Turkcell Süper Lig'de 13. hafta geride kalırken, gündemdeki 'Davet krizi'ni ve hafta sonu oynanacak derbiyi ERCAN TANER sordu, ŞANSAL BÜYÜKA bütün içtenliğiyle futbolun gündemini yorumladı.
İşte bu hafta "Şansal Büyüka ile Dobra Dobra" programında konuşulanlar...
ERCAN TANER: Bugün Kulüpler Birliği Vakfı'nın toplantısı vardı ve Kulüpler Birliği Vakfı'nın toplantısından flaş haberler çıktı.
ŞANSAL BÜYÜKA: Çok flaş var bence...
ERCAN TANER: Elbette çok flaş var ama birkaç tanesi çok ön plana çıktı. Birincisi Fenerbahçe Kulübü Başkan Vekili Nihat Özdemir'in, Kulüpler birliği Başkanı Özhan Canaydın'ı istifaya davet etmesi ve SÖzhan Canaydın'ın 'Kendi görüşleridir' demesi. Bir diğeri de, Türkiye Futbol Federasyonu seçimlerinde ağılığını koyabilecek Kulüpler Birliği Vakfı'nın, bu konuda tavrını net olarak ortaya koymaması.
ŞANSAL BÜYÜKA: Bana göre net olarak yaptı. Nereden başlayalım?
"HATANIN BÜYÜĞÜ KULÜPLER BİRLİĞİ'NDE"
ERCAN TANER: Nihat Özdemir'in sözleri ile başlayalım isterseniz.
ŞANSAL BÜYÜKA: Dün itibariyle Fenerbahçe Kulübü'ne, Kulüpler Birliği Vakfı genel sekreteri imzasıyla davet mektubu gidiyor ve bugün için Kulüpler Birliği Vakfı toplantısına Fenerbahçe Kulübü davet ediliyor. Fenerbahçe Kulübü de bu daveti kabul ediyor ve Nihat Özdemir'i göndereceğini söylüyor. Bugün, sabah ezanı diyebileceğimiz bir saatte, Kulüpler Birliği Vakfı Fenerbahçe Kulübü'ne yeni bir yazı gönderiyor ve 'Yanlışlıkla gönderilmiştir bu toplantıya davetli değilsiniz' deniyor. Gönderilen her iki yazıda da Kulüpler Birliği Vakfı genel sekreteri imzası var. Bir; Fenerbahçe Kulübü zaten yaklaşık 7 toplantıdır bu oturumlara katılmıyor ve zaman zaman yaptığı açıklamalarla da Kulüpler Birliği gibi bir birliğin içinde olmadığını açıklıyor. Buna rağmen Kulüpler Birliği'nin Fenerbahçe Kulübü'ne davetiye göndermesi bana göre çok doğru değil. Çünkü senin karşında seni tanımayan, kabul etmeyen bir kulüp var. Doğru ya da yanlış. Bugün ikinci bir yazı gönderip 'Kulüpler Birliği toplantısına çağrılmadın' diyorsun bu da Kulüpler Birliği'ne yakışmadı. Öyleyse Fenerbahçe Kulübü'nü baştan davet etmeyeceksin. Eğer ettiysen de bugün ikinci bir yazıyı gönderip daveti iptal etmeyeceksin. Bana göre burada Kulüpler Birliği hatalı...
"FENERBAHÇE'NİN TAVRINI DA DOĞRU BULMUYORUM"
Öte yandan Fenerbahçe Kulübü de, 7 toplantıdır katılmadığı Kulüpler Birliği oturumlarına, toplantı Haluk Ulusoy'la ilgili diye gitmeye karar veriyor. Bu tavrı da doğru bulmuyorum. Ya devamlı gidersin ya da gitmezsin. Ya devamlı kabul edersin ya da kabul etmezsin. İşine geldiği zaman gideceksin, işine gelmediği zaman gitmeyeceksin tavrı doğru değil. Ancak burada bir yanlış aranacaksa, bana göre yanlışın büyüğünü Kulüpler Birliği yaptı. Ya davet etmeyeceksin, ya da davet ettiysen - ki ettiler - bu daveti iptal etmeyeceksin. Bu Kulüpler Birliği'nin ciddiyetine, futboldaki temsil alanına, markasına yakışmadı açıkçası. Bu tavrı doğru karşılamadım, hoş bulmadım.
