“Galatasaray geri gitti“

“Galatasaray geri gitti“

Çoğu zaman yaptıklarıyla ve yapmadıklarıyla eleştirilen bir isim oldu Mehmet Cansun. Galatasaray’da gerek yöneticilik gerekse Başkanlık yaptığı dönemlerde büyük gururlar yaşadı. Ama ilginçtir bu gururları yaşarken çok büyük sıkıntılarda çekti. O dönemleri şimdi ‘kabus’ olarak anlatıyor.

Cansun, Galatasaray’da parasızlıktan sevgisizliğe, çekememezlikten kaybettiği seçime kadar her şeyi tüm açıklığıyla Ligtv.com.tr’ye anlattı.

“En fazla sıkıntı insanların birbirine karşı olan tavırlarından ve suçlamalarından geldi”
“Başarı öyle zembille gelen bir şey değil”
“Sistem devam etseydi dünyadaki en büyük 10 kulüpten biri olurduk”
“Bütün taşlar yerinden oynadı”
“Almanya’dan sonraki coğrafyada da, o kupalara ve başarılara Galatasaray eriştiği vakit, onları alabilen başka bir takım yoktu”
“Türkiye Cumhuriyeti’nin en iyi kurulmuş futbol kadrosuydu geçen seneki Fenerbahçe”
“Galatasaray’da çok büyük başarı gösteren futbolcuların çoğuna bakın kendi takımlarından emekli olduktan sonra geldiler”
“Yerel başarı sizi uluslararası çapta bir büyük yapamıyor. Buna örnek Fenerbahçe olabilir”
“Para kazanacağımız ne kadar futbolcu varsa hepsi bedava gitti”
“Çok arkadaşım (Kardeşim, Özhan abi bizim ağabeyimiz, biz ona oy verdik) dedi”
“Bana göre Galatasaray geri gitti. Ha şimdi tekrar, inşallah bu seneden itibaren ileri de gidebilir”
“Adnan da değirmenin içine girerse, o da diğer arkadaşlarımız gibi olur”
“Fatih Altaylı çıktı beni tenkit etti. Ona kızmadım. Çünkü bana en baştan, ‘Ben sivri dilli bir adamım ve sizi rahatsız ederim’ demişti”
“1950’li yıllarda statda 2 bin 3 binden fazla Galatasaraylı’yı bir yerde görmedim. Galatasaray’ın taraftarı falan yoktu”
“Taraftarıyla kavga eden bir kulübün yaşama şansı yok zaten”
“Biz 21 milyon dolar değil 21 milyon lira bulamıyorduk”
“Galatasaray’da bir yapı ve ben o yapıya karşı seçim kaybettim”
“Fenerbahçe şampiyonlar Ligi’ni aldığı vakit Galatasaray’ın önüne geçecek”

Ligtv.com.tr Genel Yayın Yönetmeni Cem Kurel ve Haber Müdürü Erdem Erol sordu, Galatasaray Kulübü eski Başkanı Mehmet Cansun anlattı…

 “BANA SORSANIZ 4. OLURDUK”
-Galatasaray’ın bugün içinde bulunduğu durumu, gerek maddi gerek sportif başarı açından nasıl değerlendiriyorsunuz? Yönetim eleştiriliyor, teknik heyet eleştiriliyor. Sürekli bir eleştiri mekanizması hakim Galatasaray’da.
“Geçen seneye baktığınız vakit, Galatasaray ligde şampiyon olduysa bu son derece büyük bir başarıdır. Yani şampiyonluğun nasıl geldiği önemli değil. Kimi Fenerbahçe verdi, kimi Galatasaray kazandı, kimi başka bir şey diyor. Sonuçta Galatasaray şampiyon oldu. Bana geçen sezon sorsaydınız (bu sene kaçıncı olur?) diye; bana göre üçüncülükle dördüncülük arasında bir netice iyi diye cevap verirdim. Onun için bana göre geçen sene son derece başarılı. Ama bu sene için benim beklentim daha başkaydı. Neydi, bu işin içinden gelen insanlar, Adnan Polat olsun, Adnan Sezgin olsun hepsi senelerini futbolun içinde geçirmiş insanlar. Dolayısı ile belli bir yaş düzeyine gelmiş futbolcuların gayreti ile kazanılmış bir şampiyonluktan sonra mutlaka o kadroyu bir şekilde takviye etme mecburiyeti doğuyor. Yani siz çok sıkıntılı geçen bir ligde, çok büyük emekler vererek, bireysel olarak da beraber olarak da bu futbolcuların, bir sezonun ardından aynı performansı göstermesi bana göre çok zor gerçekleşen bir olay. Hem onu veremediği zaman o futbolcuya da kızman bana göre haksızlık. Futbolcunun işi sahada futbol oynamak ama eğer siz ondan devamlı olarak aynı performansı bekliyorsanız mutlaka sizi yanıltacaktır. Yerine koyacak adam lazım.”

