Adnan Sezgin: “Söylentileri çıkaranlar G.Saray'ın içinde“

Adnan Sezgin: “Söylentileri çıkaranlar G.Saray'ın içinde“

Ligin ilk yarısını hayal kırıklığıyla kapayan Galatasaray, çalışmalarını Antalya'da tam gaz sürdürüyor. Sarı kırmızılı takımın son durumunu ve merak edilenleri Galatasaray Spor ve Futbol İşletmeciliği Ticaret A.Ş. Genel Müdürü Adnan Sezgin'e sorduk.
 
Sezgin özellikle Gerets ile aralarında gerginlik olduğu iddialarına sert tepki gösterirken, spekülasyonların kaynağının Galatasaray Kulübü'nün içindeki bazı isimler olduğunu öne sürdü. Sezgin ilk yarı performanslarından, Arda ve Carrusca'ya, transferden Avrupa'daki başarısızlığı kadar pek çok konuda da ilginç açıklamalar yaptı.Ligtv.com.tr Genel Yayın Yönetmeni Cem Kurel ve Haber Müdürü Erdem Erol sordu, Adnan Sezgin yanıtladı:
"KAMP BEKLENTİLERİMİZ FAZLASIYLA GERÇEKLEŞTİ"
-Kamp öncesi beklentileriniz gerçekleşiyor mu?
Bence fazlasıyla gerçekleşti. Antalya bir kere sadece Türk takımlarının değil dünya takımlarının da gözdesi haline gelmiş bir spor şehri. Gurur duyacağımız bir örnek şehir. Kaldığımız otel, çalıştığımız sahalar tek kelimeyle mükemmel. Geldiğimiz ilk 2-3 gün yağmur yağdı ama sahaya hiç bir şey olmadı. İnanılır gibi değil. Bize bu olanakları sağlayanlara teşekkür ediyorum. Bu arada bizi mutlu eden bir başka olay da futbolcuların çok istekli olmaları. Her antrenmanda çok istekli ve uyumlu çalışıyorlar.

-Antrenmanda bile gol kaçırınca üzülüyorlar.
Gerçekten inanılmaz derecede iyiler.

"İLK YARIDA TOP BİZİ SEVMEDİ"
-Kampa takımı kondisyonel ve taktiksel olarak 2. yarıya hazırlama planlarıyla geldiniz. Mantalite ve motivasyon açısından hangi planlarla geldiniz?
Bu olayın 2 yönü vardır. Bir teknik taktik tarafı bir de sizin dediğiniz gibi moral ve strateji tarafı. Biz ilk yarının değerlendirmesini yaptık. Analizini yaptık , tek tek maçları çıkardık. Değerleri tespit ettik. 3 maç haricinde Galatasaray hep iyi top oynamış.

-Hangi maçlar?
Bursaspor, Trabzonspor ve Denizlispor maçları. Hep iyi, hep baskılı oynamış. İstatistiklerde rakibe göre hep üstün taraf Galatasaray. Ben bunu bilgisayardan analiz olarak, grafik olarak çıkardım. Bir Rize maçı var, bilgisayardan çıkan renkli grafik. Galatasaray böyle çok maç oynamış. Eskilerde klasik bir lafı vardır. Top sizin kazanmanızı isteyecek, siz sevecek. Bir çok maçta top Galatasaray’ı sevmemiş.

"BU KADAR PUAN KAYBETMEMELİYDİK"
-Sorun sadece topun Galatasaray’ı sevmemesi mi?
Hayır değil. Bu istatistiklerden çıkan sonuç; futbol adına konuşmak gerekirse, bu yüzdeleri elde etmiş bir takımın ilk yarıda bu kadar puan kaybetmemesi gerekir sonucu. Ama futbol bu işte olmuyor. Yani bu işte bir terslik var. Bu işte bir şanssızlık var. Ben hep futbolun adaleti var derim. Nedir futbolun adaleti; belki belli dönemlerde sekteye uğrar ama günün sonunda bu kadar iyi oynuyorsanız, bu kadar üretici oluyosanız, bu kadar pas yapıyorsanız, bu kadar hücuma yönelik atak geliştiriyorsanız, bu kadar istekliyseniz yani bir takım sahaya çıktığı zaman karşı takıma ben bugün seni yeneceğim imajını veriyorsanız, o takım başarılı olur. Galatasaray ilk yarı 2-3 maçın haricinde hep bu mesajı verdi.

