Erdoğan Arıca: “Bir daha tuzağa düşmem !..“
Yayınlanma Tarihi 9 Ocak 2007 Sal 13:35
Ligtv.com.tr Antalya röportajları sürüyor. Kayıt cihazımızı ve fotoğraf makinemizi bu kez de Gaziantepspor Teknik Direktörü Erdoğan Arıca için çalıştırdık.
Arıca, 5 yıllık aradan sonra Gaziantep'e dönmenin heyecanını yaşıyor. Yıllar öncesinin efsane Gaziantep'ini şampiyonluk parolasıyla yola çıkaran ancak sonrasında özellikle Trabzon'da bir basın mensubuyla yaşadığı kavgayla gündeme bomba gibi düşen Erdoğan Arıca o günleri anlattı. Gazetecinin tuzağına düştüğünü söyleyen Arıca kendi ufadesiyle artık daha tecrübeli. "Ne iyi ne de kötü durumda" dediği Gaziantepspor'u ilk olarak yukarılara taşımak istiyor. Ama kafasındaki asıl hedef: Anadolu'dan bir şampiyon çıkarmak.
İşte Ligtv.com.tr Genel Yayın Yönetmeni Cem Kurel ve Haber Müdürü Erdem Erol'u konuk eden Erdoğan Arıca'nın açıklamaları:
"NE İYİ, NE DE KÖTÜ DURUMDAYIZ"
-Erdoğan hocam Gaziantepspor’u geldiğinizde nasıl buldunuz?
Antep önceki yıllara baktığınız zaman son 2 yıl hariç hep yukarılara oynayan bir resim vermiştir Türk futboluna. Maalesef son 2 yıldır; geçen sezon ve bu sezonun ilk yarısı itibariyle istenilen yerde değil. Ama kötü de puan toplamamışlar. İyi de değil ama kötü de değil. İdmanlara çok çoşkulu başladık. Katılımcı ve coşkulu bir oyuncu grubuyla çalışıyorum. Herşeyin çok güzel olacağına inanıyorum. Geriye de çok dönmek istemiyorum. Kısaca iyi değil ama kötü de değil.
-Kaç yıl sonra yeniden Antep’e döndünüz?
5. sene bu yıl.
"O KADROYU HİÇBİR ANADOLU TAKIMI KURAMAZ"
-O dönemki kadroya baktığımız zaman çok iyi isimler vardı.
Fatih Tekke, Mustafa Şahin, Erhan Albayrak, Mert, Ramazan, Mehmet Polat, Kemal, Batista, Romashenko, Hakan Bayraktar... Yani o kadro gibi bir kadro bir daha Anadolu’da kurulmaz. Mümkün değil. Öyle bir kadro kurma şansı yok bir daha.
-Niye yok?
Sayın Celal Doğan müthiş bir kadro oluşturmuştu. Bir de o kadronun üzerine hiç hesapta olmayan Batista ve Kemal gibi 2 tane yüksek tempolu oyuncu çok katkıda bulunmuştu. Ve o takım 15. hafta ligde lider oldu. Onun için zor diyorum. Bir de en yaşlısı 27 yaşındaki Mert’ti. O takıma istediğin gibi yük ver. Çok hassas olmaya gerek yoktu. Tabii ki onlar geçti. Onun bana bir tek şansı var burada çok rahatım. O eski başarılardan dolayı kötü hiçbir şey düşünmüyorum; o çok önemli. Psikolojik olarak oraya çok rahat gidiyorum. Çünkü ne düşünürsen o olur; hiç kötüsü aklıma gelmiyor.
"İLK HEDEF YUKARILARA ÇIKMAK"
-Gaziantepspor eski günlerine döner mi?
Şimdi bizim hedefimiz bu yıl bulunduğumuz sıralardan kesinlikle yukarılara çıkmak ve bu arada da yapılanmak. Oyuncu bazında ama ilk amacımız yukarılara çıkmak.
-Bir transfer çalışması yapıyor musunuz?