“HAKAN ŞÜKÜR’ÜN YERİNE YENİ İSİM LAZIM”
-Şampiyonluk futbolcuların performansı ile kazanıldı dediniz. Yani geçtiğimiz sezon futbolcular yönetimi bir anlamda taşımış mı oldu?
“Yani öyle de denilebilir. O da olabilir.”

-O zaman yönetimin bu sezon yapması gereken sadece takviye miydi?. Sizce yapılması gereken neydi ve neler yapılmadı?
“Şimdi Liverpool maçında, işte beş altı iğneyle Hakan Şükür oynatıldı diyorlar. Bu şekilde Hakan Şükür’ü oynatmak bana göre Galatasaray’ın yapmaması gereken bir olay. Hakan Şükür’ün yerinde onun kadar becerikli olmayan birisi olsaydı daha fazla faydalı olurdu. Bu Hakan Şükür’ün kötü futbolcu olduğu anlamına gelmiyor ama o yaşa gelmiş bir futbolcu parmağı kırık, gribal enfeksiyonu var, şu kadar iğne oldu, e o zaman belki tatiksel olarak onu oynatabilirsin ama sonrada dışarı çıkarıp onun yerine bir başkasını koyabilirsin. Şimdi Hakan’ın yerine birinin gelmesi lazım.”

“SIKINTI SUÇLAMALARDAN DOĞDU”
-Mehmet Cansun bugün başkan olsaydı sezona ne yaparak başlardı, bu takım bu sezon yaşadığı sıkıntıları eleştirileri yaşar mıydı?
“Bir kere şunu söylemek lazım. Her yiğidin bir yoğurt yiyişi var. Biz bunları konuştuk. Geçmişte insanlar birbirini suçladı. Şimdi Galatasaray’ın ihtiyacı olan en mühim şey insanların kendi içinde kavga etmemesi. Çünkü futbolda başarı ilk önce ekip olmaktan geliyor. Siz futbolcu kadrosu olarak da yönetim kadrosu olarak da daha zayıf bir kadro kurabilirsiniz ama insanlar birbirinin koluna girip her şeyi beraber paylaşıyorsa sonuçta başarı geliyor. Galatasaray’ın sıkıntılı dönemlerinde en fazla sıkıntı insanların birbirine karşı olan tavırlarından ve suçlamalarından geldi. Dışarıyla Galatasaray’ın o kadar büyük bir irtibatı, iletişimi ve problemi yok. Ama içerideki o çekişme; ‘sen daha iyisin, ben daha iyiyim, o kötü, o daha iyi’ gibi çekememezlikler sonucunda insanlar birbirini kırmaya başladı.”

“BAŞARI ZEMBİLLE GELMİYOR”
-Bunlar eleştirilerden de kaynaklanıyor olabilir. Mesela Faruk Süren. Sizde içerideydiniz. Bu saydıklarınız o dönem bu kadar var mıydı?
“Hiç yoktu, hemen hemen hiç yoktu diyebilirim.”

-Nerede başladı peki?
“Eğer sevgi ve rahatlık olmuyorsa başarı gelmiyor. Sonuçta başarı gelmiyor. Başarı öyle zembille gelen bir şey değil.”

-Yani önce sevgi saygı sonra başarı geliyor diyorsunuz.
“Aynen öyle.”



“DÜNYANIN EN BÜYÜK 10 KULÜBÜNDEN BİRİ OLURDUK”
-O zaman bugünkü Galatasaray’ın içinde bulunduğu durumda başarının gelmesi çok zor mu?
“İşte onun için geçen seneki şampiyonluğu çok önemsiyorum. Birlik ve beraberlik olmayan bir noktada bile o başarı yakalandıysa benim için çok büyük bir başarıdır. 2001 senesinde Galatasaray öyle bir noktaya geldi ki, UEFA ve Süper Kupa’yı aldıktan sonra Lucescu’yla bir çeyrek final oynadık. Ben şunu düşünüyorum; eğer Galatasaray o kadrolarla ve o sistemle devam etseydi, bu çalkantılar olmasaydı, (çok futbolcular geldi gitti) o kadar çaplı revizyonlar olmasaydı, inanıyorum ki bu süreç içerisinde dünyadaki en büyük 10 kulüpten biri olmasını beklerdim.”

“TAŞLAR YERİNDEN OYNADI ÇEKEMEMEZLİK BAŞLADI”
-Altı yılda bu çöküş nasıl oldu o zaman?
“Galatasaray’da bütün taşlar yerinden oynadı.”

