Seyhan Şaşko'nun sorularını yanıtlayan Ankersen, Göztepe'yi Avrupa'ya taşıma hedeflerinden, İzmir'de kuracakları futbol akademisine kadar pek çok konuda önemli açıklamalar yaptı.
Seyhan Şaşko: Öncelikle, sezon değerlendirmesiyle başlamak istiyorum. Çünkü bu, her ne kadar kulübü 2021 yılında devralmış olsanız da Süper Lig'deki ilk yılınız. Soruların o aşamasına daha sonra geçmek istiyorum. Şu ana kadar işler nasıl gidiyor? Deplasman maçlarından yalnızca iki puan alabildiniz.Her ne kadar birçok olumlu şey olsa da, bunu da değerlendirmenizi istiyorum. Şu ana kadar işler nasıl gidiyor?
Rasmus Ankersen: Bence sezona iyi bir başlangıç yaptık.Oynamak istediğimiz oyun tarzı ve Göztepe takımının nasıl görünmesini istediğimiz konusunda hedeflerimize ulaştığımızı düşünüyorum.Genç bir takımımız var, ligin en genç takımıyız. Takımın sezon ilerledikçe daha da iyi olacağını hissediyoruz. Şu ana kadar her şey yolunda. Sezon başlangıcından memnunuz. Evet, deplasman maçlarında evimizdeki kadar başarılı olamadık., Ama bunun kronik bir sorun olduğunu düşünmüyorum, bu büyük bir problem değil. Bunu düzelteceğimizi düşünüyorum. Deplasmanlarda daha iyi olacağız. Bazı deplasman maçlarında şanssızdık ve puan alamadık. Ancak bu duruum beni endişelendirmiyor.
Seyhan Şaşko: Aslında, Midtjylland ve Brentford'daki kariyerinize bakınca ve şimdi burada Göztepe'de...Duran topların ve gollerin sizin için ne kadar önemli olduğunu görebiliyorum. Burada Göztepe’de de şu ana kadar bu etkileri net bir şekilde görebiliyoruz.Henüz çok fazla olmasa da, şu ana kadar üç golü taç atışlarından buldunuz. Duyduğuma göre, oyuncularınızı dört taç golü attıklarında ödüllendirdiğiniz yönünde bir söylenti var. Bu doğru mu? Tabii ki bu sadece bir şaka, ama duran top gollerinin sizin için önemi nedir? Ayrıca bu konudaki veriler, gerek diğer takımlarınızda gerekse Göztepe’de neyi gösteriyor?
Rasmus Ankersen: Bence oyunun her aşamasında iyi olmaya çalışıyoruz. Baskılı oyunda iyi olmaya çalışıyoruz, duran toplarda iyi olmaya çalışıyoruz, oyun kurmada iyi olmaya çalışıyoruz. Takımın özelliklerine bakmanız ve güçlü olabileceğiniz alanları belirlemeniz gerekiyor. Oyunun her aşamasında mükemmel olmak zor, ancak elbette golü nereden bulabiliyorsak oradan bulmaya çalışıyoruz. Duran toplar oyunun önemli bir parçası ve üzerinde kesinlikle çalıştığımız bir konu.
Seyhan Şaşko: Tamam. Oyuncularınızı ödüllendirmiyorsunuz yani?
Rasmus Ankersen: Takımımı motive etmek için neler yaptığımı kendime saklayacağım.
Seyhan Şaşko: Tamam, ben cevabımı aldım bile. Gençlik akademisine gelecek olursam, tabii ki özellikle Türkiye'de birçok takım oyunculara ciddi yatırımlar yapıyor. Bu oyuncular için çok büyük transfer ücretleri ödüyorlar. Ancak Göztepe'yi bu anlamda düşündüğümüzde, aslında transfer için bu kadar büyük paralar harcamıyorsunuz. Takım bütçesini ve oyuncuları iyi biliyorsunuz. Ayrıca, Brentford veya Göztepe gibi mütevazı diyebileceğimiz takımların sizin tarzınıza daha uygun olduğunu belirtmiştiniz. Bunu Göztepe taraftarlarına nasıl açıkladınız ve işler genel anlamda nasıl gidiyor? Bu tarz bir ligde işleri nasıl yönetiyorsunuz?