Tabi burada Fenerbahçe adına düşünülmesi gereken şeyler de var. Özhan Canaydın, 'Kulüp Başkanlarımızdan gelen istek üzerine, Fenerbahçe Kulübü'ne yaptığımız rutin daveti geri çektik' diyor. Demek ki kulüp başkanları Fenerbahçe'nin bu toplantıya katılmasını istemiyorlar. Yani zaman zaman konuşulan şu; deniyor ki 'Türkiye'de 17 kulüp bir tarafta, Fenerbahçe diğer tarafta', Fenerbahçe bu mücadeleyi verirken, demek ki bu kadar kulübü karşısına almış. Bunu da çok doğru bulmuyorum. Ne kadar güçlü olursanız olun, ne kadar inisiyatif kullanırsanız kullanın, imkanlarınız ne kadar geniş olursa olsun yalnız yaşamak çok doğru değil. Fenerbahçe mücadelesini bu kulüplerle diyalog kurarak da, futbol dünyasını oluşturan birimler, kişiler ve kurumlarla diyalog kurarak sürdürebilir. Bu mücadelenin etkinliğini azaltmaz hatta kendisine yandaş bulabilir.
"FENERBAHÇE TOPLANTIYA KATILSA DENGELER DEĞİŞEBİLİRDİ"
Toparlayacak olursak; bu meselede Kulüpler Birliği'nin yaptığını doğru bulmuyorum. yanlış yaptığını düşünüyorum. 'Kulüp başkanları istemedi' açıklamasında şunu da göz ardı etmemek lazım; oylama yapılmadı denilse bile Kulüpler Birliği toplantısında oylama yapıldı; Özhan Canaydın yapılmadı dese bile... Sayın başkanın bunu söylerken, içerideki konuşmaların dışarıya çıkabileceğini düşünmesi, hesaplaması lazım. Bıçak sırtı bir oylama olacağı belli. Belki 9-8 çıkacak sonuç. 10'a 8 ihtimal görünmüyor. Bugün öğle yaptığımız hesapta, sürekli 9-8 çıkardık. Herkesin oyunun gideceği yer belli. Fenerbahçe'yi çağıracak olursan bir oy dengeyi bozacak. Belki burada genel kurul çağrısı istemeyenler böyle bir yolun uygun olacağını düşündüler. Kendi açılarında baktıklarında haklı olabilirler. Nitekim Fenerbahçe toplantıya gelseydi bugün dengeler değişebilirdi bir oy farkıyla. 'Yanlış yolladık', 'Kulüp başkanları istemedi' açıklamalarının ardında hep o bir oy hesabı yatıyor.
Gelelim Kulüpler Birliği'nin 'Genel Kurula gerek yok' açıklamasına... Kendi açılarından saygı duymak lazım aslında kulüp başkanlarının çoğuyla ben konuştum; hepsi diyemesek bile çoğu istikrardan yana. Kabul etmek lazım ki, bu kavga Kulüpler Birliği'ni de, aynı futbol dünyasında olduğu gibi ikiye böldü. Toplantı az bir süre önce bittiği için toplantıya katılanlarla, yanlarında olanlarla konuşamadık, çok net bilgiler alamadık ama ilk bilgiler oylamanın 8-8 bittiğini gösteriyor. Yanılacağımızı da çok tahmin etmiyorum ama. Öyle bitince de sayın başkan Canaydın'ın, 'Öyleyse benim oy kullanmama gerek kalmadı' dediği iddiaları var. Kendinizi Özhan Canaydın'ın ya da kulüp başkanlarından birisinin yerine koyun ve düşünün; sanıyorum ki Özhan Canaydın futbolda istikrardan yana. Yani pek çok başkan gibi Haluk Ulusoy'un döneminin sonuna kadar görevine devam etmesinden yana. Öte yandan Özhan Canaydın'ın Seyrantepe gibi doğrudan hükümetle ilişkisi olan, bürokrasiyi aşması gereken, Galatasaray için hayati önem taşıyan bir işi var ve bunu çözeceği kapı hükümet, siyasi otorite. Buna karşın Haluk Ulusoy'a karşı bu girişimin ardında kim ne derse desin siyasi irade var. Bir yanda hükümet, öte yanda ise gitmesin dediğin Haluk Ulusoy. Başkanlarda bir şekilde vaziyeti idare etmeye çalışıyorlar. O kadar sakıncalı durum var ki hangisini anlatayım. Diyelim ki 'Genel Kurul olsun' diyen kulüp başkanı var - ki 8 tane olduğu söyleniyor - ve bu başkanlardan herhangi birisinin takımı 3-5 maç sonra, hakem kararıyla maçı kaybetti. Ben o başkanın diyeceğini 3 hafta önceden söyleyeyim: 'Biz Genel kurul olsun diye oy kullandık. Şimdi Federasyon bizi düşman belledi ve küme düşürmek istiyor'... Durup dururken futbolda yeni cepheler, yeni kaoslar açıyoruz. Kulüpler Birliği'nin içinde olanlar da hemen basına yansımaya başladığına göre, bu polemikler, iddialar, suçlamalar önümüzdeki haftalarda olacaktır. Olmamasını dileriz ama dilemek yeterli olmuyor.
