Derbi biter, maç sonu yeni bir derbi başlar!

Derbi biter, maç sonu yeni bir derbi başlar!
Ligimizde "derbi" maçlarının atmosferi; maç öncesi, maç içi ve maç sonrasıyla gerçekten çok farklıdır. Günümüz şartlarında, özellikle sosyal medya kullanımındaki geometrik artışların da etkisiyle; her derbi maç; saha içindeki üst düzey mücadelenin haricinde, saha dışında ve tüm iletişim kanallarında da fazlasıyla tekrar tekrar yaşanır. Derbi biter, maç sonu yeni bir derbi başlar! Bazı maçlar günlerce, bazı maçlar ise aylarca hatta yıllarca konuşulur ve tartışılır…

Dünyanın en zor derbilerinden birisi olduğu genel kabul görmüş olan bir Galatasaray-Fenerbahçe derbisi daha bu akşam acısıyla tatlısıyla tamamlandı.

Ülkemiz şartlarında "modern zamanların gladyatörü" izlenimi veren ve sahadaki "ıssız adam" konumunda her şeyle tek başına mücadele etmesi beklenen ve şartlar ne olursa olsun hiçbir hatası asla kabul görmeyecek olan bir hakemin işinin ne kadar zor olduğunun takdirini ise kıymetli okuyuculara bırakıyorum.

Sezonun bu akşama kadar en formda hakemlerinden birisi olan Halil Umut Meler de bu "mission impossible" kıvamındaki derbi maçını 'hasarsız' atlatmak üzere sahaya çıkmıştı.

Kanaatimce hakem ekibi 45+3'üncü dakikaya kadar maçı çok iyi seviyede getirmeyi başardı.

Halil Umut Meler
 yönetici kimliğini kabul ettirdi
Tisserand ve Berkan'a üst üste gösterilen doğru sarı kartlar; özellikle de maçın tek toplu çatışmasında (Dk. 33) yönetici ve önleyici hakemlik adına göstermiş olduğu örnek nitelikte dört sarı kart ile (Muslera, Marcao, Berke, Mert Hakan) müsabakanın hakemi, maçın kontrolünü tamamen eline almayı başardı ve yönetici kimliğini oyunculara kabul ettirdi.

Mesut Özil'in golünden önce İrfan Can'ın Kerem ile top kazanma mücadelesinde bir faul kararı beklenmiş olsa da, pozisyonda İrfan'ın ayağıyla önce topa hamle yaptığını, sonrasında elinin üstüyle dönerken Kerem'in bedenine yapmış olduğu 'itme' hamlesinin ise futbol mücadelesi sınırları içinde yer aldığını ve hakemin devam kararının doğru olduğunu düşünüyorum.

37'de Berkan'ın yakın mesafeden doğal konumdaki eline çarpan beklenmedik topta verile devam kararı da doğru idi.

Devreye girmeden hemen önce ise sahada tespiti çok zor olsa da dar alanda, top Ferdi tarafından oynandıktan hemen sonra topla oynama şansı kalmayan Marcao'nun ayak tabanının üst bölgesiyle Ferdi'nin kalf kası-diz arası bölgesine yapmış olduğu kontrolsüz hamlenin 2'inci sarı kartı gerektirdiğini düşünüyorum. 

Bu pozisyon esnasında ve ilk yarı bitiminde yapılan itirazdan dolayı teknik adamların görmüş oldukları sarı kartlar oyun kuralları gereği idi.

Maçın 78'inci dakikasında Mert Hakan'ın uzun pasına hareketlenecek olan Berisha'ya topsuz alanda iki elle, boyun-yüz bölgesine doğru yapılmış olan hamlenin hakem ekibince yakalanamamış olması ise Marcao'nun şansı oldu!

83'de Tisserand'ın top oynama alanında iken topa doğru uzatmış olduğu ayağının, Kerem'in ayak ucuna temasında verilen 2'nci sarı kart kararına ise katılmıyorum. Hakemin çok yakında ve dar açıda kalmış olmasından dolayı yanlış yorum yapmış olduğunu düşünüyorum. Bu yanlış tespit ise hem Tisserand'ın hatalı ihracına hem de atağın hemen devamında Kim Min Jea'nin Diagne'ye yapmış olduğu dikkatsiz hamleden kaynaklı potansiyel  bir penaltı kararının atlanmasına vesile oldu!

Hemen bir dakika sonra Diagne golle buluştu. VAR müdahalesi ile hakemin monitörden izleyerek verdiği faul kararının ise doğru olduğunu düşünüyorum. Zira, burada Diagne hem bacağını Berisha'nın koşu yoluna doğru çıkararak alttan bir temas sağladı hem de yukarıdan sol eliyle yapmış olduğu kuvvetli 'itme' sonucu rakibini yere düşürdü. Burada kabul edilemeyecek en büyük hata ise hakemin hemen önündeki bu mücadeleyi sağlıklı şekilde görmeyi başaramamış olması.

90+6'da teknik alanlarda verilen sarı kartlar ile Galatasaray teknik direktörüne protesto sebebiyle verilen 2'nci sarı kartın doğru olduğunu düşünüyorum.

İtme ihlalleri ve verilen kararlar daha çok tartışılacak
Maçın son saniyelerinde ise 'kader anlarından' birisi daha yaşandı. Kornerden gelen topa yükselmek üzere hamle yapan Berkan; Serdar tarafından arkadan iki elle şiddeti düşük ama etkili bir zamanlama ile itildi. Bu itme sonucunda Berkan, oynama şansı bulunan aktif bölgedeki topa yükselememiş oldu. Bu durum ise oyun kurallarında yer verilen ve cezalandırılması gereken 'dikkatsiz' bir 'itme' ihlali örneği teşkil etti. Hem maçın hakemi kaçırdı hem de video hakem bir izleme davetinde bulunmadı. Hâl böyle olunca da, maç içinde daha önce yaşanmış olan Diagne'nin itme sebebiyle iptal edilmiş olan golü ve İrfan Can'ın Mesut golü öncesi Kerem'i itip itmemiş olduğu konusu tekrar akıllara geldi.

'Maç içi standardı dışı' izlenimi veren bu kararlar ise maçın sonucu itibariyle maalesef yine yeni tartışmalara zemin hazırladı!

Özetle, hem bu derbideki hem de ligin diğer maçlarındaki benzer nitelikli 'itme' ihlalleri ve verilen kararlar daha çok tartışılacak. Elbette, futbol fiziksel bir mücadele oyunu ve temas kaçınılmaz. Ancak, görünen o ki futbol oynandığı sürece 'itme ihlallerinin niteliği' her daim tartışılmaya devam edecek!