“Futbol camiasından nefret ediyorum”

“Futbol camiasından nefret ediyorum”

Ligtv.com.tr’de Karadeniz fırtınası Çaykur Rizespor'la devam ediyor! “Çaykur Rizespor Günlüğü”nde ilk konuk teknik direktör Rıza Çalımbay. Çaykur Rizespor’dan 2 sezon önce Beşiktaş’a giden ve bu sezon ortası yeniden takımın başına getirilen Çalımbay, birbirinden ilginç açıklamalarda bulundu.

Rıza Çalımbay’la Çaykur Rizespor tesislerinde sohbet ettik. Türkiye’nin en fazla yağış alan şehirlerinin başında  gelen Rize’de, yine yağmur vardı. Sohbetimiz esnasında yağmur yerini kar yağışına bıraktı. Rıza hocayla Rize’nin doğal güzelliklerinden tutun yöresel yemeklerine, Çaykur Rizespor'un futbol yapısından tesisleşmesine kadar birçok konuyu konuştuk. Hiç beklemediğimiz anlarda beklemediğimiz cevaplar aldık! Sıkıntılı günlerini aştığını ve artık Göztepe'de, Denizlispor'da görev yaptığı dönemlerdeki Rıza olduğunu ifade eden Çalımbay'la Ligtv.com.tr Haber Müdürü Erddem Erol ve Ligtv.com.tr Editörü Ahmet Sivaslı konuştu.

"RİZE MÜKEMMEL OLACAK"
-Rıza hocam, Rize nasıl bir şehir?
Şehir olarak, 2 sene önce geldiğim döneme göre daha iyi, daha gelişmiş durumda. Her şeyden önce şehir bayağı gelişiyor, yollar yapılıyor, önümüzdeki sene üniversite açılacak, tesisler yenilenecek, yeni stat yapılacak, yani her açıdan mükemmel olacak. 5 sene sonra bambaşka bir yer olur Rize.

-5 sene daha kalırım diyor musun?
Ben burada her zaman kalırım. Şartlar uygun olduktan sonra benim için bir problem yok. Ben burayı zaten çok seviyorum. Bir tek devre arası gelmek kötü oldu. Çünkü geldiğimizde zaten takımın durumu iyi değildi. Bütün amacımız bu seneyi atlatmak. Bu seneyi atlattık mı Rize takımı seneye zaten yukarıya oynayacak kesinlikle.

-Sezon sonu eksiklere göre yeni bir yapılanmaya gidilecek o zaman.
Biz takımı yaparken önümüzdeki yılı da düşünerek yaptık. Onun için önümüzdeki yıl fazla bir takviyeye gerek yok. Az bir takviye yapıp kesinlikle yukarıya oynayacağız.

-Nasıl yaşıyorsun Rize’de, neler yapıyorsun? Tesislerden otele, otelden tesislere gidip gelerek mi vakit geçiyor yoksa bu yörenin doğal güzellikleri muhteşem denilecek kadar güzel, oraları gezerek mi geçiyor?
Genelde otelden tesislere, tesislerden otele şeklinde geçiyor zaman. Geziyoruz ama kaç gün gezebiliriz. Ama çok güzel bir yer, doğa zenginliği açısından buraya doyulmuyor. Ancak bir hafta buradasın bir hafta deplasmandasın, deplasmanlara da 2 gün öncesinden gittiğimiz için bir sıkıntımız olmuyor. Bir de ben daha çok işimle yoğunlaşmak isterim. Bir de bulunduğumuz ortam takımın konumu açısından iyi değil, o yüzden takımla iyice yoğunlaşmak gerekiyor. Bizde şu an onu yapıyoruz.

-Futbol oynarken de pek gezen tozan bir futbolcu değildin.
Biz de gece çıkar gezer derler ama aslında onu da yapmak gerekiyor bazen. Ama benim alkolle hiç aram olmadığı için öyle yerleri pek aramam. Ama bazen arkadaşlarla ortam olduğu zaman gidiyorsun tabii.

