“Trabzonspor toplumsal bir haykırıştır“

“Trabzonspor toplumsal bir haykırıştır“

Karadeniz fırtınası devam ediyor. Ligtv.com.tr'de Trabzonspor haftası bugün Trabzonspor Yönetim Kurulu Üyesi ve Basın Sözcüsü Zeyyat Kafkas'ı ağırlıyor.

Trabzonspor'un adeta çöküş yaşadığı günlerde basının karşısında en çok o yer aldı. Zeyyat Kafkas'ı Trabzon'da Organize Sanayii sitesinde bulunan işyerinde, "Kafkas Mermer"de ziyaret ettik. Sıcak bir karşılama, samimi bir sohbet gerçekleşti. Sorularımızı direkt sorduk, lafı oradan alıp başka yerlere getirmedik. İçimizden ne geçiyorsa dile getirdik, yeri geldi sorularımızı yönelttik, yeri geldi yorum yaptık. Karşılığında da içten ve samimi cevaplar aldık. Ülke profilinde alışık olmadığımız bir yönetici profiliyle karşılaştık. Tabir-i caizse kıvırmadan, köşe bucak kaçmadan, inandığı doğruları dile getiren Zeyyat Kafkas'la Ligtv.com.tr Haber Müdürü Erdem Erol ve Ligtv.com.tr Editörü Ahmet Sivaslı konuştu.


"TRANSFERDE BAŞARILI OLDUĞUMUZU DÜŞÜNÜYORUM"
-Zeyyat Bey, ikinci yarıya Trabzonspor istediğiniz gibi başladı mı?
Beklediğimiz gibi başlayamadık tabii… Kayserispor’la istemediğimiz biz beraberlik aldık. Ama netice itibariyle takım olma yolunda, ekip olma yolundaki eksikliğimizin giderilmeye başlandığını gördük, o anlamda iyi başladığımızı söyleyebilirim.

-Bunun nedenlerinden bir tanesi ara transferde biraz geç kalmışlık olabilir mi?
Tabii… Transferde en zor dönem devre arası transfer dönemi. Çünkü devre arasında hiç kimse iyi oyuncusunu vermek istemiyor. Dolayısıyla ya sorunlu oyuncuları alabilirsiniz yada ilk devre top oynamamış oyuncuları alabilirsiniz. Biz onun için geciktik. Çünkü almak istediğimiz Ceyhun, Risp ve Ayman olsun hepsi takımlarına yüksek düzeyde katkı sağlayan oyunculardı. Dolayısıyla son güne kadar, son hafta transferi bitirebildik. Bu bir süreçti. İstemeden elimizde olmadan o şekilde değerlendirebildik. Yine de devre arası en zor dönem transfer yapmak için ama başarılı olduğumuzu düşünüyorum.

-Bu 3 oyuncu takıma son günlerde katıldı, dolayısıyla devre arası hazırlık kampında takımla olamadılar. Bu bir negatif bir durum…
Kesinlikle, tabii ki.

-Bu durumu pozitife dönüştürme işi Ziya hocaya düşüyor tabii.
Kesinlikle… Teknik kadroya düşüyor.

"OYUN ANLAYIŞI YÜKSEK BİR TAKIM OLACAĞIZ"
-Şu ana kadar ikinci yarı itibariyle Trabzonspor nereye geldi?
Bir defa, son 3 hafta oynadığımız maçları değerlendirecek olursak bunun cevabını veririm sanırım. Gaziantep ve Denizli maçlarında oyun olarak ne bizi ne camiayı çok tatmin eden bir oyun oynamadık. Ama bence  dört dörtlük bir mücadele örneği ortaya koyduk. Özellikle Beşiktaş karşısında da maçın 90 dakika olduğunu çocuklar gösterdiler. Bir o kadar da kazanmak isteyen takım kazanıyor. Trabzonspor artık kazanmak isteyen bir ekip haline geldi. Bunları söylememdeki gayem, bunlar bizde yoktu. Yani uyuşmuş haldeydi takımımız. Tabii sürekli başarısız olmak, camiadaki yılların getirdiği baskı çocuklarda bir bıkkınlık getirmişti. Ekip olamıyorduk. Oysa baktığınız zaman bireysel yetenekleri üst seviyede oyunculara sahibiz. Bunu kollektif futbola yansıtamıyorduk. 2. devre bu anlamda futbol adına değil ama ekip olma adına iyi yol katettik. Sevindirici nokta bu. Tabiiki futbolda galibiyet alamadıktan sonra ne yaparsanız yapın dört dörtlük topta oynasanız, zaten önemli olan büyük takımlarda böyle çok doyurucu futbol olmadığı zamanda takımın yıldızlarının  birebir sivrilerek maçı kazanmasıdır. Yani çok iyi oynamadığınız zaman da maç kazanmak sizi büyük takım yapıyor zaten. Bundan sonra Trabzonspor’un kadrosunun çok daha iyi oturacağı, yeni katılan arkadaşlarında diğer arkadaşlarını tanıyacağını ve görmeden ne yaptıklarını bileceği bir hale geleceğini düşünüyorum. Ona göre çok daha pas yüzdesi yüksek, oyun anlayışı yüksek bir takım haline geleceğimizi düşünüyorum.

