Çalışınca oluyor
Yayınlanma Tarihi 29 Ağustos 2012 Çar 09:38
Aslında daha açarak söylemek, ‘herkes çalışınca’ ve hatta ‘yapacağını bilerek ve de aralıksız çalışınca’ demek gerekiyor...
Sınırlı kadrolu ve sorunlu Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi takımı, oturmuş, serpilmiş, özgüveni tam, sahayı bırakın kulübeye bile sığmayan geniş kadrolu Galatasaray’ı hakem penaltısıyla elinden kaçırdı. Bu çizgiye yükselebilmesini sağlayan birinci değer özellikle maçın ikinci yarısında ‘takımca çok çalışmaktı.’
Beşiktaş’ı ilk lig maçında çalışkanlıkla da açığını kapayamayacak bir takım gibi görmüştük. İkinci maçın ikinci yarısında çalışkanlığı ile iş yapacak bir takım olabildiğini gösterdi. Artık bunu biliyoruz ve hep bekleyeceğiz.
Geçen yıla göre, ‘Olmazlar ise perişan oluruz’ diye düşünülen adamlar takımda yoktular... Quaresma, Simao, Ernst ve sakat Almeida,İsmail...
Ama bir maçın akışı içinde bile kendine gelip iş yapan bir ‘Beşiktaş vardı!’
Özgüvenini kazanmak için bin sorun ile savaşan Beşiktaş’a bunu sağlayacak, yandaşlarına güven getirecek bir galibiyeti, penaltı icat ederek elinden alan hakemler acaba rahat uyuyabiliyorlar mı?
Felek her türlü cefasını toplayıp geldi çöktü Beşiktaş’ın üstüne.
Bir önceki yönetim kasayı da itibarı da yerle bir etti! Para yok, Avrupa yok!
Yıldız dediğin Quaresma parayı alıyor ama el feneri kadar ışık göstermiyor!
Milyonlar ödeyip umudunu bağladığın Almeida, Fernandes “Benim keyfim yok” deyip, gitmeyi istiyorlar! İyi de ben ne olacağım?Va mı böyle bir “canım çekmedi gideyim, canım çekmedi oynamayayım” durumu?Onlara güvenerek milyonlar yatırıp yola çıkmış kulübün hali nice olacak?
Tasarruf edeyim diyorsun, daha sezon başlamadan İsmail sakatlanıyor. Lig başlarken kaleci McGregor, ilk maçta Almeida, ikinci maçta Mustafa!
Kapatılması gereken iki büyük açık İsmail ile Mustafa. Sınırlı kadro, adam almadan işini yürütemez. Harcamaları kısarak kapatılan açıklar şimdi yeniden açılacak! Transferin bitmesine birkaç gün var! Para yok, zaman yok!
Bir kısım medya ve ne yazık ki bir kısım taraftar kulübün içinde bulunduğu koşullara göre değerlendirme yapmıyor!
Hatta bir kısım yönetici... Göreve soyunurken durumu araştırmamış, görev arkadaşlarını soruşturmamışlar sonradan maraza çıkardılar!
Fikret Orman’ın sıkılıp, yılmasından korkuyorum.
Ama böyle taraftar desteği olursa... Adamın da çalışma isteği sönmez. Son maçta en iyi oynayan kesim onlardı.
İŞTE BU
Beşiktaş geçen yıl seyirci densizliklerinden ötürü bir buçuk trilyon cezaya yedi. Bırakın paranın çokluğunu, ‘ceza ödetecek’ davranışta bulunmak yakışıksız. Beşiktaşlı duruşu deyip duracaksınız sonra sık sık delleneceksiniz.
Geçen yönetim bunlara karşı kesin tavır koymadı!
“Aman taraftar üstüme gelmesin” yaklaşımı.
Bu bir yandan da “bana dokunulmasın, ama kulübe zarar verilebilir” demek.
GS maçında locada birileri densizlik etmiş. Yönetim buna karşı kesin tavır koydu. Loca iadesi istedi ve onları ihraç talebi ile disiplin kuruluna gönderdi... Adli süreci başlatacağını duyurdu...
İşte bu...
Kulüp korunacak ise her şeye karşı korunacak. Temel değer kulüp. O olmaz ise ötekiler yok!
Densiz taraftar yalnız kulübe sorun yüklemiyor. Gerçek taraftarı da rahatsız ediyor. Korkutuyor. Tribünden kaçırıyor.
Tribünler sövüp sayıp korku estirenlerin değil.
ZOR, AMA ÇÖZÜM
İlk iki maçta iki forvetini yitirdi Beşiktaş. Almeida birkaç haftada gelecek ama Mustafa’nın işi uzun. Zaten hücumcuya gerek vardı, şimdi çok gerek var.
Dar zamanda olmayan para ile adam almak kolay iş değil. Hele ‘mecbur olduğunu’ bilen naz yapar, fiyat artırır.
Quaresma’yı Fenerbahçe’deki Alex yaklaşımı ile kenara koyma yolu seçseler idi, şimdi o hazır durumda olur, çözümde geçici rol verilirdi.
Gene de düşünülebilir.
Hem soruna çözüm olmaz ise yanındaki taraftar da ona sırtını döner...