Ben göreve başlamadan önce bir tane oyuncu zaten almışlar, Fransız bir stoper Afanao... O’nu bekliyoruz çarşamba günü gelecek. İyi bir stoper diyorlar benim bir bilgim yok. Biz bir oyuncu daha alacağız. Yerli bir savunma oyuncusu almaya çalışıyoruz.
-1 kişi?
Fazla trasfer peşinde değiliz. Kadro yeterli. Savunma problemi var bizim takımın. Tabii ki bu savunma sadece savunma oyuncularıyla ilgili değil. Takım savunmasıyla ilgili. 18 gol atmışız 25 gol yemişiz. Çok kötü..
-Aşağısıyla yukarısı arasında çok puan farkı yok.
Çok basit bir örneğini vereyim 4-5 hafta öncesi Gençlerbirliği potadaydı şimdi 5. sırada. 4 maç kazandılar. Yani kazanmak çok önemli.
-Fikstüre bakarsak sizin için nasıl?
İlk başta biraz sert gibi gözüküyor. Denizlispor ile oynayacağız dışarıda. Beşiktaş gelecek. Trabzon’a gideceğiz, Galatasaray gelecek. Sert bir trafik ama nasıl olsa bu takımlarla oynayacağız. Önemli olan bizim yapabileceklerimiz.
-İlk 4 hafta iyi maçlar olacağa benziyor.
İyi maçlar evet.
-Dolayısıyla buradan beklediğiniz bir puan vardır.
Lig böyle bitse demek ki Gaziantepspor’a bir şey olmuyor. Demek ki Gaziantepspor iyi de değil ama kötü de değil. Biz daha iyi yapmaya çalışacağız. Süper Lig’de fikstür zor kolay diye birşey yok. Oynamazsan seni herkes yener. Oynayacaksın. Bu takımlarla nasıl olsa oynayacağız ama 1. hafta ama 11. hafta.
"TAKIMDA ÖZGÜVEN EKSİKLİĞİ VAR"
-Oyuncularınıza neler anlatıyorsunuz, neler aşılıyorsunuz?
Bizim oyuncuların bir tek kendine güvenleri eksik. Bir de sıkı bir takım değiliz. Biz sadece hem fizik olarak hem de psikolojik olarak oyuncuları hazırlamaya çalışıyoruz.
-“Sıkı bir takım değiliz” derken bireysel olarak yeterli görüyorsunuz ama takım olamama sıkıntısı mı var?
Evet o sıkıntı var. Onu halletmek zorundayız.
-Çalışmalar başlayalı ne kadar oldu?
5. gün
-Bu 5 gün nasıl geçti?
Son derece mutluyum. Yani oyuncuların idmana katılışından ve davranışlarından son derece mutluyum. Takım olma yolundalar.
-Yıllarca Celal Doğan başkanlığı, ardından bir kan değişimi yaşandı. Bu kolay değil belki de.
Bizim sorunumuz şu an. Geçmiş önemli değil. Şu an önemli, şu anı değerlendirmek önemli ve kısa vadede de gelecek önemli. Olmuşlara, geçmişlere bakmamak lazım bir yere gidemeyiz. Şu anı değerlendirmek ve gelecek için planlar yapmak önemli.
-Puan cetveline bakıyoruz, iç saha puan durumunda 5.’siniz.
Sorunlarımızdan bir tanesi de o.
-5 galibiyet 2 beraberlik, 2 mağlubiyet ve alınan 17 puan. Bu iç saha maçlarında.
Geçen sene tam tersiydi, içeride kazanamıyordu. Bu yıl tam tersi olmuş. İçeride kazanıyorlar, dışarıda kazanamıyorlar. Tabii ki bunların hepsini teknik adam hesap eder ve ona göre takım kurgusuyla da oynar.
-20 puanın 17’sini iç sahada kazanıyorsa o takım içeride cesaretli dışarıda korkak mı oynuyor demektir?