-“Futbolun adaleti var” dediniz. Futbolun adaleti ilk yarıda Galatasaray’a reva mıydı?
Değildi. Biz bu mücadelemizi arttırarak sürdürürsek, her zaman da şanssızlıkları yaşayacağız diye bir şey yok.

-Bunu söylerken geçen seneyi mi örnek alıyorsunuz?
Hayır. Geçen sene, evvelki sene, onlar örnek alınamaz. Her senenin koşulları ayrıdır. Biz bugünü yaşıyoruz. Galatasaray her maçına galibiyet için çıkar ve tek hedefi vardır, mücadele ettiği kulvarı birinci olarak bitirmek. Hedef bu sene nedir? Turkcell Süper Lig ve Fortis Türkiye Kupasıdır. Biz 2 kupayı da kazanmak istiyoruz.

"GALATASARAY DEĞERİNE DEĞER KATTI"
-Geçen seneyle bu sene arasında şartlar ne kadar değişti?
Giden bir tek Saidou oldu. Katılan futbolcular var, bir de Arda gibi bir kıymet ortaya çıktı. Aslında olumlu gelişmeler var. Değer olarak Galatasaray değerine değer kattı. Alt yapıdan yetiştirdiği bir futbolcu bugün A Milli Takım’da oynuyor. Daha yaşı çok genç. Galatasaray açısından hem sportif anlamda hem ekonomik anlamda büyük bir artı.

-Talipleri var mı? Resmi olarak gelen teklifler var mı?
Bana gelen teklifler var.

-Yurt içinden mi yurt dışından mı?
Zaten yurt içinden kimse Arda’yı alamaz da yurt dışından bir kaç tane menajer aracılığıyla teklif iletildi. Ama zaten benim menajerlere verdiğm cevabı herkes bilir. Eğer bir takım bir futbolcuyu istiyorsa gelir bizimle masaya oturur, değerlendirilir. Gelir karşılıklı oturulur cevabını alır.

"ARDA İÇİN AVRUPA ERKEN DEĞİL"
-Siz bir profesyonel olarak buradasınz ama muhakkak Arda gibi genç bir yeteneğe bir abi, bir baba gözüyle bakıyorsunuz. Tabii ki Galatasaray’ın geleceği ve çıkarları da önemli ama burada genç bir futbolcu var. Böyle baktığınız zaman bu kadar genç yaşta böyle teklifler gelmesi Arda için çok erken değil mi?
Şimdi bakın bu güzel bir soru aslında. Alt yapılarda biz bu sorunu yaşıyouz. Sadece  bizim takım için değil genel olarak söylüyorum. Alt yapıda hem insan olarak hem futbol olarak futbolcunun gelişiminin çok sağlıklı olması lazım. Dolayısıyla profesonel yapıya gelen çocuklar büyük eksikliklerle geliyor. İşte bizim yapmamız gereken bu eksiklikleri mümkün olduğunca onların ihtiyaç duyduğu yıllarda onlara verebilmek. Biz şimdi genç oyuncularımıza hatta alt yapıda hocalarımız dahil lisan eğitimi vemeye başladık. Gittiği yerde kendini kurtaracak kadar yabancı lisanının olması bile onun sosyal gelişimi açısından bir artı olur. Biz bu ihtiyaçlarını erken yaşta vermeye çalışıyoruz. Onun için çok erken lafına ben katılmıyorum. 17 yaşında eğer İngiltere milli takımının santrforu olabiliyorsa, Barcelona’ya Real Madrit’e gidebiliyorsa bizimki niye gitmesin. Var örnekleri. Bir de Arda’nın çok farklı özellikleri var. Arda lider tipli bir oyuncu. Arda’nın kendine olan özgüveni çok yüksek. Bu da çok büyük bir artı ve kendisine çok büyük yararları olacak.