"YILDIZ VE YILDIZ ADAYLARIMIZ VAR"
-“Yıldızların birebir sivrilmesi” dediniz. Trabzonspor’da yıldız futbolcular kimler size göre?
Yani yıldız çok göreceli bir kavram. Biz Marcelinho’yu da yıldız olarak getirdik ve bence gerçekten dünya yıldızı. Gitti Wolfsburg’a dört dörtlük top oynuyor şu anda. Uyum sağlayamayabiliyorsunuz. Dolayısıyla uyum kavramı çok göreceli. Benim için çok çok sürekliliği olmadığı halde bir Ufukhan da yıldız, bir Ferhat da yıldız. Ama bunlar gerçek anlamda yıldız adayları. İşte benim için budur yıldız. Yani yıldızı herkesi alır. Bir yerde parayı verdiniz mi herkesi alıyorsunuz ama önemli olan yıldız adaylarını takımda yıldız olarak çıkarmaktır. Bu anlamda Trabzonspor’u ben takım olarak değerlendirmek istiyorum. Birçok yıldız adayımız ve yıldızımız var. Trabzonspor’da maçın yıldızı vardır. Her maçta  bu üst seviyedeki oyuncuların bir tanesi öne çıkarak takımı taşıyor. Zaten büyük takım da budur bence.

"GÖKDENİZ BİZİM BİLİNEN YILDIZIMIZ"
-Şu ana kadar yıldız adayları ve yıldızların isimlerini zikrederken, Gökdeniz’i ifade etmediniz.
Takım olarak söyledim. Zaten Gökdeniz bizim bilinen yıldızımız. Gökdeniz-Fatih ikilisi zaten Türkiye’de son 6 yıla damgasını vurmuş oyuncular. Dolayısıyla takımdaki yıldızları saymıyorum ben size. Yıldızın göreceli olduğunu, çok değişik manası olacağını yani yıldız olarak ifade etmemin doğru olmayacağını belirttim. Tek tek oyuncuları saymıyorum, haksızlık yapmış olurum. Trabzonspor bir yıldız adayları ve yıldızlar topluluğudur diyeyim ben. Ama bunu saha sonuçlarına yansıttığınız zaman bunlar gündeme birer birer yıldız olarak çıkacaklar.

"GÖKDENİZ'E HAKSIZLIK OLUR"
-Fatih gittikten sonra Gökdeniz yalnız mı kaldı?
Fatih tabii ki önemli bir oyuncu Trabzonspor için. Yıllardır bir arada oynamalarının verdiği bir avantaj vardi. Birbirlerini çok iyi tanıyorlardı. Mutlaka bir eksi olmuştur. Ama Gökdeniz de uzun bir dönem futbol oynamadı. Biliyorsunuz 6 ay oynamadı. O altı ay futbol oynamadığı dönemi göz önüne alacak olursanız Gökdeniz’in şu anda performansı giderek artıyor. Dönem dönem çok iyi olduğu için hep iyi olmasını bekliyorsunuz. O zaten mümkün değil. Neticede teknik kadronun kendisine verdiği görevi yapıp yapmaması önemlidir. Gökdeniz de bir görev adamı zaten. Ama bazı maçlarda gerçekten üstün bir performans gösteriyor. Tek başına maçı sürüklüyor. Her maçta o performansı beklemekte Gökdeniz’e haksızlık olur diye düşünüyorum. Milli takımda mesela çok iyi bir performans sergiledi ama herkes ondan gol bekledi. Gol kaçırdığı için eleştirildi ama bence üst düzeyde bir performans sergiledi.

"EN ZOR İŞ ZİYA HOCAYA DÜŞÜYOR"
-“Her maçın yıldızı ayrıdır” dediniz. Sezonun ilk devresinde Trabzonspor’da görünen bir istikrarsızlık söz konusu. Kazanılan her maçta başka isimler ön plana çıkıyor. Takımdaki genel istikrarsızlık futbolcuların genel istikrarsızlığından mı kaynaklanıyor?
Bireysel istikrasızlığından  demiyeceğim çünkü o zaman kenara alınır, alternatifi vardır. Şu anda kadromuz bizim 24 kişi ve gerçekten en zor durumda olan kişi Ziya hocamız. Çünkü çok alternatifli ve çok birbirine yakın performanslı arkadaşlar var. Tercihlerinde mutlaka zorlanacaktır diye düşünüyorum. En zor iş Ziya hocaya düşüyor. Çünkü gerçekten birbirini zorlayan, tatlı bir rekabetin olduğu takım haline geldik. Bireysel demiyelim sizin sorunuza da bence takım olamadık biz. Yani hala daha takım olamadık.

