Beşiktaş Teknik Direktörü Ole Gunnar Solskjaer, kulübün sosyal medya kanalına açıklamalarda bulundu.
Kulübe ilk geldiği anlardaki heyecandından bahseden Solskjaer, "Heyecanlıydım, biraz da gergindim. İlk kez insanlarla tanışıyordum. İnsanları gördüğümde çoğunun biraz durgun olduğunu fark ettim. İnsanların üzerindeki baskıyı hissedebiliyordum, bu da beni… nasıl desem… üzgün değil ama tarifi zor bir duyguya sürükledi. İçeri girince ‘Yardım etmek istiyorum!’ diye düşündüm. Böyle hissettim. Ama herkes o kadar pozitif, güler yüzlü ve yardımseverdi ki, burası hemen bir aile gibi hissettirdi. Burası harika bir çalışma ortamı. Büyük bir kulüptesiniz, yeni insanlarla tanışıyorsunuz ve nasıl insanlarla karşılaşacağınızı bilemiyorsunuz ama buradaki herkes iyi insanlar. Herkes yardımcı olmak istiyor, herkes buranın başarılı olmasını istiyor. Atmosferin değiştiğini düşünüyorum. Daha pozitifiz, geleceğe daha umutla bakıyoruz." ifadelerini kullandı.
"DERBİLERİN KENDİ HAVASI OLUR"
Geçen sezonlardaki alınan olumsuz sonuçlar nedeniyle toparlanmak isteyen Solskjaer, derbiler için de şu ifabeleri kullandı: "Biliyosunuz, şu an ve son 3-4 sezondur zirveden fazlasıyla uzak kaldık. Daha önce de söylediğim gibi gerçekçi olmamız lazım. Adım adım gitmeliyiz. Umarım beklediğimizin aksine 2-3-4 engel birden aşabiliriz. Daha iyi, rekabetçi, daha iyi futbol oynayan, performans gösteren bir takım olmak istiyoruz. Başkaları ne yapar bilmiyorum, biz gelişmek için elimizden gelenin en iyisini yapacağız. Ben her seferinde Türk futbolu hakkında bir şeyler öğreniyorum. Benim kendi temel değerlerim ve fikirlerim var ama yeni bir ortama geldiğiniz zaman bazen bir şeyleri, bu lige daha uyumlu olacak taktiksel bir konuyu değiştirebilirsiniz. Burada çok fazla kontra atak futbolu oynanıyor. Geride savunma yapan, kontra atak oynayan, duran toptan ve kontra ataktan gol atan takımlar var. Bu takımları, geride bütün halinde savunma yapan takımları bozmanın ve fırsatlar yaratmanın yollarını bulmak gerekiyor. Bazı takımlar açılacaktır, böylece biz de kontra atak oynayabiliriz ama son 2 ayda felsefemi ciddi şekilde değiştirmemi gerektiren bir şey göremedim ama her seferinde bir şey değiştmemiz gerekirse buna hazır olmam gerektiğini öğrendim. Mesela altyapıdan aniden bir oyuncu çıkarsa farklı bir oyun oynamamız gerekebilir, veya bir transfer durumu olursa ve bu oyuncuyu kesin almalıyız dediğimiz bir durum olursa ve bu futbolcunun takımı çok daha iyi olacağını düşünürsek taktiksel olarak bir şeyler değiştirilebilir. Üstümüzdeki takımlara yavaş yavaş yaklaşmamız lazım ve bu da ligde derbi haricindeki maçlarda daha iyi olmaktan geçer. Derbilerin kendi havası olur,
Galatasaray,
Fenerbahçe ve bizim aramızdaki maçlarda özellikle, ama diğer tüm maçları çıkıp kupa finali gibi oynamamız lazım."
"TWENTE'YE YENİLDİK AMA..."
Twemte maçındaki mağlubiyet hakkında konuşuan tecrübeli çalıştırıcı, "Futbolda sihirli bir formül olduğunu düşünmüyorum. Başarı bir gecede gelmez. Lionel Messi’nin bir sözünü okumuştum. Her gün çok çalıştığını ve bir gün aniden ‘bir gecede başarı’ kazandığını söylüyordu. Ama aslında o bir günde Lionel Messi olmadı, kendisi bunu adım adım inşa etti ve bunun da bir temeli olmalı. Önemli olan temeli sağlam atmaktır. Biz şu an buradayız ve süreci başlattık. Beşiktaş, oyuncular ve kulüp için olabildiğince doğru kararlar almak istiyoruz. Umuyoruz ki Roma da yakında inşa edilecektir. Ama bu istikrarlı ve adım adım olmalı. Tabii ki bu yolda bazı yerlerde iki-üç engel birden aşabilir ve süreci hızlandırabilirsiniz. Örneğin, bir maçı kaybettik, Twente’ye yenildik ama sonraki altı maçı kazandık. Yani her kayıptan sonra daha güçlü bir şekilde geri dönebiliriz ve bu süreci hızlandırabilir. Ama biliyoruz ki dikkatli olmalıyız, her aşamada doğru kararları vermeliyiz. Bunu yaparsak başarı gelecektir ve sonunda ‘Roma’ inşa edilecektir." dedi.
