Global futbol ve Türkiye

Global futbol ve Türkiye

Antalya 12-14 Ocak tarihlerinde dünyanın en büyük futbol fuarlarından birine ev sahipliği yapacak. 'Euroasia Football Expo'ya global futbol endüstrisinin önde gelen markaları ve futbol dünyasının üst düzey profesyonelleri katılacak.

3 Gün sürecek fuara futbol endüstrisinin içindeki bir çok sektörden firmalar ürün ve hizmetlerini sunarken, 9 ayrı oturumda Liverpool Universitesi Futbol Endüstrisi Direktörü Dr.Rogan Taylor’un moderatörlüğünde gerçekleşicek konferanslarda, Phil Carling-(Global Head of Football,Octagon) ,David Dean- (C.E.O, Arsenal FC) gibi futbol endüstrisinin önemli isimleri bilgi ve birikimlerini katılımcılarla paylaşacaklar. Ocak ayı içinde 1200’ün üzerinde uluslararası futbol takımına devre arası hazırlık kampı olanağı sunan Antalya,”Eeuroasia Football Expo” ile dünya futbol endüstrisinin de yeni çekim merkezi haline gelecek.

Bu röportajımızda ülkemizde kulüplerin, futbol profesyonellerinin, taraftarın ve spor basınının çok fazla ilgi göstermediği bir konuyu ele aldık. Ligtv.com.tr Haber Müdürü Erdem Erol, Euroasia Sport Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Ark'la Global Futbol ve Türkiye'yi konuştu.

FUTBOL ENDÜSTRİSİ VE BÜYÜME SANCILARI
-Euroasia football expo nedir, neyi amaçlar, bu fuarda neler olacak?
“Bu fuar dünyada pek fazla örneği olmayan bir organizasyon. Bir tek İngilizlerin yaptığı Soccer Ex diye bir organizasyon var. Onun dışında da pek fazla muadili olmayan, dünyada ikinci aynı konsepte fuardır. Çünkü dünyada futbol endüstrisi daha yeni yeni gelişiyor. Dünya futbol endüstrisi daha çok yeni, hem de çok ciddi sorunlarla karşı karşıya. O yüzden futbol endüstrisi büyümenin sancılarını yaşıyor dünyada. Bizde tabi ki futbol endüstrisinden bahsetmek mümkün değil. Fuar dünyanın her yerinden, global futbol endüstrisinin tüm aktörlerinin bir araya getirilebilmesi için amaçlanmış, kurgulanmış bir toplantı.”


-Nedir bu toplantının içeriği?
“Dünyada yaklaşık 200 milyar doların üzerinde bir cirosu var futbol endüstrisinin. Bunun içinde bahisler, reklamlar, yayın hakları, oyuncu transferleri gibi binlerce kalemi var bunun. Bütün bu ekonomiyi yaratan, sektörün önde gelen firmaları Antalya’ya gelecekler. Onlar hem kendi ürünlerini, servislerini tanıtacaklar, hem de iş ilişkileri sağlayacaklar bir birileriyle. Burada temel çıkış noktamız, Londra’da ve Dubai’de yapılan futbol endüstrisi üzerine Soccer Ex fuar organizasyonu var. Aynı konsepte iki aynı oluşum. Ama Dubai’de olmasa da Helsinki’de olsa Soccer Ex aynı efekti verir. Yani Dubai’de bir futbol alt yapısı, kültürü olmadığı için endüstri sadece toplanmak için Dubai’yi seçmiş. Dubai’nin hiç bir özelliği yok. Sadece Dubai hükümetinin onlara verdiği bir takım destekler var, ondan dolayı da İngilizler mecrayı kullanıyorlar. Bizde durum çok farklı, biz gerçek bir pazardan bahsediyoruz burada. Kendi çekim alanımızı yaratacağız ve etrafımızda bundan etkilenecek bir çok ülke var. Karadeniz ülkeleri, Balkanlar, Ortadoğu, Avrasya hatta Doğu Avrupa. Bunların hepsi ile ticari ve kültürel anlamda çok ciddi ilişkilerimiz var. Coğrafi anlamda da tam merkezindeyiz onların. Sadece bir kendi endüstrimizi ayağa kaldırmakla kalmıyoruz, dışarıya da ihraç eden bir rol almak zorundayız. Bu organizasyon bunun yollarını gösterebilecek bir organizasyon. Bundan sonra iş kulüplere, medyaya, federasyona, devlete düşüyor. Böyle bir konseptin içinde olup olmamaları onların bilecekleri bir iş. Biz bunun olabilirliğini, endüstrinin büyüklüğünü gözler önüne sereceğiz. Bundan almak isteyen buyursun gelsin. Bilgimi almak istiyor, ticari bağlantımı yapmak istiyor ne istiyorsa yapabilir. Amacı o zaten bu fuarın ama ana konsept global futbol endüstrisine verilen bir hizmet. Türkiye’nin ciddi kazanımları olacak bu işten.”