"KENDİNİ İSPATLAMIŞ YABANCI TRABZONA GELMİYOR"
-Bu neden kaynaklanıyor?
Şimdi bir sekreterinizi değiştiriyorsunuz, 6 ayda sizi tanıması sürüyor. Size kimi bağlayacağını, bunu öğrenmesi, nasıl tarzdan hoşlanırım bunu yansıtması, firmamızı temsil etmesi bir süre alıyor. Biz geçen sene 14 ay önce göreve geldik, 20 kişiye yakın oyuncu değişimi yaptık. Bu övünülecek bir durum değil. Bir profesyonel takımda 20 tane oyuncu satmak, 20 tane youncu almak övünülecek bir olay değil. Ama biz bunu mecburen yaptık. Geldiğimizde takımın içinde bulunduğu durumdan dolayı bunu yapmak zorunda kaldık. O yüzden şimdi bunun bir uyum süreci var. Buna rağmen bir de sezon başında yaptığımız transferler uyum sağlayamadı. Teknik direktör anlamında, almak istediğimiz teknik direktörler Türkiye’yi ve özellikle Trabzon’a gelmek istemediler. Yani Trabzon’un çok büyük handikapları var. Biz 4 büyük kulüpten biriyiz ama biz diğer 3 kulüpten çok daha zor şartlarda mücadele veriyoruz. Şimdi Trabzon şehri dışarıdan gelen yabancı transferinde doğru isabetli transfer yapmamız çok zor görünüyor. Çünkü kendini ispatlamış dört dörtlük bir teknik direktör, oyuncu Trabzon’a gelmiyor. Bir sürü çekinceleri oluyor. Çocuklarının eğitimleriyle ilgili sorunlar yaşıyoruz. İşte Fransızca okul istiyor, yok. Dolayısıyla şu anda oluşturduğumuz takım yavaş yavaş kendine gelecektir diye düşünüyorum. Ziya hoca şu anda bence oyuncuları çok iyi tespit etmiş durumda. Devre arasında onlarla çalışma imkanı buldu. İkinci yarıya başlangıcımız bence beraberliklerle de olsa yavaş yavaş yukarı doğru bir çıkış halindeyiz. Bu kollektif futbola yansıyacaktır. Futbolun tabii ki gözede hitap etmesi gerekiyor. Bireysel oyuncuların maçta ortaya çıkmasının sebebini buna bağlıyorum.

"23 YILDIR YAPILAN HATA"
-Trabzonspor’da var olan sıkıntıların nedenlerini biliyorsunuz ve bunları ifade ediyorsunuz. Çözüm yolları var ama zaman da alıyor mutlaka. Bunlar tabii ki 3-5 aylık, 1-2 yıllık sorunlar değil. Trabzonspor’un 23 yıla dayanan hedeflerinde sapma yok ama ulaşamama sıkıntısı var.
Evet, 23 yıllık bir şampiyonluk özlemi var.

-Trabzonspor’un bir 4. büyük olarak çıkmış olması, 6 kez şampiyon olması, hedef büyütmüş olması, bugünlere gelinirken bir anlamda sorun mu oldu? Zamanında hedefleri yakalamış olmak, sonrasında da hedefleri büyük tutmuş olmak yani.
Muhakkak uzun bir dönem geçti aradan. Bu arada bir çok 2. liği var, Türkiye Kupaları var, hep başarısız sezonlar geçirmedi. Ama artık futbol bir endüstri haline geldi. Dünyaya entegre olmanız gerekiyor. Korkunç bir ekonomi oldu. Şimdi bizim mücadele ettiğimiz 4 büyük kulüpten biriyiz ama diğer 3 kulübe baktığınız zaman 4 kişiye verdikleri transfer ücreti bizim 2 yıllık bütçemiz. Ekonomi daha etkin hale geldi futbolda. Başarılı olduğumuz yıllara bakarsanız o dönemdeki ne oyuncular çok para kazanmışlar, ne teknik direktörler. Hepsi tamamen hırsla, şanançla, karadeniz insanına özgü beceriyle, birikimle şampiyon olmuşlar. Şimdi futbol tabii endüstri oldu. Paranız cebinizdeyse gidip dört dörtlük bir futbolcuyu gidip satın alabiliyorsunuz. Ama geçmişte öyle değildi, futbol çok değişti. Yani tamamen maddiyata dayanıyor. Trabzon şehrinin geliri belli. Biz öncelikle kulübün öz varlıklarını, özkaynaklarını geliştirmemiz lazım. Bence 23 yıldır yapılan hata bu.

"SÖYLEMLERİMİZDE HATA YAPTIK"
-Şehrin gelir kaynakları yükselmeden o şehrin takımının gelir kaynaklarının yükselmesi ne derece doğru orantılı olur?
Yükselebilir mi diyorsunuz? Yükselebilir bence… Doğru orantılı.