Rasmus Ankersen: Bunu Göztepe camiasına ilk günden itibaren açıkladım. Şunu söyledim: Birinin gelip para saçmasını beklemeyin çünkü bu bizim tarzımız değil. Bu, kariyerim boyunca benim modelim hiç olmadı. Her zaman rakiplerden farklı şeyler yaparak gücünüzün ötesinde bir performans göstermeye çalışmak benim yaklaşımım oldu. Yani, para her gün her şeyi çözemez. Para sahip olduğunuz her sorunu çözmez. Daha önce de taraftarlara ve medyaya defalarca söylediğim gibi, bir takımı geliştirmek için oyuncu satın almak dışında birçok yol var. Antrenman süreçleri, günlük çalışmalar, görünmeyen bölümde yaptığınız her şey önemlidir ve biz de her gün bunlar üzerinde çalışıyoruz. Ama Türkiye'de transferleri, dedikoduları ve spekülasyonları seviyorsunuz. Bunu anlıyorum, ama bu bizim modelimiz değil. Elbette transferler yapacağız, ve tabii ki takıma yatırımlar da yaptık. Bunu herkes görebiliyor. Ancak yapılabilecek başka birçok şey var ve bu bizim modelimizin bir parçası.
Seyhan Şaşko: Takım ruhunu nasıl inşa ediyorsunuz? Bu modeli nasıl oluşturuyorsunuz? Göztepe'yi Midtjylland veya Brentford ile karşılaştırdığınızda, bu modelin farkları nelerdir?
Rasmus Ankersen: Çalıştığım her kulüp farklıydı. Her ortam birbirinden farklıydı. İngiltere'de işe yarayan şey, Türkiye'de ya da Danimarka'da mutlaka işe yarayacak diye bir şey yok. Ancak Göztepe'yi ilk incelediğimde, camia, taraftarlar, altyapı ve İzmir şehri beni gerçekten etkiledi. Burada İzmir'in gururu olabilecek harika bir kulüp inşa edilebileceğini düşündüm. Ve gerçekten Göztepe’yi, İzmir’in gururu haline getirmek ve çoğu yıl Avrupa'ya katılmak için mücadele eden bir takım yapmak istiyorum. Burada işe yarayan şeylerin mutlaka başka yerlerde işe yaramayabileceğini düşünüyorum. Türkiye'de işe yarayacağını düşündüğümüz bir oyun stili geliştirmeye çalışıyoruz, bu da oldukça agresif ve yoğun bir oyun stili. Ayrıca taraftarların ve kulübün arkasındaki camianın hoşuna gidecek bir oyun stiline sahip olmanın önemli olduğunu düşünüyorum. Göztepe taraftarlarının bu tür bir futbolu sevdiğini düşünüyorum. Aksiyon seviyorlar. Sanırım her hafta klasik müzik konseri izlemek istemiyorlar, onlar rock’n roll konserine gitmek istiyor. Ve biz de statta onlara rock’n roll sunuyoruz. Etkili olan bir şeyi bulduğumuzu düşünüyorum, aynı zamanda taraftarların ve kulübe destek vermeye devam edecek olan insanların da hoşuna giden bir şey. Biz gittikten sonra bile kulübü destekleyecek olan o insanlar için bir miras oluşturuyoruz.
Seyhan Şaşko: Midtjylland'da, kulüp tarihinde ilk kez iki Şampiyonlar Ligi grubunda yer aldı. Ayrıca takımı şampiyon yaptınız. Brentford'da ise sizin döneminizde ilk kez Premier Lig'e yükseldiler. Peki şimdi Göztepe’deki hedefiniz nedir? Burada ulaşabileceğiniz en büyük hedefiniz nedir?
Rasmus Ankersen: İlk hedefim, İzmir'in gurur duyabileceği bir kulüp inşa etmek. İzmir, çok sevdiğim ve her ziyaretimde daha da çok sevdiğim bir şehir. Bu şehir, gurur duyabileceği bir futbol kulübünü hak ediyor. İlk amacım, İzmir'de böyle bir kulübü inşa etmek ve bu kulüp Göztepe olacak. Göztepe’nin, İzmir’in değerlerini ve mücadele ruhunu temsil etmesini istiyorum. Sahada ise elimizden gelenin en iyisini yapacağız. Göztepe’yi uzun yıllar sonra tekrar Avrupa’ya taşımak inanılmaz bir şey olurdu. Hepimizin her gün bu hedefe ulaşmak için çok çalıştığını düşünüyorum. Bu yıl belki erken olabilir, ama bakarsınız mümkün de olabilir. Olmazsa gelecek yıllarda tekrar deneriz. Futbol ve futbol kulüpleri maraton koşmak gibidir, sprint değil. Her gün çalışır, gelişir ve daha çok gelişirsiniz. Ve sonunda umarım istediğiniz sonuçları elde edecek kadar iyi olursunuz. Geçmişte yaptığım şey buydu ve burada da bunu yapmaya çalışıyorum.