-Neydi o taşlar?
“Ooo bütün taşlar. Burada önemli konu sevgisizlik, birbirini çekememezlik. Burada biri başarılı olmuş. (Hayır onun başarısı değil bu Süleyman’ın, yok bu Mehmet’in başarısı, bu Faruk’un başarısı) demeye başladığın vakit, olayın boyutunu çok farklı bir yere götürüyorsun. Halbuki bu bir ekip başarısıdır.”

“GALATASARAY COĞRAFYADA TEK”
-O zaman şu çıkıyor ortaya. Mehmet Cansun’u çekemediler. Niye çekemediler?
“O kupaların ve başarıların çok büyük olduğunu ve bu coğrafyada sadece Türkiye’de değil Almanya’dan sonraki coğrafyada da, o kupalara ve başarılara Galatasaray eriştiği vakit, onları alabilen başka bir takım yoktu. İki sene önce CSKA Moskava alana kadar, düşünün buna balkanlar dahil, Avusturya dahil, Yugoslavların en iyi zamanı dahil, Almanya da dahil Avrupa’da kupa kazanmış başka bir kulüp yok. O başarıyı bile ‘tu kaka’ yaptı bizimkiler. Bizimkiler derken Türk insanı yaptı bunu. Real Madrid’i yendik, gittik Yozgat’tan 4 tane yedik, sokağa çıkamayacaktık neredeyse. Böyle enteresan bir durum vardı. Şimdi burada ne çıktı ortaya. Hiçbir şey kendinden oluşmuyor.”

“T.C.'NİN EN BÜYÜĞÜ GEÇTİĞİMİZ SEZON Kİ FENER"
“Bana sorarsanız Türkiye Cumhuriyeti’nin en iyi kurulmuş futbol kadrosuydu geçen seneki Fenerbahçe. Ama bakın o takım Şampiyonlar Ligi’nden başta gitti, UEFA’ya kaldı ilk maçında oradan da gitti, Türkiye Kupası’nda Beşiktaş’a elendi, Galatasaray’a da şampiyonluğu kaptırdı. Sıfıra sıfır, dışarı çıktı. O takım, o kadro, Türkiye Cumhuriyeti’nin gördüğü en kuvvetli kadrodur.. Ama takım olamadı, bütün olamadı. Çünkü futbolu güzelleştiren bütün olay bu. Real Madrid şampiyon olduğunda İspanyol Ligi’nde sonuncu takımdan 7 tane gol yedi. Futbolda bütün bu sonuçlar var futbolu güzel kılan bu. Galatasaray bireysel olarak iyi değildi ama takım oldu. Bakın mevki mevki karşılaştırın ne çıkacak ortaya.”

“EMEKLİLERLE BAŞARI GELDİ”
“Galatasaray’a gelmiş olan, Galatasaray’da çok büyük başarı gösteren futbolcuların çoğuna bakın kendi takımlarından emekli olduktan sonra geldiler. O futbolcular o dönemde emekli oldukları kendi takımlarında gösterdikleri performansın daha üstünde performans gösterdiler Galatasaray’da. Hagi var, Popescu var, Tafarel var. Ondan evvel gelenler var, var oğlu var. Onun için Lucescu’nun döneminde o krizde aldığımız kiralık oyuncuları düşünün. Victoriası, Perez’i, Flerquin’i... Bu çocuklar geldi, o çeyrek finale çıktı. Bunlar oynadılar. Barcelona’ya bir golle yenildik. Eğer mağlup olmasaydık çok farklı olurdu. Sergen’le Bülent sakatlanmıştı yerlerine koyacak adamımız yoktu.”

-Niye o isimleri almıştınız?
“O isimleri almıştık çünkü çok ucuzdu, kiraladık adamları, paramız yoktu alamıyorduk. Çünkü dediğim gibi o günün Türkiyesi’nin şartları Galatasaray’ın borçlanmamasını gerektiriyordu. Çünkü Türkiye’nin o günkü çöküntüsünde, 2001 yılında borç içinde olan Galatasaray’ı alıp o borçları bir şekilde ödeyip birde sportif açıdan başarılı yapmak durumundaydım, onu yaptık.”

“YEREL BAŞARILAR SİZİ BÜYÜK YAPMAZ”
-O yıllardan, başarılardan bugün yaşanılanlara gelinirken, başarısızlığın nedeni parasızlık mı oldu?
“Esasına bakarsan Türk futbolunda büyük bir başarısızlık başladı. İşte ekonomik düzelmeye rağmen o jenerasyon sondu. Burada bizim ne yapmamız lazım? Tekrar Avrupa’da başarılara endekslenmemiz lazım. Çünkü yerel başarıyla bir kulübün büyük olma şansı yok. Siz ancak Türkiye hudutlarında büyük sayılırsınız.”