Oyuncularla birebir yaşamadım. Sadece dışarıdan büyük maçları izliyoruz diğer maçları da televizyon özetlerinden görüyoruz. Ve oyuncu kalitesini zaten mesleğimiz gereği biliyoruz. Ama içine girdiğimiz zaman oyuncuların kalitesini daha farklı görüyorsunuz. Mesela ben bazı oyuncuları tanıyordum ama bu kadar yetenekli olduklarını bilmiyordum. Bir iki tane oyuncu benim beklediğimden daha iyi. Çok hoşuma gitti. Çünkü detayları çalışmayınca bunu bilemiyorsunuz.
-Ama bunu gelince gördünüz.
Gelince gördm ama oyuncuyla çalışmadan net olarak belli olmuyor.
"ÇOK ÖNEMLİ TEKLİFLER GELDİ AMA ANTEP'İ TERCİH ETTİM"
-Erdoğan Arıca’ya teklifler vardı. Neden Gaziantepspor’u tercih etti?
Hakikaten bana çok önemli paralarla çok önemli tekliler geldi ama ben geçen sezon benim istediğim derecede başarılı bir sezon geçirmedim. İlk defa kötü sonuçlar alan birtakımda çalıştım. Bu yıl daha farklı bir takımda çalışmalıydım. Gaziantepspor’u dışarıdan izliyordum, bildiğim yer. Oyuncu kalitesini de biliyorum. Oyuncu kalitesi doğrultusunda neticeler alamadı. Bizim yapacağımız bu olan mevcut oyuncuların potansiyelini daha çok açığa çıkarmak. Başka bir sorunumuz yok.
-Ben Erdoğan Arıca’nın Gaziantepspor’u neden tercih ettiği sorusunun cevabını tam alamadım.
Hem burada yaşadıklarım, hem Gaziantepspor takımının kadrosunun lige yeterli olmasına rağmen bu kadroya eşdeğer sonuçlar alamaması. Ondan dolayı buraya isteyerek güvenerek geldim daha iyi sonuçlar alacağımızı biliyorum.
-Bir vefa söz konusu mu?
Vefa da şöyle vefa: Oradan istemeyerek ayrılmıştım. Orada çok iyi bir takım vardı, mükemmeldi, son derecede başarılıydık. Orada istenmeyen nedenlerden dolayı, benim de hatalarımdan dolayı, ayrılmak zorunda kaldım. Bir dönüş Antep’teki ilk dönemimin devamı diye de düşündüm, heyecanlandım yani. Ve telefonda anlaştım. Başkanın yüzünü görmeden anlaştım. Para da konuşmadım. Hatta daha sözleşmede dahi imzalamadım. Onlar takımı bana verdiler ben çalışıyorum.
-Ne kadar süreli anlaştınız?
O bizim aramızda.
-Hedef sadece sezon sonuna kadar değil herhalde.
Onlar isterse ben gene Gaziantep’te çalışacağım. Onların isteğine bağlı. 6 ay çalışacağız kısmet olursa. Belki beğenmeyebilirler.
"HİÇ UZUN SÜRELİ ÇALIŞAMADIM"
-Bütün hocalar bir oradasınız, bir burada, o gidiyor öbürü onun yerine geliyor. 3-4-5 sene bir yerde çalışma olmuyor.
Benim antrenörlükte yapmadığım tek şey bu. Bir tek Çanakkale’de 2 yıl üstüste çalıştım. Başka takımda da o kadar uzun çalışmadım. Bu neden oluyor? Bazen siz mutlu olmuyorsunuz. Bazen takımda gelecek göremiyorsunuz. Bazen de sizi istemiyorlar.
-Giderken şartlar farklı oluyor gidince farklı mı oluyor. Verilen sözler tutulmuyor mu?
