Turkcell Süper Lig'in ikinci yarısında müthiş bir çıkış yapmasına rağmen hala düşme hattından kurtulamayan ama bir yandan da Fortis Türkiye Kupası'nda finale çıkan Kayseri Erciyesspor, Ligtv.com.tr'de masaya yatırılıyor.
Kayseri ekibinin başkanı, teknik direktörü ve önde gelen futbolcuları pazartesi, salı ve çarşamba günü boyunca Ligtv.com.tr'de olacak. "Mucizenin adı Erciyesspor" röportaj dizisinin ilk konuğu Cenk İşler.
Erciyesspor'un tecrübeli golcüsü Cenk İşler Ligtv.com.tr'ye samimi açıklamalar yaptı.. Beşiktaş ile oynayacakları kupa finalinde şanslarının eşit olduğunu öne süren Cenk, başarılı teknik direktörleri Bülent Korkmaz hakkında ilginç bir itirafta bulundu: "Bülent hocayı antipatik bulurdum"
İşte Cenk'in Ligtv.com.tr Haber Müdürü Erdem Erol'a yaptığı açıklamalar:
"300 MAÇ OYNADIM BÖYLESİNİ GÖRMEDİM"
-Cenk, futbol hayatında Çaykur Rizespor maçı gibi bir maç yaşadın mı?
Açık söylemek gerekirse hayatım boyunca ne böyle bir maç oynadım ne de böyle bir maç izledim. Ligde 300'ün üzerinde maç oynadım ama böyle bir maç görmedim. Herşeyiyle çok olaylı bir maç. 2 kırmızı kartın olduğu, 2 penaltı kaçırdığımız, çok net pozisyonların kaçırılması, 90+5'de gelen golle galibiyeti kaçırmanız. Sonuçta o maçı unutmamız gerekiyor. 3 lig maçımız var ve Türkiye Kupası finali oynayacağız. Rize maçıyla yatıp kalkarsak hem lige havlu atmış oluruz hem de kupa finalinde istediklerimizi yapamayız. Kolay olmayacak bu ama bir an önce psikolojimizi düzeltmemiz gerekiyor. Çünkü gerçekten sinir bozucu bir maçtı bizim açımızdan.
"MAÇI CİDDİYE ALMADIĞIMIZ İÇİN CEZALANDIRILDIK"
-Aranızda maçın özeleştirisini yaptınız mı?
Maçtan sonra sabah 4'e 5'e kadar yaptık. Antrenmanda yine konuştuk. Bunun bir tecrübe olduğunu görmek gerekir. Bunu böyle kabullenmek gerekiyor. Bir dahaki maçlarda bunları tekrarlamamak için bir nevi iyi olduğunu da düşünüyorum. Neden "İyi oldu" diyorum? Futbol hiçbir zaman şakaya gelecek bir oyun değil. Yani 1-0 öndesiniz rakip 9 kişi kalmış, 2 tane penaltı kaçırıyorsunuz, tamam penaltı kaçırılabilir, Dünya Kupası'nda da penaltılar kaçırılıyor ama beni üzen nokta futbolu ciddiye almamak, insanı cezalandırabiliyor. Ki biz o maçı ciddiye almadığımız için cezalandırıldık. 1-0 öndesiniz ve 9 kişi kalmış bir rakibe karşı, 2-3 pas yapıp seyirci de size uyup oley çektiriyorsanız, net pozisyonları cömertce harcıyorsanız, bencilce ben atayıma oynuyorsanız o zaman futbolu ciddiye almıyorsunuz anlamına gelir. Bu da çok açık ve net bizi cezalandırdı. 90+5'de 9 kişi kalmış bir rakip size atak yapıyor ve korner kazanıyor. Kornerden yediğiniz gole maçı kazanamıyorsunuz. Yani belki lig sonunda dövüneceğiz, kafamızı taşa vuracağız, belki de bir anı olarak aklımızın bir köşesinde saklayacağız. Ama işte bu bir tecrübe oldu. Bir daha böyle bir maç yaşayacağımız zannetmiyorum. Çok acı ve gerçek. Futbol ciddiye alınması gereken bir oyun. Sahanın içinde hiçbir zaman ciddiyetsizliğe rahatlığa yeri olmayan bir spor dalı. Top yuvarlak ne olacağı belli olmuyor
"BEŞİKTAŞ MAÇI LİGE SARILMAMIZI SAĞLAYABİLİR"
-Böyle bir maçın Beşiktaş ile oynanacak kupa finali öncesi yaşanması bir şanssızlık mı? Bu tecrübe Beşiktaş maçında ayakların yere daha bir sağlam basmasını mı sağlayacak?
