İki ay sonrası zaten kongre

İki ay sonrası zaten kongre
Beşiktaş seyircisi, ister atsın, ister yesin, her maç gol sonrası bağırıyor:
"Yeteer... Yıldırım Demirören yeteeer..."
 
Eğer, küfür yoksa, hakaret yoksa, tamam...
Tepki koymak seyircinin en doğal hakkı...
"Yeter Yıldırım Demirören" diye bağırmak da...
 
Ancak, Başkan Demirören, seyircinin isteğine uyup istifa etse, gene bir şey değişmeyecek...
Çünkü iki ay sonra genel kurul var...
Demirören, bugün istifa etse, bugün kongre kararı alsa, o kongre de zaten ocak ayından önce yapılamaz...
O zaman, en doğru olanı ocak ayını beklemek...
 
 
Demirören'i beğenmeyenler, Demirören'e tepki koyanlar ocak ayında genel kurul marifetiyle Demirören'i indirebilirler...
Ocak ayına kadar da tribünler "yeter" diye bağırabilir, uygar sınırlar içinde kalan, hakaret noktasına varmayan tepkiler koyabilir...
En doğal hakları bunlar...
 
Ama her işte olduğu gibi, bu gibi tepkilerde de çoğu kez çizmeyi aşıyoruz...
İşin içine hakaret giriyor, kişilik hakları giriyor, en kötüsü "ana-avrat" küfür giriyor...
Bu olmaz...
Vicdanen de, hukuken de doğru değil...
 
Kabul edelim ki, vicdanen rahatsızlık duymuyoruz, hukuk olarak da gerekeni yeteri kadar yapmıyoruz...
İşin kötü tarafı, Yıldırım Başkan da dahil, zamanında, hatta şimdilerde bile bazı başkanların halen tribün liderleriyle kolkola yaşaması...
Yanlış yapıyorlar...
Ama zamanında ipleri kaptırdıkları için dönemiyorlar...
 
Oysa kazandığın zaman çoğu kez seyirci zaten seninle birlikte...
Kaybettiğinde de çoğu kez karşında...
O zaman seyirci ile kişisel ilişkiye girmenin, bir başkana ne faydası var...
Bir-iki galibiyete bağlı yapay dostluklar, yapay ilişkiler, zaten eninde sonunda yıkılmaya mahkum değil mi?
 
Çare güçlü başkan portresi...
O da Türkiye'de o kadar az ki...