"BALIK ÇORBASI, MISIR EKMEĞİ, MUHLAMA"
-Rize Karadeniz bölgesi itibariyle balığı bol olan bir şehir ve yöre yemekleri de çok var. Rize yöresinin yemekleriyle aran var mı?
Var tabii, genelde balık, balık çorbası, mısır ekmeği, lahana çorbası, muhlama hepsini yiyoruz. Mesela geçtiğimiz hafta PAF takım hocaları bize yemek verdiler. Osman hoca var çok iyi balık yapıyor, mükemmel. Kayıkhane diye bir yer var ve orada çok güzel ortamlar oluyor. Yemek açısından sorumuz yok, çok güzel yerler var. Çok güzel oluyor.

-Laz böreği tattın mı hocam?
Tabii yedim. Burası her bakımdan mükemmel bir yer. Ben İstanbul’a gittiğimde herkese mutlaka gidin görün diyorum. Bir tek Rize’yi değil Karadeniz bölgesini yüzde yüz görün diyorum. Hele Rize’nin Ayder yaylası olsun bana göre doğa zenginliği açısından dünyada sayılı yerlerden bir tanesidir Rize.

-Dünyayı dolaşıyorsun yıllardır ama burayı methediyorsun.
Avrupa’da gitmediğimiz yer yok. İzlanda’ya kadar gördük. Hakikaten böyle yerler az Avrupa’da.

"RİZE TURKCELL SUPER LİG İÇİN YETERLİ DEĞİL"
-Tüm bu koşullar şehrin takımına sence tam anlamıyla pozitif yansıyor mu?
Hayır. Rize Turkcell Super Lig için yeterli değil. Bir kere tesis açısından yeterli değil, altyapı açısından hiç yeterli değil.

-Altyapı derken futbola eğilimin olmamasından mı bahsediyorsun?
Hayır aksine eğilim çok, oynayacak yer yok. Örnek vereyim, mesela geçtiğimiz günlerde altyapı antrenörleriyle konuştum, “Çevrede iyi futbolcular yok mu?” dedim, “Hocam var ama buraya getiremiyoruz, burada kalacak yer yok” diyorlar. Tesis yok, antrenman yapacak yer yok. Hocalar, “Tam antrenman yapacağız, okul bitiyor, geliyorlar ama hava kararıyor. Bir sene şut idmanı yaptıramadım. Takımı ısıtıyorum bir bakıyorum hava kararmış” diyor hocalar. Yani yetersiz. Ama çok büyük bir organizasyona başlandı. Başkanımızın çok büyük bir katkısı var, her ilçeye ve köylere suni çim sahalar yapılıyor. Lig maçları oynanacak şekilde sahalar bunlar. Şimdi biz bazı antrenmanlarımızı İyidere ilçesinde yapıyoruz, saha suni çim ve mükemmel. Her ilçeye ve köylere yapıldığı zaman bu sahalar, herkes rahat rahat antrenmanlarını yapabilir. O zaman Rize’den çok oyuncu çıkar. Çünkü lige bakın futbolcuların % 60’ı Karadenizlidir. O yüzden burada futbolcu çıkmama olasılığı yok. Trabzon Rize’ye göre daha şanslı çünkü her türlü imkanları var. Bir de burada coğrafi açıdan da olmuyor, Rize’nin yarısı dolmadır yani deniz doldurulup büyütülmüş. Şu anda üzerinde oturduğumuz tesis bile öyle. Onun için burada şartlar zor ama herkes Rize’ye el attı. Rize bundan sonra zannediyorum daha iyi olacaktır.

"FUTBOLCULAR RİZE DEDİN Mİ DÜŞÜNÜYOR"
-Bu kadar yeşilin bol olduğu bir yörede, aşırı derecede yağış olduğunu da düşünürsek, hava şartları futbol oynamayı çok zorlaştırıyor mu?
Zor oluyor tabii. Biz Antalya maçı oynadık burada müthiş bir yağmur. 2 takım açısından da zor oluyor. Yalnız bu sahalar yapılırken bunlar düşünülerek yapılması gerekiyor. Sahanın altyapısını ve diğer özelliklerini bu şartlara göre uyarlamak gerekiyor. Kötü havalarda belki üzerini kapatmak gerekiyor. Mesela şu anda bulunduğumuz tesislerin yerine yeni stat yapılacak. Altyapısı ve diğer özellikleri ona göre yapılacak. Bu da fazla bir masraf değil, yapabilirler. Eğer onu yapmazlarsa saha en kısa sürede kötü oluyor. Alt drenajını çok iyi yaparlarsa sorun olmaz.

