Akşam Gazetesi'nden Meriç Müldür, "Derin Tribün" adı altında bir yazı dizisine başladı. Yazı dizisi, bugünden itibaren Akşam Gazetesi'nde yayınlanacak. İşte dizinin ilk bölümü:
Başlarken...
Bundan 10 yıl öncesine kadar özellikle üç büyük kulüp taraftarı arasında büyük kavgalar olur, döner bıçakları, satırlar, silahlar kullanılırdı. Taraftarlar özellikle derbi maçları öncesi geceleri stat çevrelerinde sabahlar, birbirleriyle kıyasıya kavgalara tutuşurlardı. Ama o yıllarda bu olayların tek nedeni “tribüne sahip çıkmak” duygusuydu. Bu olaylardan da herkes yaka silkmişti ve üç kulüp taraftarının ortak aldığı kararla bu çirkin görüntüler bir gecede son buldu.
Son yıllarda ise tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de futbol pastası büyüdü ve bir sanayiye dönüştü. İşin ekonomik boyutu o yıllarda kimsenin aklından bile geçirmediği rakamlara ulaştı. Dolayısıyla da rant kavgası doğdu.
Maalesef rant ortamının oluşmasına önayak olanlar da kulüp yöneticileriydi. Taraftar gruplarına bedava biletler, kombine kartlar dağıtmalar, deplasmanlara kulüp tarafından otobüsler kaldırmalar, amigolara “harçlık” diye verilen paralar...
Yıllar geçtikçe ortada dönen paralar katlandıkça katlandı. İddialara göre kolay para kazanmanın yolunu bulan taraftar gruplarının önde gelen isimleri, yöneticilerden aldıkları biletlerin, kombinelerin yarısıyla kendi “kemik gruplarını” maçlara soktular, yarısını da karaborsada satıp hatırı sayılır “minik minik servetlerin” sahibi oldular. Bu rakamın sadece bir kulübün taraftar grubu için “sezonluk 1 milyon doları” bulduğu bile iddia ediliyor.
İşte bu yazı dizisinde son dönemlerde tribünlerde yaşanan olayları gündeme getireceğiz. Genç Fenerbahçeliler, Esenler Grubu, Beşiktaş Çarşı, Galatasaray’da Ultraaslan üyeleri... Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş’ı bir yaşam biçimi olarak görenler... Tribün liderleri... Ne yerler, ne içerler, nasıl geçinirler... İddia edildiği gibi büyük paralar kazanıyorlar mı ? Rant kavgası var mı?..
Dizinin ilk bölümünde, AZ Alkmaar maçında yaşanan olaylarla iyice ısınan Fenerbahçe tribünlerini masaya yatıracağız.
"ÇAKALLARI TEMİZLEYİN"
"Şarabı da içeriz esrarı da çekeriz" sloganları Aziz Yıldırım'ın da sabrını taşırdı. Emir kesin ve netti.. O gün bugün Yıldırım ile Genç Fenerbahçeliler’in yıldızı hiç barışmadı. İmtiyazlı sınıf artık Esenler Grubu’ydu. Ve beklenen sonunda oldu. Alkmaar maçında kıyamet koptu. Bıçaklar, silahlar konuştu. Olayın nedeni “rant” olarak yansıtıldı. Diğer iddia ise dağıtılan bedava biletlerdi
Aslında Saracoğlu Stadı’nda son çıkan olaylar hiç de beklenmedik bir anda patlak vermedi. Tehlike adeta adım adım “geliyorum” dedi. Karşılıklı atışmalar, geçen sezon pankartlara bile yansımıştı. Esenler Grubu, “GFB out, gerçek Fenerli in” pankartıyla göndermede bulundu. Genç Fenerbahçeliler ise Başkan Aziz Yıldırım’ın “Fenerbahçe’yi seven maça bilet parasını ödeyip girendir” sözüne atıfta bulunup Samsun maçında “Önce sen seni sev. Biz hâlâ bekliyoruz” ifadelerini içeren pankartı Migros Tribünü’ne asıyordu.