"AVRUPA'DA 6. BÜYÜK FUTBOL EKONOMİSİ TÜRKİYE"
-Dünyada 200 milyar doları aşan bir cirosu olan endüstrinin temsilcileri, bu endüstriyi yaratanlar burada olacak. Türkiye’deki ciro ne kadar?
“Herşeyi düşünürsen, reklamlar, statlarda satılan sucuk ekmeğe kadar, Türkiye’de 1.5 milyar dolara yakın bir cirosunun olduğunu düşünüyorum.”

-Avrupa ülkeleri ile kıyaslandığında nasıl bir tablo çıkıyor ortaya?
“Asıl tartışmamız gereken zaten fuar değil. Potansiyelimizi kullanmamızla ilgili, bütün sıkıntı buradan kaynaklanıyor. Maç yayın haklarının bedelleri üzerinden Lig TV’nin TFF’ye verdiği para olarak baktığımızda, Avrupa’nın en büyük 6. futbol ekonomisi Türk futbolu.”

-İyi para veriyor yani?
“Tabi ki iyi para veriyor. İyi para veriyor ama burada verdiği paranın karşılığını kimse alamıyor.”

"POTANSİYELİMİZİ KULLANAMIYORUZ"
-Avrupa’da da alamıyor?
“Avrupa’da nispeten alabiliyorlar. Bu fuar sırf Türkiye için kurgulanmış bir fuar değil. Bu fuar tamamen uluslararası global futbol endüstrisi için kurgulanmış bir fuar. Fuarın içeriği açısından Dubai’de de yapsan, Helsinki’de de yapsan çok şey değişmez. Ancak Türkiye’nin bir artısı var. Potansiyelimizi kullanamadığımız yerlerden biri bu. Antalya’da sezon arasında, Ocak ile Şubat arası geçen sene uluslararası bin 200 tane takım kamp yapmaya geldi. Futbol endüstrisi adına dünyada hiç bir yerde bulamazsın, böyle bir müşteri potansiyeli sadece Antalya'da var bütün dünyada. Bir tek İspanya’da 300 kadar takım toplanıyor, onun dışında Antalya açık ara dünyada lider, devre arası kampı yapmak için. Bizim çıkış noktamız bu. Endüstriyi buraya çağırmak için Türkiye’nin bir takım artıları var. Bunlardan biride 6. büyük futbol ekonomisi olması. Burada asıl uluslararası boyutta dikkat çeken bin 200 takım geliyor olması Antalya'ya. Çünkü global futbol endüstrisinin tepesinde bulunan firmalar, ürün sağlayıcılar, hizmet sağlayıcılarının hepsi büyük takımları tanıyorlar, çok yakın ilişkileri var. Milan’la, Barcelona’yla, Real Madrid’le hepsi ile çok iyi ilişkiliri var. Ama ikinci derecede, üçüncü derecedeki takımlarla ilişki kurulması çok zor. Biz bu pazarda bin 200 takımı aynı yerde toplayabiliyoruz.”

-İkinci ve üçüncü aşamadaki takımlar Antalya’da bir hayli bulunuyor.
“Tabi ki. Zaten üst düzey futbol takılarının dünya endüstrisi ile iletişimi birlikteliği zaten sağlanmış durumda, onlara bir şey yapamazsınız.”

-Türkiye’den bu fuara katılım nasıl olacak?
“Türkiye’den de kimsenin bilmediği bazı firmalar var. Yani dünya futbol endüstrisine ürün sağlayan.”

-Mesela?
“Meteksan var, softwear programlar hazırlıyor futbol endüstrisine. Çok az insan bilir bunu veya çok iyi çim saha üreticilerimiz var.”

"SEKTÖR EKSİKLİĞİ VAR"
-Fuar onları da bir yerde Avrupa’ya açmış olacak.
“Türkiye’de belli bir futbol endüstrisi olmadığı için evet. Bir takım fuarlar yapıldı Türkiye’de. Bu fuarlar hep tüketiciye yönelik, Türk futbol endüstrisine yönelik fuarlardı. Türkiye’de futbol endüstrisi olmadığı için diş fırçacısı veya terlikçiden başka kimse katılmadı zaten. Türkiye’de böyle bir sektör yok, önce bu sektörü oluşturmamız lazım.”