Tabii ki ayakların yere sağlam basılması gerekiyor. Kupa finalinin berabere bitme şansı yok. İki takımdan biri kupayı kaldıracak. Beraberlik durumunda en sonunda penaltılarla belirlenecek. Rize maçı bir nevi kendi adımıza tecrübe oldu. Bir anlamda iyi oldu diyeceğim, çünkü Beşiktaş maçı tekrar lige sarılmamızı sağlayabilecek bir maç. Kesinlikle lige havlu atmış değiliz. Kupayı aldığımız taktirde moral motivasyon olarak çok büyük bir kazanç olacak bizim için. Bu demek değildir ki kupayı alamadığınız zaman ligde de moralsiz bir şekilde Sakarya'ya gideceksiniz, sonra Antalya ile içeride oynayacaksınız, son hafta Sivas'a gideceksiniz. İşte bunun üstesinden gelemeyiz anlamına gelmez ama moral motivasyon açısından çok önemli olabilir.
"BİRAZ GEVŞEDİĞİN ZAMAN...."
-Beşiktaş maçı penaltılara kalırsa, bir anlamda orada kaçması muhtemel penaltılar Rize maçında kaçtı diye düşünüyor musunuz?
Evet, hatta futbolcu arkadaşlarımızdan bir tanesi ilginç bir yorum yaptı. Trabzon'u penaltılarla eledik, 1 tane penaltı kaçırdık sadece, Rize maçında 2 tane penaltı kaçırdık. Ne kadar entersan. Çok net penaltılar kullandık” dedi. Futbolda konstantre olmadığınız zaman işi birazcık yumuşak havaya döktüğünüz zaman olmuyor yani. Bu iş tamamen profeyonelce yapılması gereken bir iş. Hatta Beşiktaş Fenerbahçe maçından sonra koridorda Selçuk şampiyonuz diye bağırıyordu ama Ümit Özat orada "Daha herşey bitmedi, daha şampiyon değiliz" dedi. İşte ciddiyet bu. Futbola ciddi bakmazsan, başına neler geleceği belli değil. Şimdi Beşiktaş Fenerbahçe’ye yenildi ve artık şampiyon olamaz diye bakılıyor. Fenerbahçe’nin 3 tane çok zorlu maçı var. Ne malum puan kaybetmeyeceği? İşte futbol çok ilginç oyun. Biraz gevşediğiniz zaman karşınıza futbolun adaleti çıkıyor hemen.
-Futbolun adaleti çıkıyor ama bir anlamda da futbolun cilvesi, keyfi burada. Diğer türlü olursa pek keyfi olmaz bu oyunun.
Tabii ki. Ama ben futbolcular açısından diyorum. Kazanma adına mücadele veriyorsunuz, sahada her türlü savaşı veriyorsunuz. Ha bu demek değildir ki her ciddi yapan bu neticeyi alacak değildir. Mesela biz Ankaragücü, Trabzon maçlarında içeride çok iyi oynadık herşei doğru yaptık ama mağlup olduk.
"BEŞİKTAŞ İLE ŞANSLARIMIZ EŞİT"
-Şimdi zorlu bir Türkiye Kupası finali oynayacaksınız. Kupanın bir ucundan tuttunuz. Şu anda yarısı sizin yarısı Beşiktaş'ın. Ama tam anlamıyla kimin olacak bunu maç gösterecek. Neler düşünüyorsun kupa finaliyle ilgili?
Şu anda şanslar eşit. Kamuoyu ne kadar Beşiktaş'ı favori görse de ben yüzde 50-50 olarak bakıyorum. Çünkü tek maç. Telafisi olmayan bir maç, beraberliğin çıkmayacağı bir maç. iyi oynayan, iyi konsantre olan kupayı kaldıracaktır, ki biz bunu çok istiyoruz. Çok keyif alarak da geldik buraya kadar. Buraya kadar gelmişken, ben kariyerimde hiç final oynamadım. Takımda da zaten yüzde 90'ı final oynamadı. Camia olarak kenetlendik. Kupayı müzemize biz götürmek istiyoruz.
