Ligtv.com.tr'de Antalyaspor Haftası röportajları Volkan Yaman'la devam ediyor. Antalyaspor'un milli futbolcusu. Yunanistan maçında milli formayı giydikten sonra ilgi odağı oldu.
Volkan Yaman bilgisayar programcısı. Babası önce mesleğin sonra futbol demiş sürekli kendisine. Babasına verdiği sözü tutmuş. Ama futbolu hayatından hiç çıkarmamış. 9 kardeşler. Abileri kendisinin söylemiyle fanatik taraftarlar. Antalyaspor formasıyla hedeflerinin ilk basamağını yakalamış. Ardından diğer hedefleri koymuş sıraya. Bunalrdan birisini daha gerçekleştirdi Volkan Yaman. Hiç beklemediği bir anda milli takıma çağrıldı. Milli takıma çağrıldığı haberini aldığında neler yaşadı? Milli takıma çağrıldığında neredeydi? Yunanisttan maçının 18 kişilik maç kadrosunda olacağına bile inanmıyordu ama maçın başlarında kendisini bir anda sahada buluverdi. Herkesin gözü üzerine çevrilmişti artık Volkan'ın.
Ligtv.com.tr Haber Müdürü Erdem Erol'un sorularına içtenlikle cevaplar veren Volkan Yaman neler anlattı. Keyifle okuyacağınıza inandığımız bir röportaj...
"HERKES BİLMEK İSTİYOR"
-Volkan, röportaj sayısı arttı değil mi?
Arttı. Son zamanlarda hele milli takıma çağrıldıktan sonra bayağı bir artış oldu.
-İlgi odağı oldun.
Tabii canım, ister istemez göz önünde olunca insanların ilgisini çekiyorsun. Sonuçta Volkan Yaman'ı hiç kimse tanımıyor etmiyor, herkes soruyor nereden geldi, nerede doğdu, büyüdü, futbola nasıl başladı bunları herkes bilmek istediği için soruluyor.
"ROTAN DEĞİŞTİ DEDİLER"
-Ben de bilmek istiyorum ama ben Yunanistan maçından başlayacağım. Mutlaka milli formayı giymeyi hedefliyordun ama Yunanistan maçı için milli takıma çağrılmayı bekliyor muydun?
Beklemiyordum, 3 gün tatil vardı ve annemin yanında değerlendireyim demiştim, uçak biletimi almış Almanya’ya gittim. Salı günü akşam Antalya’ya dönecektim. Havalimanına gitmeye 1 saat kala telefon geldi. Rotan değişti Antalya’ya değil İstanbul'a geliyorsun dediler.
-Kim aradı?
Şükrü abi var milli takımda. Bütün organizasyonları yapıyor. "Uçak biletini aldım havalimanına git İstanbul’a geliyorsun" dedi. Benim için çok güzel bir olay oldu ama bir taraftan da hayal gibi, şaka gibi oldu. Evde ailemle beraber otururken milli takıma çağrılmam inanılmaz güzel bir duygu oldu, bir taraftan da böyle şok oldum yani.
"İLK AİLEMİN HABERİ OLDU"
-Milli takıma çağrıldığını ilk kime haber verdin?
Yanımda annem abilerim, yengem vardı. İlk önce onlar öğrendi. Babam da işteydi, haberi yoktu. Ben de babamı aramayayım heyecanlanır, işini bitirsin öyle söyleriz dedim.
-Milli takım kadrosu içinde neler hissettin?
Sonra yavaş yavaş heyecan basmaya başladı bende. İstanbul'a gidip ilk idmana çıktığımda, sonuçta sen orada Emre Belözoğlu'yla, Tugay abiyle yanyana oynayınca heyecan ister istemez basıyor yani. Onlar da bana hiç yabancılık çektirmediler . 10 senedir birlikte oynuyormuşuz gibi davrandılar bana. O yüzden gayet sakin kalabildim, o heyecan çabuk geçti.