"BU ŞARKI BURADA BİTMEZ"
Kulüpler Birliği, bugün genel kurul çağrısı yapsa ne değişecek ki? Ürünün sahibi elbetteki kulüpler ama işin içinde 200 civarında delege var ve bunlardan 88 tanesinin imzası gerekiyor Genel Kurul toplanması için. Seçim kararı alınabilmesi içinse delege sayısının yarısından bir fazlasının oyu gerekiyor. Tut ki bu sayıyı buldun ve genel kurula gittin; Genel Kurulda toplanan imzalarla 'Seçim maddesini çıkaralım. Seçime gerek yok' denilebilir. Pek çok alternatife açık gelişmeler var. Onun için diyorum ki bu şarkı burada bitmez. Bu Kulüpler Birliği toplantısında alınan kararla ve sayın başkanın açıklamalarıyla bu işi bitti sanan varsa yanılıyor. Sayın Bakan Mehmet Ali Şahin, 'Ben hukuk adamıyım. Hukuk neyi gerektiriyorsa onu yapacağım. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın' demişti. Bu sözlerle Mehmet Ali Şahin, doğru ya da yanlış topu kulüplere atmıştı ve 'Genel kurul çağrısı olacaksa bunu siz yapın' demek istemişti. Çünkü hissettiğim kadarıyla bu durum UEFA ve FIFA'ya karşı biraz da makyajlamak istiyordu. Bana göre kulüpler bu çağrıyı yapmadığına göre, sayın Bakan hafta sonuna kadar yapar diye düşünüyorum. Bu hafta sonuna kadar yapmazsa gelecek hafta içerisinde yapar diye düşünüyorum. 'Ben hukuk adamıyım. Hukuk neyi gerektiriyorsa onu yapacağım. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın' diyen sayın bakanın geri adım atacağını düşünmüyorum. Bakan bunları söylerken, 'Haluk Ulusoy devam etmeli' diyen taraf 'Mahkeme bitene kadar Haluk Ulusoy görevini sürdürmeli' diyor. Ayrıca o dava, Haluk Ulusoy'un şahsına açılmış bir dava. Şu anda yönetimdeki Türkiye Futbol Federasyonu yönetim kurulu adına açılmış bir dava değil. Dava açılan diğer isimler ise Ata Aksu başta olmak üzere eski Türkiye Futbol Federasyonu yönetim kurulu üyeleri. Neresinden tutsanız bir karambol, bir çelişki yaşanıyor. Ben herşeye rağmen genel kurul çağrısının sayın bakan tarafından yapılacağını, genel kurula gitmek için gereken imzaların hızla toplanabileceğini düşünüyorum ama bu imzalar toplansa bile Haluk Ulusoy cephesi toplanan imzaların bir kısmının geri çekilmesini sağladığında ne yapılacak?
"KILIÇLAR ÇEKİLDİ. ARTIK KININA GİRMEZ O KILIÇLAR"
ERCAN TANER: Hiç birşey yapamayacaksın. Ne yapacaksın?
ŞANSAL BÜYÜKA: Tut ki; genel kurula gittin ve çoğunluk Haluk Ulusoy'u düşürmek isteyenlerde. Divan Başkanı da - muhalif diyelim onlara - muhaliflerden olsun ve '3 Dönem başkanlık yaptınız. Bu durumda sizin aday olmanızı kabul edemeyiz' dedi ve Haluk Ulusoy'un seçime girmesi engellendi. Bunların hepsi kongre taktiği olabilir. Haluk Ulusoy'da idari mahkemeye gidip, 'Ben 3 dönem başkanlık yapmadım ki. Bu bir dönemden ne anlıyorsunuz? 3. Döneme yarıdan başladım ve sonunu getirmeden Federasyon genel kurula gitti. Bu yüzden seçime girme hakkım var' dediğinde idari mahkemede 'Tamam' dese, o esnada bir Federasyon başkanı seçilmiş ve koltuğunda oturuyor olsun. Hadi bakalım ne olacak? Aytıkla pirincin taşını!.. Neresinden bakarsanız bakın inanılmaz bir kamplaşma var. Bu işin artık barışçıl bir biçimde çözülebileceğine hiç ihtimal vermiyorum. Kılıçlar çekildi. Artık kınına girmez.