-Bunu derken aklınızdan Fenerbahçe mi geçiyor mesela ?
“Tabi buna Fenerbahçe örnek olabilir. Gidin dünyada gezin, yerel başarı sizi uluslararası çapta bir büyük yapamıyor. Kulüpler bizde dernek statüsüyle yönetildiği için üyeliğinizi açamıyorsunuz, bunun için üye sayısıyla büyük olma şansınız da kalmıyor. Biz sadece kendi içimizde konuşuyoruz. Biri 15 milyon, diğeri 25 milyon, öbürü 30 milyon taraftarımız var diyor. Halbuki bugün Real Madrid, Barcelona, Bayern Münih gibi kulüplerin 130 bin 140 bin üyeleri var. Diyelim ki siz forma anlaşması yapacaksınız. Diyebiliyor musunuz ‘Benim 1 milyon 250 bin tane üyem’ var. Adam senin karşında oturduğu zaman Galatasaray mısın, Fenerbahçe misin ona bakmıyor. Adam diyecek ki, ‘Vay Galatasaray’ın 1 milyon 250 bin tane üyesi var. Ben en azından bu adamın formasından 1 milyon 250 bin tane forma satarım.’

“FENERBAHÇE O KADAR SATMIYOR”
-Bunu yapan bir kulüp var mı? Satış anlamında mesela Fenerbahçe.
“Ben Fenerbahçe’nin bunu çok iyi yaptığına inanıyorum ama konuşulan rakamların öylenen düzeyde olduğunu da zannetmiyorum. Bütçede görünüyor. Yani 1 milyon 250 bin forma sattığına inanmıyorum Fenerbahçe’nin.”

“BİR JENERASYON GALATASARAYLI OLDU”
-UEFA ve Süper Kupa şampiyonluklarından Galatasaray’ın elde ettiği gelir nedir? Çünkü Galatasaray’ın bu başarıyı olumlu kullanamadığı söylendi hep.
“Galatasaray’ın iki kazancı oldu. Birincisi hakikaten Galatasaray dünya çapında tanınan bir kulüp anlamına geldi. İkincisi Galatasaray’ın 1992-2002 senelerine, 10 senelik periyoduna bakın, ondan sonra Türkiye’de ne kadar istatistik varsa hep Galatasaray 1 numara çıkıyor. Taraftarıyla birlikte. Belli bir jenerasyon Galatasaraylı oldu.”

“PARA KAZANACAĞIMIZ YERDE KAYBETTİK”
“Türkiye’nin de şartları müsait değildi. Siz istediğiniz kadar başarılı olun, eğer ülke şartları size o imkanı tanımıyorsa yapacak bir şey yok. O gün sizin insanların cebinden alabileceğiniz para çok kısıtlıydı. Galatasaray o başarıdan sonra Bosman kararlarıyla karşı karşıya kaldı. Para kazanacağımız ne kadar futbolcu varsa hepsi bedava gitti. Ondan sonra Türk futbolcuları yıurt dışına gitmeye başladılar. Sonra bu da bitti zaten. Bugün kim oyunuyor yurt dışında. Tugay, Nihat, Emre oynuyor. O dönemin çocukları bunlar. Onun için Galatasaray’ın sadece kendine değil bu açıdan Türk futboluna çok faydası oldu. Galatasaray’ın eğer sistemi devam etseydi, tabi her yiğidin bir yoğurt yiyiş şekli var, eğer o yoğurt yiyiş şekli devam etseydi bugün Galatasaray, 2006 yılında 2007 yılında dünyadaki 10 büyük kulüpten birisi olacaktı.”

“ARKADAŞLARIN ÖZHAN ABİYE OY VERDİ”
-Peki ne oldu da sizler gittiniz. Nasıl odluda seçim kaybettiniz. Bir başarısızlık var mıydı da gittiniz?.
“Yoktu. Ama bu sonuç olarak bir siyaset gibi. İnsanlar bir şeye bakarak oy kullanıyor. İllaki sizin başarılı olup olmamanız onları enterese etmiyor.”

-Galatasaray’da bir sevgisizlikten bahsettiniz. Sizin girdiğiniz seçimlerde sevgisizlik ortamı mı başladı?
“Seçimlerde sevgisizlık ortamı derken ben hiçbir yerde sevgisizlik görmedim ama benim çok arkadaşım ‘Kardeşim, Özhan abi bizim ağabeyimiz, biz ona oy verdik’ dedi. Bu doğal bir şey, insanı döverek bana oy verdirtecek halim yok ya benim. ‘Niye oy verdiniz’ diyemem ki. İşte Galatasaray’da böyle bir saygı var, böyle bir yapı var.”