-Bu fuara Türkiye’den katılacak firma sayısı ne olur?
“Bu fuara Türkiye’den 8-9 firmadan başka katılımcı olacağını düşünmüyorum. Saydığınız zaman, uluslararası hizmet veren firmalara baktığınız zaman benim bildiğim, aklıma gelen Saran International var, Meteksan var. Çok fazla sayıda çim üreticisi var. Bizim fuar alanında ürünlerini sergileyeceklerin sadece yüzde 5’i Türk firmaları. Yüzde 95’i hep yabancı firmalar.”

"SERVİS SAĞLAYAMIYORUZ"
-Biz burada ürünü sergilemekten çok neler nasıl yapılıyor bunu öğreneceğiz sanırım?
“Bir kere ev sahipliği yapıyoruz ülke olarak. Çünkü bu potansiyel bir tek bizde var, bin 200 takımı buraya çekebilmek önemli. İnşallah ilerleyen dönemlerde bu rakamı bin 600, bin 700, 2 bin takıma çekeriz.. Çok büyük bir ekonomiden bahsediyorum. Potansiyelimizi kullanamamızın bir örneği de Antalya. Buraya bin 200 takım geliyor, ortalama 30 kişiden hesap etseniz yaklaşık 50 bin kişi turizmin en ölü olduğu zamanda oraya nüfus geliyor ve siz bu adamlara servis sağlayamıyorsunuz hala. Bunlar kendi aralarında maç yapacaklar. Örnek veriyorum; Rusya’dan bir takım ile Belçika’dan bir takım maç yapacaklar ve bunu yönetecek bir hakemimiz dahi yok. Orada tatil yapan turistlerden rica ediyorlar ve o turist orada hakemlik yapıyor. Sakatlıklar çıkıyor. Federasyonun da çok ciddi bir manevi desteği var bize bu konuda. Orada devre arasında bir hakem semineri düzenleyip hakemlere uluslararası maç yönettirecekler. Bizde mevcut ürünümüzü biraz daha düzgün duruma getireceğiz. Sakatlıkları ortadan kaldıracağız, daha iyi servis vereceğiz, daha fazla insanı buraya çekmeye çalışacağız. O yüzden çok büyük bir avantaj Antalya ve Türkiye için bu toplantı. Futbol endüstrisinin çoğunun gözü orada. Şu ana kadar görtüğümüz onlarca firma arasında, bunun içinde hukuk firmaları var, imaj firmaları var, hepsi için çok ciddi bir pazar. Buradan Türkiye’nin çıkarımı şu, gelecek olan yeni teknolojiyi görecek. Okuyorum, duyuyorum, “X hoca 11 tane dizüstü bilgisayar ile sahada scout tutuyor” şeklinde. Öyle yöntemler var ki dünyada, hiç öyle 11 bilgisayar ile scout tutrmaya gerek yok. Bir tane softwear program kuruyorsunuz, yanına da sekiz tane kamera koyuyorsunuz, hemde bildiğimiz basit statyum güvenlik kameraları. Size maçın sonuna kadar her türlü istatiğini verebiliyor. Dünyada sistemler çok gelişiyor. Yani teknolojiyi nasıl doğru kullanacağımızı ve daha bir çok alanda yeni gelişmeleri göreceğiz hep beraber. Bu sırf Türk kulüpleri için değil, bu Avrasya’dan gelen, kamp yapan yöneticileri ve başkanları içinde geçerli.”

-Türk futbol endüstrisinden daha geri kalmış ülkeler de var.
“Tabi, tabi... Ancak onlarda çok ciddi kazanımlar sağlayacak bu projeden, yıllar içinde bilgi de ihraç etmeye başlayacağız futbol endüstrisine, Antalya endüstrinin çekim merkezi olacak.”

-Kendi adımıza konuşacak olursak Türkiye’den katılacak kulüp başkanları, yöneticileri, endüstriyle ilgili sorumluluları, bunların bir birileriyle anlaşmalı oldukları sponsorluk firmaları her şey var tabi ki. Bunlar kimlerle karşılaşacak, isim olarak kimler geliyor?
“Octagon’dan TWI’a kadar, FIFA ve UEFA’nın önde gelen yöneticileri, Barcelona’dan Milan’a, Arsenal’e kadar üst düzey yöneticilerin hatta New Ceastle’dan Villareal’e kadar kulüp sahiplerinin katılacağı bir fuar olacak.”

-Kaç firma ortalama?
“Benim beklentim 60 tane firma ortalama. Stand olarak konuşuyorum.”

-Fuarda 60 tane firma var. Kimler?
“Ana hatlarıyla uluslararası spor pazarlama şirketleri, uluslararası spor yayıncılığı yapan televizyonlar, bazı federasyonlar, hukuk şirketleri, stadyum şirketleri, beting firmaları. Türkiye için önemli kısmı konferans ve workshop tarafı.”

