İş bilen abiler yeni sezon öncesinde bol bol konuşup mangalda kül bırakmıyordu...
Hatırlayın; şıkırtılı hayaller vaadediyor, taze umutlar aşılıyorlardı... Düne, dün geceye kadar... Bu tür köfte lafların karın doyurmadığı, Karpaty Lviv maçında ortaya çıktı... Orta sınıf bir takımın 'Nasıl adam gibi oynayıp' kazandığını görenler herhalde şimdi 'Toplu terapi yaptırmanın' peşinde... Başkan Adnan Polat, şu Ramazan ayında bir hayır işleyip, skorun 2-0'dan 2-2 getirilmesine rağmen acilen 'hesabı kesmelidir...' Servet'in, Ali Turan'ın , Hakan Balta'nın, Lucas Neill'in, kaleci Aykut'un, yarım Arda'nın, yuhalanan Mehmet Batdal'ın, yeniden yaratılmaya çalışılan Serdar Özkan'ın, 'İçi geçmiş' bir teknik adamın Galatasaray'la bütünleşmesi, bu saatten sonra mümkün mü? O ruh yeniden yaratılabilir mi? Sayın Rijkaard, sayın Başkan Ali Sami Yen'i terk eden Galatasaray taraftarı iç çekip 'Şeytan diyor ki tası tarağı topla çek git...' diye hayıflanıyordu... Haberiniz var mı? Mehmet Battal, Milan Baros arasındaki tercih anlamsızlığını nasıl izah edeceksiniz Sayın Rijkaard... Sevgili futbolcular, 'Bu umursamazlığınız, bu şımarıklığınız nereye kadar?' Forvette yoksunuz, orta alanda uykudasınız, savunma zaten enkaz... Hey Allahım heyyy... Sayın Polat hep adaletten bahsedersiniz... Takımda hukuk, gukuk hale gelmiş görüyor musunuz? Çamur bele kadar gelmiş farkında mısınız? Rijkaard 'İstediğim adamlar alınmadı' diye kafa tutuyor... Ortalık yeniçeri ocağı gibi... Araba duvara toslamış 'Olur böyle!' kazalar diyorsunuz... İçi boşalan takımı, yenilen iki golü, herkesin bu aymazlığını bir kez daha gözden geçirin ve baltayı vurun... İkinci yarıdaki hareketli futbol, atılan gollere rağmen, bir mum ışığı gibi.. Ama sadece mum ışığı... Lamba sönmek üzere, eğer ışıklar yanmazsa karanlıkta kim kime, dumduma..