-Genç yaşına rağmen Arda böyle büyük bir kulübün lider oyuncusu olmayı, beyni olmayı başardı.
Evet. Sadece sportif anlamda değil Arda her bakımdan kendine olan güveni nedeniyle çok daha iyi noktalara çok daha kısa sürelerde gelebilecek diye düşünüyorum.

"İÇ TRANSFERİ BİTİRDİK"
-Transfer konuşsak?
Hemen şunu söyliyeyim. Şu anda sezon sonunda mukavelesi bitecek ve kalmasını istediğimiz bütün futbolcularla sözleşme yeniledik. Galatasaraın iç transfer sorunu bitmiştir. Çoğuyla 3 senelik, 5 senelik sözleşme yeniledik. Sözleşme yenilemediğimiz hiç kimse kalmadı hepsi tamam.

-3 yıllık, 5 yıllık anlaşmalar yaparken para problem oldu mu?
Hiç olmadı. Ve hepsiyle de anlaştık. Mesela Arda’nın öyküsünü anlatayım. Sezon başında geldi, “Arda kaç senelik sözleşme yapalım?” dedim. “Ömür boyu abi” dedi. “3 sene mi” dedim. “Ben oraya imza atayım sen kaç sene yazarsan yaz” dedi. 5 yıllık yapık. 5’den yukarı yapılamıyor ama Arda daha fazla istiyor. Gazetelerde çıkıyor “Galatasaray’da problem var” diye. Galatasaray’da hiçbir problem yok. Bunlar çok ilginç örnekler. Biz çıkıp da her habere böyle değil demek de istemiyoruz. Ama şunu herkes bilmeli ki burada bulunan bütün futbolcular Galatasaray’ı çok seviyorlar. Galatasaray’ı sevdikleri gibi birbirlerini de çok seviyorlar. Şimdiye kadar hiçbir problem yaşamadık.

-İç transferi sezon ortasında bitirdiniz. Peki gitmek isteyen olursa ne yaparsınız?
Gitmek isteyenle her an masaya oturabilirirz. Değerlendiririz. Futbolcu açısından da Galatasaray açısından da değerlendiririz. Karşıklı çıkarlar sözkonusu. Dolayısıyla futbolcunun çıkarları kadar Galatasaray’ın da çıkaralrını ön planda tutarak her futbolcunun teklifini değerlendiririz.

"DIŞ TRANSFER İÇİN GÖRÜŞMELER SÜRÜYOR"
-İç transferi hallettiğinize göre geriye dış transfer kalıyor.
Yerli ve yabancı istediğimiz futbolcuyu alırız. Şu anda bazı görüşmelerimiz var. Bunların isimlerini vermek istemiyorum. İsimleri vermeme nedeni de bize güçlük olarak geri dönüyor. Ne zaman ki imza aşamasına geliriz o zaman söylerim isimleri. Bizim görüştüğümiz futbolcular var. Bu devre araıda olabilir sezn sonuda olabilir. Ama bir şey kesin olacak. Gelecek futbolcunun Galatasaray kadrosuna kalitesine katkıda bulunması gereği var.

"SEZON BAŞI GAGO'YLA GÖRÜŞTÜK"
-Fenerbahçe’nin aldığı yıldızlar ortada. Taraftar gözüyle olaya baktığınızda Galatasaraylılar da kendi kadrosunda dünyaca ünlü yıldızları görmek istiyor. Bu bir gerçek.
O bir gerçek ama bakın transferin çeşitli halkaları vardır. Tabii ki Avrupa’da söz sahibi oyuncuları kadrona katmak iyi bir şey ama bu hazıra konmak demektir. Daha iyi transfer, oyuncuyu belli bir yaşta yakalayıp değerini yükseltip, hem takıma sportif açıdan katkıda bulunmak hem de ekonomisini düşünmektir. Ben bir örnek vereyim bakın ilk defa açıklıyorum. Bizim sezon başında ilk ilgilendiğimiz futbolcu Gago’ydu. Gago’yu o zaman söylesek Türkiye’de 5 kişi bilmezdi. Ben Arjantin’e gittim onun için. 11 milyon dolardı o zaman fiyatı. Biz 11 milyon Dolar vermiş olsaydık, Real Madrid ona şu anda 20.5 milyon euro verdi. 3 katı. Transfer bu işte.