-Şehrin yükselmezse kulübün de yükselmez diyorum ben.
Şehir yükselirse kulüp daha çok yükselir. Ama şehrin yükselmediği yerde kulüp yükselebilir. Çünkü Trabzonsporsunuz, 4 büyük kulüpten birisiniz. Bugün Trabzon’un çeşitli güçleri var. Bundan sanıyorum 10 yıl önce o dönemin başkanı Faruk Özak İstanbul’da Kartal’daki şu an bizim faaliyete geçireceğimiz tesisi devletten kamudan Trabzonspor’a kazandırabilmişse bugün de rantabıl olmaya bizim dönemimiz de nasip oldu. Şu anda Trabzonspor’a yıllık geliri ciddi bir kaynak olacak. Şimdi görev süremiz boyunca yapmamız gereken yine sayın başkanımız Albayrak’ın ilişkilerini ve konumunu kullanarak Trabzonspor’a 2-3 tane öyle hazine arazisi alabilsek, bir Galatasaray’ın, bir Beşiktaş’ın yaptığı gibi, dolayısıylaTrabzon’un trendi çok fazla yükselmeyebilir ama Trabzonspor’u yükseltebilirsiniz. Öz kaynak derken bunlar yani. Şimdi bizim Digiturk’den aldığımız gelirin kaynağının, Trabzon şehrinin ekonomisiyle bir ilgisi var mı sizce? Çok orantılı değil diye düşünüyorum yani öncelikle biz bütçemizi, kalıcı gelir kaynaklarımızı arttırmalıyız, ondan sonra mücadeleyi üst seviyede yapmalıyız.Bence bizim yönetimin tabii ki hataları var, yaşayan her insan hata yapar. Bizlerde hatalar yaptık. Önemli olan bu hatalara takılıp kalmadan, ders alıp yola devam etmek. Trabzonspor’da bizim yaptığımız, benim için üzüldüğüm en büyük hata ki beni üzen en fazla bu, biz söylemlerimizde hata yaptık. O 23 yıllık baskı ve heyecan, şampiyonluk arzusu bizimde içimizde olduğu için biz de taraftarlar arasından geldik, yönetici olduğumuz zaman da  o özlemimizi dile getirdiğimiz için ama içeri geldiğimiz zaman papucun çok pahalı
olduğunu, takımda futbol şubesinde inanılmaz bir çökmüş ortam olduğunu, takımın değil 3-4 transferle, bu takımın kökten bir kabuk değiştirmesi gerektiğini gördük. Dolayısıyla bu kabuk değişikliği zor bir karardı ama biz radikal kararlar alarak yapmaya başladık. Transfer anlamında yüzde 30 başarılı olmuşusuzdur, 50 olmuşuzdur, tartışmıyorum. Ama özellikle kadroya kattığımız genç oyuncular Trabzonspor’un geleceğine damga vuracaktır. O yüzden biz söylemlerimizde en büyük hatayı yaptık. Ama iyi niyetle 23 yıllık özlemin ve hırsın neticesinde oldu bu. Hemen başarıdan bahsettik biz. Nedir? Şampiyonluk bir başarıdır. Oysa başarı değil kesinlikle ilk önce istikrardan bahsetmeliyiz. İstikrarı yakalarsak kalıcı başarıyı yakalarız. Ama önce başarıya koşarsanız bizim gibi daha fazla hata riskiniz yükselir diye düşünüyorum. O söylemleri kullanmasaydık da Trabzonspor’a 3 yıllık bir kalkınma planı,
projesi çizseydik bence bugün onu gerçekleştiriyoruz zaten. Ekonomik anlamda bu yönetimin kimse başarısız olduğunu kimse iddia edemez.

"EN CENTİLMEN TRABZONSPOR TARAFTARIDIR"
-Söylemler camiaya yapılıyor. Taraftarı heyecanlandırıyor. Trabzonspor’un da farklı bir yapıda taraftarı var. 23 yıl önceye dayanan şampiyonluklar yaşandığı zamanda taraftar profiliyle, bugünün taraftar profili aynı mı, çok farklı mı?
Yine çok farklı. Niye derseniz,  kulüpte ekonomik ve özkaynakları geliştirmemiz gerekli diyorsam, taraftarlar da aynı. Ülkenin ekonomik yapısı, işsizlik sorunu bunlar çözülmediği sürece taraftar kitlesi de oradan rahatsızlıklarından  futbolda deşarja yol açıyor. Bu bir tek Trabzonspor’un değil, Türk futbolunun sorunu bence. Dolayısıyla tribün anarşisi,istenmeyen olaylar, tamamiyle deşarj olma yeri oluyor tribünler. Niçin, insanlar özel hayatında zaten mutlu olamıyor, ekonomi zor, işsizlik had safhada. Dolayısıyla 25 sene önce geçim daha kolaydı, taraftarlar maçlara keyif için gidiyorlardı ve takımlarına yürekten destek oluyorlardı. Şu anda ekonomi düzeyi düzeldikçe ben bu taraftara da yansıyacak diye düşünüyorum. Ama öbür taraftan Trabzonspor bildiğiniz gibi sanıyorum 3 sezon önce 3 tane mavi bayrağı üstüste alan bir kulüp. Ben yine iddia ediyorum Türkiye’de en centilmen taraftar Trabzonspor
taraftarıdır. Trabzonspor taraftarını tahrik etmezseniz, damarına basmazsanız, hiçbir şekilde bir taşkın hareket göremezsiniz. Diyeceksiniz ki tahrik olduğu zaman taşkınlık mı yapmak zorunda? Değil. Onu yapan zaten provakatörler, 3-5 kişi. Bizi çok takım yendi biz alkışlayarak gönderdik.