"MODERN FUTBOL FİZİKSEL GÜCE DAYANIYOR"
"Bir problemimiz var diyemem… Tabii ki modern futbol fiziksel güce dayanıyor. Yüksek tempo, hız çok önemli. Açıkçası bu konuda oldukça etkilendim. Gerçekten güçlü, iri ve atletik oyuncular var. Eğer lig seviyelerini karşılaştırırsanız, örneğin Norveç ya da Danimarka ligleriyle, orada daha genç oyuncular oynuyor. İsveç’te de benzer bir durum var. Ama burada daha olgun oyuncular var, 27, 28, 29, 30 yaşlarında. Diğer ligler daha gelişim odaklı, burada ise fiziksel olarak daha güçlü ve deneyimli oyuncular var. Twente’ye kaybettik, Galatasaray AZ Alkmaar’a yenildi, Rangers Fenerbahçe’yi yendi. Bu biraz bizim için bir uyarı oldu. Seviyemizi yükseltmemiz gerektiğini gösterdi. Ben buradayım çünkü öncelikle Beşiktaş’a yardım etmek istiyorum ama aynı zamanda Türk futbolunu da tanıtmak ve olumlu bir katkı sağlamak istiyorum. Türk futboluna her zaman büyük saygı duydum. Daha önce Manchester United ile buraya geldiğimde de gördüm; burada oynamak her zaman inanılmaz zor. Taraftarların tutkusu, stat atmosferi ve takımların rekabetçi yapısı nedeniyle burası gerçekten rakip olarak oynaması zor bir yer. Benim görevim, Beşiktaş’ın fiziksel olarak rekabetçi olmasını sağlamak. Ligin seviyesini biraz daha yukarı çıkarmamız gerekiyor."
TAKIMDAKİ GÖREV DAĞILIMI HAKKINDA
Futbol takımındaki görev dağılımı hakkında konuşan Solskjaer, "Futbolda öğrendiğim bir şey şudur ki, iyi bir lider, zayıf yönlerini fark eden ve kendisini tamamlayacak insanları yanına alabilen kişidir. Biz de birbirimizi tamamlıyoruz ve bu çok önemli. Erling ile daha önce çalıştık, Richard ile daha önce çalıştık, Tom ile de öyle. Mike benim için yeni ama Richard onu daha önceden tanıyordu ve bana önerdi. Şimdi bu ekibi oluşturuyoruz. Kimin ne yapacağını öğreniyoruz. Sonuçta kararları ben veriyorum ama sürekli oturup fikir alışverişi yapıyoruz. Antrenmanlarda bazı bölümleri ben yapıyorum, bazılarını Mike, bazılarını Erling üstleniyor. Tom analizden sorumlu, rakipleri ve oyuncuların performanslarını inceliyor. Richard ise sağ kolum diyebilirim, geri kalan her konuda bana destek oluyor. Tesislerde neye ihtiyacımız olduğunu, nelerin eksik olduğunu görebiliyoruz. Mesela organizasyon ve detay konularında Richard harika bir iş çıkarıyor, benim kendimi daha iyi organize etmemi sağlıyor. Sahada ise Erling, Mike ve ben görevleri paylaşıyoruz. Tabii ki Hakan ve Serdar da bize yardımcı oluyor. Hepimizin amacı oyunculara destek olmak. Bizim işimiz oyuncuları daha iyi hale getirmek, her birini geliştirmek. Örneğin, bugün Erling ile birkaç oyuncuyla video analizi yaptık ve onlarla konuştuk. Ertesi gün belki ben ve Mike farklı oyuncularla çalışıyoruz, bazen de Erling ve Mike birlikte analiz yapıyor. Çünkü oyuncuların gelişmesine yardımcı olmak bizim sorumluluğumuz. 31, 32, hatta 35 yaşında bile olsanız bazı şeyleri geliştirebilirsiniz. Bu yüzden görüntüler üzerinden analiz yapıp konuşmak çok önemli. Tom bize bu konuda yardımcı oluyor ve tüm videoları hazırlıyor. Yine uzun bir cevap oldu, umarım altyazılar iyi olur! Yakında biraz daha Türkçe öğreneceğim." ifadelerini kullandı.
