"Wenger'e 'tam kadro çık' dedim"


Futbol tarihinde kendisine yer bulan, unutulmazlar arasına girmeye aday aforizmalar serisine Anadolu’nun bağrından yükselen kelimeler ile devam ediyoruz bu hafta…

Anadolu takımlarımız çoğu zaman hem futbol hem de fikir açısından zengin teknik adamlar getirdiler. Ancak çoğu zaman bu hocalar çok kalamadan şehre veda etmek zorunda kaldılar.

Daha henüz Gaziantep’e adım atalı birkaç hafta olmuşken, Avrupa futbolunun gördüğü en büyük kalecilerden biri olan Walter Zenga, bir röportajda, “teknik direktörlük kariyerinizde ulaşmak istediğiniz nokta neresidir” sorusuna, kısa ve öz bir cevap veriyordu: “Bugün öğleden sonraki antrenmana çıkabilmek”

Anadolu takımlarında çalışabilmek, sanıldığı kadar kolay iş değildir, sanmayın ki stressiz, baskısız, rahat bir hayatları var… Kayserispor teknik direktörü Werner Lorant, basın toplantısında gazetecilerden kibarca bir ricada bulunuyor: “Lütfen futbolcularımı strese sokmayın. Onlar için gerekli olan sıkıntıyı bizzat ben vereceğim”

Futbol dünyamızın en unutulmaz sözlerini sıralayacaksak eğer, Hikmet Karaman’ı da unutmamalıyız. Ankaragücü’nü çalıştırdığı dönemde söylediği¸”Ankaragücü taraftarı her zaman 1 puan demektir” açıklaması ile tribünlerin hakkını veriyordu.

Kocalispor’u çalıştırdığı dönemde ise 2001 yılında aynı yerde hazırlık kampı yaptığı Arsenal teknik direktörü Arsene Wenger ile anısını unutmak mümkün değildir: maçtan evvel gittim Wenger’e, "çıkar tam kadronu da güçlerimizi görelim" dedim. Tam kadro çıktılar, 4 tane attık.” Maç 4-1 bitmişti.

Yine de kabul edelim, bazı teknik direktörler için hayat daha da zor.

Futbola hayatını kaybederek veda eden isimlerden biri olan De Nigris, “Kolombiya’da güzel günler geçiriyordum, teknik direktör vurulunca kaçtım” diyerek beterin beteri vardır diyor…

Sivasspor’da oynadığı dönemde kimi gruplar tarafından haksız yergilere maruz kalan Balili için, başkan Mecnun Odyakmaz, “Ortadoğu sorununu dünya çözemedi, biz burada mı çözeceğiz” sözleri ile İsrailli futbolcuya sahip çıkıyor, haksız protestolara cevap veriyordu.

Balili ise, her daim pozitif havasıyla Türk futbolundan geldi geçti. Kısa sürede öğrendiği Türkçesini kullanmaktan hiçbir zaman kaçınmayan İsrailli futbolcu, “Cantona yaşlı, ben daha karizmatik” derken, sanırız fiziksel benzerliklerinin altını çiziyordu.

Futbolcuların otomobil merakı meşhurdur. Pahalı spor arabaları ile boy gösterir dururlar. Ali Güneş, bu duruma psikolojik bir yaklaşımda bulunuyor; “Mutsuz kadın saçlarını, mutsuz futbolcu otomobilini değiştirir.” Cristiano Ronaldo’nun neden 19 otomobili olduğunu en iyi bu sözler açıklıyor sanki…

Anadolu futbolunun gerçekleri ile yüzleştirmek ise, Polonyalı Roman Dobrowski, sonradan Türk vatandaşlığına geçen adıyla Kaan Dobra’ya düşüyor… “Türkiye’ye milli futbolcu olarak geldim ama Kocaelispor’da oynarken beni bir kez bile milli takıma çağırmadılar. Ne zaman Beşiktaş’a gittim, milli takıma çağrıldım. Yine izleyen falan olmamıştı, büyük takıma gitmiştim sadece…”