İlk iki dakikada maç 2-0 olurdu... Birinci dakikada Lincoln...
İkinci dakikada Ümit atamadı...
İlk iki dakikada 2-0 olmayan maç, doksan dakikanın sonunda 2-0 oldu...
Benim için bir sakıncası yok...
Ha başında, ha sonunda...
Önemli olan deplasmanda üç puanı kapmak...
Tek kelimeyle Galatasaray için şahane bir sonuç...
Aslında şahane olan sadece sonuç değil...
Kendi adıma söyleyeyim, son dönemlerin en iyi Galatasaray’ını izledim...
İstekli... Hevesli...
Sakin... Soğukkanlı...
Son dönemlerin en iyi, en yaratıcı Lincoln’ü...
Sadece sağ kanadı, sol kanadı değil, sahanın her yerini kullanan Arda...
Orta sahanın müthiş dinamizmi Ayhan...
Otur deyince oturan, oyna deyince şaha kalkan, şahane yedek Emre Aşık...
Her pozisyona dalan, her hava topunu kapan Ümit Karan...
Bir topu rakibin önüne bıraksa bile, büyük tecrübesiyle kalede De Sanctis...
Sağda Sabri, solda Hakan...
Yakın zamanda bu kadar güvenli izlediğim bir Galatasaray görmedim...
Belki ilk yarıda rakibe bir-iki pozisyon verdi...
Ama rakibe verdiği pozisyonlardan çok daha fazlasını kaçırdı...
Benfica iyi takım da...
Dün gördük ki, Galatasaray daha iyi takım...
Maç öncesi havayı hatırlıyorum da...
Rakipleri büyültmeye, kendimizi küçültmeye bayılıyoruz...
Sabaha kadar oynasalar, bu Benfica, bu Galatasaray’ı yenemezdi...
Galatasaray’a tek eleştirim olabilir...
Bu maç, bu sonuç Galatasaray için çok şey ifade ediyor...
İki maçta altı puan...
Grupta en yakın rakibin iki puanı var...
Yani Galatasaray’ın grubu bitirmesi neredeyse garanti gibi...
Bu şu anlama geliyor:
Galatasaray, bir sonraki turda, bir başka grubun üçüncüsü ile eşleşecek...
Yani daha etkisiz, daha güçsüz bir takımla...
Kadıköy’e doğru, finale doğru bir adım daha atmak için, bundan daha iyi fırsat mı olur...
Yürü be Galatasaray...
Yolun açık olsun...
(Şansal Büyüka - Akşam)