"İLK 18'İE GİRECEĞİMİ BİLE DÜŞÜNMÜYORDUM"
-Ve maç anı geldi çattı. Maçtan önce neler düşünüyordun? Fatih hoca kadroyu açıklayacak tabii...
Gerçeği konuşursak ilk 18’e gireceğimi hiç düşünmüyordum. Hayal ediyordum ama düşünmüyordum. İlk 18 açıklandı ve baktım ben de varım. Benim için çok gurur vericiydi. Her Türk futbolcusunun hayali milli takımda oynamaktır. Sonra Yunanistan maçı başladı. Kulübede sağımda Tugay abi oturuyor. Kimler kimler var yanımda. Televizyondan seyrettiğim insanlar bunlar. Onlarla yanyana oturmak bile gurur verici bir olaydı. Sonra hiç beklemediğim anda birdenbire maça girmek bambaşka bir olay oldu. İbrahim abi sakatlandı ve Fatih Hoca kalk deyince, o anı anlatamam yani. Adeta buz gibi suya düştüm. Çünkü Yunanistan’a karşı oynuyorsun, grubun en önemli maçlarından bir tanesi, deplasmandasın. Sağolsun orada hocam geldi benimle konuştu, sakinleştirdi beni. Bildiğin topu oyna dedi, sakin ol dedi. Yedek kulübesindeki abilerim de aynısını söyledi. Onların sayesinde gayet sakin olabildim sahada.
-Maç bitti, sen de bittin mi?
Ben artık sevinçten...Öyle bir olayki benim açımdan inanılmaz bir duygu. Sonuçta ben oyuna girdiğimde 1-0 mağluptuk. Birden bire Yunanistan'a karşı deplasmanda 4-1 galip gelmek çok büyük olay.
"BABAM BENİ YOLLAMAZDI"
-Milli takım dosyasını kapatalım ve biraz senden konuşalım Volkan. Aslen nerelisin?
Bartınlıyım.
-Baktığın zaman Karadenizli olduğun belli oluyor.
Ama Almanya'da hiç kimse bana sen Türksün demiyor. Beni Alman sanıyorlar. Şimdi açık gözlü, açık tenliyim.
-Ama Karadeniz'de çok renkli gözlü ve açık tenli vardır. Mesela lazlar böyledir.
İşte bunu Almanlar bilmediği için beni Türke benzetemiyorlar.
-Nerede doğdun?
Almanya'da doğdum ve 21 yaşında Türkiye'ye geldim. Türkiye'ye gelene kadar bütün hayatım Almanya'da geçti. Türkiye'ye sırf tatil için geliyorduk.
-Kaç yaşında başladın futbola?
6-7 yaşlarında başladım. Babam bana hep okulunu bitir derdi. Halbuki futbolcu olmamı çok istiyordu ama mesleğe çok fazla önem veriyordu.
-Okuduğun bölüm neydi?
Bilgisayar programcılığı.
-Bitirdin mi olulu?
Bitirdim. Zaten bitirmeseydim şu an burada olamazdım. Babam beni yollamazdı. Sakatlık falan olur, bu işler hiç belli olmaz, yarın ne olacağı belli olmaz, onun için garanti bir mesleğin olsun, öyle yoluna devam edersin derdi. İyi ki de öyle yapmışım.
-Kaç kardeşsiniz?
9 kardeşiz. 5 erkek, 4 kız.
-Ailede başka futbolcu var mı?
Yok. Babamın da ilgisi yoktu. Abilerim futbol oynuyorlardı ama zaman geçirmek için oynuyorlardı. Benimle beraber babamın da futbola olan ilgisi başladı. Şimdi benim 14 yaşında bir kardeşim var. Onda da yetenek gördüğü için şimdi bütün ilgi ona doğru.
-Sen kardeşini nasıl buluyorsun. Yetenekli mi?
