Hiddink'in maç izlemediği tartışmalarını bir kenara koyalım. Azerbaycan'ın Alman teknik direktörü Berti Vogts'u bilmem ama Azeri futbolcular Lig TV ve TRT üzerinden Spor Toto Süper Ligi'ni çok iyi takip ediyor, bizim oyuncuları ve takımları bizim kadar biliyorlar.
Türkiye'de forma giyen oyuncuları ise kamuoyları ve medyaları için gurur kaynağı. Nitekim Eskişehirsporlu Sadıkov ile ilgili çıkan bir yorum veya değerlendirmeyi, tıpkı bizim Tuncay için İngiltere'de çıkan övgü dolu bir yorumu okuduğumuz ve dinlediğimiz gibi keyifle takip ediyorlar. Türkiye'yi katıldığımız uluslararası turnuvalarda coşkuyla destekleyip taparcasına sevseler de; ciddi motive olmuşlardı bu kez kaybetmemeye.
Şu meşhur 3-0'dan sonra Bay Hiddink eleştirilere fena halde içerlemiş, Almanya FIFA milli takımlar listesinde üçüncü biz daha yeni 28'den 21'e yükseldik. Gerçekçi olalım açıklamasıyla bizi 'Berlin felaketinin' doğallığına ikna etmişti. Oysa medya tarafının itirazı Almanya mağlubiyetine değil, kadro seçiminin doğal olmadığına yönelikti. Dünyanın en tuhaf savunma cümlesiydi ya hadi neyse diyelim, inandığımızı varsayarsak FIFA sıralama mantığına göre diğerlerinin önünde olduğumuz için ikinciliğimiz garantiydi. Azerbaycan FIFA milli takımlar listesinde 102'nci sırada olduğuna göre mesele yoktu.
Bay Hiddink şimdi siz birinciymişiz gibi davranıyorsunuz demiştiniz ya!
Yirmibirinci gibi davrandık yine olmadı.
Buna ne diyeceksiniz?
Kayseri'den, Kocaeli ve Eskişehir'den tanıdığımız Azeri lejyoner Sadıkov köşe vuruşundan gelen, üç kişinin bacak arasından bıraktığı topu ağlarımıza gönderdiğinde yine o kahredici duyguya kapıldık.
Almanya maçında yediğimiz gollerin damakta bıraktığı tat gibiydi.
Sadece gol mü? Orta alandaki çaresizliğimiz, hücum organizasyon fakirliğimiz, savunma prensibimiz ve geri dönüşün krallığı tahtına çıktığımız hırsımız (hırssızlığımız) tastamam 80 model kaldı yine dün gece...
Berlin'de bizim oğlan Mesut, Bakü'de bizim ligden Sadıkov'dan yediğimiz gollerin verdiği mesaj TFF'nin "gelen kutusu'na" düşmüştür umarım.
Popülist davranıp "Fatih Terim'in suçu neydi" başlıklı bir eleştiri kaleme almak kolaycılık olsa da hâlâ "oyuncuların bir hesabı olmalı" teorisine inanmak istiyoruz.
Fısıltılara göre Hollanda maçından sonra çok şey değişecekmiş, oyuncular değişecekse onlardan bu kadar, yok hayır başkaları değişecekse gerçekten yerinde olur.
Zira grupta ikinci olmak için onlara ihtiyacımız yok.
Reklam filmindeki gibi... "Gidemiyoruzzzzz maalesef gidemiyoruzzzzz..."