UNUTULMAYANLAR: RIDVAN DİLMEN

Rıdvan Dilmen... Nam-ı diğer "Şeytan Rıdvan"... Her ne kadar Rıdvan Dilmen oldum olası "Şeytan" lakabını sevmemiş olsa da, korkunç futbol zekası, rakiplerinin belini kıran kıvrak çalımları, nal toplatan sürati ile Türk futbolseveri ona bu ismi çok yakıştırdı...

Rıdvan Dilmen, futbol tarihinin sakatlık illetine kurban verip doyamadan vedalaştığı büyük yeteneklerden biridir... Türkiye'de onu izleme şansına erişen futbolseverler -ister Fenerbahçeli olsun ister başka bir takım taraftarı- yeteneğine, süratine, zekasına olan hayranlığını gizlememiştir...

Kaldı ki Rıdvan, Milli Takımımızın şerefli mağlubiyetler çağındaki ender zaferlerde imzası olan yıldızlarımızdandır... Şimdi sizi zamanda bir yolculuğa çıkaralım ve Rıdvan Dilmen'in hikayesine bir göz atalım...

Takvim yaprakları 15 Ağustos 1962'yi gösterirken Nazilli'de dünyaya geldi Rıdvan. Aydın’ın bu şirin ilçesinde yaşayan Mehmet Lütfü Bey ile Makbule Hanım’ın dördüncü ve son çocukları olarak hayata gözlerine açan Rıdvan, spora atletizmle başladı. Minik Rıdvan'ın çabukluğunun temelleri atılıyordu...

Rıdvan daha sonra futbola yöneldi. Allah vergisi olan tek özelliği sürati değildi, meşin yuvarlağa hükmetme konusunda da yetenekleri üst düzeydeydi çünkü... Küçük yaşına rağmen, mahalle takımlarının aranan ismiydi. Gazoz ve şekere karşılık, mahalle arası transfer bile olurdu.

Rıdvan'ın kalbinde futbola duyulan aşkı perçinleyen ise Fenerbahçe ve sarı lacivertlilerin o dönemdeki büyük yıldızı Cemil Turan'dı... Mahalle maçlarında herkes kendine bir futbolcunun adını yakıştırırken, o Fenerbahçeli Cemil Turan’dı. Fenerbahçe’nin maçlarını izleyebilmek için, İzmir’e otostop yapardı.

12 yaşındayken, babası Mehmet Lütfü Bey’i kaybeden Rıdvan’ın ağabeyi Ercüment, ailenin geçimine katkıda bulunmak için, Denizlispor’da bir süre futbol oynadı. Futbolculuk dönemindeki lakabı "Şeytan"dı.

13-14 yaşlarında, mahalle arasında futbol oynarken keşfedilen Dilmen, Nazilli Sümerspor’da oynamaya başladı. O sezon takımı yenilgisiz şampiyon oldu. Daha sonra, Muğlaspor, Rıdvan’ı transfer etmek istedi ancak kulübü kabul etmedi. Sonunda, pazarlık reddedilmez noktaya geldi. 25 futbol topuna, Muğlaspor antrenörü Kemal Dirikan tarafından, transferi gerçekleşti.

Milli Takımımızın şerefli mağlubiyetler çağındaki ender zaferlerde imzası olan Rıdvan, 24 kez ay yıldızlı formayı giydi. 5 gole imzasını attı.

1999-2000 sezonunda Fenerbahçe'nin başına getirildi. Fakat namağlup olmasına rağmen Fenerbahçe’nin UEFA kupasından elenmesi sonucunda görevini bıraktı.

Rıdvan’ın oynadığı sezon, Muğlaspor, amatör ligden ikinci lige çıktı. Dirikan’ın "Şeytan gibi bir zekan var" sözü, Rıdvan’ın “şeytan” lakabının temeli oldu. Muğlaspor’da oynadığı futbolla büyük takımların dikkatini çekmeye başlayan 19 yaşındaki Dilmen, sezon sonunda birinci lig takımı Boluspor’a transfer oldu. Takım ilk maçını, Ali Sami Yen Stadı’nda, Fenerbahçe’yle, ikinci maçını da Galatasaray’la oynadı. Böylece Dilmen, rüyalarını süsleyen Fenerbahçe ile ilk kez karşılaşmış oldu.

1-1 biten maçın ertesi günü, Dilmen’in adı, Ziya Şengül, İslam Çupi gibi önemli yazarların köşelerinde geçiyordu. "Türkiye’de bir yıldız doğuyor. Gelecek hafta Boluspor - Galatasaray maçında Rıdvan’ı mutlaka izleyin!"... Boluspor’un, 2-1 kaybettiği maçta, takımının tek golünü kaydeden Rıdvan, aynı akşam açıklanan milli takım kadrosunda yerini aldı. İki yıl Boluspor’da oynayan ve sonra Sarıyer’e transfer olan Dilmen, dört yıl da Sarıyer forması giydi. 1987-1988 sezonu ise Rıdvan'ın Türkiye'nin gündemini sarsacağı dönem olacaktı...

Her zaman transferdeki büyük rekabetiyle spor sayfalarını süsleyen Fenerbahçe ile Galatasaray bir kez daha karşı karşıyaydı... Yaşı uygun olanlar hatırlar; o yıllar "futbolcu kaçırma" olayları yaşanırdı... Peki Rıdvan'ı kim kaçıracaktı?

Kalbinde Fenerbahçe aşkı olan Rıdvan ilk olarak Galatasaray ile el sıkıştı. Sarı kırmızılı takımın efsane yöneticisi ve transferin kurt ismi Ergun Gürsoy, Rıdvan'a sarı kırmızılı formayı giydirdi. Fenerbahçeli Şeytan, Florya yolcusuydu!

