"Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener Türk futbolunu iyi niyetle yönetiyor" diye düşünenlerdeniz. Her kulüp canı yandıkça basın toplantısı düzenlediğine göre yaptıkları doğru ve federasyon kulüplere eşit uzaklıkta. Buna bir diyeceğimiz yok.
Bizim itirazımız yayıncılarla olan ilişkisinde. Futbol Federasyonu bildiğiniz üzere Digiturk’ün isteksiz durduğu Türkiye Kupası maçlarını 17.1 milyon dolar karşılığında TRT’ye satmıştı. TRT’nin bu parayı çakırması zor değil, imkansız! Televizyonların tek geliri reklam, onun da en değerli bölümü, Prime-Time dediğimiz 20.00 ile 23.00 saatleri arasındaki kuşak. Diğer saatlerdeki reklamlar, televizyon izlenirlik oranı az diye çok ucuz rakamlara pazarlanabiliyor. Hal böyleyken yöreyi canlandırma adına fazla düşünülmeden kupa finali Şanlıurfa’ya verildi. Urfa’nın otelleri yeterli değil, stad yeterli değil falan bunlar hep konuşuldu. Ancak ışıklandırma olmayınca bu maç doğal olarak gündüz 15.45’de oynanacak. TRT bu saatte oynanacak maça taş çatlasa 200.000 TL’lik (Eski parayla 200 Milyar) reklam bile toplayamaz. Bir sonraki sezon da siyasi iktidardan baskı gelmez ise muhtemelen ihaleye bile girmeyecek. Yayın saatleri gibi önemli konuları federasyonun yayıncı kuruluşla koordine olarak yapması, bundan sonrası için en büyük temennimiz.
TURKCELL SÜPER LİG'İN MARKA DEĞERİ Digiturk, Turkcell Süper Lig’e milyonlarca dolar ödemeyi göze aldı ama ligin içindeki unsurlar hala gerekli yatırımı yapmıyor, eksiklerini tamamlamıyor. "Seneye düzelecek" demek galiba hep birlikte olayın içinde olanların başvurduğu en kolay yol. Yukarıdaki fotoğrafı bu hafta LİG TV’nin Diyarbakır-Beşiktaş maçı sonu yapılan röportajından çektirdim. Allah aşkına arkadaki Turkcell panosunun eğriliğine büğrülüğüne bir göz atın. Bir de bizim lige örnek olarak gösterilen İngiltere Ligi’nin soyunma odalarına, koridorlarının düzgünlüğüne. Röportaj yapılan alanların düzgünlüğü ise ayrı bir yazı konusu. Şimdi büyük bir şaşa ile yeni sezona hazırlanacak olan stad koridorlarının nasıl olması gerektiği de bir kritere bağlanmalı ve arada bir birileri uyarmadan gözden geçirilmeli...
TSYD’NİN YÜZAKI Türkiye Spor Yazarları Derneği’nin evsahipliğinde Antalya’da geçen hafta yapılan 73. AIPS Semineri başarı ile noktalandı. Coca-Cola, İddia, Turkcell, Spor-Toto, Nike, Basın İlan Kurumu ve Futbol Federasyonu’nun sponsorluğunda düzenlenen seminerde AIPS (Dünya Spor Yazarları Birliği) ülkelerdeki mesleki sorunları masaya yatırdı. Bu arada yeri gelmişken Antalya’nın iş bitirici Valisi Alaattin Yüksel’den de övgüyle bahsedeceğim. Stad etrafına yaptırdığı şiddet aleyhtarı afişler etkileyici. Antalya gibi turizmin gözbebeği bir kentimizde böyle şık hareketler dikkat çekiyor.
HOŞ GELDİN KARABÜKSPOR Karabükspor’a "Turkcell Süper Lig’e hoş geldin" diyoruz. Karabükspor Başkanı Hikmek Feridun Tankut ve yönetim kurulundaki değerli arkadaşları inançlı bir çalışma ile Turkcell Süper Lig’e çıktılar. Futbolumuzun böyle kent takımlarına ihtiyacı var. Umarız ligde de uzun soluklu olurlar ve renk katarlar. Keşke Adana ve İzmir gibi illerimizin takımları da azimle çalışıp Turkcell Süper Lig’e yükselse. Çünkü ismi Belediye olan takımlarımızın bildiğiniz üzere hiç taraftarı olmuyor ve boş tribünler önünde oynanan futbolun da tadı tuzu olmuyor.
ERTUĞRUL GAZİ'DEN ERTUĞRUL SAĞLAM'A 1299’de kurulan Osmanlı Devleti’nin tohumlarını Ertuğrul Gazi atmıştı Bursa civarında. Şimdilerde de Ertuğrul Sağlam zirveye doğru emin adımlarla hedefe doğru gidiyor. Bursaspor şampiyon da olsa ikinci de olsa çok büyük iş yaptı. Üç büyükler önümüzdeki seneler için kadro kurarken de teknik direktör belirlerken de bu ülkenin öz çocuklarına biraz daha önem vermeli. Bu arada İbrahim Yazıcı "Allah’ın adaleti varsa şampiyon oluruz" demiş. Şampiyon olurlar ise tamam da tersi olur ise ne olacak? Lafın nereye gittiğini iyi hesaplayıp konuşmak lazım...