"FUTBOL 3 KULÜP ÜZERİNE KURGULANMIŞ"
-Konferansta kim var, neler konuşulacak?”
“Konferansta kim var, kim yoktan öte konferansın konularına baktığın zaman genelde futbol endüstrisini oluşturmaya çalışan ülkelere katma değer sağlayacak bazı konuları tartışacağımız bir platform yarattık. Çünkü bu konferansı İngiltere’de, Amerika’da yapmıyoruz, Türkiye’de yapıyoruz. Dolayısıyla bölgemizi direk ilgilendiren konulara giriyoruz. Mesela futbol endüstrisinde medyanın katkıları, nasıl katkılar sağlamış. Alt yapının finansal katkıları külüplere ne? Bunu açmak lazım, niye konferans veya fuar ihtiyacı hissedildi? Fuar ihtiyacını anlatmaya çalıştım. Global futbol endüstrisi için net, çok güzel bir Pazar olduğu için Antalya. Ama konferansın çıkmasının sebebi Türkiye gibi bir çok ülke futbol endüstrisine girmenin sancılarını yaşıyor. Ama Türkiye’nin özel bir durumu var. Türkiye mevcut potansiyelini hiç bir şekilde kullanamıyor. Bu ciddi sıkıntılar çıkıyor ortaya. Türkiye’de futbol üç kulübün üzerine kurgulanmış bir yapıda. Bu yapı ile bizim bir yere gitmemiz mümkün değil gibi. Çetin Altan’ın dediği gibi Türk’e Türk propagandası yapmaktan etrafımızı göremiyoruz. Dünyada futbol endüstrisini anlayabilirsek ne olduğunu, sıkıntılarını anlayabilirsek Türk futbolunu yükseltebiliriz. Ama biz bu tarafa hiç bakmıyoruz. Diyorlar ki: “Dünyadaki en büyük futbol ekonomileri İngilizler, Almanlar...” falan. Manchester şehrinin nüfüsü 300 bin kişi civarında. Manchester City ve Manchester United’in her hafta ortalama seyirci sayısı yaklaşık olarak 100 bin. Yani Manchester halkının yüzde otuzu her hafta maça gidiyor. Bu rakam Almanya’da Leverkusen gibi, Shalke 04’ün şehrinin nüfusu G.Antep’in beşte biri kadar. Shalke 04’ün maçları 61 bin kişiye oynanıyor. Buranın toplam nüfusu da 272 bin. Yani halkın yüzde yirmi beşi futbolu seyretmeye gidiyor. Liverpool da keza o tip. Yani Everton ile Liverpool aynı şehrin iki takımı şehir halkının 17.3’ü her hafta maçları seyretmeye gidiyor. Lyon küçük bir şehir, 500 bin kişilik bir şehir, 37 bin 500 ortalama ile oynuyorlar. Neden? Bu anlattığım yerler statlarda 60 bin taraftar dolduruyor, 40 bin taraftar dolduruyor. Ufacık şehirler bunların hepsi. İstanbul’a bakıyorsun 12 milyon nüfus var. Galatasaray, Beşiktaş, Fenerbahçe’nin her hafta maça giden taraftarını toplasan 65 bin kişi civarında insan maça gidiyor. 12 milyonluk şehirde 65 bin kişilik insan bu binde 0.5’e geliyotr. Beşiktaş’ın stadı 30 bin civarında kapasitesi var. İngiltere’de Manchester’da her 3 kişiden biri maça gidiyor, İstanbul’da her bin kişiden sadece yarımı.”

"FUTBOLU ÇOK SEVMİYORUZ!"
-İstanbul gibi 12 milyonluk bir şehir örneği var mı Avrupa’da?
“İstanbul gibi 12 milyonluk şehirin olup olmaması başka.”

-Onun için oran az oluyor.
“Benim burada anlatmaya çalıştığım başka. Biz futbolu çok sevmiyoruz, her geçen gün daha çok soğuyoyuruz. Şunu açıklayabiliyor musun mesela, Galatasaray Şampiyonlar Ligi’nde 70 bin kişiye oynuyor da ligde 12 bin kişiye.”

-Daha iyi, şov yönü daha büyük olan maçlara daha fazla ilgi gösteriliyor.
“Tabi daha iyi maç, daha şov yönü yüksek dediğimiz şey rekabet. Türk insanı rekabetin olduğu yere seve seve gidiyor. Ama Kemal Sunal filmi gibi 35. kez tekrarında Fenerbahçe-Galatasaray derbisine ilgi göstermiyor. Önceden şampiyonu belli olan bir ligin hiç bir heyecanı kalmıyor.”

-Yani üç büyüklerin, dört büyüklerin maçlarına ilgi yok diyorsunuz.
“Üç büyükler diyelim ona hatta. Dünyada en başarılı spor organizasyonlarından biri Şampiyonlar Ligi. Son on dört senede 11 farklı şampiyon çıkarttı. Şampiyonlar Ligi’nin sihiri burada, şampiyonları kesin belli değil. Rekabet olması gerekiyor.”