"İSTANBUL'DA YAŞANIYOR"
-Tribünlerinizde ölümle sonuçlanan, bıçaklanmayla sonuçlanan olaylar oldu mu?
Hayır. Ufak tefek kavgalar olmuştur ama öyle olaylar yaşamadık. Onlar maalesef İstanbul’da yaşanıyor ama Trabzon Avni Aker ‘cehennem’ diye adlandırılıyor. Avni Aker bir arenadır.  Her gelen takımın misafir edildiği, yendiği zaman alkışlandığı bir yerdir. Bu statta Fenerbahçe bizi çok yenip alkışlanıp gitti. Bizim dezavantajımız ne? Trabzon seyircisi futbola çok daha hakim, futbola çok daha yakın, çok daha ilgili. Yani günün uyumadığı her saatte futbolla yatıp kalkıyor.

-“Trabzon seyircisi daha ilgili, daha yakın” dediniz futbola. Diğer taraftarlardan futbolda daha
bilgili mi?
Kesinlikle daha bilgili.

"TOPLUMSAL BİR HAYKIRIŞTIR TRABZONSPOR"
-Bu bir yerde sizin işinizi zorlaştırıyor mu?
Eet kesinlikle doğru. Gerçekten bilgili. Trabzon’da emin olun Pazartesi günü, yani maçtan bir  gün sonra herkes işine geç kalıyordur, spor programlarını izlemekten. Ama diğer yerlerde böyle olduğunu Sanmıyorum. Çünkü bir merak var. Trabzonspor’un o 6 şampiyonluğunu ben öyle özetliyorum, toplumsal bir haykırıştır Trabzonspor. O yüzden bir Denizliye, bir Sakarya’ya bir Bursa’ya gittiğimde Trabzon kümeye diye bağrıldığı zaman benim hakikaten içim acıyor. Çünkü Trabzon’un küme düşmesi onlara hiçbirşey kazandırmaz. Trabzonspor’un bu ligde varlığı bu saydığım kulüplere her zaman bir güçtür. Ama yokluğu nir eksiklik olacaktır. İnşallah allah onlara bunu yaşatmaz. Yaşamadan anlarlar diye düşünüyorum.

"KONGRE SALONUNDA İDAM EDECEKSİN"
-Son yıllarda Trabzonspor’da teknik adamların sirkülasyonunu neye bağlıyorsunuz?
Beklentilerin gerçekleşmemesinde hep ilk gönderilenler teknik adamlar oluyor çünkü. Bu Türk Futbolunda bir hastalık. Başarısız olacak olanı alma, göndereceksen alma çünkü. Tabii faturayı illa bir yere çıkarmaya gerek yok. Biz teknik direktörlerde de, yönetimlerde de istikrar olsun istiyoruz. Geldik 4. haftada hocayla yolumuzu ayırdık. Niçin? Tabiiki bunu istikrar olsun derken de, bariz bir hata varsa ortada üstüne gidipte ben şimdi üretim yaptığım zaman hatalı mal çıktığı zamanda hemen durdurup değiştiriyorum. Aynı şekilde teknik direktörü de öyle bir durumda değiştirebilirsiniz. Ama futbol birikimi haricinde, toplumsal baskıyla teknik kadro değişmemeli. Biz bu anlamda, Trabzon tarihinde bir ilktir yani 7 maçlık periyotta alınan başarısızlıkta teknik direktörü değişmememiz bence bu yönetimin en büyük
başarılarından biridir. Bu Ziya hoca olsun başka bir hoca olsun, hiç önemli değil. Zamanında aynı sabır Giray Hocaya da, Şenol Hocaya da gösterilseydi, Trabzonspor başarılı olurdu. Ben her zaman diyorumki, bir teknik adamı takımın başına getiriyorsunuz, transferde söz sahibi, e şimdi transferde bilgisine başvuruyorsunuz, 3 maç başarısız hadi güle güle. O zaman o transfer de çöküyor. Çünkü o kendi oyun sistemine göre oyuncu istiyor. Hocalarla 3’er yıllık kontrat yapılmalı bence. O 3 yıl boyunca ki inandığınız hocayı getirdiyseniz 3 yıl kontrat yapacaksınız, 3 yıl hiçbir şekilde 2 taraf da birbirini bırakamayacak. Bunu herkes bilecek. Aynı şekilde yönetimlerde 3 yıllık göreve geliyorsa, 3 yıl dayanacaksın, o 3 yıl sonunda idam edeceksin, o kongre salonunda. Ama biz kongre salonunda konuşmuyoruz maalesef. En ufak
bir olayda hemen eski yönetici arkadaşlarımız bir toplantı yapıyorlar, bir deklarasyon yayınlıyorlar. Ya bu deklerasyon yayınlamayla, olaylara bu şekilde yanaşmayla Trabzonspor’u bir yere getiremeyiz.  Trabzon futbol gecesi düzenlendi İstanbul’da, o tür yerlerde göstermeliyiz bence. Yoksa 50 kişi bir araya gelip te
yönetime şunu yapın diye direktif vermekle olmuyor. Biz de yarın eski yönetici sıfatında olacağız. Göreceksiniz kayıdı saklayın aynı o şekilde, söylediğim şekilde davranacağız. Çünkü Trabzonspor yara alıyor.