-Bu kadar yeşilin içinde olan bir şehir ama yeşil sahada top oynanamıyor bir türlü.
Mümkün değil. Bir de aşırı nem var. Yazın da bu arada çok nem oluyor ve bunların hepsi sorun. Onun için hepsini kökünden halletmek gerekiyor.

-Bunun ilk adımları atılmış ve sen bunlarla bire bir ilgileniyorsun değil mi? Yani sadece takımın teknik patronluğunu yapmıyorsun.
Hayır. İnşallah bu seneyi atlatalım, önümüzdeki sezon zaten bu takım yukarıya oynayacak. Rize takımı ne kadar yukarıya oynarsa ilgi artacak, taraftar gelecek. Şimdi taraftar artık bıkmış, Rize takımı her sene küme düşmeye oynuyor. Şimdi biz geldik aldığımız takım yine küme düşmeye oynuyor. Bizim amacımız bu seneyi kurtarmak. Bazı futbolcular Rize dedin mi bir düşünüyor. Ama bir başarı gösterdiğin zaman herkes buraya gelecek. Trabzon buraya yarım saat oraya herkes geliyor ama Rize dediğin zaman düşünüyorlar. Onun için burayı bir kere önümüzdeki yıl çok çok iyi bir yere getirmemiz gerekiyor.

"RAHAT TAKIM ALMADIM"
-Rıza Çalımbay özel ve zor işlerin insanı mıdır?
Ben hiçbir zaman rahat bir takım almadım ki. Biz Beşiktaş’a gittik, Beşiktaş herşeyi bitirmiş, ligden kopmuş, kupadan elenmiş, Avrupa kupalarından elenmiş bir takım aldık. Onu aldık mesela UEFA Kupası’na götürdük. Denizli takımını aldığımızda düşme potasındaydı, UEFA Kupası’na götürdük. Ankaragücü de düşme potasındaydı, iyi bir yere getirdik. Rize düşme potasındaydı çok iyi bir yere getirdik. O sene Beşiktaş’a gittik.

"BEŞİKTAŞ'A GİTMESEYDİM UEFA KUPASI'NA RİZE GİDERDİ"
-Rize’den Beşiktaş’a gitmeseydin aralıksız Rize’de devam ediyor olurdun. Bir çok şeyin de adımını atmıştın. Gitmemiş olsaydın şu anda Rize’de 3. sezonun olacaktı. Bugün Rize çok daha iyi yerlerde olurdu.
O zaman ayrılmak zorunda kaldığımızda Rizespor’u çok iyi yerde bıraktık. Her zaman söylüyorum Rize kötü bir durumda olsaydı bırakmazdım ben. Biz o sene kalsaydık, Beşiktaş’la aynı puandaydık ve UEFA Kupası’na biz giderdik. Ondan sonraki yıl daha yukarıya oynardık. Yani Rize’de bunları yapmak çok kolay. Yapıyordum çünkü ve yapacağızda zaten. Ama o zaman öyle olması gerekiyordu, şartlar öyle oldu, gitmek zorunda kaldık bizde.

-Yine teklif gelse gidermisin?
Artık iyi düşünmek gerekiyor. Biz bazı şeylere inanarak gittik. Bazı kişilere güvendik. Mesela ben orada istifa ettim, kim istifa eder benim yerimde olsa. Malmö’ye gidiyorsun, 4 tane atıyorsun ve maç sonunda istifa ediyorsun. Önemli olan orada gördüklerimizden iyi dersler çıkardık. Yinede Beşiktaş’ta çalıştığımızdan dolayı mutluyuz.