“GALATASARAY’IN YAPISINA KARŞI KAYBETTİM”
-Bu yapıya mı karşı kaybettiniz?
“Aynen. Oda normal ama. Galatasaray’da ki o yapıya karşı seçim kaybettim ama bunda kızacak bir şey yok. Bu gayet normal. Ama neticeler ortada. Bana göre Galatasaray geri gitti. Ha şimdi tekrar, inşallah bu seneden itibaren ileri de gidebilir. Yavaş yavaş hamle yapabilir. Çünkü alt yapısından gelen gayet iyi oyuncular var.”

-Sizin yoğurt yiyişiniz devam etseydi, bunu siz söylediniz, Galatasaray dünyanın en iyi 10 takımından biri olurdu. Nasıl bir yoğurt yiyiştir bu. Değerler nelerdir?
“Değerler yönetim bazında herkesin her işi yapmasıydı. Herkes sorumluluk üstlenmek mecburiyetindeydi ve sorumluluğu da aldığı zaman yapıyordu. Benim verdiğim para kadar herkes para verdi. Para vererek parasızlığı çözmedik, zaten imkan da yoktu buna.”

“ALTAYLI’YA KIZMADIM”
-Disiplin bilinciyle mi aştınız sorunları?
“Sadece disiplinle de değil. Mesela o dönem Fatih Altaylı çıktı beni tenkit etti. Benim yardımcımdı. O dönem ben ona kızmadım. Çünkü bana en baştan, ‘Abi beni yönetime almayın. Ben sivri dilli bir adamım ve sizi rahatsız ederim’ dedi. Arkadaşlarım infial gösterdi, bazıları darıldı Fatih’e ama ben onlara hep onu söyledim. ‘Bakın bu çocuk sahtekarlık yapmadı en azından. Bana göre doğru değildi yaptığı ama sonuç olarak daha başta bunu söyledi. Baştan almayın beni dedi’ dedim hep. Ona rağmen aldık.

“GALATASARAY GERİ GİTTİ”
-Şu yoğurt yiyişi tamamlayalım.
“İnsanlar orada bütün olarak hareket etmeye başladığı vakit Galatasaray’ın altyapısı başarıya çok müsait. Galatasaray’da kulüple şahsi işini takip adam yok. Dolayısıyla başarı birlikte hareket ettiğin vakit, diğer kulüplere oranla çok daha kolay geliyor. Şimdi Galatasaray bana göre belli senelerini kaybetti. Süreci uzadı Galatasaray’ın. Geriye gitti.”

DEĞİRMEN MİSALİ
-Fatih Terim çok yıprandı. Arkasından Hagi geldi, aynı şey onun da başına geldi. Bir Ergun Gürsoy ve şimdi de Adnan Polat var. Değirmene mi döndü Galatasaray? Şimdi herkesin merak ettiği Adnan Polat da bu değirmene girecek mi girmeyecek mi?
“Girebilir de girmeyebilir de. Oda Adnan’ın ne kadar, nasıl davranacağına ve duruşuna bağlı. Yoksa Adnan da değirmenin içine girerse, o da diğer arkadaşlarımız gibi olur. Ama onlarda bugün kendi hayatlarında gayet başarılı insanlar. Bu saydıklarınız, yani Fatih hoca Galatasaray da yıprandı doğru ama bugün milli takımın hocası. Gayet iyi mali durumu var, gayet iyi yaşıyor. Sonuçta hep zarar gören müesseseler. Onlar çıkıyor dışarı gidiyor. ‘Allah kahretsin bir daha ilgilenmem’ diyor ve gidiyor. Bu bir yoğurt yiyişi. Özhan başkan öyle çalışıyor. Yani baktığın zaman, Özhan Başkanın yanındaki bir adam bir şeyden mesul oluyor. Bizdeyse her şeyden mesul oluyordu. Eğer başarısızlık varsa hepimiz başarısızdık.”

“GALATASARAY’IN TARAFTARI YOKTU”
-Peki bu etik mi?
“Etik herkese göre farklı. İzafi bir kavram. Benim için olan senin için değil mesela. Galatasaray Kulübü başkanı olarak bizim ananelerimizde gördüğümüz, biz başkanımızı tenkit edebiliriz ama hiçbir zaman aşağılayan tabir kullanmayız. Onun için ben Özhan Başkan ‘Bana göre bunu yanlış yapmış’ derim ama onun dışında bir şey söylemem, olsada asla söslemem. Önüne ne sıfat koyarım ne zamir koyarım; koymam. Bana göre Galatasaray’ın bu kadar sene içerisinde büyük seyirci kitlelerine ulaşmasının sebebi de bu. Ben her konuşmamda Galatasaray’ın genç nesillerine onu söyledim. 1950’li yıllarda statda 2 bin 3 binden fazla Galatasaraylı’yı bir yerde görmedim. O senelerde en fazla Beşiktaş’ın, sonra Fenerbahçe’nin taraftarı vardı. Galatasaray’ın taraftarı falan yoktu. Sokakta yürüyen insanlar Galatasaraylı’ysa birbirlerini tanırdı. Galatasaray o günlerden bugünlere geldi.”

