyor. Bu seni korkutmuyor mu?
Bu beni korkutmuyor. Sonuçta ben kendimi bildiğim için, ben kötü oynarsam maçta konsantre olamadığım için kötü oynarım. Yoksa başka türlü kötü oynamam. Bunun en güzel örneğini Beşiktaş'ta Burak yaşıyor. Herkes diyor ki Burak'la İbrahim Toraman kanka, işte gece barlar falan. Bence o doğru değil. Neden doğru değil. Burak geçen sene 2. ligde oynuyordu. Bunu kimse düşünmüyor. O çocuk şimdi birdenbire geldi Beşiktaş gibi bir camiada top oynamaya başladı. Oranın atmosferini yaşamaya başladı, oranın yükümlülüğünü kaldırmaya başladı. Burak'a özellike Beşiktaş taraftarı şans vermeliler. Bence onları yuhlamaları Burak'a bir artı kazandırmaz.

-Burak'la tanışıyorsun.
Burakla ben 2 senedir tanışıyorum ama Burak benim çok sevdiğim bir kardeşim.

-Burak'ın oynadığı mevkiyi biliyorsun.
Forvet oynuyor Antalya'dan biliyorum ben onu. Beşiktaş'ta aslında iyi de top oynadı ilk 8-9 hafta. Sonra o yükü kaldıramamaya başladı. Sonuçta 2. ligden gelmiş. Antalyaspor'la Beşiktaş'ın hedefleri çok farklı. Beşiktaş'ın taraftarı farklı, Antalya'nın taraftarı farklı. Ama bence Burak'a sahip çıkmaları lazım. Çünkü Burak'ın önümüzdeki senelerde Beşiktaş'a çok fazla faydası olacak. Çünkü sonucu değiştiren bir futbolcu. Böyle bir yeteneği var.

-Şimdi sözlü yapalım seninle. (gülüyoruz) Baban hangi takımı tutuyor?
Fenerbahçe

-Kaç kardeşsiniz?
3 erkek kardeşiz. En küçük benim.

-Abilerin hangi takımı tutuyor?
Biri Beşiktaş, biri Galatasaray.

-Annen?
Annemde Galatasaraylı. 2 Galatasaraylı, bir Fenerli, bir Beşiktaşlı var. Ortanca abimle babam kavga ederler Fenerbahçe - Galatasaray maçlarında. Bende abim fazla yüklendiği için babama destek çıkarım.

-Yani sen evdeki rekabette dengeyi sağlamaya çalışıyordun?
Evet aynen öyle (Gülüyoruz)

-Gol atmak mı daha zor, evde dengeyi sağlamak mıı daha zor?
Evde dengeyi sağlamak daha zor.

-Ama bir gerçek varki sen hangi a takımını tercih edersen hepsi o takımını tutacak. 
Tabii hepsi o takım taraftarı olacak. Sonuçta beni sevdikleri için.

-Futbolcu profesyonelleştikçe ailede profesyonelleşiyor değil mi?
Sonuçta yaişam tarzın değişecek, gözönünde daha fazla olmaya başlayacaksın. Benim abilerim olsun hepsi daha fazla dikkat edecek sonuçta. Kendileri onlar bana benden daha fazla dikkat ediyorlar.

-Mecburen bir hayat standartı çıkıyor ortaya.
Mecburen, çünkü gözönünde oluyorsun.

-Bundan sıkılıyor musun?
Her zaman değil ama bazen zçok sıkılıyorum. Çünkü fazla göz önünde olmayı aslında sevmiyorum ben. Fazla kalabalık ortamlardan da...

-Hayatta en çok ne sıkıyor seni?
Fazla üstüme düşülmesi.

-Bir konu üstüne düşülmesi mi mesela?
Bir konunun üstüne düşülmesi ve o konunun içinde de ben varsam benim üstüme düşülmesi. Yani üstüme çok düşülmesini çok sevmiyorum.