-Bu fuarda işin sihri anlatılacak mı?
“Anlatacaklar ne yaptıklarını. 1991’de Premier League diye bir şey yoktu. Şu anda Avrupa’da da futbol endüstrisi iyi değil.”

-Ama bizden iyi.
“Tabi ki bizden iyi. Rekabet sağlamak için mecbursun endüstri oluşturmaya. Endüstri olmazsa rekabet olmaz, rekabet olmazsa endüstri olmaz.”

-Türkiye’de futbol yapıyısı, kulüplerin yapısı endüstriyeleşmeye müsait mi?
“Olmalı.”

-Birçok kulüp A.Ş. oldular ama.
“A.Ş. olmak çok farklı bir konu. İngiltere’den başka A.Ş. olmuş, halka arz olmuş bir yer bulamazsiniz. Almanlarda tek tüktür, İtalyanlarda tek tüktür. Ama biz buna, 4 büyük kulüp saldırdık. Burada niyet çok önemli. Neden A.Ş. oluyorlar?”

"SON 50 SENEDE 4 ŞAMPİYON ÇIKARMIŞIZ!"
Ekonomik girdi olsun diye.
“Ekonomik girdi falan sağlamıyorlar, A.Ş. kısa dönemli nakit ihtiyacı için yapılmış bir formül Türkiye’de. Uzun vadeli, endüstriyelleşme düşünülerek yapılmış strajik bir vizyon değil. Kısa zamanda da bitiriyorlar bunu. Bir takım kulüpler borçlarını kapatmak için haftada bir arz yapmaya başladılar. Ama şimdi İngiltere’de ki durum farklı. İngiltere bize benzediği için söylemiyorum tabi ki İngiltere’yi. Satın alma pariteleri, ekonomileri, sanayileri, gayri safi milli hasılaları bizden çok farklı. Ama Portekiz’e bakıyorum onlarda durum bizden çok daha iyi. Guameres diye bir takım var, 93 kişilik nüfusları var ama 15 bin kişi maç seyretmeye gidiyor her hafta. Neden? Çünkü futbolu seviyorlar, sevdirebiliyorlar insanlara futbolu. Biz futbolu çok sevmiyoruz, sevmediğimiz o kadar belli ki. Siz Digitürk olarak dünya yatırım yapıyorsunuz, Avrupa'nın en büyük 6. futbol naklen yayın ücretini veriyorsunuz.. Kendi ligimizden son elli senede 4 tane şampiyon çıkartmışız, İngilizler otuz ayrı şampiyon çakırmış, İtalyanlar 16 ayrı şampiyon çıkarmış, İspanyollar 10 ayrı şampiyon çıkarmış, Almanlar 31 ayrı şampiyon çıkarmış, Fransızlar 19 ayrı şampiyon çıkarmış. Futbol endüstrimiz, gücümüz Romanya kadar olur, Macaristan kadar olur böyle giderse.”

"FORMA SATIŞINI ÇOK ÖNEMSİYORUZ!"
-Dünyada ve Avrupa’da bu işi endüstri yönlendiriyor. Şimdi Türkiye bu endüstrinin nasıl yürüdüğünü görecekve öğrenecek öyleyse.
“İnglizler nasıl lig markasının alt yapısını oluşturmuşlar veya bahis hukuku ne durumda dünyada, alt yapılardan nasıl bir ekonomi yaratılıyor, sadece geçen sene Brezilya’nın yurt dışına yolladığı oyuncu sayısı 600. Yaklaşık olarak 600 milyon dolar ihracat yapmışlar. Biz burada neyi konuşuyoruz? Brezilya’nın 600 oyuncuyu ihraç edip 600 milyon dolar kazanması çok ciddi bir iş. Boca Juniors’ın alt yapısında 24 kişi çalışıyor. Son dört yılda alt yapıdan direk dünyanın diğer ülkelerine sattığı oyunculardan kazandıkları para 30 milyon dolar. Bunu 24 kişi ile yapıyorlar. Mesela Lyon çok başarılı bir örnek. Lyon her sene 40 bin forma satıyor. Türkiye’de biz bazı şeyleri çok önemsiyoruz mesela forma satışlarını, maça gelen taraftar sayısını. Lyon’un 1996-1997 yılındaki toplam cirosu 18 milyon euro civarında. Bugün 130 milyon euro civarında. Lyon her sene operasyonel karlılık sağlıyor. Lyon, hiç bir devlet desteği almadan her sene Fransa’da şampiyon oluyorlar, Şampiyonlar Ligi’nde ciddi başarı elde ediyorlar, hem de kar ediyorlar. Türkiye’deki spor politikasına tamamen zıt bir politikası var. Kulüpte çalışan sayısı 126. Bu bizim büyük takımlarımızın alt yapısında çalışan insan sayısına eşit neredeyse. Biz bunları öğreneceğiz. Bu karlılığı nasıl sağlıyorlar, çünkü endüstriden bahsediyorsak karlılık çok önemli. Uzun vadeli yaşayabilmeniz için karlı olmanız lazım. Bugün karlı olan kulüp sayısı Türkiye’de nerdeyse bir elin parmaklarından da az, iki veya üç tane kulüpten bahsedebiliriz. Ama bugün B.Münih gibi, Lyon gibi, Arsenal gibi, öyle kulüpler var ki bu işten hem kar ediyorlar; sportif olarak başarılılar, marka olarak başarılılar. Ama Chelsea’den bahsetmiyorum. Chelsea’nin ne kadar borcu olduğu biliniyor. 200, 300 milyon Euro dolayında borcu var.”

