Bu bozuk zemin, futbola bu kadar büyük bir yatırım yapan ligimize hiç yakışmıyor maalesef. Türkiye'de izleme şansına eriştiğimiz tüm dünya çapında yıldızlar gibi Guti de futbolun bu kadar delicesine sevildiği bir ülkede nasıl böyle bir zemine izin verildiğini bir süre anlayamayacaktır.
Yine de Guti dünkü futbol 'sahasımsı'da henüz Türkiye'deki ilk lig maçı olmasına rağmen bizlere Sergen'den beri fazlasıyla özlenen bir siyah-beyaz pas konçertosu izletti. Saha içinde Guti'den öğrenecekleriyle sadece Beşiktaş değil milli takımın da ön liberodaki parlak geleceği olabilecek kapasitedeki Necip ve ön libero zanaatkarı Fabian Ernst'in Guti'yle yakaladığı uyum sayesinde Beşiktaş uzun yıllardır hasretini çektiği bir orta sahaya sahip.
Beşiktaş orta sahası, en son 100. yılda savunma-hücum dengesi bağlamında bu kadar efektif bir kimyaya sahipti. Maçın gizli kahramanları Fabian Ernst ve Necip olmasalar savunmanın ortasındaki Zapo-Ferrari ikilisinin tempo zaafları Beşiktaş'ın başını daha fazla ağrıtabilirdi. Bir de Zapo-Ferrari özelinden Beşiktaş'ın topu oyuna sokma geneline yansıyan ve Schuster'in idealindeki futbolla çelişen bir zaaf var. Aslında top teknikleri ligimizin stoper ortalamasına göre son derece yüksek olan Zapo-Ferrari tandemi ilk yarı boyunca gereksiz uzun toplar deneyerek Bülent Uygun'un Anadolu soslu İtalyan savunması taktiğinin ekmeğine yağ sürdüler.
Q7'nin çalımları kendine has futbol sanatının en güzel soloları tabii ki. Ancak Q7 zaman zaman soloları biraz daha kısa tutup müsait pozisyonlardaki arkadaşlarını görebilirse tadından yenmez. 'Onları da yapsa zaten Barcelona'da oynardı!' diyenleri duyabiliyorum. O değil de Barcelona demişken sahiden İbrahimoviç de Beşiktaş'a gelir mi? Beşiktaş'ın sanki Robinho gibi mevkisel açıdan Guti-Quaresma profilinde üçüncü bir oyuncudan çok Q7 ortaları ile Guti'nin sanat eseri paslarını daha efektif şekilde kullanabilecek bir merkez forvete ihtiyacı var. Bir de Sivok'un eksiğini daha az hissettirecek bir çift stoper kurgusuna...