"HERKES BİZE SEMPATİ DUYUYOR"
-Şimdi ben kötü tarafından bakıyorum diyelim küme düştünüz. İyi tarafından bakıyorum kupayı kazandınız. Böyle bir durumda Lig A'dan bir takım UEFA Kupası'nda mücadele ediyor olacak. Baktığın zaman işin içinden çıkılabilecek gibi değil.
Değil ama bunu yaşayacaksak yaşayacağız. Bunun önüne geçemeyiz. Tabii ki hedef ligde kalmak ama sizin bakış açısından baktığınız zaman yapacak birşey yok. Çıkacaksınız 3. Lig'de mücadele edeksiniz, lige çıkmaya oynayacaksınız, kupada da hem Kayseri'yi hem ülkenizi en iyi şekilde temsil edeceksiniz. Yani mücadele etmeden hayat yaşanmaz ki. Hedef olacak ki bir takım mücadeleye gireceksiniz. Yoksa amaç olmadan ne mücadele oluyor, ne de insanlar futboldan keyif alır. Baktığımız zaman herkes Kayseri Erciyesspor'a sempati duyuyor. Yani Allah göstermesin 2. Lig'e düşse bile diyecekleri yazacakları olay helal olsun, buralara kadar geldiler, mücadeleyi verdiler, 11 puandan son haftaya kadar direndiler ama küme düştüler, helali hoş olsun. Bu da bie şereftir, bu da bir onurdur. Ama düşündüğümüz tek bir şey var hep pozitif bakıyoruz, bakmaya da devam edeceğiz.
"HERKES İLK YARIDA KÜME DÜŞTÜ GÖZÜYLE BAKIYORDU"
-Geçen sezonki Kayseri Erciyesspor'a bakıyoruz, bu sezona bakıyoruz tezatlar var. İlk yarı sonunda artık düşer gözüyle bakılıyor. 2. yarı Bülent Korkmaz geliyor, transferler yapılıyor ve herşey bir anda tersine dönüyor. Neler yaşadınız? Ki sezon başında da senin bir kadro dışı kalma olayın oldu.
Bir takım hatalar olduki biz ilk yarı gerçekten kabus gibi bir dönem yaşadık. 17 maçta 11 puan toplayıp, devre arasına sıkıntılı bir şekilde girdik. Yönetim değişti, başkan değişti, hoca gönderildi, bir süre hocasız çalıştık. Sonra Ziya Eren başkan geldi. Bülent Kormaz geldi. 2. yarı bambaşka bir Erciyesspor çıktı. Demekki bir takım hatalar yapılmışki bir takım değişiklikler doğru yapıldı. Yani doğru giden birşey olmuş olsaydı zaten o değişiklikler olmazdı. Bunu kimse gözardı edemez. Bir kulüpte yanlış giden birşey varsa, tabloda ortada zaten yani. Burada yanlış giden sebepleri, tek başına takıma yükleyemezsiniz. Her yönüyle yanlış giden bir şey olduğunda tablo da ortada, 11 puan yapmışsınız, çok kötü maçlar oynamışsınız. Çok farklı mağlubiyetler almışsınız. Herkesin küme düştü gözüyle bakacağı bir ilk yarı bitirmişsiniz. Ama ondan sonra yapılan değişiklikler çok olumlu yansıdı.
-Bülent hoca geldi ve ne dedi?
İlk ne dediği çok önemli değil. İşte Bülent hoca geldi sihirli değneğini koydu, futbolcular buralara kadar çark etti diye öyle bir şey yok. Tek bir şey var Bülent hoca teknik direktör anlamında kariyerinin ilk senesine, Erciyesspora 2. yarı gelmekle başladı. Bir futbolcu gibi, bir takım kaptanı gibi, bir abi gibi. Bir birlik beraberlik sağlandı. Hem de sapasağlam. Bu işe gönül koymakla kalmayıp, kendisi inandığı gibi futbolcuları da inandırmaya başladı.