"BAŞARIYI YAŞANMAMIŞ GİBİ GÖSTERDİLER"
-Bu soruyu özellikle sordum Denizlispor’la UEFA Kupası’nda yaptıkların belli. Başarı sadece şampiyon olmak olmaması lazım. Avrupa kupalarına gitmek ve orada başarılı olmak önemli artık. Asıl hedef Avrupa. 4 büyüklerin gönlünde bu var. Sende bunu başarmış bir teknik adamsın. Sen bunu Denizlispor’la yaptın, o zaman illa Beşiktaş’la yapacaksın diye bir şart yok.
Böyle bir düşüncen hiçbir zaman yok. Ben Rize’yle onu daha rahat yaparım. Benim Rize’de hedefim zaten o. Ben Rize’ye geldiğimde de hedefim oydu, eğer Beşiktaş olayı çıkmasaydı ben onu gerçekleştiriyordum. Şimdi önümüzdeki sezon hedef o. Ama Türkiye’de maalesef bir şey var. Bizim Denizlispor’la yaptıklarımızı bir anda yok etmeye çalıştılar. O gösterilen başarıyı bir anda hiç yapılmamış, yaşanmamış gibi gösterdiler. Ama bizim Denizlispor’la elediğimiz takımlara bir baksınlar, o Denizlispor’u nereden nereye getirdiğimize bir baksınlar.

-Kadroda çok önemli. Kadron çok kısıtlıydı orada.
Onu söylüyorum işte.

-Mesela sen Mustafa Özkan’ı kale hariç neredeyse her yerde oynatıyordun.
İşte Rize’ye ilk geldiğimizde niye başarılı olduk, çünkü kadroyu da çalışma programını da kendimiz yaptık. Denizli’de de ilk gittiğimizde öyledi, 2. sene kadroyu da kendimiz yaptık ve UEFA Kupası’nda başarılı olduk. Onun için seneye Rize’de de aynı şeyleri yapacağız. Yapmamamız için bir neden yok.

"BÜYÜKLER ÇOK KÖTÜ"
-Avrupa olayını Rize’de daha kolay yaparım dedin. Niye daha kolay?
İyi bir kadro kurduktan sonra, çalışma ortası açısından da. Ben mesela Vestel Manisaspor bana göre çok büyük bir fırsat yakaladı, değerlendiremedi. Çünkü 4 büyükler bu sene çok kötü. İstikrarsız bir grafik çiziyorlar. Herkes rahatlıkla onları yenebiliyor artık. Eskiden onlardan puan almak çok zordu. Ama bu sene çok kötüler. İstikrarsız gidiyorlar.

-Büyükler hep kaynayan kazan görünümündedir. Ama bir Rizespor öyle bir görünümde değildir.
Her yerde her şey başarıya bağlı. Onların hepsi hikaye.

-Başarısız olursan anında gönderirler yani.
Anında. Bu Rize’de de aynıdır, her yerde aynıdır. Ortam değişir, vıdı vıdılar başlar. Ha Rize’de yaklaşımlar daha iyidir, daha farklıdır. Mesela Ersun hocanın Manisa’da yaptığı başarısızlık, kaç maçtır yeniliyor örnek verecek olursak, aynısını 3 büyüklerde yaptın mı 50 kere gönderilirdi.

-Yine Avrupa’yla ilgili soracağım. Mesela Rizespor’la  UEFA Kupası’na gideceksin. 3. olup mu gitmek istersin, Türkiye Kupası’nı alıp mı gitmek istersin.
Türkiye Kupası’nı alıp gitmek isterim. Kupa alıyorsun. O muhteşem birşey. 3. olup gitmektense Türkiye’nin kupada 1 numaralı takımı olmayı tercih ederim. Herkesi yeniyorsun, 1 numara oluyorsun. 3.lüğü, 4.lüğü her zaman yakalayabilirsin ama Türkiye Kupası’nı kazanmak ayrıcalıktır.

"DAR BİR KADROM VAR"
-Futbolcu yapın nasıl.
İyi, gayet iyi. Sadece devre arasında 1-2 tane daha oyuncu almak istedik, alamadık. Alabilseydik daha iyi olurdu.