"TRABZONSPOR HER ZAMAN YARIŞIN İÇİNDE OLMALIDIR"

-Ziya hocayla ne kadar sözleşme imzaladınız?

2+1’dir.

-Bu söylemlerinizden ben şunu çıkarıyorum. 7 haftalık başarısızlıkta biz teknik
direktörümüzü idam etmedik,  o zaman bundan sonra yaşanabilecek başarısızlıklarda da o
2+1’in sonuna kadar görevde kalacak.
Ben kendi kanaatimi söyledim size. Nihayetinde bu yönetim kararıdır. Şu anda ben Trabzonspor yönetim kurulu adına sizinle röportaj yapmıyorum, Trabzonspor basın sözcüsü olarak yapıyorum. Dolayısıyla kendi düşüncelerim bu yönde. Yönetimde de aynısını söylerim. Ama gün gelir kötü sonuçlar alınır, Ziya hoca gitmek ister, yani ama bence kesinlikle evet lafımın arkasındayım.

-Bu görüşlerinize yönetimdeki diğer arkadaşlarınız da katılıyorlar mı?
Katılan var, kattılmayan var. Ama neticede 7 maçta başarısızlık durumunda hocanın arkasında durduysak bu düşünceye katılanın çoğunlukta olduğunu düşünebiliriz yani.

-Camialar hep hedef isterler. Yönetimler bunu bir anlamda dile getirmek zorunluluğunda hissederler çünkü taraftar bunu duymak istiyor. Çok temkinli giden bir Trabzonspor görüyoruz, istikrarı yakalamaya çalışıyor. Peki bu sene ve önümüzdeki sene için hedef nedir?
14 aydır basın sözcülüğü yapıyorum, her zaman verdiğim hedef şudur, hiçbir zaman şampiyonluk demedim. Trabzonspor ligin son haftasına kadar lig yarışının içinde olmalıdır. Şu veya bu sebeplerle şampiyon olsun veya olmasın. Herkes şampiyon olmak istiyor, herkes maça kazanmak için çıkıyor. Şans da yanınızda olacak ama Trabzonspor Anadolu’nun en önde gelen kulüplerinden biridir, 4 büyük kulüpten biridir ama bence ekonomik yapısına, sosyal yapısına baktığınız zaman Türkiye’nin en büyük kulübüdür diye düşünüyorum. Artık o 6 defa gelen şampiyonluktaki sayısız kupalar, bu misyonu Trabzonspor yüklenmiştir. Biz yöneticilerde bunu sorumluluğunda görev yapmalıyız. Ama bu süreçlerde, geçişlerde, biz bir geçiş dönemi yaşadık, gelir gelmez yaptığımız radikal kararlarla. Bu anlamda hemen başarıdan bahsedersek işte bu şekilde hataya düşeriz. Tutabilirdi de, aldığımız oyuncular hemen adapte olabilirlerdi ama olamadılar.

-Avrupa konusunda neler düşünüyorsunuz?
Bu sene de zaten UEFA’da çeyrek finaldi hedefimiz. Başaramadık. Bu sene ligdeki hedefimiz Avrupa kupalarına katılmak. Fortis Türkiye Kupası’nı müzemize götürmek ki bizim için çok büyük teselli olacaktır diye düşünüyorum. Bu sene bu kadroya sahip çıkarak bu hedefe koşmak, önümüzdeki sezon yine lig şampiyonluğu için mücadelenin içinde olmak istiyoruz.

"TRABZONSPOR CİDDİ YARA ALDI"
-Türk Futbolu’nda son aylarda yaşananlar malum. TFF Başkanı Haluk Ulusoy’la Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin arasında yaşananlar. Burada Trabzonspor çok ciddi bir duruş sergiledi.
Ve ciddi de yara aldı bu duruşundan belki de.