-Bizimkilerin de var.
“Bizim de vardır. Türkiye’de net bir ölçümleme yapmak çok zor, endüstri olamadığımız için.”

-Türkiye’de bu ölçümlemelerin yapılması demek etekteki bütün taşların ortaya dökülmesi demek anlamına mı geliyor?.
“Türkiye’de büyük kulüpler dahil bütün kulüpler etekteki taşları dökmek zorunda kalacaklar, kendileri dökmek zorunda kalacaklar.”

"TÜRK FUTBOLUNDA DEĞİŞİM ŞART"
-Şu anda istemezler mi yani?
“İsteseler de istemeselerde mecburlar buna. Aynı Yunanistan ligine benziyoruz, hiç bir farkımız yok. Yunanistan liginde de Türkiye’de olduğu gibi son on yılda ciddi bir seyirci azalması var, yarı yarıya düşmüş seyirci sayıları. Sizin sattığınız ürün her geçen gün keyifsiz hale gelmeye başlıyor, sizin sattığınız ürün her geçen gün keyifsiz hale gelmeye başlıyor, kombine satışlarınız her geçen gün daha da düşmeye başlıyor. Başarılarınız zaten standart ve kalıcı değil. Çok nadir dönemsel çıkışlar dışında. Bunu dünyada Romanya, Çekler, İsveç de yapıyor. Şu an net söyleyebilirim S.Bükres UEFA Kupası kazandı, bir de Şampiyonlar Ligi finali oynadı. Yani herkes kendini bilecek, gücünün ne olduğunu anlamak zorunda. Biz bir hayal dünyası kurmuşuz, bizim için bizden büyük kimse yok. Ama işin aslı öyle değil. Böyle düşünmeye devam edersek bu endüstrinin dışında kalmamız, büyük takımlarımızın ikinci, üçüncü sınıf takımlar olması kaçınılmaz, mümkün değil mücadele etmeniz. Ne sportif anlamda, ne ekonomik alanda, ne idari anlamda mümkün değil. Bu değişim yaşanmak zorunda Türk futbolunda.”

-Bunu neden Türkiye’de yapıyorsunuz?
“Türkiye’de yapmamızın nedenini anlattım, endüstriyel anlamda. Ama gelip anlatacaklar bize Boca’nın alt yapısını nasıl kurmuşlar, nasıl çalıştırıyorlar, nasıl karlı hale getiriyorlar bunu. Bunları dinlemek isteyen, futbolun alt yapısında bir ekonomi olduğunu, bir mecburiyet ve zaruret olduğunu görmek isteyen herkes gelsin.”

"ŞENES BEYE AYIP"
-Ben Turkcell Süper Lig’deki kulüplerin alt yapı sorumlularının kaç tanesi gelip izleyecek en çok bunu merak ediyorum? Yani buraya gelmesi değil sadece, gelip oturması dinlemesi ve fikir tartışmasına girmesi lazım.
“Bu fuar bir kere her sene aynı dönemde Antalya’da yapılacak. Bu sene katılıma ilgi göstermeyebilirler. İlla bu fuar değil, başka yerlere katılsınlar. Ama mutlaka araştırmalılar dünyada nasıl yapıldığını bu işlerin. Siz kurumsallıktan bahsediyorsunuz, ciddi bir ülke futbolundan bahsediyorsunuz, endüstriden bahsediyorsunuz ama uluslararası bir konuda başınız sıkıştığında, bilgi almak için Şenez Erzik’i arıyorsunuz. Bu Şenez Beye de ayıp bir şey yani. Bugün Türkiye’de medyada çalışan basın mensuplarından, köşe yazarlarına, kulüp idari personeline kadar herkesin UEFA’nın bütün kurallarını bilmesi lazım bence.”