Bu pankart, Yıldırım’ın, kısa bir süre önce yaptığı son derece dikkat çekici açıklamalarına da yanıt anlamı taşıyordu. Yıldırım’ın sözleri aynen şöyleydi:
"TEK REİS BENİM"
“Kim olursa olsun; biletini aldıysa gelsin yerine otursun, küfür duymadan maçı izlesin. İsteyen gelip pankartını assın ama altında ‘F.Bahçe’ yazsın dedik. Bir yasa çıkardılar. Biz de bununla birlikte bedava bileti kestik, otobüsleri kaldırdık. Onlar da kendilerine yeni sponsor buldular. Bu gruplar etrafa rahatsızlık veriyor. Her kulüpte var ama biz azalttık. Locadan onlara talimat veriliyor. Özel uçağa binip Kayseri’ye gidiyorlar. Aralarındaki bazılarına ‘reis’ falan diyorlar. Fenerbahçe’de tek reis var, o da benim. Adım önemli değil. Başkandır bu camianın reisi. Bu gruplar şimdi Anadolu’ya açılıyorlar. Oradaki gençlere sesleniyorum. Bunlara itibar etmeyin. Genç Fenerbahçeliler, bileti olan taraftarları aralarına oturtmuyorlar. Şimdi başladılar forma-kaşkol yaptırmaya. Bunları alanlar kulübe katkı sağlamıyor. Onların cebine para koyuyor. Tribünleri korkutuyorlar. Yönetime tavır alıyorlar.”
"ŞARABI DA İÇERİZ ESRARI DA ÇEKERİZ"
Taraftar ile yönetim arasında bu atışmalar yaşanırken, uzun yıllar “tribün kankaları” olarak bilinen, hepsi birbiriyle yakın arkadaş olan Genç Fenerbahçeliler ve Esenler Grubu’nun yolları yaklaşık 5-6 ay önce ise tamamen ayrıldı. Çünkü o güne kadar bedava biletler bir şekilde geliyor, çark işliyordu. Biletler önceki yıllarda bizzat kulüpten temin ediliyordu. Taa ki, bir deplasmana giderken otobüste esrar çeken Genç Fenerbahçeliler montlu taraftar grubunun görüntülerinin televizyon ekranlarına yansımasına kadar.
İddialara göre,“Şarabı da içeriz, esrarı da çekeriz” sloganları atan holiganların, molalarda çevreye verdikleri zararlar, çıkardıkları kavgalar.
Bu görüntüler musluğun bizzat Aziz Yıldırım tarafından kesilmesine neden oldu.
İŞADAMLARINDAN GELEN PARALAR
Aardından Fenerbahçeli zengin işadamlarının kapıları aşındırılmaya başlandı. Ondan 500 milyon, bundan 5 milyar derken, toplanan paralar 30 - 40 milyarı buluyordu. Bir müddet de böyle devam etti. Bedava bilet akışının daha sonra da kulübün eski yöneticilerinden Tahir Kıran’dan sağlandığı iddia ediliyordu. Artık Aziz Yıldırım karşı çıkıyor, yıldızının bir türlü barışmadığı eski yöneticisi Tahir Kıran bu gruplara sahip çıkıyordu. İddialar o kadar yoğunlaşmıştı ki Yıldırım yeniden devreye girdi. Bütün taraftar gruplarını topladı. “İçinizdeki çakalları temizleyin” dedi, “Fenerbahçe’de tek reis benim” söylemini de tekrarladı. Mesaj tüm gruplaraydı ama eskiden destek verdiği Genç Fenerbahçeliler’in lideri “reis” lakaplı amigo Sefa’yı (Nihat Özpolat) belki de özellikle hedef alıyordu.
O gün bugün Aziz Yıldırım ile Genç Fenerbahçeliler’in arası hiç iyi olmadı ama bu kez de Esenler Grubu boy göstermeye başladı. İddialara göre de artık kimse kulüpten bedava bilet alamamasına rağmen Esenler Grubu bu imtiyazdan yararlanıyordu.
"REİS, HEMEN GEL"
Bu ayrıcalık ise tribünlerde oldukça ilginç bir gerekçe ile yanıt buluyordu. Bu imtiyaz, “Esenler Grubu lideri dede lakaplı İsmail Dalgakıran’ın, diğer grup lideri Sefa’nın tribünlerdeki hakimiyetine ve önderliğine son vermesi” amacını taşıyordu.
Genç Fenerbahçeliler ve Esenler Grubu arasındaki husumet artık iyice günyüzüne çıkmış, eski dostlar düşman olmuştu.
Son bir ay içinde ise ortam çok gerildi. İki grup önce Rize-Fenerbahçe maçı için gittikleri Rize’de birbirine girdi. Ancak olay büyük boyutlara ulaşmadı. Ardından bu kez Fenerbahçe-Galatasaray voleybol maçında atışmalar yaşandı. Alkmaar maçında ise film koptu.
Genç Fenerbahçeliler’in tribünü olarak bilinen Migros tribününe Esenler Grubu’ndan yaklaşık 300 kişi girdi. Ortam gerildi. Genç Fenerbahçeliler’in üyeleri, maçlara girmesi yasak olan liderleri Sefa’yı telefonla aradı:
“Reis hemen gel. Burada büyük olay çıkacak.”
Maçın başlamasına az bir süre kala da Amigo Sefa, nasıl ve nereden girdi bilinmez ama bir anda tribünde belirdi. Yasaklıydı yasaklı olmasına da herhalde ona bütün kapılar açılıyordu!