Seyhan Şaşko: Stanimir Stoilov, çok deneyimli bir teknik direktör ve onunla uzun zamandır çalışıyorsunuz. Onun çalışma tarzını nasıl tanımlarsınız? Futbolu göz önünde bulundurduğumuzda, ortak noktalarınız nelerdir? Birlikte takıma neler kattınız?
Rasmus Ankersen: Bence bir teknik direktör, kulübün futbol modeline uygun olmalıdır. İşe teknik direktör getirerek başlamazsınız, kulübün oyun modelini seçerek başlarsınız. Göztepe'nin modeli, belirli bir tarzda futbol oynamak üzerine kurulu. Stanimir Stoilov'un bu fikirleri paylaştığını düşünüyorum, bu yüzden takımı ona emanet ettik. Oynamak istediğimiz futbol tarzı, onun inandığı futbol tarzıyla örtüşüyor. Bu tür bir iş birliğinin başarılı olması için böyle bir uyum şarttır. Ayrıca Göztepe’nin her hafta boş tribünlere oynayan bir kulüp olmamasını seviyorum. Büyük bir taraftar kitlesi önünde oynuyorsunuz ve büyük bir taraftar baskısı var. Bir teknik direktör olarak bu baskıyı yönetebilecek bir karaktere sahip olmanız gerekiyor. Stanimir Stoilov, Levski Sofya’da muhtemelen çok daha büyük bir taraftar kitlesini yönetme konusunda büyük bir deneyime sahipti. Bu işin önemli bir parçası bu. Herhangi bir futbol antrenörlüğü işi gibi değil, başka bir boyutu var ve bununla başa çıkmanız gerekiyor. Bu da onu getirmemizin bir diğer nedeniydi.
Seyhan Şaşko: Göztepe’de altyapı akademilerine yatırım yapıyor musunuz? Şöyle soralım; Burada bir Türk oyuncu geleceği konusunda heyecanlanabilir mi? Burada yetişerek, örneğin İngiltere ya da Danimarka gibi liglere gitme hayalleri kurabilir mi? Altyapı akademilerinizde eğitilerek bu hedeflere ulaşma şansı olabilir mi?
Rasmus Ankersen: Hedeflerimizden biri ve Türk futboluna yatırım yapmamızın sebeplerinden biri, elit bir futbol akademisi inşa etmekti. Bu, yatırımımızın temelini oluşturuyordu. Bunu gerçekleştirmek için yatırım yapmaya hazırız. Paramız var ve İzmir’de Göztepe için birinci sınıf bir akademi kurmak için yatırım yapacağız. Ancak projeye başlamamızın üzerinden iki buçuk yıl geçmesine rağmen hâlâ arsa sorununu çözememiş durumdayız. Bu, büyük bir mesele ve bence dile getirilmesi gereken önemli bir konu. Çünkü ülkeye bir yabancı yatırımcı geldiğinde...
Seyhan Şaşko: Türkiye’deki ilk yabancı yatırımcısınız.
Rasmus Ankersen: Türk futbolundaki ilk yabancı yatırımcı biziz. Buradayız ve Türk yeteneklerine yatırım yapmaya hazırız. Bu aslında en büyük hedeflerimizden biri. Ancak akademiyi inşa etmek için hala bize tahsis edilen bir arazi yok. Bu durumun hayal kırıklığı yarattığını düşünüyorum. Umarım İzmir şehri bunun farkındadır. Bu konu üzerinde çok çalışıyoruz ve her gün bu konuda çaba gösteriyoruz. Ancak bir yatırımcı olarak, bu fırsatı elde edemememizin üzücü olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu, çözülmesi çok zor bir mesele değil.
Seyhan Şaşko: Tabii ki, bu Türk futbol ekonomisi için de en önemli konulardan biri. Umarım bu röportajdan sonra olumlu bir sonuç elde edilir. Katıldığınız için çok teşekkür ederim. Sizinle tanışmak gerçekten çok güzeldi.