"ENDÜSTRİ OLAMAZSAN BAŞARI BEKLEMEYEZSİN"
-Şenez Bey var, o biliyor!
“Ama çok ayıp. Ben Şenez Beyi çok iyi tanıyorum ama ben bu fuarı yapmadan önce kapısını çalıp “bana destek olun” diye bir şey dahi söylemedim. Bir tek Şenez Erzik var, herkes ona soruyor. Bir kaç tane daha Şenez Erzik çıkarmaya uğraşalım. Biz kendimiz öğrenelim. Şenes bey sonuçta UEFA’nın ikinci başkanı. Biz kendi bilgi birikimimizi geliştiremediğimiz için, sıkıştığımız zaman Şenez Erzik’e soruyoruz. Yani hem bu tarafta olacaksınız, hem kurumsallaşmayı başaramayacaksınız, hem de “biz dünyada başarılar bekliyoruz” diyeceksiniz. Endüstri olamayacaksınız, dünyada başarı bekleyeceksiniz. Yok böyle bir şey. Kimse “Türkler gelsin bizi yensin, günlük başarılarla endüstrimizin içine girsin” diye beklemez. Öyle bir sistem yok dünyada. Sen kendi sistemini kendin geliştirmek zorundasın. Amerika’nın yeniden keşfine de gerek yok. Doğru modeller var, nasıl yapıldıklarını takip edeceksiniz. İşte euro asia football expo yada yurtışındaki başka konferanslara gideceksin, öğreneceksin. Ben Vestel Manisaspor’un bu sene şampiyon olmasını istiyorum, çok önemli bir aşama olur Türkiye için. Bizde hala “bilgisayar teknolojisiyle ilintili bir hoca, türübüne 11 tane hoca yerleştiriyor dizüstü bilgisayardan izliyor” diyorlar. Bunu yazmak utançtır. Dünyada kalmadı böyle bir şey. Bunu bir makine yazıyor, yapıyor. Ama siz teknolojiyi bilmezseniz 11 tane dizüstü bilgisayarı çok önemli bir şey sanarsınız. Ondan sonra da Lyon her sene 124 kişiyle operasyonel karlılık yapar, kendi ülkesinde şampiyon olur, Şampiyonlar Ligi’nde başarılara imzalar atar. Biz de onları seyrederiz. Bizim kulüplerimizde hala alt yapılarda 60’ar kişi çalışmaya devam ediyor."

"KULÜPLER BORÇ BATAĞINDA"
"Kulüplerin karlı olmasından başka çıkış yolu yok. Bizim kulüplerin karlılığı şu dönem içinde mümkün değil, hepsi borç batağı içinde. Çünkü endüstrinin ana kurallarını uygulamıyoruz. Bütün bunları öğrenmek zorundalar. Arsenal’in CEO’su Devid Dein nasıl operasyonel karlılık sağladıklarını antalacak bize. Ben isterim ki amatör kulüpler dahi gelsin dinlesin. Çünkü bu fırsat her zaman ortaya çıkan bir fırsat değil. Octagon’un başındaki Phill Carling gelecek bize global futbol pazarlamasının ne olduğunu anlatacak. İgilizler şimdi Çin’de futbol okulları açıyorlar. Siz global futboldan bahsediyorsanız yurt dışında yaşayan Türkler hakkında nasıl bir global futbol pazarlama stratejisi kuruyorsunuz? Futbol endüstrisi dediğimiz zaman aklımıza hemen forma satışları, Japonya veya uzakdoğuda yapılmış bir takım turnuvalar, iyi bir takım yapılması gerekiyorsa Chelsea gibi büyük rakamlarla yıldız oyuncular oynatmak geliyor. Bu modeller dünyada çok az ve başarısız. Başarılı modellerin çoğunluğu her yıl olmasada iki yılda, üç yılda operasyonel karlılık yaratıyor. O yüzden uzun dönemli başarılara, kalıcı kurumsal başarılara sahipler. O yüzden de biz her sene Avrupa’ya erken veda ediyoruz. Fenerbahçe, Newceastle’a 1-0 yeniliyor, bakıyorum gazetelere “Yenildik ama ezilmedik” başlıkları  var. Bu 1970’li yıllara geri dönüştür. Türkiye’nin bu müthiş potansiyelini, bunu hem ekonomik anlamda, alt yapısı açısında, insan gücü açısından, spora yatırım yapan şirketlerin gücü açısından konuşuyorum. Bu kaynağı doğru düzgün kullanmak zorundayız. Nerede olduğumuzu, hedefimizin ne olduğunu bilmek zorundayız. İşte bu fuarın o vizyona, o perspektife çok ciddi katkılar sağlayacağını düşünüyorum.”