“TARAFTARIYLA KAVGA EDEN KULÜP ZOR YAŞAR”
-O söylediğiniz Galatasaraylılar şimdi genel olarak bugün gördüğümüz o elit kitle olarak tabir edilen kitlemi?
“Ağırlıklı olarak o tabi. Buda gayet doğal ve doğru bir şey. Bakın bugün Amerika’nın 354 milyon nüfusu var bütün konuşmalarda yaklaşık 5 milyon kişinin idare ettiği söyleniyor. Çünkü siz 354 milyon kişiyle idare ettirirseniz orayı başarıya imkan yok.”

-Ama Galatasaray taraftarında bu yapıya karşı bir öfke var. Geçen sene gelen şampiyonluk bunu belli oranda törpüledi ama.
“Doğru”

-Bu insanlar Galatasaray’ın çoğunluğunu oluşturan insanlar değil mi? Doğrusu yine de bu mu?
“Değil, hayır değil. Burada taraftarıyla kavga eden bir kulübün yaşama şansı yok zaten. Tabi bu şu demek değil, yeniçeri isyanları gibi, istemezük gibi bir şey yok. Galatasaray’ın etiğinde de yok. Ama taraftarıyla barışık olmayan bir kulübün yaşama şansı yok, çünkü taraftarın yoksa sende yoksun.”

SOUNESS MİSALİ
-Ama Galatasaray bu halde geçen sene şampiyon oldu. Enteresan değil mi?
“İşte bana göre orada o futbolcular haysiyet mücadelesi verdiler. Çok hırpalandılar, çok ağır eleştiriler oldu. Ben bunu şeye bağdaştırıyorum. Bizim Souness, gitti bayrak dikti ya. Ali Şen, Selim Soydan vardı o dönem. Bu adama etmedikleri hakaretleri bırakmadılar. Bu adam salak, kafası çalışmıyor dediler. Bu antrenör olamaz dediler. Sonunda adamın keçileri kaçırdılar. Türkiye Kupası’nı aldı, bayrağı dikti oraya. Yani burda bana göre bizim futbolcular geçen sene şampiyon olmaya yönlendirildiler bir anlamda.”

“MÜCADELE EDECEK YAPIDAN UZAĞIZ”
-Gerets çok eletiriliyor. Bunu nasıl yorumluyorunuz. Doğru mu değil mi?
“Ben futbol seyircisiyim, kendime göre de fikirlerim var. Onun için teknik direktöre laf söylemem. Bugünkü Galatasaray’ın o kadrosu, eleman kalitesi, yaş grubu, fiziki güçleri bugünkü futbolda mücadeleyi gerektirecek yapıdan çok uzak. Yani Galatasaray’ın yediği gollere baktığın vakit inanılmaz hatalar var. Son yediği 5-6 gol hep aynı. Dolayısıyla senin önlem alman lazım ve alamıyorsun. Neden almıyorsun çünkü onun yerine koyabilecek adamın yok. Tabi her mevki için 10 tane adam besleyemezsin. Böyle kadro zenginliğinde bir kulüp yok. Her futbolcunun aynı kalitede bir yedeği olsun. Ama mesela bir mevkiye yedekten koyacağın adamın o yerle hiç alakası yok. Bizim Thomas’a bakıyorum ne hatalar yapıyor. Gerets’in bizim Galatasaray’ın geçlerini mümkün olduğunca adapte etmesi lazım. Eğer yoksa başkasının gençlerinden alması lazım. Çünkü buna ne para dayanır ne can dayanır. Uğurun gitmesi hata. Uğur bana göre rahatlıkla bu takımda oynar. Özgürcan’ı koy. Hiç olmazsa adam canıyla başıyla oynar yani. Şimdi Hakan Şükür 5 adım atıyor suratını buruşturuyor yani. Çünkü o halde.”

“İYİ NİYET YETMİYOR”
-Umutlumu sunuz? diye sormak istiyorum. Bir seçim kaybettiniz. ‘Ama hakikaten Özhan başkanda iyi şeyler yaptı’ diyor musunuz? Buna inanıyor musunuz?
“Umut her zaman var. Ben sadece bugüne kadar yapılanlarda o derece iyi bir şey görmedim. İyi niyetten kimsenin şüphesi yok. Ama iyi niyetli olmak iyi işler yapmaya yetmiyor. Bir yerde bir hata var.”

