Asansör realitesini tanımak
Yayınlanma Tarihi 8 Haziran 2011 Çar 08:09
Samsunspor, üst lige en çok 'düşen-çıkan' takım. En namlı 'asansör' markası yani. Asansör, neden alay konusudur ki?
Bu sezon Bank Asya 1. Lig’den Spor Toto Süper Lig’e çıkanların üçü de daha önce burada bulunmuş kulüpler. Orduspor’un da Mersin İdman Yurdu’nun da en üst lig katına üçüncü çıkışları. Üçüncü terfici Samsunspor ise bu alanda unvan sahibi: Türkiye’nin tepe lige en fazla düşüp-çıkan kulübü onlar! Altı kere düştüler, bu yedinci çıkışları. Samsun’u beş çıkış, altı düşüşle Karşıyaka izliyor. Sonra, beşer çıkış-düşüşle Adana Demirspor, Diyarbakırspor, Kayserispor, Sakaryaspor. Göztepe’nin onlardan bir çıkış eksiği var.
Bu sene asansörlerin yılı olmalı... İtalya ve İspanya’nın da en hacıyatmaz kulüpleri bu sene teras katının düğmesine bastılar. İspanya’da Real Betis Sevilla, on birinci terfiini yaşayarak, Malaga ile Murcia’ya ortak oldu. İtalya’da zaten rekoru elinde bulunduran Atalanta on ikinci çıkışını gerçekleştirdi (şike soruşturması nedeniyle donduruldu bu şampiyonluk). Avrupa’nın nice anlı şanlı takımının pek çok zamanını asansörde geçirdiğini bilmez misiniz? İspanya’da 2 defa lig şampiyonu olan Real Sociedad altışar defa düşüp çıkmıştı mesela. 2000 yılının şampiyonu Deportivo la Coruna bu sene 9. defa düştü (9 defa da çıkmıştı). İtalya’da Lazio’nun beşer inmiş-çıkmışlığı var. İngiltere’de Manchester City 10 kere düşüp 11 kere dönmüş, Chelsea 6 kere düşüp 7 kere dönmüş mesela. En büyüğünü söyleyeyim: Manchester United, 5 kere düşüp 6 kere geri çıkmış. Beynelmilel futbol istatistikleri sitesi www.rsssf.com’un asansörlere dair bilgilerin derlendiği bir link’i var: ‘Up and down’, ‘yukarı-aşağı’. Demek futbolun içinde bu da var: Asansör olgusu…
Asansör takımlardan hoşlanmayanların sıkıntısı nedir? ‘Bunlar yine hemen düşerler; oysa güçlü takımlar gelse, lig renklense’ propagandasına inanmayın. Üst lige ilk defa iştirak etmek, bir iddia ve kuvvet karinesi midir? Tersine, ‘eskilerin’ kas geliştirme ihtimali daha yüksektir. Asıl dert, ‘Yine mi bunlar!’ duygusudur. Bıkmışlardır. Teras partisinde yeni yüzler görmek isterler. ‘Değişik’ takımlar görme arzusu, anlaşılır bir şeydir. Her şeyi hemen eskiten modaperest yenilik arsızlığına dönüşmediği sürece.
DÜŞMEKTEN HAZ ALANLAR
Beri yandan asansör takımlar, eski tanışla yeniden karşılaşma heyecanını tattırırlar futbolsevere. Futbolseverin güngörmüşlüğü, asansörün güngörmüşlüğüyle buluşur.
Okuyan Us Yayınları’nın yayımladığı ‘Asla Yalnız Yürümeyeceksin’ kitabında Karşıyaka sevdasını anlatan Erdem Aksakal yazısında, asansör takım taraftarına özgü neşeye şehadet ediyor. Süper Lig’de oynarken bir tür gönülsüzlük hissettiklerini, alt ligin kaosunu sevdiklerini anlatıyor. 1991’de ‘nefis bir küme düşme yaşadıktan sonra eve dönmüş gibi hissettik’ diyor. Hazzın doruğu ille üst ligde değildir yani. Kimisi işte böyle aşağı mahalleyi özler. Süperlig’in alt-orta gediklisi takımların taraftar nüfusu içinde, ‘Düşsek de bari orada şampiyonluğa oynasak’ hevesini yoklayan tiplere hep rastlarsınız. Bulunduğu ligde hep misafir hissetmek, asansör takım taraftarlarına enerji veren bir göçebe ruhunu üfleyebilir.
Son on iki yılda dört kere düşüp çıkan 1. FC Köln taraftarları komik bir tezahürat yaratmışlardı: ‘Önce bir düşeriz/ Sonra geri çıkarız/ Sonra yine düşeriz/ Sonra yine çıkarız/ Böyle neşemizi buluruz/ Kafayı yemişiz çünkü biz.’ Asansör eğlencesi. Bütün katların düğmelerine basan, en üst kata çıkıp çıkıp inen azgın veletler gibi...
Sözcüğün Fransızca orijinali iyimserlik telkin ediyor: Ascenseur, ‘yükseltici’ demek. İyi yanından bakıyor. Asansör takım, travmayla baş edebilendir. Küllerinden dirilendir. İçten yanmalı Phoenix… Mehmet Yılmaz’ın derlediği ‘Kırmızı Beyaz Siyah’ kitabında (yakında 2. baskısı çıkacak) Samsunspor için ‘dokuz canlı’ demiştim. Onların meziyeti budur: Sebat, yitip gitmeye karşı direnmek, düşünce ayağa kalkabilmek…
Düşen, çıkan, yine düşüp yine çıkan takımlar, hem zamanın hep aktığını fark ettirirler bize, hem ezel-ebed bir devamlılığın sükûnetini verirler. 5 katı geçen bina misali, ligde asansör zorunludur.