Çeşitli problemler oluyor. Benim yapacağım tek şey uzun vade bir kulüpte çalışmak. Yapmadığım tek şey o. Bunu yürekten istiyorum. İnşallah Gaziantep’te başarılı oluruz, kesinlikle seneye çalışmayı düşünüyorum. Göreceksiniz eğer çok aksi bir şey olmazsa devam edeceğim. Niyetim bu. Ama siz istiyorsunuz yönetim isemiyor, yönetim istiyor siz sıkılıyorsunuz ama benim öbür hocalardan bir farklılığım var Samsun’a 3 sefer gittim, Gençlerbirliğin’e 2 sefer gittim, Gaziantep’e de 2. gelişim. Ben çok kulüpte çalışmadım ama bir kulübe 3 sefer gittim.
-Sizi gönderenler mi geri çağırıyor? Yoksa yönetimler mi değişiyor da siz tekrar gidiyorsunuz oralara?
Beni bu yönetim göndermemişti. Benim antrenörlük hayatımda farklı şeyler oldu. Göztepe liderdi ben bıraktım. Antep liderdi yönetim bıraktırdı. Yani bazen de olmuyor. Çünkü Göztepe’de takımın istikbali için bırakmak zorundaydım.
"DIŞARIDAN BANA BAKIP AGRESİF DİYORLAR"
-O zaman bu sizin hocalığınızla ilgili değil, sizin kişisel yapınızla ilgili.
Dışarıdan beden dilim yüzünden herkes bana “Agresif Erdoğan” diyor. Benim agresifliğim 1-2 sefer olmuştur o da tavan yaptı. Birbiriyle kavga eden antrenörler var hiç konuşulmuyor. Birbiriyle yumruk yumruğa kavga eden antrenörler var onlar benim kadar agresif olmuyor. Benim lobim futbolcular, başka kimse değil. Biraz da ikili ilişkilerim zayıf. Fazla medyatik değilim, olmak da istemiyorum.
-Kulis?
Kulisçi hiç değilim.
-Lobi yapmıyorsunuz.
Lobim yok zaten. Benim lobim çalıştığım kulüpler. Bir daha alıyorlar beni bir daha alıyorlar beni. Samsun’a 3 sefer gittim. Bana diyorlardı ki “Atatürk bile senin kadar Samsun’a çıkmadı”. Bunlar biraz da benden kaynaklanıyordur. Bazen de vücüdümuz gergin oluyor mesela 2 sefer liderken takımdan ayrılışım. Belki de kendimi kontrol edemiyordum. Yanlışlar yapıyordum. Çünkü bir takım yakalamışsınız, lidersiniz, şampiyonluğa gidiyorsunuz. Ama tabii ki gittikçe tecrübeleniyorsunuz. Daha sakin oluyorsunuz, ama bir de heyecanlı olmakta fayda var.
-Taraftar da böyle oturan teknik direktör istemiyor. Belki dünyanın en iyi teknik direktörünü getirseniz bile orada durdu mu “Ya şuna bak, oyunu okumuyor, hiç müdahale etmiyor” diyor insanlar.
Şimdi kime göre teknik direktör olacağız; o da önemli. Çok heycanlı olsanız “Ya amma da heyecanlı sakin olamıyor” diyorlar. Sakin olsanız “Ooo heyecanını yitirmiş” diyorlar. Yani o sonuçlarla ilgili. Futbol sonuçtur. Sonucu alırsan yaptığınız herşey doğru. Maalesef.
VE O ÜNLÜ KAVGA...
-“Benim agresifliğim 1-2 sefer olmuştur; o da tavan yaptı” dediniz.
Ama şimdi bakın ben bir gazeteciyle münakaşa ettim, bütün gazetecilerle münakaşa ettim sanki. Siz hiç kend aranızda kavga etmiyor musunuz?
-Çok.
Ben de biriyle edemem mi bir sefer ya. Ama o çok gündem oluşturdu
-Trabzon’daki kavgayı söylüyorsunuz.
Orada benim hatamdı, tuzağa düştüm. 2. sefer yine gittim Gençlerbirliği’yle oraya aynı gazeteci gene abuk subuk bir soru sordu ben de dedim ki “Bir daha tuzağa düşmeyeceğim”. Bu kadar basit. İlkinde beni tuzağa düşürdü amacına ulaştı. Benim hatam.