- Niye almadınız?
11 milyon dolar. Futbolcu fazla para istemiyor ama kulübü fazla para istiyor.

-Takım içi dengeler mi söz konusu?
-Dengeler de var. 11 milyon dolar oraya verdiğin zaman düşünün.

-Ama Real Madrid 20.5 milyon euro verdi.
İşte ben onu söylemek istiyorum.

-Eğer alsaydınız, “11 milyon dolar çok ciddi bir rakam. Avrupa’dan bir çok tanınmış futbolcu alınabilirdi. Gago da nereden çıktı?” denilecekti değil mi?
Tamam işte ben de oraya gelmek istiyorum. İşte değerlendirme yanlışlığı da buradan kaynaklanıyor. Sen bunu alıp gelsen “Bu Gago kim?” diyecekler. Bir maçta da kötü oynasa “Gago oldu Gogo” diye yazılacaktı. “11 milyon dolalık Gogo” denecekti. Böyle bir şey yok. Real Madrid tuttu Diarra’yı aldı, ama memnun değil adamlar. Kötü oynuyor. 28.5 milyon euro. Bir de bu var. Diara’yı kim istemez. Emerson’u aldı, sorun yaşıyor.

-Galatasaray İliç’i aldı, İnamatoyu aldı, bu paraları vermedi.
Hiç vermedi. İkisi de bedava.

"GERETS BİNDİĞİ DALI KESER Mİ?"
-Carrusca’yı siz aldınız değil mi? Yani Adnan Sezgin’in transferi mi?
Hayır bizde hiçbir transfer tek kişinin transferi değildir. Bakın Carrusca’yı biz nasıl aldık. Bizim İngiltere’de bir şirketimiz var. Scauting yapıyor, futbolcu takip ediyor. Bunlar yatırım amaçlı. “Biz buna para yatırırız çünkü bu adam para edecek, değerini yükseltecek” dediler. Şimdi ben size başka bir örnek vereyim. Carrusca’yı şu anda Türkiye’den 3, Avrupa’dan 3, Dünya’nın geri kalanından da 6 takım istiyor. Peki bu adam 2 maç oynadı, bu kadar isteniyor, nasıl oluyor bu iş?

-Buradan şu çıkmıyor mu orataya; oynaması gerekmiyor muydu?
Valla onu bilmem. O hocanın taktiri. Ama ben şunu söylemek istiyorum, bu çocuğa ne benzetmeler yaptılar. Liverpool açında Liverpoollu yönetici bana diyor ki “Ya bunu nereden buldunuz?” Çocuk da şanssızlık yaşadı. Geldiğinin 2. günü maça çıktı. Şanssız bir maç oynadı. O maçta o çıktı, Arda girdi. Arda mükemmel oynadı. Bunlar futbolun şansı futbolcunun da şansı.

-Hoca nasıl bakıyor?
Hoca iyi niyetli bakıyor. Sen antrenör olsan bir futbolcu hakikaten oynamayı hakediyorsa kendi bindiğin dalı keser misin? İyi durumdaysa oynatırsın.

- Yönetim getirdi, o yüzden Gerets oynatmıyor denildi?
Yok. Basının yazdığına göre o zaman her gün bir adam alıyoruz. Onlar yazdı diye sen ona göre hareket edecek değilsin ya. Bu arada 2-3 genç arkadaşımız oynamıyor. Onların oynaması lazım. Hem Galatasaray’ın çıkarları için hem de kendi gelecekleri için. Gelişimleri için. Maç oynamak çok önemlidir. Yani oynamayan futbolcunun bazı özelliklerinin geri gittiği görülmüştür. Biz de maç oynamaları için onları kiralık veririz. Onun dışında somut bir gelişme yok.