Bu sezon Bank Asya 1. Lig’den Spor Toto Süper Lig’e çıkanların üçü de daha önce burada bulunmuş kulüpler. Orduspor’un da Mersin İdman Yurdu’nun da en üst lig katına üçüncü çıkışları. Üçüncü terfici Samsunspor ise bu alanda unvan sahibi: Türkiye’nin tepe lige en fazla düşüp-çıkan kulübü onlar! Altı kere düştüler, bu yedinci çıkışları. Samsun’u beş çıkış, altı düşüşle Karşıyaka izliyor. Sonra, beşer çıkış-düşüşle Adana Demirspor, Diyarbakırspor, Kayserispor, Sakaryaspor. Göztepe’nin onlardan bir çıkış eksiği var.
Bu sene asansörlerin yılı olmalı... İtalya ve İspanya’nın da en hacıyatmaz kulüpleri bu sene teras katının düğmesine bastılar. İspanya’da Real Betis Sevilla, on birinci terfiini yaşayarak, Malaga ile Murcia’ya ortak oldu. İtalya’da zaten rekoru elinde bulunduran Atalanta on ikinci çıkışını gerçekleştirdi (şike soruşturması nedeniyle donduruldu bu şampiyonluk). Avrupa’nın nice anlı şanlı takımının pek çok zamanını asansörde geçirdiğini bilmez misiniz? İspanya’da 2 defa lig şampiyonu olan Real Sociedad altışar defa düşüp çıkmıştı mesela. 2000 yılının şampiyonu Deportivo la Coruna bu sene 9. defa düştü (9 defa da çıkmıştı). İtalya’da Lazio’nun beşer inmiş-çıkmışlığı var. İngiltere’de Manchester City 10 kere düşüp 11 kere dönmüş, Chelsea 6 kere düşüp 7 kere dönmüş mesela. En büyüğünü söyleyeyim: Manchester United, 5 kere düşüp 6 kere geri çıkmış. Beynelmilel futbol istatistikleri sitesi www.rsssf.com’un asansörlere dair bilgilerin derlendiği bir link’i var: ‘Up and down’, ‘yukarı-aşağı’. Demek futbolun içinde bu da var: Asansör olgusu…
Asansör takımlardan hoşlanmayanların sıkıntısı nedir? ‘Bunlar yine hemen düşerler; oysa güçlü takımlar gelse, lig renklense’ propagandasına inanmayın. Üst lige ilk defa iştirak etmek, bir iddia ve kuvvet karinesi midir? Tersine, ‘eskilerin’ kas geliştirme ihtimali daha yüksektir. Asıl dert, ‘Yine mi bunlar!’ duygusudur. Bıkmışlardır. Teras partisinde yeni yüzler görmek isterler. ‘Değişik’ takımlar görme arzusu, anlaşılır bir şeydir. Her şeyi hemen eskiten modaperest yenilik arsızlığına dönüşmediği sürece.
DÜŞMEKTEN HAZ ALANLAR
Beri yandan asansör takımlar, eski tanışla yeniden karşılaşma heyecanını tattırırlar futbolsevere. Futbolseverin güngörmüşlüğü, asansörün güngörmüşlüğüyle buluşur.
Okuyan Us Yayınları’nın yayımladığı ‘Asla Yalnız Yürümeyeceksin’ kitabında Karşıyaka sevdasını anlatan Erdem Aksakal yazısında, asansör takım taraftarına özgü neşeye şehadet ediyor. Süper Lig’de oynarken bir tür gönülsüzlük hissettiklerini, alt ligin kaosunu sevdiklerini anlatıyor. 1991’de ‘nefis bir küme düşme yaşadıktan sonra eve dönmüş gibi hissettik’ diyor. Hazzın doruğu ille üst ligde değildir yani. Kimisi işte böyle aşağı mahalleyi özler. Süperlig’in alt-orta gediklisi takımların taraftar nüfusu içinde, ‘Düşsek de bari orada şampiyonluğa oynasak’ hevesini yoklayan tiplere hep rastlarsınız. Bulunduğu ligde hep misafir hissetmek, asansör takım taraftarlarına enerji veren bir göçebe ruhunu üfleyebilir.
Son on iki yılda dört kere düşüp çıkan 1. FC Köln taraftarları komik bir tezahürat yaratmışlardı: ‘Önce bir düşeriz/ Sonra geri çıkarız/ Sonra yine düşeriz/ Sonra yine çıkarız/ Böyle neşemizi buluruz/ Kafayı yemişiz çünkü biz.’ Asansör eğlencesi. Bütün katların düğmelerine basan, en üst kata çıkıp çıkıp inen azgın veletler gibi...
Sözcüğün Fransızca orijinali iyimserlik telkin ediyor: Ascenseur, ‘yükseltici’ demek. İyi yanından bakıyor. Asansör takım, travmayla baş edebilendir. Küllerinden dirilendir. İçten yanmalı Phoenix… Mehmet Yılmaz’ın derlediği ‘Kırmızı Beyaz Siyah’ kitabında (yakında 2. baskısı çıkacak) Samsunspor için ‘dokuz canlı’ demiştim. Onların meziyeti budur: Sebat, yitip gitmeye karşı direnmek, düşünce ayağa kalkabilmek…
Düşen, çıkan, yine düşüp yine çıkan takımlar, hem zamanın hep aktığını fark ettirirler bize, hem ezel-ebed bir devamlılığın sükûnetini verirler. 5 katı geçen bina misali, ligde asansör zorunludur.