Toplum olarak yıllarca hep şüphelerle büyütüldük. Bu paranoyak takıntılar sonunda biri selam verse “Vay bana selam verdi, acaba bir şey mi isteyecek?” düşünceleri ne yazık ki sağlıksız yapıların temel kaygısı haline geldi.
Bunlar ne yazık ki Türk Sporunun içinde fazlasıyla var. Bunlardan kimi kendisine ekranda yer buluyor, kimi oturduğumuz kahvedeki yan masada. Dün Türkiye Gazetesi’nde hakem uzmanı Ömer Faruk Ünal, “Paranoya aşısı şart” demiş. Yazısına sonuna kadar katılıyorum. Ulemalar biliyorsunuz ilk önce Leo Franco’yu sattı. Ardından Bobo’yu, son olarak da Murat Şahin’i. Gazeteler tiraj, TV’ler raiting uğruna bu deli saçması hikayelere yer vermemeli. Digiturk ve LİG TV’nin izlemeye başladığı anti paranoya herkese örnek olmalı.
DIGITURK'ÜN İSVİÇRE'DE KAÇAK AVI Yurtdışında yaşayanlar bilir, genelde en büyük sıkıntı ülkemizin oralarda iyi temsil edilememesi, hakkının iyi aranmaması olur. Kentin veya havaalanının girişinde 70 lisandan hoşgeldiniz yazısı asılır, bir Türkçe konmaz. Orada oturan hiçbir Türk de akıl edip yerel makamlara başvurup hakkını aramaz.
Keza nüfusu Bakırköy ilçesi kadar olmayan ülkelerin milli bayramlarında o kentin seçilmiş yöneticileri o ülkelerin temsilciliklerine gider ama Türk Büyükelçiliği’ne ya da konsoloğuna gitmez. Bunda belki biraz bizimkilerin içe dönük yaşamasının, hakkını aramamasının da payı var.
Bir başka konu da yabancı gazetelerde Türkiye için çıkan aşağılayıcı yazılara hiç tepki verilmemesidir. Yani genelde Türkiye de, Türk insanı da gurbette yanlızdır. Tıpkı Türk şirketleri gibi. Bir İngiliz viski şirketinin hakkını aramak için İngiltere Başbakanının Türkiye’ye gelmesi normaldir. Ancak bir Türk şirketinin menfaati için Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan o ülkeye gitse 50 tane paranoya hikayesi yazılır.
İşte, yurtdışında hakkının gasp edildiğini düşünen Digiturk, önemli bir adım attı ve yurtdışında yayınlarını kaçak izleyen yerleri tespit ettirerek mahkemelere başvurdu. Digiturk, İsviçre’de ağırlıklı Doğu kökenli yurttaşlarımızın yaşadığı Basel ve çevresinde bir dizi operasyon başlatarak kaçak LİG TV abonelerini yakalattı. 14 işyerine yapılan baskın sonunda 1 kişi de tutuklanarak hapse kondu. Digiturk’e helal olsun, yurtdışında operasyon yaptırabilmek her Türk şirketinin harcı değil.
VOLKAN KONAK "FINAL-FORD" DEDİ! Show TV İç Yapımlar ekibinin başarıyla ortaya çıkardığı Volkan Konak her hafta zirvedeki yerini koruyor. Bu hafta Volkan Konak’ın konuğu belki de kanalın Trabzonsporlu Genel Müdürü Saner Ayar’ın da torpiliyle (!) olsa gerek Trabzonspor Basketbol Takımının Genel Menajeri Doğan Hakyemez’di. Doğan Hakyemez üzerinde Volkan Konak yazan formayı Volkan Konak’a hediye ederken Konak takımın Final-Four’a kalmasını kastederek “Tebrikler Final-Ford’a kalmışsınız” dedi. Volkan Konak bu işte, tam halk adamı...
ERZURUM 2011 UNIVERSIAD Erzurum 2011 Üniversiad Oyunları’nın tanıtımı önceki gün yapıldı. Başta THY olmak üzere pek çok firma Üniversiad’a sponsor olacakmış gibi izlenim verdi. Son yıllarda ülkemizde hızla gelişen spor turizmine Üniversiad Oyunları’nın da öncü olacağı bir gerçek. Özelllikle yapılacak tesislerin oyunlar bittikten sonra da boş kalmayacağının müjdelenmesini (Ruslar şimdiden bu tesislerin kullanımı için başvurmuş) de memnuniyetle karşıladık. Basın İlan Kurumu Müdürlüğü'ne atanan Mehmet Atalay yeniden yapılandırdığı teşkilatı hiç merak etmesin. Yunus Akgül de en az onun kadar sorunlara ve oyunlara sahip çıkıyor.
LÜTFİ ARIBOĞAN, FRANKFURT HAVAALANI'NDA NİYE KALDI? Futbol Federasyonu Başkan Vekili Lütfi Arıboğan’ı tam 30 yıldır tanıyorum. Bu süreç içinde pek çok seyahate gidildi, pek çok hatıra oldu. SKYTÜRK’ün başarılı programcısı Hakan Artış, bu cuma Lütfi Arıboğan’ı konuk edecek. Hakan, Lütfi Başkan’a yönelik soru sormamı isteyince ister istemez Frankfurt Havaalanı’ndan geri gönderildiği seyahati hatırladım. Lütfi Arıboğan’ın niye havalimanında kaldığını ve başına nelerin geldiğini merak ediyorsanız bu cuma saat 22.00’de SKYTÜRK’deki Sportmence’yi kaçırmayın diyoruz.