-Sizinle geçe hafta konuştuğumuzda Carrusca için “Bu çocuk bir yere gitmek istemiyor” dediniz.
Evet “Oynarsam Galatasaray’da oıynarım yoksa ülkemde oynarım” diyor. Burayı da çok seviyor.

-O zaman siz de vermek istemiyorsunuz?
Hayır “Durum bu” diyorum. Başka bir gelişme olur “Gitmek istiyorum” derse veya biz “Senin gitmen gerekiyor” dersek onu oturur tekrar konuşuruz. Şu anda duruyor.

-Carrusca’nın ağzından çıkacak evet ya da hayıra bağlı.
Bir nevi öyle. Şu andaki gelişme bu. Bakın Carrusca’nın da oynaması lazım. Ya burada ya da başka takımda. Çünkü bu kadar iyi futbolcunun oynamaması da onun gelişimi açısından zararlı.

-Gerets ne düşünüyor. Beğeniyor mu Carrusca’yı?
Beğenmeyen adam 2 gün sonra maça çıkarır mı?

"G.SARAY'IN İÇİNDE SÖYLENTİ ÇIKARTANLAR VAR"
-Çok konuşulan bir başka konu: Adnan Polat, Adnan Sezgin ve Eric Gerets’in arasının kötü olduğu iddiası. Bu üç isim sürekli tartışılıyor.
Daha ne yapalım, çıkıp öpüşecek miyiz? O da işini yapıyor biz de işimizi yapıyoruz ve hiçbir sorun olmadı. Bir kere benimle arasının kötü olduğu yazıldı böyle bir ortamda olamaz ki. Benim pozisyonum ayrı, ben Futbol A.Ş.’nin Genel Müdürüyüm.  O ise futbol takımının teknik direktörü. Bizim yetki ve sorumluluklarımız tamamıyla ayrı.

-Peki bu nereden kaynaklanıyor? Kimse “Zico ile Volkan Ballı’nın arası kötü” diye yazmıyor mesela. Sizde yazılıyor.
Bunu bizde yazmalarının nedenini biliyorum. Ben biliyorum odak noktalarının neresi olduğunu. İsim de vermek istemiyorum. Bu şöyle bir kere; elmayla armutu karşılaştırıyorlar onlar en büyük hatayı orada yapıyorlar, yani benimle verdiğiniz isimler arasında farklılık var. Ben bu takımın menajeri falan değilim. Bülent Tulun’la da karşılaştırmam yapılıyor. Ben onun pozisyonunda değilim. Ben çok farklı bir pozisyondayım. Ben onun yerine gelmedim ki. Sadece profesyonel futbol değil ki bana altyapı da bağlı, Beylerbeyi de bağlı, Stat A.Ş. de bağlı, tesisler de bağlı. Onunla karşılaştırılmam şimdi doğru mu? Bunu yapan basın. E ben çıkıp da beni böyle karşılaştırın, bizim aramızda böyle sorun var diye söyledim mi? Kendileri çalıp kendileri oynuyorlar.

-“İsim vermek istemiyorum” dediniz ama bu söylentilerin kaynağı Galasaray’ın içinden mi dışından mı?
İçinden de var dışından da var. Ama içinden derken yönetimi kastetmiyorum. Galatasaray’ın içinden demek istiyorum.

"BENİMLE TARTIŞACAK DÜZEYDE DEĞİLLER"
-Dışarıdakine müdahale edemezsiniz belki ama ya içindekine neden müdahale etmiyorsunuz?
Benim yüzüme söylemiyorlar ki. İşte fısıltı gazetesiyle yayıyorlar. Bunları yazanlar, bunları konuşanlar bu tartışmayı benim karşıma gelip de yapabilecek düzeyde değiller ki.

-Çıkarları ne olabilir?
Ortalığı karıştırmak. Ben uzun yıllar basının içinde kaldım. Kim ne yazmış, kimden kaynaklanmış, okuduğum zaman anlarım, 2 dakikada da öğrenirim. Bunların yanıldığı nokta o. Yani beni yeterince tanımayanlar, benim bunları bilebileceğimi bilmiyorlar.