“21 MİLYON LİRA BULAMIYORDUK”
-Özhan Canaydın son diyor artık. Mehmet Cansun’un içinde bir şey kaldı mı? Yeniden başkanlık düşünüyormu?
“Yok hayır kalmadı. Taraftar olarak kaldım. Neden, çünkü bunlar hep belli bir dinamizm ister. Ben son seçime girerken her kes sordu ‘Sen niye Yiğit Şardan’ı destekliyorsun da sen girmiyorsun’ dediler. ‘Ben 59 yaşıma geldim. 11 sene çalıştım Galatasaray’da. Bu adam 43 yaşında. Ben bu adamla çalıştım eksikleri olabilir, futbolun siyasi bakışında eksikleri olabilir, son söyleyeceğini ilk önce söyler, sert konuşabilir ama bu adam iş yapar. Ben bunun iş yaptığı gördüm’ dedim. Batık Türkiye’de bu adam, 21 milyon dolar hisse parası koydu Galatasaray’ın kasasına. Gitti 6 günde 7 tane şehir dolaştı, sattı geldi. Bu benim için çok büyük bir başarıydı. Biz 21 milyon dolar değil 21 milyon lira bulamıyorduk.”

GALATASARAY’IN KABUSU
-Çok canınız sıkıldı mı parasızlıktan?
“2001 dönemi kabustu. 2000’in Kasım ayı 23’ünden sonrası Galatasaray’ın mali durumu bir kabustu.”

-Bugün için durum ne peki?
“Bence çok rahat. Bugünün Türkiye’sinde para bulamayan adam dünyanın her yerinde aç kalır. Bugün hiç problem olmaz.”

-Yönetimin bir başarısızlığı mı var size göre?
“Herkesin bir yoğurt yeme şekli varya. Bugün Özhan ağabeyin başkan olarak yoğurt yeme şekli bu. ‘Ben daha tutumlu davranıyorum kardeşim, ben özüme döndüm. Futbolcu mutbolcu almam. Para bulabilsem de almam’ diyor. Bu bir şekildir. Bu o yolu tutmuş şimdi.

“BACKENBAUER BİZİ KISKANDI"
-siz ben para bulamasam da alırım diyorsunuz yani.
“Zaten biz hiçbir zaman Galatarasay’da parayla futbolcu transfer etmedik ki. Hangi futbolcuyu aldık parayla. Hangisine peşin para verdikte aldık. Galatasaray’da çok enteresan bir şey var. 2000’in Ekim ayında Frankfurt’da FİFA’nın ödülleri dağıtıldı. Milenium adına büyük bir gece düzenlediler. Düşünün 2000 Kasım’ında Galatasaray, Avrupa’nın 1 numaralı takımı seçildi. Ben Backenbauer’in elinden Galatasaray’ın kupasını aldım. Oturdum yerime tekrar çağırdılar, gittim Jardel Avrupa gol kralı dediler, o kupayı aldım. Hagi yaşayan efsaneler arasında ilk altıda, gittim kupasını aldım. Altı tane ödül aldık o gece. Backenbauer çıktı bir konuşma yaptı, ‘Ben bunları veriyorum ama içim çok rahat ederek vermiyorum, bilin ki çok kıskanıyorum’ dedi. ‘Herr Cansun’u çok kıskanıyorum. Biz Bayern Münih olarak bunların hiçbirini alamadık. Biz hala Galatasaray’ın bu kadar başarıyı, bu kadar zengin kadroyu Türkiye gibi bir ülkenin takımı olarak parayı nereden bulup da aldıklarını hala çözemedik’ dedi. E, biz parasız aldık onları. Vermedik ki para. Yaz deftere al haftaya yaptık. Sonra ödedik ama. Esasında futbolcuların hepsi iyi para aldılar. Buradaki olay şu, paranın miktarı değil önemli olan.Önemli olan paranın nakit akışı. Nakit akışını düzenli yapabilmen lazım, önemli olan bu.”

“GALATASARAY’IN HER HALİ ORTADA”
-O yoğurt yiyişiyle bunlar oldu. Avrupa’nın bir numarası oldu Galatasaray. Şimdiki durum nasıl peki?
“Geçen senede 137. idik.”

-Bu yoğurt yiyişiyle 137. mi olunuyor diyorsunuz?
“Yoobu yoğurt yiyişiyle 137. olunuyor demiyorum. Neden biliyor musunuz demiyorum. İnsanları hakikaten kırmakta istemiyorum. Sonuç olarak Galatasaray camiası bir şeye karar vermiş ve seçmiş bu insanları. Şimdi sen sadece bu insanların kötü taraflarını söyleyerek, dışarıda benim gibi olan Galatasaraylı veya Beşiktaşlı veya Fenerli bir adam bugün Galatasaray’ın halini görüp, değerlendirmeye almıyor mu? Benim ağzımdan bunların çıkması, benim o insanları kötülemem ne artı getirecek Galatasaray’a. Hiçbir şey getirmeyecek. Galatasaray’la ilgilenen her insan 3-4 sene önceki halini de biliyor, 6 sene önceki halini de 10 sene önceki halini de biliyor.”