"BİZDE ÖLÇÜMLEME YOK"
“Bu bir kere dünya futbol endüstrisi için tasarlanmış bir fuar, yani sadece Türkiye için değil altını tekrar çiziyorum. Akademisyenlerin yapacağı workshoplarla ciddi kazanımlar yaratılabilir Türkiye için, bu çok önemli. Amerika’dan bir profesör geliyor mesela futbol üzerine ciddi bir workshop hazırladılar. Bilgi Üniversitesi bununla ilgili ciddi bir çalışma içinde. Yani futbol sadece sahada oynanan bir oyun değil, oyunun dışındakti bütün aktörleri, argümanları orda olacak. Bu büyük bir fırsat ama bunun Antalya’da yapılması Türk futbolu için çok daha büyük bir fırsat. Sponsorlar Türkiye’ye yatırımlar yapıyor ama bunun ölçümlemesi yapılamıyor. Ne kadar mutlular, ne kadar mutsuzlar? Daha iyi nasıl yapılabilir? Biz elimizdeki mevcut malzeme ile yapabileceğimizin en kötüsünü yapıyoruz. Yapabileceklerimizin yüzde onunda bile değiliz.”

"TAKIMLAR DEĞİL, LİG MARKASI ÖNEMLİ"
-Bu fuar bu gerçeği ortaya çıkartacak. Şimdiye kadar ne kadarını yaptık, ne kadarını yapamadık peki?
“İngiltere ve Almanya’da lig öndedir. Ama bizde kulüpler önde. NBA’de lig öndedir. Bir lig markası vardır onu oluşturan takımlar vardır. Bizde takımlar var ve onu oluşturan bir lig var. Bu şuan yürüyen bir sistem değil ve bu sistemle başarılı olmuş hiç bir örnek yok. Bu Türk’ün Türk’e propagandasından başka bir şey değildir. Bu fuarda Premier League’in, Bundesliga’nın üst düzey yöneticileri lig markasını nasıl oluşturduklarını ve bunun idari ve organizasyonel yapısını anlatacaklar bize. Burada Türk futbolu adına inanılmaz bir kazanım var. Devid Dean’i, Phill Carling’i mutlaka dinlemeleri lazım. Bir Barcelona ticari direktörü Estevez’i dinlemeleri lazım. Barcelona nasıl ticari kurgulama yapıyor ve yıllardır forma reklamı almıyor. En son UNICEF’i aldı ona da para veriyor. Neden bunu yapıyor? Neden sosyal projelerin içerisinde yer alıyor? Nasıl bir Kulüp stratejisi var? Bunları çok iyi irdelemek lazım.”

"ÖNEMLİ OLAN MUTFAK"
“Biz işin sadece sportif boyutuna bakıyoruz. Ama sahada oynanan futbol sadece gördüğümüz tarafı. Mutfak çok önemli, mutfakta neler olduğunu herkes görecek. Dünya futboluna nasıl teknolojiler girdiğini, nasıl bilgisayar teknolojileriyle futbolun taktik, teknik yönünün irdelendiğini, futbolcunun sağlığı ile ilgili nasıl gelişmeler olduğunu veya stadyum teknolojilerinin olduğunu öğreneceğiz orada. Biz muhteşem stadlarımız olduğunu iddia ediyoruz. Ama Türkiye’de ekonomi gelişiyorsa stadyumlar da gelişmek zorunda. Allianz Arena’yı yapan şirket geliyor buraya. Ne yapmış bu şirket? Nasıl bir sistem uygulamış? Tuvaletinden, oturma koltuklarına, maç günü bilet satışına kadar. Çok büyük fırsatlar var. Kendi bölgemizde Balkanlar, Orta Doğu, Avrasya’ya kadar bir bölgenin burada çok ciddi kazanımlar sağlayacağını düşünüyorum.”

-Buradan alınacak bilgiler ve tecrübelerle Türkiye futbolda bir endüstri haline gelirse, sonra kendi bölgesindeki komşularına hizmet verecek, onlarla profesyonel anlamda bilgi birikimlerini paylaşacak bir kurgulamaya gidebilir mi?
“Zaten temel kurgulamanın başında olanlardan biri de bu. Biz Avrupa’nın futbol lokomotifi olan beş büyükler dediğimiz grupta altıncı, yedinci katarda olacağımıza lokomatif olmamız gerekiyor. Böyle bir potansiyele sahipiz. Hem kültürel, coğrafi, ekonomik anlamda avantajımız var. Ama yine geliyoruz potansiyeli kullanamamaya. Bu potansiyeli kullanma şansı var.”

erdem.erol@ligtv.com.tr

"euroasia football expo" ile ilgili geniş bilgi için resmi internet sitesi tıklayın