"BÜLENT HOCA KEŞKE İLK YARININ ORTALARINDA GELSEYDİ"
-Bülent hocanın geldiğinde "Ben inanıyorum bu işe aranızda inanmayan varsa hemen bavulunu toplasın hemen aramızdan ayrılsın. Alacağı varsa hemen ödettiririm hatta kendi cebimden bile veririm" dediğini biliyorum sizlere.
Kendisi zaten bu tür örnekleri söyledi. UEFA Kupası'nı alışlarından örnekler de verdi. İnsan inanmadan şuradan şuraya gidemez. İnanacaksınızki o çizgiyi yakalayabileceksiniz. Tabii takviyelerde, o kısa dar zamanda çok iyi oldu. Bülent hoca 2. yarının başlamasına 1 hafta kala geldi. Çok kısa zamanda büyük işler yaptık. Keşke ilk yarının ortalarında gelseydi bı sıkıntıları hiç yaşamayacaktık.
-Ya da sezon başında gelseydi.
Bu işler kısmet nasip. Keşkelerle olmuyor işte. Yaşayacakmışız bugünleri. Ama bir gerçek varki, hem Ziya başkanın hem Bülent hocanın bu takımın üzerinde çok büyük etkisi oldu.
-Bülent hocayla karşı karşıya oynadın.
Çok oynadık.
-Mevki olarakta hep karşı karşıyaydınız.
Tabii ben santrafor oynuyorum o defans oyuncusuydu.
"BÜLENT HOCA ANTİPATİK GELİYORDU"
-Neler yaşadınız. Aranızda anınız var mı?
Ben Adanaspor'dayken çok sert bir ikili mücadele oldu ve sözlü diyaloğa girmiştik. Bayağı bir atışmıştık. Dışarıdan çok antipatik geliyordu bana kendisi. Ve daha sonra milli takıma seçildikten sonra bir gün lobide oturuyoruz, koltukta yanyana oturduk. Orada çok sıcak kanlı olduğunu gördüm. Çok derinden muhabbete koyulduk. Baktımki yani bambaşka bir insan. Sahada bambaşka dışarıda bambaşka. O an anladım sahanın dışında müthiş bir karakter, sahada da takımı adına herşeyini veren gözü kara olabilecek kadar bir insan olduğunu gördüm.
-O zamanlar aklına gelmezdi değil mi bir gün hocan olacağı?
Gelmez tabii. Nasıl gelsinki. O zaman karşı karşıya oynuyorsunuz.
-Eski anıları hiç konuştunuz mu?
Konuşmadık ama ilk geldiğinde arkadaşlarım sordu. Sen oynamışsındır Bülent hocayla karşı karşıya dediler. Çok oynadık, çok çarpıştık karşılıklı. Tabii bunlar olabiliyor.
"BEŞİKTAŞ'A İMZA ATMIŞTIM"
-Türkiye Ligi'nde 3 büyüklerde oynamadan 100 golü geçen nadir futbolculardansın. Ve transferin gözdelerindendin. Beşiktaş'a geliyordun. Sence neden olmadı?
Samsunspor'da oynarken iyi bir sezondan sonra Beşiktaş'tan Celil'le beraber çok iyi bir teklif aldık. Ama Samsunspor'la sözleşmemiz devam ediyordu. Başkanımız İsmail Uyanık tarafından Beşiktaş'a verilmedik. Biz Beşiktaş'la her türlü anlaşmışken, kulübümüzün anlaşmasını beklerken olmadı. Hatta Tayfur'un da ilk imza attığı sezondu. Çok iyi takip ediyorduk. Tayfur imza atmıştı, peşinden Celil ile ben imza attık ama basın karşısında değil.. O dönem Serdar Bilgili genel sekreterdi hatta kendisinin otelinde anlaşmıştık ama kulüplerin anlaşmasını beklerken maalesef bu transfer gerçekleşmedi.
-Senin hayatında bir dönüm noktası mı oldu o?
Oldu evet.
"TANJU'NUN REKORUNU BİLE KIRABİLİRDİM"
-Kırılma noktası derler ya, senin futbol hayatının bir anlamda kırılma noktasıydı değil mi?