"HEDEFİMİZ AVRUPA'DA ZİRVEYE OYNAMAK"
"Kulüp için çok önemli bir adım atıldı ve yeni bir scout ekibi oluşturuldu. Tabii ki geçmişte de oyuncu transferleri için belirli yöntemler vardı, ancak artık başkanla birlikte farklı bir bakış açısıyla ilerliyoruz. Hangi tür oyunculara odaklanmamız gerektiğini belirliyoruz. Bu doğrultuda, başkan da bu yeni düşünce yapısına uygun birini arıyordu, yani farklı türde oyuncular keşfetmek, Beşiktaş’a gelecekte katkı sağlayabileceğini bildiğimiz veya umduğumuz isimleri katmak, buraya gelip, gelişip, bizim için çok çok iyi oyuncu haline gelebilecek veya en üst seviyeye ulaşıp Avrupa’nın büyük kulüplerine transfer olabilecek futbolcular bulmak. Veya bizim Avrupa’da zirveye çıkmamız, çünkü hedefimiz Avrupa’da zirveye oynamak ve tekrar kupalar için mücadele etmek olmalı. Bu süreç çok iyi başladı. Ede her hafta en az bir kez burada oluyor, oyuncular hakkında konuşuyoruz, antrenmanları izliyor ve böylece canlı bir şekilde takımın kalitesini ve ihtiyaçlarını görebiliyor."
"BOŞA HARCAYACAK PARAMIZ YOK"
Her gün mümkün olduğunca sıkı çalışıyoruz ve olabildiğince doğru kararlar almaya odaklanıyoruz. Boşa harcayacak paramız yok. Finansal durumun mükemmel olmadığını biliyoruz, bu yüzden akıllı hareket etmeliyiz. Her taşın altına bakmalı, parayı en verimli şekilde nereye harcayabileceğimizi belirlemeliyiz. Bu yüzden transfer süreci ve oyuncu seçimi çok titiz olmalı. Oyuncuları detaylıca izlemeli, mümkünse canlı olarak takip etmeli, hatta onlarla birebir konuşmalıyız. Doğru karaktere sahipler mi? Antrenman kültürüne ve takım dinamiğine uyum sağlayabilirler mi? Diğer oyuncularla iyi bir uyum yakalayabilirler mi? Doğru yaş aralığında mı? Bütün bunları dikkatlice değerlendirerek bir denge kurmalıyız. Sonrasında scout ekibinin önerileriyle birlikte başkan ve ben bir araya geliyoruz, her şeyi masaya yatırıyoruz. Ve nihayetinde karar finansal durumumuza bağlı oluyor. İyi mi, kötü mü bir karar olur, bunu değerlendiriyoruz. Doğru kararlar vermemiz gerekiyor. Sahip olmadığımız parayı harcayamayız ve akıllı yatırımlar yapmalıyız.
"RONALDO DÜNYANIN EN İYİ OYUNCUSUDUR"
‘Cristiano ile ilgili bir şeyler geliyor’ Cristiano aramıza döndü ve Newcastle’a karşı geri dönüş maçındaki atmosfer, Old Trafford’da yaşadığım en iyi atmosferlerden biriydi. O ve Scott McTominay’nin iki golüyle Manchester City’yi 2-0 yendiğimiz maç, iki inanılmaz geceydi. Taraftarlar, sanırım o günleri hayatlarının sonuna kadar hatırlayacaklar ve işte futbolun özü de bu. Cristiano’nun geri dönüşü, pek çok kişi için harika bir fikirdi. Ben de çok sevmiştim. O maçtan önce herkes coşkulu bir şekilde ‘Şimdi şampiyonluk için yarışıyoruz’ diyordu. Fakat biz o sezonda şampiyonluk için yarışacak bir takıma sahip değildik ama Cristiano’nun gelişi her şeyin dengesini değiştirdi. Çünkü Cristiano, Cristiano’dur. O dünyanın en iyi oyuncusu. Dengeleri bozdu mu? Bozdu diyemem ama dengeleri değiştirdi. Çünkü Cristiano en üst seviyededir. Bir karar verdik ve futbolda geçmişe bakarak hiçbir şey yapamazsınız, dediğim gibi, ileriye bakmalısınız. İyi bir sezon geçirdi, 24-28 gol attı, tam hatırlayamıyorum. Ancak ben altı hafta sonra işimden ayrıldım, belki iki ay sonra falan. Bazı şeyleri değiştirseydik belki her şey farklı giderdi, eminim. Ama daha mı iyi ya da daha mı kötü şekilde mi kim bilir? Hayatta, bir karar verip sonuçlarına katlanmak gerekir. Kulüp bana sorduğunda, ‘Evet, hadi yapalım’ dedim. Ama sanırım hem ben hem de Cristiano belki de geriye dönüp bakınca - ki birlikte oynadık, birbirimize çok saygı duyarız, hala da iyi arkadaşız ‘Belki yapmamamız gerekirdi’ derdik ama yaptık. Her zaman kararlarımın arkasındayım. Burada oturup, ‘Yapmamam gerekiyordu’ demenin bir anlamı yok. Yaptık, doğru sebeplerle yaptık. Ben buradayım, o orada. Ben mutluyum, o mutlu. Bence hayat bu. Buradayım ve çok mutluyum. Umarım Manchester United’da geçirdiğim zaman, Molde’deki zamanım, boş zamanlarımda öğrendiklerim, yıllarca aldığım dersler bize başarılı bir takım olmamızda yardımcı olur. Şimdi burası benim ailem.