Kardeşim benden daha çok yetenekli. Orta saha oyuncusu olduğu için daha çok kafayla oynuyor, aklını kullanıyor. Pasları, şutları çok akıllı yapıyor. Bana göre daha akıllı davranıyor.
"ABİLERİM FANATİK TARAFTARLAR"
-Bizler herşeyi soruyoruz. Hep aynı sorularla karşılaşıyorsundur mutlaka. Mesela ailende kardeşlerin hangi takımı tutuyorlar. 9 kardeş olunca hepsi de aynı takımı tutmaz yani.
O konuda benim 3 tane abim var üçüde başka takım tutuyor. En büyük abim fanatik Fenerlidir. Ortanca abim fanatik Beşiktaşlıdır, en küçük abim de fanatik Galatasaraylıdır.
-Fanatik olduklarını söylüyorsun. Aralarında sorun olur mu bu yüzden?
Yok aralarında sorun olmaz onalrın. Bizim orada öyle bir şey yok.
"ALMANYA'DA HERŞEY KONTROL ALTINDA"
-Peki Türkiye'deki taraftarları nasıl buluyorsun?
Türkiye'de olduğu gibi Almanya'da öyle kavgalar dövüşler falan olmuyor. Oluyor ama Türkiye'deki kadar olmuyor. Orada herşey kontrol altında. Sistem orada oturmuş. Burada sistem daha yavaş yavaş ilerliyor. Çocukluğumda maça gittiğimde kavga görmedim. Küfür falan hiç hatırlamıyorum yani.
-Burada küfür de duydun kavgada gördün.
Maalesef oluyor. Belki Türkiye'de insanların futbola daha çok bağlı olması böyle hareketlere neden olabiliyor.
"BENİMDE HAYALİM 3 BÜYÜKLER"
-Futbolcunun hedefleri arasında milli forma giymek ve büyük takımda olmak vardır. Senin kapını belki çalmaya başlamışlardır bile, çünkü sezonun bitmesine çok az kaldı.
Şu anda bana gelen teklif yok.
-Menajerin.
Benim menajerim var, Ümit abi. Benim başım ağırmasın diye bütün o konularla o uğraşıyor yani.
-Sen sormuyor musun ona ne oluyor ne bitiyor diye?
Ben de etkilenmemek için hiç sormam. Şu anda Antalyaspor benim için önemli. Antalyaspor’u daha iyi yerlere getirmek aklımda. Onun için bu konulara hiç girmek istemiyorum. Kafamı öyle şeylerle yormak istemiyorum.
-Ama hedeflerin arasında büyük takımda oynamak vardır.
Tabii canım her futbolcunun olduğu gibi benimde var İstanbul'da 3 büyüklerde forma giymek gibi bir hayalim. Sonuçta Avrupa'da tanınmış takımlar onlar. Bunlar çok büyük camialar ve her futbolcunun hayalidir o takımlarda oynamak.
-Antalyaspor’la sözleşmen ne kadar?
2009’a kadar.
-Kulübün istemediği takdirde bir yere gidemezsin. Ancak kulübün seni almak isteyen kulüple anlaşırsa ancak o zaman gidebilirsin.
Burada şunu da düşünmek lazım, bizim Antalyaspor transfer olayından avantaj sağlayabilirse olur. Hem takımın hem benim menfaatim neyse olur diye diye düşünüyorum.
"PROFESYONEL OLUNCA MİLLİ TAKIMI TUTUYORSUN"
-Şimdi ben konuyu yavaş yavaş tuttuğun takıma doğru getirdim. Ben soracağım sen de bunu söylemeyeceksin tabii. Ya da çocukken bir takımı tutuyordum ama artık profesyonelim, tutmuyorum diyeceksin.(Gülüyoruz)
Profesyonel hayata girince ister istemez insan unutuyor.
-Profesyonel olunca insan çocukluğundan gençlik yıllarına varana kadar tuttuğu takımı bırakıyor mu gerçekten? Ben bırakamazdım mesela.
