Alex: Benim gözümde 33 yaşın olgunluğunda klasik bir “ikinci santrfor” artık o! “Raul”vari pozisyon koklama yetisi ve son vuruşları müthiş
Fenerbahçe’nin klişeleşmiş Olimpiyat Stadı sorununu dün yine orta saha direncinin düşmesi biçiminde yaşayacağını düşünüyordum. Çünkü (resmi ölçümlere ulaşmak çok zor olsa da) Saracoğlu’nun eniyle Olimpiyat Stadı’nın eni arasında 4-5 metrelik bir fark olduğu yönünde iddialar var ve Belediyespor 5’li orta saha düzeniyle sarı-lacivertlilerin göbeğini her seferinde fena halde zorluyor (Alex’in geçen sene bu statta kırmızı kart görmesi de tesadüf değildir aslında).
Ama gerek Gökay’ın tükenmeyen enerjisi, gerekse Cristian’daki beklenmedik yükseliş bu kez işleri değiştirmiş gibiydi. Nisan 2010’da takımdan gönderileceği iddiaları yazıldığında Cristian, A.Gücü’ne attığı golle sezonu kurtarmıştı. Şimdi de Kocaman’ın Fransa’dan ön libero alacağı açıklamasının üstüne Brezilyalı’da acayip bir yükseliş var! Hem Buca, hem Belediye karşısında yüksek tempo; geçen hafta bir asist, dün de bir asistten fazlası... Demek ki bu adamın da benzini endişeymiş...
Tabii yüzde yüzünü vermesi için endişe faktörüne ihtiyaç duymayan bir Brezilyalı da var Fenerbahçe’de... Rahatlıkla 1-0, 1-1 ya da 0-1 bitebilecek bir maçın sonucunu daha yine onun zekâsı belirledi. 6 sezondur (çoğumuza göre) futbolun savunma yönünü eksik oynayan, rakip hücumlarda duran ve izleyen, yeteneği sonsuz/emeği yetersiz bir orta saha oyuncusuyken şimdi başka bir şeye dönüştü Alex: Benim gözümde 33 yaşın olgunluğunda klasik bir “ikinci santrfor” artık o! “Raul”vari pozisyon koklama yetisi ve son vuruşları müthiş. Üstelik frikik atıyor, korner atıyor, bir sezonda 20 golün yanına 15 de asist ekliyor... Zaman zaman orta sahaya gelip yardım etmesi de cabası! Galiba artık Alex’e böyle bakıp salt skor beklemek (oyun planını da çift santrfora göre kurmak) en doğrusu...
Dünkü fena olmayan oyunun “fena olan” üç adamına gelince... Kendini ifade etme becerisi nedeniyle Türk futbolunda hep özel bir yeri olduğunu düşündüğüm Ekrem Ekşioğlu’nun 4 defa “lütfen” li uyarı almasına rağmen ısrar edip kırmızı kart görmesi birinci fenalık...
Bu topraklardan Batı Avrupa’nın devlerine en erken açılacak oyuncu olarak gördüğüm Gökhan Gönül’ün son 4 maçta üçüncü sarı kartını da kendine yakışmayan bir rövanş faulle görmesi de çok fena.
Son fena ise biraz daha masum: Genç Mahmut, Fenerbahçe’nin 3 yüzde yüz gollük pozisyonunda da başrol oynayarak fena bir gece geçirdi. 8’de kısa düşen geri pası ve 78’de yaptığı penaltının her ikisini de Nian g harcadı, 33’te kaptırdığı toptaysa Alex affetmedi. Orta saha oynarken daha sempatik gözüken Mahmut, stoperde pek iyi değildi sanki...