Karşılıklı atışmalar, küfürler derken içeriye yine nasıl sokulduğu belli olmayan bıçaklar havada uçuşmaya başladı. Bıçak sayısı emniyete göre sadece iki, “tribüncülere” göre ise 50-60 taneydi.
Esenler Grubu’nun hedefi Sefa’ydı. İlk sallanan bıçaklar Sefa’yı hedef almıştı. Ama araya giren yandaşları, liderlerinin yaralanmaması uğruna kendilerini bıçakların önüne attılar.
Sonuçta 5’i Esenler Grubu’ndan, 2’si Genç Fenerbahçeliler’den olmak üzere 7 kişi yaralandı.
Gözaltına alınanlar oldu, olay da fazla büyütülmeden kapandı.
O gün kapandı kapanmasına ama tribünlerde esas kavganın 4 gün sonra oynanacak Sakayaspor maçında patlak vereceği kulaktan kulağa fısıldanıyordu. Bu haberler Aziz Yıldırım’ın da kulağına gitti. Ve başkan bu maç için hem emniyetten ekstra takviye istedi, hem de özel güvenlikçilerin sayısını arttırdı.
İyi ki de bu önlemler alındı. Bu maç için stada gelen taraftarlar arasında yapılan aramalarda ele geçirilenler dudak uçuklatacak cinstendi: 2 kurusıkı tabanca, bıçaklar, satırlar. 46 da gözaltı.
RANT MI ACABA!
Emniyet tarafından olayın nedeni “rant kavgası” olarak yansıtıldı. İddialara göre Genç Fenerbahçeliler mont, tişört, atkı, bere gibi ürünler yapıyor, bunu internet üzerinden satarak, ciddi bir gelir elde ediyordu. Bu rakam da 300 bin doları buluyordu. Bunun tersi yönündeki iddia ise oldukça ilginç. Sorun yine “bedava dağıtılan biletler.” Esenler Grubu’nun maça bedava biletlerle girdikleri, bu durumun örtbas edilmesi için de “rant” senaryosunun yazıldığıydı.
Olayın dikkat çeken boyutu ise kavgaya karışan tarafların emniyetteki sorgularında birbirlerinden şikayetçi olmamalarıydı. Bunun kadar ilginç olan bir nokta da, şikayetçi olmamalarını bizzat yöneticilerin istedikleri iddiası.
YANLIŞA İZİN YOK
Fenerbahçe amigolarından Sefa için çok şeyler söylenir. Belli bir kesime göre bu işlerden köşeyi dönmüş. Son model arabalara biniyormuş, 4 tane otopark işletiyormuş, dükkanları varmış.
Yine tribünlerin bir kesimine göre ise Sefa bir “cengaver”. Onların söyledikleri de hayli ilginç: “Eskiden tribünlerde hırsızlık kol gezerdi. Herkes gaspa uğrardı. Sefa tribünlerde hırsızlığı da gaspı da bitirdi. Belki kötü tanıtılıyor ama o Fenerbahçe sevdalısı, o kadar. Tribünlere çok hakim. Çevresindekiler onun sözünden çıkmazlar. Deplasmanlara kaç kişi götürdüyse, mola verilen restoranlarda işletme sahibine gider, yediklerinin içtiklerinin tüm parasını öder. Yanlışa izin vermez. İçki içmez, yanındakilere de içirmez.”
"VURALIM MI ABİ"
Amigo Sefa, çevresindekileri ne kadar koruyup kolluyorsa, tayfası da liderlerine o derece bağlı. İşte bunlardan bir örnek: Fenerbahçe’nin deplasmanlarında yaşanan bir olay... Maç öncesi herkes eğleniyor, şarkılar, türküler, marşlar söyleniyor. Derken bir gümbürtüdür kopuyor, karşı takım taraftarları Fenerbahçelilere saldırıyor. Taşlar, masalar, sandalyeler fırlatılıyor. Sandalyelerden biri de Sefa’nın kafasına geliyor, burnu kırılıyor. Sefa hastaneye gitmiyor, burnuna bir bant yapıştırıyor. Çünkü maça girecek. Derken Fenerbahçeli taraftarlar arasında bir doktor olduğu öğreniliyor, kendisinden yardım isteniyor. Doktorun ilk işi Sefa’nın burnundaki bantı çıkarmak oluyor. Bantı aniden çekince de Sefa acılar içinde kalıyor. Ve grubun arasından bir ses yükseliyor: “Vuralım mi abi!”