"HALUK ULUSOY'UN ARKASINDA DURMAYA DEVAM EDİYORUZ"
-Bu  Trabzonluluk duygusundan mı kaynaklandı sadece? Bir hemşehrilik duygusu mu vardı?
Yoksa Trabzonspor bu anlamda Hakluk Ulusoy’u doğru olarak nitelendirdiği için mi destek verdi?
Türk futboluna Haluk Ulusoy’un gerekliliğini düşündüğü için bu kararı verdi. 2. planda hemşehrilik ve Trabzonlu olmasıdır bence. Çünkü Haluk Ulusoy yıllardır federasyon başkanlığı yapıyor ama o yıllarda Trabzonspor’un bir şampiyonluğu var mı yok. Dolayısıyla biz hak ve adaletten yanayız her zaman. Haluk Ulusoy’un Türk Futbolunu dürüst bir şekilde yöneteceğini ve bugüne kadar dünya 3.lüğünün tesadüf olmadığını, bir başarıyla geldiğini, ekibiyle bunu hak ederek kazandığını ve Türk futbolunu ileriye götüreceğine inandığımız için. Gerek dünyaya entegre olmuş bir kişi, futbol anlamında bunu son UEFA seçimlerinde gördünüz. Dolayısıyla bu bilgi birikimine gelmiş bir insana hadi bırak çekil demememiz lazım. Nasıl Şenes Erzik UEFA asbaşkanlığına kadar çıkabildiyse, bu Türkiye’deki birikimlerinden dolayı. Haluk Ulusoy da bu kadar donanımlı bir hale geldikten sonra sen çekil futboldan  demek doğru değildi. Mevcutların içerisinde de Türk Futbolu’nu ileri getireceğine inandığımız için öncelikle bu düşünceyle biz Haluk Ulusoy’un arkasında durduk. Hala da durmaya devam ediyoruz. Futboldaki görev süresine kadar yani kendileride hazirandaki mali kongrede seçim istenirse yapacağız diyor. Artık seçim seçim diye üstüne gitmenin ve futbolu kaosa götürmenin bir anlamı yok. Burada 3 ay daha sabredecek insanlar. Eğer mali kongrede insanlar seçim derse kalkar o zamanda seçime gider diye düşünüyorum. Ama bu kadar kolay yöneticileri başkanları harcamamamız lazım. Türk futboluna hizmet eden çok insanlar var. Bunlar hemen yıpratılıp bir kenara bırakılmamalı. Tam bir yere geliyor o insan, bir bilgi beceri olyuor, gideceği yolu artık tam tespit ediyor, sen çekil kenara bırak diyoruz. Çok da doğru olduğunu düşünmüyorum. Ne çok fazla durmalılar ne de çok az durmalılar. Bunun bir süreci olmalı diye düşünüyorum.

"ULUSOY KARŞITLARI HAKEMLERİ BASKI ALTINA SOKTULAR"
-Trabzonspor Haluk Ulusoy’la ilgili sergilediği duruştan ciddi yara aldı dediniz.
Ciddi yara aldık tabiki. Haluk Ulusoy’dan almadı bu yarayı, öncelikle onu ifade edyim. Bizim Trabzonspor’un dik durması, federasyonun arkasında durmasından dolayı, federasyon karşısında hareket başlatanların söylemleriyle, merkez hakem komitesindeki görevli arkadaşları hakem arkadaşlar bir baskı altında Trabzon’a gelmeye başladılar. Biz bu kadar sıkıntılı bir sezon geçirmemize rağmen 3 maçımızı alsaydık bugün lig şampiyonluğu yarışının içindeydik. Bu kadar kötü sonuçlar aldığımız halde, düşünebiliyor musunuz? Çünkü volümü çok düşüş bir lig seyrediyor. 3 maçı bariz, sonradan hakemlerinde itiraf ettiği gibi kaybettiğimiz maçlar var.  Ama bunların hiçbirinde biz kasıt aramadık. Hakemlerimizin de nasıl bir futbolcu formsuz oluyorsa hakemlerin de formsuz olduğuna verdik. Öyle olduğuna inanıyoruz hala da. Ayrıca formsuzluğun yanısıra dediğim gibi Haluk Ulusoy’un karşısındaki kesim verdikleri mesajlarla hakemleri bir baskı altına soktular. O baskıyla sahaya çıktılar ve bir çok hatalı maçımızı yönettiler. Biz yara aldık derken bunu kastettim.

"MARCELİNHO HAYAL KIRIKLIĞI DEĞİL"
-Marcelinho olayı vardı. Trabzona alışamaz denildi. Bir hayal kırıklığı mı sizce Marcelinho. Yoksa Trabzon’a alışamadığı için mi böyle bir performans gösterdi?
Yani hayal kırıklığı değil ama üzücü bir durum. Hayal kırıklığı değil çünkü Marcelinho’nun kalitesi ortada. Deminde bahsettiğim gibi onun da mesela 8 yaşında bir kız çocuğu var, burada Portekizce eğitim veren okul bulamadık, veremedik. Özel dersler aldırmaya çalıştık. Dolayısıyla hayal kırıklığı değil ama ben Marcelinho’nun  bu takımda çok büyük başarılara imza atacağına yürekten inanan bir insanım. Transferinin içinde de vardım. Ama olmadı. Netice itibariyla masanın etrafındaki herkes mutlu olmak zorunda. Bizde oturduk herkesin mutlu olması için ayağa kalktık masadan ve Marcelinho gitmek istedi, yollarımızı ayırdık. Bundan kulübün zarar etmemesiyle övünülür ama bence önemli değil. Bir futbolcudan zarar da edebilirsiniz, kar da edebilirsiniz. Ama önemli olan Marcelinho gibi bir futbolcuyu Türk futbolseverlere daha fazla izletebilmekti. Ben gerçekten üst düzeyde bir oyuncu olduğuna inanıyorum. Üst düzeyde de bir karakter onuda söyleyeyim. Baktığınız zaman dört dörtlük bir aile babası. Çok iyi bir profesyoneldi. Genç arkadaşlar kendisinden çok faydalandılar.