-Alternatifli bir yapıya sahip misin?
Dar bir kadrom var ama dediğim gibi 2. yarı olduğu için bu kadroyla işi götürürüz.

-Biraz önce seneye çok fazla bir takviyeye gerek yok çünkü devre arası ona göre bir yapılanma yaptık dedin. Şimdi dar bir kadro var diyorsun.
Normalde bu kadro dar. Bu kadroya 3-4 tane daha adam gerekiyor. Şu anda 22 kişi var. 1-2 tane sakat veya cezalı olunca kadroyu 18’e çıkaramıyorsun o zman altyapıdan oyuncu alıyorsun. Normalinde 24 tane adam iyi ama yedek oyuncunda her an oynayacak gibi kapasitede olması gerekiyor. Biz de onu yapmaya çalışıyoruz. Önümüzdeki yıl öyle olacak tamamen.

-Senin bir özelliğin de büyük takımları yeniyorsun. Bu işin bir sırrı var mı?
Benim bir korkum yok. Biz Denizlispor’la Lyon’u, Lyon’da yendik. Fenerbahçe’yi kalecisiz yendik. Ben Trabzon’u yendim Ankaraspor’la 3-2. Herkes defansa oyuncu alacağımı zannediyordu, ofansa oyuncu aldım.

-Artık futbol anlayışı değişti.
Benim anlayışım değişiktir. Ben hiç büyük takımlardan hiçbir zaman korkmam. Benim için öbür maçlar daha zordur.

"BU CAMİADAN NEFRET EDİYORUM"
-Seni diğer teknik adamlardan ayıran en büyük özelliğin nedir?
Ben sadece işimi çok severim. En iyisini yapmaya çalışırım her zaman. Oynarken de öyleydi şimdi de öyle. Ama işin gerçeğini söylersem bu camiadan nefret ediyorum ben.

-Futbol camisından!
Futbol camiasından. Hakikaten.

-Neden?
Her türlü şeylik var burada.

"FUTBOLA YAZIK EDİYORLAR"
-Nefret derken bütün hayatını da futboldan kazandın ama.
Hayır ben futbolu çok seviyorum. Antrenörlüğü çok seviyorum ama bu dönen dolaplar insanların iki yüzlülüğü, işte antrenör arkadaşlarımızın yaptıkları, basının yaptıkları artık insana iğrenti geliyor. Benim başka bir mesleğim yok, senin dediğin gibi herşeyimi futboldan kazandım ben. Herşeyimi de futbola borçluyum. Futbola minnettarım. Ben futbolun içinde dönenleri diyorum. Yazık ediyorlar futbola. Güzelim futbola o işleri sokunca yazık ediyorlar.

"FUTBOLUN İÇİNDE DÖNENLER ÇOK ÇİRKİN"
-Sence futbol o işlerden kurtulabilecek mi?
İyi, dürüst insanlar çoğalırsa gider. Ama bence çoğalmıyor. Öbür taraf daha çoğalıyor. Onun içinde zor gözüküyor. Ben mesela öyle bir duruma geldimki  Türkiye’de çalışmak istemiyorum. İlerleyen yıllar benim tek hedefim yurt dışı. Ben teklif geldiğinde Rize’yi kabul etmedim mesela. Çünkü çalışmak istemiyordum. Ama 2. kez bir daha geldiklerinde onları kıramadım ve tamam dedim. Benim Rize’yi kabul etmemdeki neden burada rahatım, huzur var. Herşey çok iyi. Yönetimle, taraftarla aram çok iyi. Yani bir sorumum yok. Benim demek istediğim futbol ayrı, her zaman minnet duymuşumdur. Ama futbolun içinde dönenler çok çirkin.