BIKTIK, USANDIK
Beşiktaş’ın Quaresma ile büyümediği açık bir gerçek. O zaman gittiğinde küçülmeyeceği de apaçık. Bunun fark edilmemesinden bıktık usandık.
Sınırlı kadrolu ve sorunlu Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi takımı, oturmuş, serpilmiş, özgüveni tam, sahayı bırakın kulübeye bile sığmayan geniş kadrolu Galatasaray’ı hakem penaltısıyla elinden kaçırdı. Bu çizgiye yükselebilmesini sağlayan birinci değer özellikle maçın ikinci yarısında ‘takımca çok çalışmaktı.’
Beşiktaş’ı ilk lig maçında çalışkanlıkla da açığını kapayamayacak bir takım gibi görmüştük. İkinci maçın ikinci yarısında çalışkanlığı ile iş yapacak bir takım olabildiğini gösterdi. Artık bunu biliyoruz ve hep bekleyeceğiz.
Geçen yıla göre, ‘Olmazlar ise perişan oluruz’ diye düşünülen adamlar takımda yoktular... Quaresma, Simao, Ernst ve sakat Almeida,İsmail...
Ama bir maçın akışı içinde bile kendine gelip iş yapan bir ‘Beşiktaş vardı!’
Özgüvenini kazanmak için bin sorun ile savaşan Beşiktaş’a bunu sağlayacak, yandaşlarına güven getirecek bir galibiyeti, penaltı icat ederek elinden alan hakemler acaba rahat uyuyabiliyorlar mı?
Felek her türlü cefasını toplayıp geldi çöktü Beşiktaş’ın üstüne.
Bir önceki yönetim kasayı da itibarı da yerle bir etti! Para yok, Avrupa yok!
Yıldız dediğin Quaresma parayı alıyor ama el feneri kadar ışık göstermiyor!
Milyonlar ödeyip umudunu bağladığın Almeida, Fernandes “Benim keyfim yok” deyip, gitmeyi istiyorlar! İyi de ben ne olacağım?Va mı böyle bir “canım çekmedi gideyim, canım çekmedi oynamayayım” durumu?Onlara güvenerek milyonlar yatırıp yola çıkmış kulübün hali nice olacak?
Tasarruf edeyim diyorsun, daha sezon başlamadan İsmail sakatlanıyor. Lig başlarken kaleci McGregor, ilk maçta Almeida, ikinci maçta Mustafa!
Kapatılması gereken iki büyük açık İsmail ile Mustafa. Sınırlı kadro, adam almadan işini yürütemez. Harcamaları kısarak kapatılan açıklar şimdi yeniden açılacak! Transferin bitmesine birkaç gün var! Para yok, zaman yok!
Bir kısım medya ve ne yazık ki bir kısım taraftar kulübün içinde bulunduğu koşullara göre değerlendirme yapmıyor!
Hatta bir kısım yönetici... Göreve soyunurken durumu araştırmamış, görev arkadaşlarını soruşturmamışlar sonradan maraza çıkardılar!
Fikret Orman’ın sıkılıp, yılmasından korkuyorum.
Ama böyle taraftar desteği olursa... Adamın da çalışma isteği sönmez. Son maçta en iyi oynayan kesim onlardı.
İŞTE BU
Beşiktaş geçen yıl seyirci densizliklerinden ötürü bir buçuk trilyon cezaya yedi. Bırakın paranın çokluğunu, ‘ceza ödetecek’ davranışta bulunmak yakışıksız. Beşiktaşlı duruşu deyip duracaksınız sonra sık sık delleneceksiniz.
Geçen yönetim bunlara karşı kesin tavır koymadı!
“Aman taraftar üstüme gelmesin” yaklaşımı.
Bu bir yandan da “bana dokunulmasın, ama kulübe zarar verilebilir” demek.
GS maçında locada birileri densizlik etmiş. Yönetim buna karşı kesin tavır koydu. Loca iadesi istedi ve onları ihraç talebi ile disiplin kuruluna gönderdi... Adli süreci başlatacağını duyurdu...
İşte bu...
Kulüp korunacak ise her şeye karşı korunacak. Temel değer kulüp. O olmaz ise ötekiler yok!
Densiz taraftar yalnız kulübe sorun yüklemiyor. Gerçek taraftarı da rahatsız ediyor. Korkutuyor. Tribünden kaçırıyor.
Tribünler sövüp sayıp korku estirenlerin değil.
ZOR, AMA ÇÖZÜM
İlk iki maçta iki forvetini yitirdi Beşiktaş. Almeida birkaç haftada gelecek ama Mustafa’nın işi uzun. Zaten hücumcuya gerek vardı, şimdi çok gerek var.
Dar zamanda olmayan para ile adam almak kolay iş değil. Hele ‘mecbur olduğunu’ bilen naz yapar, fiyat artırır.
Quaresma’yı Fenerbahçe’deki Alex yaklaşımı ile kenara koyma yolu seçseler idi, şimdi o hazır durumda olur, çözümde geçici rol verilirdi.
Gene de düşünülebilir.
Hem soruna çözüm olmaz ise yanındaki taraftar da ona sırtını döner...
BIKTIK, USANDIK
Beşiktaş’ın Quaresma ile büyümediği açık bir gerçek. O zaman gittiğinde küçülmeyeceği de apaçık. Bunun fark edilmemesinden bıktık usandık.