Yani yaşınız 22-23, o dönem Beşiktaş'a gitmiş olsanız kariyeriniz çok farklı olacaktı. Belki şu anda 130 değil, 230 gol atmış olurdum. Belki şu anda Tanju abinin rekorunu egale etmeye kadar gidecek bir kariyer olacaktı.
-Ki oynadığın takım çok önemli.
Önemli tabii. Büyük takımda oynadığınız zaman çok daha farklı oluyor. Birçok yetenekli futbolcuyla yanyana oynuyorsunuz ve daha çok pozisyona girme şansınız oluyor. Ama hiçbir zaman üzülmedim. Olaya hep pozitif baktım. Her gittiğim takımda başarılı olmaya çalıştım ve her ayrıldığım kulüple hep iyi bir şekilde ayrıldım.
-33 yaşındasın. Kaç yaşına kadar oynamayı düşünüyorsun?
Gittiği yere kadar kesinlikle devam etmek istiyoeum. Fiziğim buna müsait. Yani çok kilo alabilecek bir fiziğe sahip değilim. Futbolda kilolar önemli çünkü. Ne zaman bir defans oyuncusunu geçemediğimi anladığımda, gol vuruşları zayıfladığında o zaman anlarsınız zaten.
"TALİHSİZ BİR MİLLİ TAKIM MACERASI YAŞADIM"
-Milli takım konusunda neler oldu?
Millli takım konusunda da ben çok talihsiz bir dönem geçirdim. AdanasporSda sezona çok iyi başladığımda A milli takım'a çağrıldığımda, Dünya Kupası öncesi eleme maçlarıydı. İlk maçım Moldova maçıydı ve 80 dakika oynamıştım. Daha sonra 2 maça daha çağrılmıştım sonra çok iyi bir sezon geçirmeme karşın devre arası ciddi bir sakatlık geçirdim. Hem kendi takımımdan hem milli takımdan uzak kalmış oldum. Maalesef öyle talihsiz bir milli takım maceramda oldu.
-Şanssız bir futbolcu musun?
O anlamda şanssız görüyorum. Bir büyük takıma gidememe anlamında şanssız buluyorum. Bakıyorsunuz Türk Futbolu'nda belki 2-3 maç, belki 3-4 ay iyi oynayıp transfer yapan futbolcu sayıları da var yani. Çok çabuk geri dönenler de var. Benim arkadaşlarım da var bunların içinde.
"İSTANBUL'UN HAVASINI TENEFFÜS ETMEK İSTERDİM"
-İstanbul'un havasına suyuna çabuk kapılanlar da var.
Aynen öyle aynen. Bunlarda biri gerçek tabiiki. Ben demiyorumki İstanbul'a gitseyim 7-8 sene orada kalırdım. Bu işler belli olmuyor. O konuyla ilgili çok da fazla üzülmek istemiyorum. Gitmek ve oranın havasını teneffüs etmek isterdim. O formayı da giymek isterdim.
-Futbolun içinde 'Cenk İşler' denince tanımayan yok. İyi bir profesyonelsin ama aynı zamanda centilmenliğin de var. Bir beşiktaş maçında gole giderken Ali Tandoğan'ın sakatlandığını görüp topu taca attın.
Türkiye'de bayağı bir yankı uyandırdı. Gole gidiyordum,önüme alıp kaleye vurabileceğim bir pozisyondu. Timuçin'den pası almıştım, sol taraftan gidiyordum. Ofsayt taktiği diye Beşiktaş çıkmıştı ama Ali Tandoğan'ın orada yattığının farkında değillerdi. Ben göbeğin biraz solundan kaleciyle burun burunaydım.
-Ne hissettin o anda. Şık olmaz mı diye düşündün?
O an zaten saniyelik olay. 2-1 mağlupsunuz ve rakip yerde kıvranıyor, siz gole gideceksiniz. Orada artık bir vicdan muhasebesi yapmak gerekiyordu ve doğru yaptığıma inanıyorum.
-Maç kaç kaç bitmişti.
-2-2 bitmişti.
-Yenilseydiniz neler düşünürdün? Keşke devam etseydim diye düşünür müydün?
Yok hiç düşünmezdim. Hem takım arkadaşlarımdan hem hocamdan hem başkanımdan hem de onursal Başkanımızdan çok anlamlı destek gördüm o konuyla ilgili. Hiç üzülmezdim yani.