"ARKADAŞLARIMLA ARAM BOZULDU"
İnsanların ikiyüzlülüğü, göz göre göre yalan söylüyorlar, göz göre göre seninle uğraşıyorlar. En yakın arkadaşların bile senin başarılı olmanı istemiyor yani. Öyle durumlar oluyor. Mesela ben Beşiktaş’la çalışırken bir sürü arkadaşımla aram bozuldu. Ona üzüldüm. Mesela bir Gökhan olsun, Feyyaz olsun, Zeki olsun. Biz bunlarla neleri paylaşmışız yıllarca futbol hayatımızda. Bir bakıyorsun  gereksiz şeyler yüzünden neler oluyor. Ben kinci değilim hayatta, kimseyle kötü olmamda ama böyle küs ortamları oluşuyor.

-O küs ortamlar devam ediyor mu hala?
Yok. Benim açımdan oluşmaz.

-Görüşüyor musunuz birbirinizle?
Ben hepsiyle görüşürüm.

-Kırgınlıklar oluyor ama değil mi?
Kırgınlığım olur ama ben unuturum gider.

-Aynı isimlerle bir daha beraber çalışma durumu olur mu?
Yok mümkün değil. Onlar geçti. Çalışmam ama arkadaşlığımı da hiçbir zaman kesmem bir tanesiyle bile.

"SABIR BEKLİYORDUM"
-Bu anlamda futbol hayatında seni en çok etkileyen olumsuzluk ne oldu?
Ben Beşiktaş’ta çok üzüldüm. Çünkü ben Beşiktaş’ta daha çok destek bekliyordum. Daha sabır bekliyordum. Çok üzüldüm. Ben Beşiktaş’tan istifa ettiğimde biz kötü değildik. Biz Avrupa Kupaları’nda 2 tane takım eledim ve kupaya devam ediyorduk. Ligde inişli çıkışlı bir grafik çiziyorduk orada transferden kaynaklanan bazı şeyler oldu. Mesela bir Carew’in yerini dolduramadık. Sabredemediler, arkamızda duramadılar. Biraz sabredebilselerdi Biz Beşiktaş’ı çok iyi yere getirecektik. Benim Beşiktaş’ta bir beklentim yoktu, maddi açıdan olsun, tekrar şöhret olmak olsun. Ben zaten olacağım kadar olmuşum. Benim futbol hayatımta tatmadığım hiçbir şey kalmadı. Ama orada üzüldüğüm o olaylar oldu.

-Çok büyük bir tecrübe mi oldu sana?
Tabiiki.

"ANKARASPOR'DAN BEŞİKTAŞ YÜZÜNDEN AYRILDIM"
-Bir anlamda hayatı mı öğretti?
Bir anlamda hayatı zaten biliyorduk ta şunu ayıralım. Futbolculuk ayrı. Futbolculukta benim kadar başarılı olan veya benim kadar oynayan yok. Ben Beşiktaş takımının en çok formasını giymişim, en çok şampiyonluk görmüşüm, en çok takım kaptanlığı yapmışım, Dünya karmasında tek oynayan Beşiktaşlı benim. Bunların hepsini futbol hayatımda tattım. Bunlar ayrı. Beşiktaş benim için ayrı bir yer. Ama antrenörlük ayrı. İlla ben Beşiktaş’ta olacağım değil. Bizim amacımız oraya gitmişken, orada çok başarılı olmaktı ve olacaktıkta. Sadece tek üzüldüğüm biraz daha sabredebilirlerdi, arkamızda durabilirlerdi. Çünkü bizim onlara ne maddi açıdan bir külfetimiz oluyordu, ne başka açıdan. Bazı şeyler çabuk unutuluyor. Bizim geldikten sonra 2. yarı yaptığımız başarı çabuk unutuldu. Ben onun şeyini geç attım üstümden. Yani Beşiktaş bende bayağı bir üzüntü yarattı. Moral olarak iyi değildim. Zaten sonra Ankara’ya gittim, Ankaraspor’dan hemen ayrıldım. Ayrılma nedenim Beşiktaş’ın yüzünden oldu. Çünkü konsantre olamadım orada. Bir de şöyle birşey oldu, Beşiktaş galip geliyor başka şey yazıyorlar, mağlup oluyor başka şey yazıyorlar, ben Ankaraspor’dayım hala beni yazıyorlar.