-Siz de o yörenin inasınısınız. Teknik adamlığınızda kırılma noktası gbi birşey miydi o?
Yüzde yüz; ama bakın ben o anı bir daha geriye çeviremem. O zaman daha gençtim, daha heyecanlıydım, artı lider bir Gaziantepspor olarak Trabzonspor ile oynamışsınız. Öbür hafta Galatasaray ile oynayacaksınız. Kaleci Ömer kırmızı kart görmüş, abuk sabuk bir soru hakikaten soru değil.
-Ne sormuştu gazeteci size? İnsanların hafızasını tazelemesi için anlatır mısınız?
Trabzon maçına kadar 1 sefer mağlup olmuştuk. 15. hafta Fenerbahçe’yi yendik lider olduk. Trabzon’a gittik. Ardından da Galatasaray ile oynayacağız; belki de devreyi lider bitireceğiz. 10. dakikada Ömer kırmızı kart görmüş, biz mağlup olmuşuz. Laf lafı açıyor; hep “Büyükler küçükleri yensin” istiyoruz. Ama ben o sene “Büyükler yenilsin” diye bekliyordum. Ki biz onları yakalayalım ve geçelim diye. Öyle bir psikolojide ben de kendimi kontrol edemedim, hep beyanat veriyorum oyuncularıma “Şampiyon olacağız” diyorum. Her idmandan sonra beyinlerini yıkıyorum. X bir takımın anrenörü olsam, mesela o zaman ligde Erzurum vardı. Erzurumspor’un antrenörü olsam da “Şampiyon olacağız” dersem siz ne derdiniz bana?
-“Hayal kurma” derdik.
“Delirmiş bu adam” derdiniz. Ama ben o takıma inanıyordum, oyuncular da inanmıştı. Biz hesaplar yapıyorduk. Oyunculara ve yerel basına -ki orada yaşıyorlar- “Fener’i yendiğimiz hafta biz lider oluruz” dedik ve olduk.
-Gazetecinin sorusu neydi?
Diyor ki bana “Siz şampiyon olamassınız”. Ben de "Oluruz" diyorum.
-Bu bir soru değil, bu bir yorum.
Evet soru değil. Artı yorumu gazetesinde yapsın. Ama ben tuzağa düşüyorum. Sen ne diyorsun ben senin gibi sakin değilim o zaman. “Anadolu şampiyonu olacağız” diyorum, “Fener de Anadolu’da” bir takım diyor. Ne olursa olsun gazeteci istediğini sorar ve beni tuzağa düşürdü. Ben de söylüyorum açık yüreklilikle.
-Yani gazeteci gazeteciliğini yaptı. İyi de gazetecilik yaptı.
İyi gazeteciymiş tabii ki yani. Bütün Türkiye ondan bahsetti. Öyle enteresan bir şey ki o akşam haberlerde, her haber programında ben vardım. Kardeşim aradı beni “Abi sen ne yaptın?” dedi. Televizyonu açıyorsunuz hangi kanalda ne var diye bir bölüm varya, her kutuda ben vardım. Bu benim hatam. “Olamazsın 4 büyük değilsin” diyor. “Ya kardeşim Trabzonspor’un büyüklüğüne sen ben karar veremeyiz. Trabzon 4 büyük zaten olmuş. Onu ben değiştiremem, ama biz daha önde olacağız” diyorum “Hayır buna sen karar veremezsin” diyor. Ben de o zaman bir laf kullandım, en son kullanacağım lafı. Demek ki o zaman ben gergindim. Aynı gazeteci 1 sene sonra Gençlerbirliği’yle ligin en son maçına gittik Trabzona. Gençlerbirliği 2. yarı tavan yapmış bir takımdı Galatasaray’dan sonra en çok puan toplayan takımdı. Ben oradan ayılacağımı 3 hafta önce söyledim. Sayın Cavcav’a “Ben ayrılacağım” dedim. Bunu gazeteci başka türlü sordu bana. Hocam “Şu şu şu olaydan dolayı mı ayrılıyorsun?”. “Tuzağa düşmeyeceğim o bir sefer olur” dedim aynı gazeteciye.