Ancak dedikya, o dönemde transferler bir başkaydı. Futbolcular kaçırılır, gizli bir yerde odaya kapatılır, imza gününe kadar kimseye gösterilmezdi. Galatasaray'ın da hedefi buydu ama önemli bir dezavantajı vardı: Rıdvan Dilmen'in Fenerbahçeliliği...

Fenerbahçe'nin ani bir operasyonuyla Rıdvan’ın hayalleri gerçek oldu. Fenerbahçe’ye sansasyonlu bir şekilde transfer olan futbolcu, önce Galatasaray yöneticisi Ergun Gürsoy’a söz vermesine rağmen, Fenerbahçe’de oynamaya başladı.

1988-1989 sezonunda, kariyerinin zirvesine çıkan Rıdvan Dilmen’in takımı Fenerbahçe 103 gol atarak rekor kırıp şampiyon oldu. O sezon Fenerbahçe sahalarda fırtına gibi esiyor, en büyük fırtınayı ise Rıdvan Dilmen koparıyordu!

Unutulmaz bir 11'di: Schumacher, İsmail, Nezihi, Müjdat, Şenol, Hakan, Turhan, Oğuz, Hasan, Rıdvan, Aykut! Bu yıldızlar topluluğunda Rıdvan Dilmen 19 gol atıp, 41 gol attırarak, şampiyonluktaki en büyük rolü oynadı.

1989-1990'da kabus başladı. Trabzonspor’un Yugoslav oyuncusu Yesiç’in tekmesiyle sağ ayağı sakatlanan Rıdvan’ın, futbol hayatı bir daha düzene giremeyecekti. Dört kez dizinden ameliyat olan Dilmen’e doktorlar "Altı ay oynama" dediyse de biraz kendi aceleciliğinden, biraz da etraftakilerin baskısıyla, üç ay sonra sahalara döndü.

1991’de, Galatasaray maçında sol omzu kırılan Rıdvan’ın yine altı ay sahalardan uzak durması gerekirken uyarılara kulak asmayan Rıdvan, İzlanda-Türkiye milli maçına çıktı. 90. dakikada omzu aynı yerden bir kez daha kırılan Rıdvan’ın, bir başka maçta da ayak bileği kırıldı.

Fenerbahçe'ye erken veda eden Rıdvan Dilmen daha sonra Altay ile anlaştı. Burada da yükselme maçlarında Altay’ın başarılı olamaması sonucunda görevinden ayrıldı.

Rıdvan'ı yeşil sahalarda izleme şansına sahip olan jenerasyon ise futbolculuğunu özlemle anıyor...

Eskiye dönmek için çaba harcayan Rıdvan’ın şevki, tekrarlayan sakatlıklar ve nükseden ağrılar yüzünden kırıldı. Taktik zekası ve oyun kabiliyetiyle göz dolduran Rıdvan, yılda 7-8 maça çıkabilen istikrarsız bir sporcuya dönüştü.

Kaçınılmaz son yakındı. Ve korkulan oldu. Hem Rıdvan hem de Galatasaray'dan alınan Tanju kadro dışı bırakıldı. 1994’te de Ali Şen’in başkanlık yaptığı Fenerbahçe ile Rıdvan karşılıklı olarak yollarını ayırdı.

Maç takviminin uyuşmaması yüzünden, jübilesi üç kez ertelenen Rıdvan, 31 Ocak 1996’da -7 derecelik dondurucu bir soğukta jübilesini yaptı. Soğuk yüzünden, sadece 1982 seyircinin bulunduğu maçta Şeytan, sevenlerini golsüz bırakmadı. Jübilesinde gol atan ender futbolculardan biri olarak sahadan ayrılan Rıdvan Dilmen, futbol kariyerini, 32’si Fenerbahçe’de olmak üzere, toplam 62 golle tamamladı.

Rıdvan'ın yaptığı en büyük hareketlerden biri de topla aniden hızlanıp aniden yavaşlayabilmesidir. Bunu dünyada en iyi yapabilen ender oyunculardandır. Rıdvan bu özelliğiyle deyim yerindeyze çok rakibinin belini kırmış ya da bakkala yollamıştır!

Futbol hayatı sakata gelen Rıdvan, daha sonra şansını hocalıkta denemeye başladı. 1996'da kendisini Fenerbahçe'den gönderen Ali Şen'in isteğiyle Fenerbahçe'de menajerliğe geçti. Ancak sezon sonunda görevine son verildi. Bir süre TV programlarına yorumcu olarak katılan Rıdvan Dilmen 1998-1999 sezonunda dönemin 2. Ligi'nde 0 puanla son sırada bulunan Vanspor'un başına geçti, Vanspor'u şampiyon yapıp 1. Lig'e taşıdı.

2001-2002 sezonunda anlaştığı Adanaspor’dan da ayrılmak zorunda kalan Rıdvan Dilmen; 2003 yılında Bank Asya 1. Lig A klasmanında yer alan Karşıyaka'da teknik direktör olarak görev aldı.

Futbolcuğu gibi teknik adamlığında da istikrarı yakalayamayan Rıdvan rotayı tekrar televizyon yorumculuğuna çevirdi. Ve açıkçası kariyerinin en istikrarlı dönemini de böyle yakaladı. "Gol olur" sözü ile izleyicilerin hafızasına kazınan Dilmen, halen hem televizyon hem de gazete yoluyla futbolseverleri kendine çekiyor.