-Bir rant çatışması mı bu?
O da olablir, o da olabilir. Çıkar diyelim. Güç, koltuk, prestij... Benimse hiç umurumda değil.

-Bunu Galatasaray’ın içinde olan insanların yapması ihanet değil midir?
Bazıları da Galatasaraylı geçinenler. Bir de öyleleri var. Beni hiç etkilemiyor biliyor musun.

-Taraftarı etkiliyor. Yönetimleri ve hocaları arasında çatışma olduğunu düşünüyorlar.
Beni hiç etkilemiyor. Şöyle söyliyeyim. Beni etkileyebilecek laflar ancak değer verdiğim kişilerden gelen laflardır. Yani değersiz, benimle kalkıp hiç bir ortamda futblun F’sini bile konuşamayacak düzeydeki insanlardan gelebilecek dedikodu hiç umurumda olmaz.

-Siz “Ben zarar görmem” diyorsunuz ama Galatasaray zarar görmüyor mu?
Yok. Galatasaray zarar görmez. Galatasaray’ın içindeki insanlar zaten biliyor ki böyle bir durum yok biliyor ki bunu söyleyenler maksatlı çıkarıyorlar bu haberleri. Onlar bu işin idrakındalar.

-Galatasaray’ın bunları önlemekte bir kulis eksikliği mi var?
Hayır. Galatasaray çok büyük bir cama. Yani kendini Galatasaraylı sanan 3-5 kişinin söylediği koskoca Galatasaray’ı bağlar mı?

"ONUR MÜCADELESİ VERİYORUM"
-Adnan Sezgin ismi Galataray’la da anılmş, İstanbulspor’la da, Şekerspor’la da. Yani bazıları Adnan Sezgin’i Galatasaraylı olarak göremiyorlar mı?
Ben profesyonel yöneticiyim. Ben bulunduğum dönem içinde eğer profesyonel olarak görev yapıyorsam benden daha büyük Galatasaraylı olamaz. Sonuçta hem benim ekmek param hem de o kulübün çıkarlarının korunması, kulübe getirisi kadar kendime de yararı olan prestijli bir iş. Sonuçta hem bir ekmek mücadelesi hem bir onur mücadelesi. Burada en önemli iş gece yastığa başnı koyduğun zaman müsterihsen, 3-5 tane kendini bilmezin çıkardığı dedikodular hiç umurumda değil. Hem burada profesyonellik, hem de ekmek, yani onur. İkisinin bir araya gelmesi çok zordur. Onur mücadelesi demek Galatasaray’ın başarılı olması.

-Galatasaray ile birlikte Adnan Sezgin de onur mücadelesi veriyor mu?
En büyüğünü vermek zorundayım ben. Siz bir profesyoneli nasıl değerlendirirsiniz? Nasıl futbol takımı başarılı olacak, istikarlı olacak ve sen işini yapmış olacaksın.

-Yöneticinin üstlendiği bir görev var. Onu yerine getirmek zorunda. Ama siz hem üstlendiğiniz görevi yerine getirmek zorundasınız hem de aldığınız parayı hak etmek.
Karşılığını vermek zorundayım. Benim de söylemek istediğim bu.

"GERETS KONUSUNDA KARARIM BELLİ"
-İç transferde herşeyi hallettiniz. Ama Gerets konusu var. Kendisi diyor ki benimle masaya oturmadılar ben serbest sayılırım ve istediğim kulüple görüşebilirim. Mesela 7 puan önde olsaydık bana çoktan imza attırmışlardı şeklinde açıklaması oldu.
O bir gazetede çıktığında biz kendisiyle konuştuk dedi ki ben hiç böyle bir şey söylemedim. Yalnız şunu söyliyeyim biz kendisiyle çok konuştuk. Sözleşmesi 2007’nin haziran ayına kadar devam etmektedir. Opsiyon maddesi yazılı anlaşmasında yoktur. Sözleşmesini ben yapmadım ama benim elimde olan sözleşme der ki şu tarihte başlar bu tarihte biter. Bakın net söylüyorum. Böyle bir durumda futblun genel teammülleri içinde sözleşmesinin bitimine yakın bir tarihte konuşulur.