"ŞAMPİYONLUK HAVASINA BÜRÜNMEK GERGİNLEŞTİRİYOR"
-Hocam kaç yaşındasınız şimdi?
52
-O zaman 47 yaşındaydınız.
Yaşla çok ilgisi yok bunun herhalde kendimi kontrol edemedim.
-Şampiyonluk havasna bürünmek insanda farklı tepkiler mi ortaya çıkartıyor?
Demek ki daha gergin oluyorsun. Sakin düşünemiyorsun. Ne güzel sen sakin sakin cevap verdin: “Gazetecinin sorusu soru değil, yorum”. Yaptı gazetecilik başarılı oldu. Şimdi de sanıyorum Trabzonspor’un basın danışmanlığını yapıyor.
-Hiç sonra bir araya geldiniz mi?
Yok televizyonda telefonla canlı bağlantıda konuştuk onunla. Adam amacına ulaştı, başarılı oldu, bizi de tecrübeli yaptı. Bir daha o hatayı yapmazsan tecrübeli olursun, aynı hatayı birdaha yaparsan terübeli olamazsın. Mesela ben 1 yıl önce kötü sonuçlar aldıysam bunun muhasebesini yapmıyorsam “Nerede hata yaptım?” diye düşünmüyorsam doğruyu bulamam, tecrübeli olamam ki yaşanmakla tecrübeli olunmaz. “Hata eşittir tecrübe” diyeceksin. Bir de benim başka bir problemin şey herhalde. Ben bazı şeylere “Hayır” diyorum.
"HAYIR DEMEZSEN EVETİN ANLAMI NE?"
-Ne gibi şeyler hocam?
Benim doğrularım olmayınca hayır diyebiliyorum. Bir şeylere “Hayır” demek lazım ki evetin anlamı olsun.
-Herşeye “Evet” der ve sonra o sözü tutamazsak problem yaşarız. “Hayır” diyebilmek güzeldir hocam.
Birşeylere “Hayır” diyemezseniz “Evet”in anlamı ne? Hiçbirşey değlki o zaman.
-Genelde evetten çok hayır mı dersiniz?
Yok öyle değil de eğer ki benim doğrularımın dışında birşeyse fikrimi söylüyorum. “Hayır bu yanlış” diyorum.
"HAYALİM ANADOLU'DAN ŞAMPİYON ÇIKARMAK"
-Yine “Ben şampiyon olacağım” diyecek misiniz?
Bu sene değil ama benim bir hayalim Anadolu takımıyla şampiyon olmak. Ben onu 2 sefer yakaladım 2’sinde de direkten döndüm.
-Neden direkten döndüğünüzü biliyorsunuz.
Olsun yani o kadar şey yapmaya irdelemeye gerek yok. Geçmiş.
-Ama bunlar ileriye dönük birer ders niteliğinde.
Şu an varya, şu anı değerlendirmek çok önemli. İnanın samimi söylüyorum, psikolojim çok rahat. Belki Gaziantepspor’un o eski başarısından dolayı kötüyü düşünmüyorum. İyiyi düşünmek en önemlisi. Onun için çok rahatım.
-Ben de sizi çok rahat gördüm. 4-5 sene önce Antep’e geldiğimde o zaman daha bir gergin Erdoğan Arıca vardı karşımda.
O zaman takıma çok inanıyordum. Bakın samimi söylüyorum, o takım benimle ilgili değil sayın Celal Doğan’la, futbolcularla ve teknik ekiple artı Gaziantep seyircisiyle inanmıştı. Herkes “Bu sene şampiyon Anadolu’dan” diyordu. O bir ekip çalışmasıydı. O tek başına olmuyor. O ne Erdoğan’la, ne futbolcuyla, ne Celal Doğan’la tek başına değil. Ekip işi.