Eskişehirsporlu futbolcu Koray Arslan, bir teknik direktörün uzun süreli çalışmasının başarı için şart olduğunu söyledi.
Arslan, Türkiye Futbol Federasyonu'nun Tam Saha dergisini verdiği röportajda, Bucaspor'un altyapısında başladığı futbol hayatına Güngören Belediyespor'da devam ettiğini, 2007'de de Güngörenspor'dan Eskişehirspor'a trasfer olduğunu anımsattı.
Eskişehirspor ile 2008'de Bank Asya 1. Lig'den ve Süper Lig'e yükseldiklerini ifade eden Arslan, şöyle konuştu:
''Futbola forvet olarak başladım. Ama daha sonra süratimden yararlanmak için beni sağ kanatta önde veya arkada görevlendirdiler. Sağ bek oynamayı seçerim. Çünkü Türkiye'de öyle bir futbol anlayışı var ki rakipler kendi oyunlarını sergilemekten çok sizi bozmak için oynuyor. Öyle olunca ön alanda görev alan oyuncular dar alanda sıkışıyor. Bense önü boş olduğunda süratini kullanan bir oyuncuyum. Bu nedenle sağ bek oynamak özelliklerime daha uygun. Gerçi önde oynadığımda goller de attım. Önceki sezonlarda en fazla 1 gol atan oyuncuyken geçtiğimiz sezon 4 gol attım. Ama daha önce hiç önde oynamamıştım. Hocam bana sağ önde ilk olarak Altay'la oynadığımız kupa maçında görev verdi. O maçta iki gol attım. Sonra Galatasaray maçımız geldi ve hocam, (Bu maçta seni önde oynatacağım) dedi. Galatasaray'ın beklerinin çok fazla öne çıktığını ve benim de süratli bir oyuncu olduğumu düşünerek böyle bir karar verdiğini söyledi.
O maçta gol atana kadar aslında sezonun en kötü oyunlarından birini oynamıştım ve (Bu maçta beni kurtarsa kurtarsa bir gol kurtarır) diye düşünüyordum. Aradan birkaç dakika geçti ve golü attım. Galatasaray'a attığı golde kesinlikle topun elime değdiğini hissetmedim. Maçtan sonra (topu elinle almışsın) denildiğinde de şaşırdım. Sonra televizyonda defalarca izledim. İlk anda elime temas var gibi görünüyor, ama kare kare izledim ve kesinlikle elle temas olmadığını görüntüde de belirledim. O ilk golü attıktan sonra ikinci yarıya büyük bir moralle çıktım ve birinci dakikada topu alıp güzel bir gol daha attım. Ondan sonra sahanın her yerine koştum. İnsanlar bazen ekstra güçlerini öne çıkartabiliyor''
''ŞAMPİYONLUK İÇİN GENİŞ KADROYA İHTİYACINIZ VAR''
Arslan, geçen sezon Bursasspor'un şampiyonluğu Süper Lig'de gerçek bir devrim olduğunu ifade ederek, sezon başında herhangi bir Anadolu kulübüne ''Şampiyon olacaksınız'' deseler hiçbirinin inanmayacağını vurguladı.
Eskişehir'in potansiyel olarak, şehir ve taraftar anlamında Bursa'dan aşağı kalır bir yanının olmadığını dile getiren Arslan, şunları kaydetti:
''İyi arkadaşlık sağlayıp takım olarak bir galibiyet serisi yakalayarak havaya girersek arkasını getirebiliriz. Bursaspor yaptıysa biz de yapabiliriz. Bursaspor'un şampiyonluğunu arkadaşlarımızla da konuşuyoruz. Takımın birbirine yakın kalitede 20 oyuncusu vardı ve hiçbiri birbirini aratmıyordu. Takımda Sercan, Volkan, Ömer dahil herkes yedek kaldı. Bu da Ertuğrul Hocanın formayı herkese eşit dağıttığını gösteriyor. Tabii bu durum rekabeti de beraberinde getiriyor. Bizimse 16 kişiyle gittiğimiz maçlar oldu. Şampiyonluk için biraz da geniş kadroya ihtiyacınız var. Takımlarımız kalitesiz yabancılar getiriyor. Üç yabancı hakkı varken takımlar biraz daha ince eleyip sık dokuyor ve üç kaliteli yabancı getirebiliyordu. Şimdi 8 kaliteli yabancıya yetiştirecek para bulamazsınız.
Bir yandan da bizim ligimiz çok mücadeleli bir lig. Gelen yabancının uyum sağlaması kolay değil. Geçmişte Anelka örneğini yaşadık. Onun gibi kaliteli bir oyuncu bizim ligimizde verimli olamadı. Buna karşılık Bursaspor gibi Kasımpaşa da geçtiğimiz sezonu iki yabancıyla başarılı bir noktada tamamlayabildi. Yabancı oyuncuların profesyonel anlamda katkılarına gelince, kalecimiz Ivesa'yı örnek vereyim. Antrenmandan iki saat önce sahaya gelir, salonda ağırlık çalışmasına girer, yogasını yapar, antrenmandan sonra mutlaka dinlenir. 32-33 yaşında ve 2.05 boyunda bir kaleci. Bu yaşta ve bu fizikte hala fit kalabilmesini de bu profesyonelce yaşantısına borçlu. Onun bu yaşantısı da diğer oyuncular için iyi bir örnek teşkil ediyor''