-Rizespor’la beraber tamamen kafanı o sıkıntılardan arındırdın mı?
Eski Rızayım ben yani Denizlispor’da, Göztepe’de yeni işe başlayan Rızayım artık. Eski hırsıma, isteğime, arzuma kavuştum ben. Problem yok şu anda.

"RIZA GİBİ BİR OYUNCUM OLSUN İSTERDİM"
-Şu geldi aklıma. Oynadığın maçlar gözümün önünden geçiyorda, sağ taraftan gelirsin mesela, topa basarsın, kafanı kaldırırsın bir bakarsın ve öyle bir orta yaparsın ki muz orta deriz ona. Şu muz orta hastalığı devam ediyor yıllardır.
Aslında var. Çok iyi orta yapanlar var. Mesela Ali Tandoğan, Mehmet Yozgatlı, bizde Emrah süper ortalar yapıyorlar. Aslında ben işin gerçeğini söyliyeyim çalıştığım takımlarda bir Rıza gibi oyuncum olsun isterdim.

-Bulamadın mı?
İsterdim öyle bir oyuncu yani. Çünkü iyi bir profesyoneldim ben. Yatardım kalkardım futbol. Başka birşey yoktu. Biz hep öyle gördük, öyle yaşadık ve kendimizi öyle eğittik. Mükemmel bir ekibimiz vardı. Arkadaşlık çok iyiydi, takımımız çok iyiydi.Metin, Ali, Feyyaz, Gökhan, Recep, eskilere gittiğin zaman Samet abi, Rasim abi, Ali Kemal abi, rahmetli Bora abi, Şaban abi, Necdet abi. Biz oralardan geldik. Onlar bize örnek oldular. Süperdi o zaman. Herşey amatör ruhla yapılıyordu. Herşey dört dörtlüktü o zaman.

-Yani iş profesyoneleştikçe...
İşin işine para girince, bir sürü şey, rant girince maalesef insanlar değişiyor.  O zaman bizim dönemimizde böyle tek yıllık imza yoktu, 2 yıllık imza atıyordun ve 2 yıl hiçbir şey almadan oynuyordun. O zamanla bu zamanı karşılaştırdığın zaman normal. Bu değişim futbolda da yansıdı bize. Futbol çok çok iyi yere geldi bir ara. Ama öbürtütlü de çoğaldı, maalesef.

"FENERBAHÇE GALİBİYETİ TAKIMDA OLUMSUZ HAVA YARATTI"
-Fenerbahçe'yi yendiniz. Bu galibiyet takımda olumsuz bir hava yarattı mı?
Yarattı tabii. Oyuncularda yaratıyor, onu silmek zor. Aslında şöyle benim için Fenerla oynamışım, başka takımla oynamışım farketmiyor. Bursa'yı veya başka bir anadolu takımını yenmek benim için daha önemli. Bunları kazanmak daha önemli. Ama 3 büyüklerle oynadığının zaman, mesela Ankaragücü'yle maçın varsa 2 gazeteci gelir Bursa maçını düşünmüyor. "Koçum Fener'i nasıl yendiniz" diyor. Galatasaraylısı, Beşiktaşlısı herkes tebrik ediyor. Onun için çocukları bir hafta boyunca yeniden motive etmeye uğraşıyorsun. Çocuklar bizim için Bursa maçı daha önemli diye çok konuştuk ama Bursa maçına bir çıktık 60 dakika rezil bir futbol oynadık, rezil. Burada antrenörlere, yöneticilere çok büyük iş düşüyor. En çok takım kaptanına iş düşüyor. Hele bizim konumumuzda olanların öyle havaya girme şansı olamaz. Telafisi olmayan maçlar oynuyoruz. Fenerbahçe maçı 3 ihtimalli bir maç ama Anadolu takımlarıyla oynadığım maçların 3 ihtimalli olması söz konusu olamaz yani. Ya yeneceksin ya puan alacaksın.Bu ligin bir tane daha 2. yarısı yok.

erdem.erol@ligtv.com.tr
ahmet.sivasli@ligtv.com.tr