"İNSANLARIN ÖLMESİNİ ENGELLEDİM"
“Son yaşanan olayın 300 bin dolar rant nedeniyle çıktığı iddia edildi. Böyle bir rant nerede varsa biz de bilelim. Böyle bir rant olsa mağazalar zinciri kurarız. Bizim internetten sattığımız ürünlerin getirisi ayda 3 - 5 milyar lira. Onun da gittiği yer belli. Pankart yapımı, bilet alımı, deplasman masrafları gibi. Takvim bastırıp satıyoruz. Bu suç mu? Sürüyle dernek var. Hepsi teberrulu bilet satıyor. 50 milyonluk bileti 200 milyona satıyor. O zaman onlar karaborsacılık yapıyor, rant kovalıyor.”
“Bir tane kardeşimizin kanı 100 kupadan bile daha değerli. Karşı gruptan 60 - 70 kişi bıçaklarla girmiş stada. Ben gidememiştim çünkü maç yasağım bir ay sonra bitecek. Ama telefon geldi. ‘Burası karışacak, gel’ dediler. Ben de kendimi yaktım girdim. Olay olmasın diye herkesi dışarı çıkardım. Benim stada girmem belki de çok kişinin ölmesini engelledi. Biz olmasaydık olaylar çok daha fazla büyürdü. İçeride bizden 3 bin kişi, onlardan da 300 kişi vardı. Karşı grup hazırlıklı gelmiş. Ellerinde bıçaklar, adamların gözü dönmüştü. Tabii kimse sütten çıkmış ak kaşık değil. Bizimkilerin de bazılarında bıçak vardı açıkçası.”
"OLAN OLMAYANA VERECEK"
“Buraya bunları kim sokuyorsa hesabını versin. Niye Telsim tribününe gitmiyorlar da bizim tribüne geliyorlar. Bir bilet 50 milyon. Para verip maça girecek tipler değil bunlar. Bizi bitirme niyeti olan birileri, bazı kesimler tarafından içeriye sokuldular. Kardeşi kardeşe kırdırıyorlar.”
“Başkan bizle yaptığı toplantıda ‘İçinizdeki çürük elmaları temizleyin’ demişti. İçimizdeki çürük elmaların çoğunluğu bunlar. Başkanın da bizle ters düşmesinin nedeni bu tip insanlar. Biz başkandan 2.5 senedir bilet almıyoruz. Tahir Kıran’dan da almıyoruz. Bir kere Beşiktaş maçı öncesi rica etmiştim Tahir Kıran’dan. O da o zaman altyapı icra komitesi başkanıydı, bizi kırmadı. Fenerbahçeli işadamları var. Sağ olsunlar yardımcı oluyorlar.”
“Olan olmayana verecek. Bu işin kuralı bu. Bizim aramızda zengini de var ayakkabı boyacısı da, sokakta yatanı da. Ama tribün şartlarında herkes eşit. Olan olmayanı karşılıyor. Zenginler var ama gariban da çok. Tırnaklarımızla kazıyarak getirdik biz bu işi bu noktaya.”
“ 90 model BMW arabam vardı, şimdi on milyar bile etmez. Sıfır model diye yazıldı, konuşuldu. Sadece bir simit sarayım var. Allah helal olmayan bir kazancı bana göstermesin.”
"AKILLI OLUN, ÜSTÜNÜZÜ BAŞINIZI KİRLETMEYİN"
Esenler’in ismini kullanarak gündemi meşgul eden kişileri ve grupları, yapmış oldukları asılsız olaylardan dolayı Fenerbahçe Cumhuriyeti ile Esenler Grubu adına kınıyorum.
20 yıldır maçlara giderken ne Başkanımız Aziz Yıldırım’dan ne de başka bir yöneticiden maddi bir destek almadık. Esenler Grubu’nun 400 bin dolar ve bilet savaşlarıyla ilgili gündeme getirilerek, yıptarılmaya çalışıldığını buradan açıkça söylüyorum. Ayrıca söylendiği gibi ben Sebahattin Karabul Esenler Grubu’nun reisi veya başkanı değilim. Sadece yaşça büyük olduğum için Sebo abi diyerek bize saygı gösteren bir grubun neferiyiz. Esenler Grubu’nun tüm neferleri bendeniz de dahil olmak üzere Fenerbahçemiz ile Sayın Başkanımız Aziz Yıldırım’ı seviyoruz. Sevmemizi engellemeye de güçleri yetmez. Sadece ve sadece reislik özlemi çeken ve bu uğurda gündemi meşgul eden çıkar gruplarına mensup kişilerin içimize sızdığını düşünerek, bu kişileri kınıyoruz. Başkanımızın da söylediği gibi mutlu sona ancak taraftarın kendi içinde ve takımla kenetleşmesi ile ulaşılacağını biliyor ve başkanımızın bu söylemini engellemeye çalışanları açıkça uyarıyoruz.. “AKILLI OLUN VE ÜSTÜNÜZÜ BAŞINIZI KİRLETMEYİN”