Birçok kimsenin favorisi Barcelona, İnter'i geçemedi ve elendi. Futbol sahalarının en nefret edilen teknik adamı Mourinho Camp Nou'da maç sonunda iki eli ile de birincilik işareti yaparak sahaya fırladı. Halbuki Mourinho (yardımcısı L.Figo da eski Barcelona futbolcusuydu) eskiden van Gaal döneminde, Barcelona'da tercüman, scout ve teknik yardımcı olarak görev yapmıştı, ama Mourinho Fatih Terim'den de daha büyük bir ego sahibi olduğu için, maçın sonunda İngiliz centilmeni gibi davranamazdı, Katalanları delirtti.
Bu maç son derece anlamlı bir maçtı. Bilindiği gibi Rinus Michels, Cruijyff, van Gaal ve Rijkard gibi Hollandalıların teknik adamlıklarından bu yana, Barcelona Hollanda'nın çok paslı, çok yer değiştirmeli, ofansif 'total futbolunu' oynuyor. Takımın şu andaki teknik adamı Guardiola da, van Gaal döneminde takım kaptanı olarak total futbol ekolünde yetişmişti. Üstelik Barcelona, Messi gibi üst düzey bir oyuncuya da sahipti. Bu nedenle de Barcelona bu eşleşmede favori sayılmalıydı.
Ancak turu, İtalya'da oynanan ilk maçta Barcelonayı 3-1 geçen İnter, daha doğrusu Mourinho kazandı ve böylece finale çıktı. Bu nasıl oldu ? Hatırlanırsa bugün dünyada temelde hakim iki futbol sistemi var. Ya Hollanda tipi total futbol, yani Barcelona'nın oynadığı gibi, 4-3-3 varyasyonlarına dayalı ve göze güzel gözüken ve Messi, İniesta, Xavi gibi futbolcuların da yerden çok paslı futbolla güzelleştirdiği, estetik ve etkili futbol, ya da İtalyanların tercih ettiği, katı savunma , oyunu geride alan savunması ile kabul etme, kontratakla hızlı hücüm golü arama ve temelde 4-4-2 veya deplasmanda 4-5-1 gibi savunma ağırlıklı sistemler ile oynama.
Aslında hem Guardiola hem de Mourinho total futbolun yetiştirdiği teknik adamlar, ustaları da finaldeMourinho'nın karşısına çıkacak olan Bayern München teknik direktörü van Gaal. Fakat gerçek bir sokak çocuğu olan, hiç futbol oyunculuğu olmayan Mourinho ile gene futbolcu olarak şöhreti olmayan, General lakaplı, ve müthiş bir analist, gençlere fırsat veren, öğretmen yapılı olan van Gaal (yıldızlara değil de takım oyununa inanır) güzel futbolun katı İtalyan tipi alan savunmalı kontr ataklı futbol karşısında gol atmakta zorlandığını da bilmekte idiler.
Detaycı Van Gaal'in öğrencisi analist Mourinho, hem İtalyada'da çoğu İtalyan oyuncularla oynadığını bilerek, hem de Barcelona takımının kadrosunun çok daha iyi olduğunu bilmesi nedeni ile, İnter takımını Barcelona karşısında paslı hücum futbolu yerine, inanılmaz defansif anlayışlı bir sistemle oynattı. Şimdi İnter'in kendi sahasında 3-1 kazandığı ilk maçın istatistiklerine bakalım. Barcelona topa yüzde 68 hakim olmuş, toplam 635 pas yapmış, 568 tanesi başarılı olmuş. İnter ise yüzde 32 hakimiyet, 257 pas ve 173 isabetli pas üretmiş, yani Barcelona oynamış, İnter geriye yaslanıp seyretmiş. Öyle ki tek tek oyunculara bakıldığında Xavi 93 pas vermiş, Barcelona kalecisi bile 23 pas vermiş, ama İnter'in en çok pas vereni, savunmacı Zanetti 21 pas yapmış. Fakat İnter pasların yüzde 23 kadarını uzun pas atmış, Barcelona ise sadece yüzde 6 kadarını. İnter uzun pas sonucu yakaladığı pozisyonları gole çevirince de, aslında tur İtalya'da geçilmişti. Maçın son üçte birinde ise, skorun üstüne yatan İnter, toplam pasların yüzde 43'ünü yaparken , Barcelona son üçte birde toplam pasların yüzde 30 kadarını becerebilmişti. Tabii Barcelona'daki rövanşta Mourinho'nun ayni taktiğe devam etmesi kadar normal bir şey olamazdı. Çünkü İtalyanlardan bir kere golü yedin mi üstlerine geçmek çok zordur. Nitekim rövanşta İnter 1-0 kaybetti, ama turu geçti.
Ben hakem, şans, seyirci gibi faktörlerleri tartışmam. Benim için esas savaş, sistem ile bireylerin savaşıdır. Türk futbolunda sisteme pek inanılmaz, bireysel yıldızlara inanılır. Fatih Terim, gençliğinde başarılıydı, ve hem Galatasaray'da, hem de milli takımda işi 3-5-2 sistemi üzerine oturmuştu. Ama sonra egosu öne geçince sihiri kaybetti. Müthiş sistemci Mourinho da büyük egolu, bir yanı ile sert ve katı, ama diğer yanı ile de esnek biri. Barcelona'yı, Hollanda tipi futbolu bırakıp, İtalyan tipi, 4-5-1 alan savunması, geride oyunu kabul ve uzun pasa dayanan hızlı hücum ile yendi, Messi'yi de hep üç kişi ile karşı karşıya bırakarak oyunda faktör olmasını engelledi, boğdu .
Ancak şimdi Şampiyonlar Ligi finalinde karşısında en az kendisi kadar analitik, ve en az onun kadar sistemci ve gençlere dayanan ustası van Gaal'in form tutmuş takımı Bayern München var. Bu usta çırak çekişmesinde ben Bayern'i daha şanslı görüyorum. Van Gaal de birkaç sürpriz değişiklik yapacaktır. Bu nedenle ben, analist Mourinho'nun da sürpriz sistem değişikliği yapmasını beklerim .
Son bir söz de Messi hakkında söylenmeli. Messi hakikaten hem müthiş becerili, hem estetik, hem de iyi huylu bir oyuncu . Ama sonunda bireysel oynayan bir oyuncu. Fakat takımı Barcelona çok iyi bir takım. Nitekim Messi Arjantin Milli Takım'ında Barcelona'daki sonuçları alamıyor. İstatistikler gösteriyor ki, diğer Arjantinli, Real Madrid'li Gonzalo Higuain, düz ama, Messi'den daha etkili bir golcü. Bu nedenle Messi'yi Maradona ve Pele ile karşılaştırmak pek doğru değil ve erken. On gün evveline kadar olan istatistikler aşağıda. Gonzalo Higuain'in şut başına gol istatistiği yüzde 34.8 civarında , Messi'nin ise yüzde 21.4. Higuain 74.5 dakikada bir gol atıyor, Messi ise 83.8 dakikada bir gol üretmekte. Üstelik Higuain çok daha ucuz fiyatlı!