“CAMİANIN TARTIŞMASI LAZIM”
-O zaman Galatasaray’da bir kısır döngü var mı? Belli bir çemberin dışına çıkılmıyor mu?
“Galatasaraylıların kendi içinde tartışması gereken konulardan bir tanesi de budur? Acaba hangisi Galatasaray’ın daha çok yararınadır. İnsanların bunu çok açık ve net birbirlerini kırmadan, art niyet aramadan oturup tartışmaları lazım. Benim için bu tarafı iyidir sen aksini müdafaa edebilirsin ama burada önemli olan Galatasaray’ın hayrı hangisindeyse birbirimizi ikna edebilmek. Yoksa hiçbirimizin oradan bir menfaati yok . Özhan beyinde yok, benimde yok, Faruk beyinde yok. Dolayısıyle Galatasaray’ın iyiliği için hangi tarafı tutarsak iyi olacak. Bunu medeni ölçülerde tartışması lazım bütün Galatasaray camiasının.”

-Peki şuna kimse bir açıklama getiremiyor. Özhan Canaydın bu kadar eleştiriliyor. Camiada insanlar tepkili ama seçiliyor. Bunu izah eden insan göremedim.
“Valla bana da izah eden olmadı. O seçimde 153 oy alarak seçilmesi şapka çıkarılacak bir başarıydı. Bana göre büyük bir başarıdır.”

“FENERDEN ÇOK İLERİDEYİZ”
-Ergun Gürsoy geçen sene Fenerbahçe’nin gerisinde kaldık dedi. Bu açıklamayı Cem Kurel’e yapmıştı ve ortalık karışmıştı. Galatasaray Fenerbahçe’nin gerisinde mi sizce?.
“Yok abi niye oralık karışsın. Bir senede Galatasaray ne Fenerbahçe’nin ne de Fenerbahçe Galatasaray’ın arkasına düşer. Bu işler yatırım işidir. Senelere bağlıdır. Bu ne zaman konuşulacak biliyor musun? Büyüklüğünü neyle ispat edeceksin, Ne gibi kriterler ortaya koyacaksın. Mazisi, üye sayısı, taraftarının sayısı, tanırlılığı, bilinilirliği. Bunlara baktığın vakit Galatasaray çok ileride. Fenerbahçe şampiyonlar Ligi’ni aldığı vakit Galatasaray’ın önüne geçecek. UEFA Kupası’nı zaten almış olan var. Sen beni geçmek istiyorsan ben 5 metre atladım, sen 6 metre atlarsan beni geçersin. 5 metre atlarsan bana yetişmiş olacaksın. Bu iş parayla olacak iş değil. Para üçüncü dördüncü faktör. Daha zaman lazım.”

“YAPTIM YİNE YAPARDIM”
-Kongreden beri size sormak istediğim bir şey ar. Benim kulağıma geldiyse sizin kulağınıza haydi haydi gelmiştir.. ‘Yiğit Şardan bir hata yaptı ve Mehmet Cansun’u listesine aldı. Çünkü Cansun’a karşı bir kesimin güveni yok’ denildi. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
“Eğer öyle bir güvensizlik olsa, bizim seçim sonuçlarına bak, biz Özhan ağabeyle bir seçime girdik, 2 sene sonra bir seçime daha girdik. O seçimde bizim aramızda ya 117 dir ya 153 dür oy farkı. Orada bu kadar güvensizlik olsa çok daha büyük bir oy farkı çıkardı. Galatasaray’ın tarihine baktığın zaman en büyük kongre katılımı olan o seçimdir. 3 bin 500 küsür insan katıldı ve kim varsa büyük olarak saydığımız Özhan ağabeyin yanında olduğu bir seçimdi. Özhan ağabey 600 civarında bir farkla aldı seçimi. Ama mutlaka bana güven duymayanlarda olacaktır. Çünkü ‘Evet şimdi gidecek Jardel’i alacak, başımızı belaya sokacak, borçlandıracak kulübü’ diye düşünebilirler. Buna da hak veriyorum. Çünkü ben bunları yaptım. Yapmadım demiyorum. Yine de yapardım. Ama ben orada hep şunu söyledim. Ben o 8 aylık dönemimde, Türkiye’nin de en batık olduğu dönemde nereden bakarsan bak 40 küsür milyon dolar ödedik. Galatarasary’ın 7 milyon dolar banka borcu vardı.”

-Yani bütün kıyamet 7 milyon dolar için mi koptu?
“Onun için koptu. Borcu yaratan ben değilim demiyorum. Matematiğin tartışması yok. Her sene mali kongre yapılıyor ve bir kitapçık çıkıyor. Orada zaten alt alta yazıyor bunlar.”

cem.kurel@ligtv.com.tr
erdem.erol@ligtv.com.tr