"SZYMKOWİAK BAŞINI DUVARLARA VURACAK"
-Szymkowiak olayı ne oldu? Son gelişmeler nedir?
Şu anda bir gelişme yok, bildiğiniz yerde duruyor. Szymkowiak bizim için bir kayıptır ama futbol oynamak istemeyen demin dediğim gibi masanın etrafındaki herkes mutlu olmalı ki oradan önemli bir olay ortaya çıksın. Szymkowiak Türkiye’de mutsuzdu. Aslında Dünya Kupası’ndan sonra bir düşüş yaşadı. Dünya Kupası’nda iyi oynayıp transfer yapacaktı ve biz de ona o yeşil ışığı yakmıştık. Dünya Kupası’nda iyi oynayamamış olması, takımının başarısız olmasıyla çöküş yaşadı. Futboldan bir bıkkınlık bezginlik gelmişti. Ama eminim 4-5 sene sonra kafasını çok duvara vuracak ki ben 29-30 yaşında nasıl bıraktım bu topu diye.

"MUSAMPA'NIN PROBLEMİ YOK"
-Musampa mesela o da Marcelinho gibi Avrupa’nın tanıdığı bir isim. Ama o da şu anda ortada yok. Problemi mi var?
Kiki Musampa’nın hiçbir problemi yok  ve şu anda da bence hazır ve takımda oynayabilecek bir oyuncu ama hocamızın sistemi, onun tercihi, ne zaman sistemine lazım olursa o zaman direkt oynatır. Buna biz ve Musampa’nın saygı göstermesi gerekir. Bu takımın teknik sorumlusu Ziya Doğan’dır. Ne zaman kimi nerede isteyeceğine kendisi karar verecekki biz de ona başarı ve başarısızlık konusunda hesap sorabilelim, kendi raporunu alabilelim. Şimdi Ayman geldi ve hemen takır takır top oynamaya başladı. Bunun sebebi ne? Bence yıllardır Türkiye’de olması. Başka bir sebebi gerekçesi yok. Aynı şekilde Risp de Trabzonspor’u çok yadırgamadı. Bence Kiki Musampa’da biraz sabırlı olup çalışmasına devam ederse Ziya Doğan’da herşeyin farkında, gayet hakim, ihtiyacı olduğu zaman oyuna koyayacaktır.

"YABANCILARIN TRABZO'A HAZIRLIKLI GELMESİ LAZIM"
-Zaman zaman bunun esprisi yapılır. Trabzonspor imzayı İstanbul’da attırır ama futbolcu Trabzon’a geldi mi şaşırır. İstanbul gösterilir sonra Trabzon’a getirilir denilir. Bu tür şeyler oluyor mu? Tamam top oynamaya geliyor ama bir insanın sosyal hayatı da var yani. Ama bizim kültürümüzdeki sosyal hayatla onun kültüründeki sosyal hayat arasında bir fark var. Bunları ise dile getiriyorlar mı hiç?
Tabii getiriyorlar ama profesyonel oyuncu artık dünyanın neresinde olursa olsun internete girip Trabzon diye yazdığı zaman herşeyi öğrenebilir. Onun için biraz da profesyonel insanların buna hazırlıklı olarak gelmesi lazım diye düşünüyorum.

"YATTARA'NIN ŞİMDİ DÜZENLİ BİR HAYATI VAR"
-Yattara duruldu bir ara çok gündeme geliyordu özel yaşamıyla.
Yatara da aynı Marcelinho için ne dediler bize, Marcelinho için söylenenler onun için de söyleniyordu bize. Bu sezon özellikle Marcelinho bizi nasıl yanılttıysa ki ev aile hayatı çocuklarına daha çok vakit ayıran bir baba, ben de onu görüyorum gerçekten. Yattara da çok hızlı bir yol katetti. Birdenbire popüler oldu. Yaş itibariyle bunlar çok normaldir ama yine de ne Trabzonspor’un ne de kendisinin yüzünü kızartacak bir harekette bulunmadı. Ama şimdi çok düzenli bir hayatı var kendine daha iyi bakıyor. İnşallah böyle devam ederse zaten 1-2 sene içinde Yattara’yı Trabzon’da tutamayız diye düşünüyorum.

-Trabzon’un kültüründe de eğlence hayatı var. Burada gece kulüpleri, barlar var. Yattara’nın şöyle yapıyor, böyle yapıyor, geceleri bar bar dolaşıyor dendiği gibi bir Trabzon var mı gerçekten?
Yok öyle zaten aşırı birşeyi yok Yattara’nın. Sakat olduğu zamanlar, sakatlığın verdiği bunalımla belki fazla geziyordu ve göze batıyordu. Göz önünde bir oyuncu olduğu için çok dikkat ediliyordu. Yattara’nın özellikle Trabzonspor taraftarıyla camiasıyla belki bugüne kadar hiçbir futbolcuya nasip olmayan bir iletişimi var. Bu iletişimi sağlamış ve bunu bozacak bir harekette bulunacağını düşünmüyorum. Yattara kötü oynadığı maçta bile arkadaşlarını 2 pozisyona sokuyor, gol pası veriyor, takım için iyi bir oyuncu. Ama herşeyden önce arkadaşlarına Trabzonspor’a ve ailesine olan saygısından dolayı mutlaka kendişne çok daha iyi bakmalı. Yattara’da çok ciddi anlamda düzelme var.

erdem.erol@ligtv.com.tr
ahmet.sivasli@ligtv.com.tr