Şampiyonlar Ligi finalini de geride bıraktığımıza göre futbol mevsimi resmen bitmiş durumda. Ama gündemlerden gündem beğen ülkesinde gayriresmi şampiyonluk yarışı hâlâ sonuçlanmadı. Ankaragücü oyuncusu Kağan’a Blacberry messenger üzerinden gönderilen Emre görünümlü Ekrem’in ‘şaka’ mesajı ortalığı karıştırdı. Konu Fenerbahçe tarafından savcılığa, Trabzonspor tarafından FIFA’ya intikal ettirilmiş deniyor.
Futbolun bakmaktan çok da hoşlanmadığımız tarafı bunlar. Güzel olan tarafları görmeye, bunları yok saymaya çalışıyoruz küçük bir azınlık olarak. Gel gör ki geri kalan hatırı sayılır çoğunluk bütün bir sezonu bunları konuşarak ve komplo teorilerinden komplo teorisi beğenerek geçiriyor. 34 haftanın son 10-15’i sadece bunlar konuşularak geçmiyormuş gibi, sonra da şampiyonluğu ‘şaibesiz ligin, analarının ak sütü gibi helal şampiyonluğu’ olarak taçlandırıyorlar. Ortada bir şaibe yoksa, neden bütün sezon kimin kime neyi sattığından konuşarak varmış gibi yapıyorsunuz madem? Şaibe varsa, neden üzerine gidip çözmek yerine en son hafta ‘temiz ve helal kupayı’ kutlayıp seviniyoruz o zaman? Duyumlar, dedikodular kanıtlanamasa bile hafızamıza çirkin birer tablo gibi asılıyor. Atsan atamıyorsun, satsan satamıyorsun... Unutsan, yok hayır, unutamıyorsun da...
‘Şüyuu vukuundan beter’ diye bir laf vardır ya, “Bir olayın dedikodusu gerçek olmasından beterdir” mealinde... Bizde ‘bir şüyu, on vuku’ gücünde bir de!.. Çamur atıyorsun izi kalıyor ya da kimse çamur olduğunu anlamaz diye bataklıklarda parmak ucunda, üstünü lekelememeye çalışarak dolaşıyorsun; artık herkesin günahı kendi boynuna. Gel gör ki sezon boyunca ama öyle, ama böyle konuşup konuşup, sezon sonu üzerine saten bir şampiyonluk bayrağı seriverince üzeri kapanmıyor, içimiz rahatlamıyor.
Üstelik bu dedikodular en çok şampiyon olamayanı da değil, bilfiil olmuş olanı rahatsız ediyor. Bu ülkede ‘suçsuzluğunu kanıtlama’ yeni milli sporumuz olmuş durumda... İlginç bir şekilde hem yapanın yaptığının yanına kâr kaldığı hem suçsuz olanın karalandığı bir düzen yaratmayı başardık elbirliğiyle. Tersine çevirmeyi başaracağımız günlerin hayaliyle yaşıyoruz biçare...