-Aslında sorduğum ama cevabını alamadığım bir soru vardı senden. Şimdi cevabını aldım sayılır. Tranferini sezon sonuna bıraktığını ve düşünmediğini söyledin ya demek ki bunun nedeni o konunun içinde sen olduğun için fazlaca üstüne düşülmesini istemediğinden böyle yapıyorsun. Bazen kaçıyor musun?
Kaçış da var illaki ama biliyorum ki onu düşünsem, ona yoğunlaşsam hangi takıma gideceğim diye, futboluma olumsuz etki edeceğini biliyorum. Ama ben oluruna bıraktığım zaman daha rahat oluyorum.

-Şimdi taktik sorular. Giyinmeyi seviyor musun?
Seviyorum evet.

"ÇOK RENKLİ SEVMEM"
-En çok tercih ettiğin renkler?
Beyaz. Çok fazla renkli sevmiyorum.

-En çok nelerden hoşlanırsın?,
Sinemaya gitmeyi, arkadaşlarımla vakit geçirmeyi, araba sürmeyi, müzük dinlemeyi severim.

-Hayatta en sevmediğin nedir?
Hayatta en fazla sevmediğim, yalan. Bana insan dürüst gelirse bende ona dürüst olurum. Dürüst olursa yapamayacağım şey yoktur. Ama arkamdan oyun oynanır ve bunu ben sezersem çekerim kendimi. 

-Birşeyi söylemek istemediğinde yalan söylememek için ne yaparsın?
Bazen tatlı yalanlar vardır hani insanın kalbini kırmamak için. Onu bazen yaparım ama insanın kalbini kıracak yalanlar söylemekten kaçınırım, mümkün olduğunca da söylemem zaten.

-Peki bu röportajda tatlı yalanlara başvurdun mu?
Yok. Hiç başvurmadım. Ne dediysem gerçek. Hepsi samimi. Galatasaray dahil ailem dahil, aşk hayatım dahil.  Hiç yalana başvurmadım. Galatasaray'la da Fener'le de görüştüğüm doğru ama hiçbiri net değil.

-Görüştüm derken birebir kendinin görüşmediğini söylemiştin...
Menajerim görüştü.

-Hiç birebir görüşmedin mi?
Sadece Adnan Polat'la,  Adnan Sezgin'le uçakta tokalaştık ama hiçbir şey konuşmadık.

"SÖZLEŞMEM BİTMEDİ NİYE KAÇIRSINLAR!.."
-Türkiye'de futbolun yakın tairihine kadar böyle gözönünde olan futbolcular transfer dönemlerinde kaçırılmışlardır. Böyle giderse kaçırılacaksın.
Tarık. (Gülüyoruz)

-Mesela  Hasan Vezir'in kaçırılması çok ilginçtir. Kendisi anlatmıştı bize, tam filmlerdeki gibidir. Böyle kararsız kaldığın sürece kaçırılırsın yani. Hiç böyle bir şey aklından geçti mi?
Hiç geçmedi. Yani sonuçta zorla olacak birşey değil bu. Sonra sözleşmem bitmedi niye kaçırsınlar. Sözleşme bitse kaçırırlar ama sözleşmem devam ediyor.

-Büyük takım olgusunda önemli unsurlardan bir taneside taraftar. 3 büyüklerde...
Beşiktaş taraftarını seviyorum. 90 dakika sıusmayışlarını seviyorum ama bazen de futbolcularını yuhlamalarına kzıyorum. Bence bu çok gereksiz. Ben bunu Galatasaray ve Fenerbahçe'de görmedin mesela. Yani taraftarın bir futbolcuya yoğunlaşmasını. Beşiktaş'ta gördüm ama Beşiktaş taraftarını seviyorum.

-Daha çok şey sorarım ama artık seni rahat bırakayım. Bayağı ıncık cıncık yaptık.
Bayağı yaptık. (Gülüyoruz)

[email protected]