-1 ay, 2 ay, ne kadar önce?
Onun tarihi yok. Öyle bir tarih verilemez. Her an olabilr.

-Uzatılabilir mi?
Uzatılabilir, neden uzatılmasın.

-Sözleşmesinin uzatılması biraz şampiyonluğa bağlı gibi mi görülüyor?
Yo hiç öyle bir bakış açısı yok. Böyle bir şey olamaz. Bunun sadece sportif başarıyla da ilgisi yoktur. Genel bir değerlendirme yapılır ona göre bir gün tespit edilir ve konuşulur.

-Samimi cevap vereceğinizi biliyorum ve soruyorum. Geretsin sözleşmesi sadece sizin kararınıza bağlı olsaydı uzatır mıydınız?
O kararım benim belli de size söylemem. Çok samimi bir cevap. (gülüyoruz)

-Röportajın en sonunda manşeti verdiniz bize.
Sen bana dedin ki bak sorun aynen şöyle; “Karar verme sizde olsaydı kararınız ne olurdu?”. Ben de “Benim kararım belli ama bunu söylemem” dedim.

-Ama genelde olumlu şeyler söylenir, olumsuz şeyler gizlenir. Biz de bu düşünceden hareketle, bu lafınızı alsak. “Adnan Sezgin (Bana kalsa ben Gerets’le çalışmam) dedi” diye bir başlık atsak.
“Ben öyle bir şey demedim” diye bir açıklama yaparım yalanlarım. Hemen yalanlarım.

-Yüzünüzdeki tebessüm güzel ama.
Hemen yalanlarım.

"AVRUPA'DA BAŞARILI OLACAK BİR NESİL YAKALAMAK LAZIM"
-Galatasaray son yıllarda Avrupa’daki etkisini yitirdi.
Bunu sadece Galatasaray olarak değil Türk futbolu bazında düşünmek lazım.

-Türk futbolunda diğer takımlar başarısızken Galatasaray başarılıydı ama.
Ama bakın şimdi boyutlar değişti. Girdiğimiz torbalar değişti, sıralama değişti, seri başları değişti. Bunlar çok önemli gelişmeler. Yani bu olumsuz etkiler sadece Galatasaray’ı değil diğer takımları da etkiliyor.
-Ama biz Galatasaray’ı konuşuyoruz, çünkü Galatasaray’ın Türk takımları içerisinde Avrupa’da apayrı bir yeri var.
Var doğru. Futbola değişim her zaman şart. Bu değişimi ve gelişimi iyi oturtmak lazım. Galatasaray UEFA Kupası’nı kazandığı zaman dikkat ettiniz mi, 92’den beri yanyana oynayan 8 tane adam vardı. Kimse bunları konuşmadı. Bu çok önemli. Yani birlikte büyüdüler, birlikte geliştiler, birlikte zafere gittiler. Birlikte yaşlandılar. Şimdi böyle bir nesli tekrar yakalamak lazım. Hedefimiz o zaten.

-Paranız var mı?
Her zaman parayla doğru işler olmaz.

"LİDER OLMALIYDIK"
-Şimdi Fenerbahçe’den 7 puan geridesiniz. Galatasaray’ın şampiyonluk şansı mutlaka var ama gerçekçi olarak değerlendirdiğinizde ne kadar?
Gerçekçi olarak 7 puan geride bitirmemeliydik. Samimi düşüncem bu. Hatta önde bitirmeliydik.

-İstatistiklerin dışında hakem olayları var mıydı size göre?
Hakem hataları oldu. Sadece bize değil diğer takımlara da oldu.

-Hakem hataları sıralamada birinci derecede etken mi?
Pek değil ama kaderinin etkilendiği maçlar oldu.

-O zaman Galatasaray’ın durumu birazcık “Kendim ettim kendim buldum”
Yani işte öyle ama yine de bu puan farkını kapatacak güçteyiz.

[email protected]
[email protected]