Demek ki o zaman olayın içinde olman lazım. Futbol oynaman lazım.
-O da olamayacağına göre.
Demek ki o zaman hala küçüklüğünden beri tuttuğun takımı tutuyorsun.
-Tabi iki.
Dediğim gibi bunlar belli bir yaşa kadar. Futbol hayatına girince insanın tek tuttuğu takım milli takım oluyor artık.
"BU TAKIM KÜME DÜŞER DEDİLER"
-Antalyaspor bu sezon çok ilginç bir lig yaşıyor. İlk yarı son anlarda yenilen goller, ikinci yarı iş tersine döndü. Neler oldu?
İlk yarıda son dakikalarda bayağı yediğimiz goller oldu. Çok puan kaybettik. Hakettiğimizin karşılığını alamadık. Sezon başında çok iyi çalıştık. Bunun karşılığını alamayınca insan bayağı bir üzülüyor. Hele ikinci yarıda ilk Rize maçını oynadık ve orada da mağlup olduk ve tamam bu takım küme düşer dediler. Ama Allah'a şükür takım ruhu çok iyi olduğu için, biz her zaman hocamız olsun herkes başaracağımıza inandı. Gördüğünüz gibi 10 haftadırda kaybetmiyoruz. Hak ettiğimizinde karşılığını almaya başladık. İnşallah böyle devam eder de sezon sonu ilk 5'te yer alırız.
-Yani ilk yarı küme düşmemeye oynarken şimdi hedef ilk 5.
Bunlar futbolda olan şeyler, çok ilginç şeyler olabiliyor. Vestel Manisaspor liderdi, belki şampiyonluğun gizli adayıydı, ama şimdi düşmemeye oynuyor. Biz ilk potadaydık, şimdi yukarılara oynuyoruz. Olmaması için bir neden yok. İyi bir hava yakaladık. Neden olmasın?
"TÜRKİYE'DE ALMANCI, ALMANYA'DA YABANCI"
-Sen Almanya'da doğdun büyüdün. Yılmaz Hoca'yla bundan dolayı daha bir yakınlık oldu mu?
Yılmaz Hoca gurbetçilerin ne çektiğini bildiği için, bazı konularda bizim nasıl düşündüğümüzü biliyordur, şimdi pek kalmadı ama gurbetçiler bayağı bir problem yaşıyordu. Türkiye'ye geldiğimiz zaman Almancı deniyordu, Almanya'ya gittiğimizdeyse yabancı deniyordu. Yani biz bir türlü buralı olamıyorduk. İnsan ister istemez üzülüyordu. Biz de Türküz sonuçta. Türkiye'yi seviyoruz. Ama buraya geldiğimizde Almancı deniyordu bize. Ama artık o devir kapandı. Ben Yılmaz Hoca'yla ilk kez geçen sene çalışmaya başladığımda sezon başında bayağı bir sakatlık geçirmiştim. Ona rağmen Yılmaz Hoca bana destek verdi, beni bırakmadı. 14 hafta sakattım, bir tane maç bile yapmadım. Bunu her hoca yapmaz yani sonuçta 14 hafta az bir zaman değil. Yılmaz Hoca bana güvendi, zaman tanıdı.
-Coşkun'a da aynı soruyu sordum. Sahada siz mi, yoksa Yılmaz Hoca mı daha fazla efor sarfediyor?
Yılmaz Hoca futbolu yaşıyor. Hayatta kaybetmeyi hazmedemez. O maçta neyi varsa dışarı gösteriyor yani. Yılmaz Hoca'yla herkese çalışmayı tavsiye ederim. Belki maçta bize bağırıyor çağırıyor ama bunlar sahada kalıyor. Soyunma odasına gittiğimiz zaman herşey bitiyor. En az bizim kadar efor sarfediyor. Baktığın zaman ter içinde kalıyor, nefes nefese kalıyor. O da bizimle beraber futbolu yaşıyor.