"HALUK ULUSOY'U YENMEK KOLAY BİR İŞ DEĞİL"
ERCAN TANER: Programı açarken pek fazla net değildi durum ama şimdi açıklamalar da geldi. Sayın Canaydın, Türkiye Futbol Federasyonu konusu için olağanüstü toplanacağız' diyor. Oylamaya baktığımızda ise durum 8-8. Türkiye'nin en önemli camialarından olan Fenerbahçe vakıf toplantısına katılamadı. Büyük problemler var.
ŞANSAL BÜYÜKA: Fenerbahçe olsa 9-8 çıkacak sonuç
ERCAN TANER: Bu şunu gösteriyor; burası Türkiye, bu köprünün altından daha çok sular akar. Her an da dengeler değişebilir. Tahmin ediyorum ki bunu demek istiyorsunuz.
ŞANSAL BÜYÜKA: Hayır şu var; birincisi ne olursa olsun siyasi otoritenin, icra gücünün karşısında durmak çok kolay bir iş değil. Hatta çok zor bir iş ama kabul edelim ki Haluk Ulusoy'da futbol dünyasında kök, budak saldı. Toprağa iyice yerleştiğini, adeta fışkırdığını ve güçlü durduğunu da kabul etmek lazım. Haluk Ulusoy'u yenmek kolay bir iş değil karşısında siyasi otorite olsa bile. Bu bakımdan hem Haluk Ulusoy hem de muhalifleri adına çok zor geçecek bir süreç başlıyor. Bu sürecin de Ocak ya da Şubat ayına kadar gidebilecek bir süreç olduğunu düşünüyorum. Bu sürecin sonunda genel kurul kararı olabilir de, olmayabilir de. Hatta genel kurul kararı bozulabilir de. Her türlü olasılığa hazır olmamız lazım ama bu kamplaşma Türk futbolunu ciddi şekilde yaralıyor. Şunu kabul etmek lazım ki; en azından bu oylamadan sonra Kulüpler Birliği'nde 'Senden-Benden' olayı başladı. Ulusoy'a karşı olanlar ve yanında olanlar diye. Çetin geçen bu ligde, puanlar da bu kadar birbirine yakın iken, her hakem kararında, her düdük sesinde bu demeçleri duyacağız; 'Federasyon bizim aleyhimize düdük çaldırıyor', 'Bunlar federasyonu destekledi onun için hakem bunun lehine penaltı veriyor' diye. Son seçimden sonra olmadı mı?
"TÜRK FUTBOLUNUN CANI ÇOK YANACAK"
ERCAN TANER: Oldu.
ŞANSAL BÜYÜKA: Yine olacak o zaman.
ERCAN TANER: 1980 öncesi hükümetleri yaşadığı 'Bulun salt çoğunluğu düşürün' iş ona doğru gidiyor
ŞANSAL BÜYÜKA: Kesinlikle öyle. Şimdi Haluk Ulusoy karşıtları 'Toplarız biz bu imzaları' diyorlar. Güvendikleri yerler var demek ki. 'Kesin toplayacağız, en kısa sürede toplayacağız' diyorlar. Ben iki tarafla da konuşuyorum. Haluk Ulusoy cephesine baktığında geliştirdikleri taktikler var belli ki mücadele edecekler. Öyle kolay pes etmeyecekler. Futbol dünyasında 'Savaş' demeyi sevmiyorum, 'Savaş' demeye dilim varmıyor ama çetin bir mücadele, kıran kırana bir mücadele bizleri bekliyor. Türk futbolunun çok canı yanacak.
"SİYASET FUTBOL SAHASINDA TOP KOŞTURUYOR AMA GOL ATABİLMİŞ DEĞİL"
ERCAN TANER: Peki bu Türk futboluna, Türkiye Futbol Federasyonu'na bir kurum olarak zarar vermeyecek mi?
ŞANSAL BÜYÜKA: Şimdi bile veriyor. Uzun vadede de, kısa vadede de zarar veriyor.
ERCAN TANER: Bu konuyu kapatalım isterseniz...
ŞANSAL BÜYÜKA: Bu konuyu biz kapatsak bile kimse kapatmaz. Bu konuda bana göre Özhan Başkan da zor durumda. Başkandan yana olsa bir türlü, siyasetten, hükümetten, muhalif kanattan yana olsa başka bir türlü. Herkes, 'Kulüpler Birliği başkanı rengini, tavrını belli etsin' diyor ama edemiyor. Çok sıkıntı çekecek bana göre. Yarın medyadan da haberleri bekliyorum açıkçası.
ERCAN TANER: Geçtiğimiz haftalarda da konuştuk ancak futbolla siyasetin biraraya gelmesinden olumlu bir hava ortaya çıkmıyor bana göre.
ŞANSAL BÜYÜKA: Siyaset bu işin neresine kadar var, neresine kadar yok onu da tartışmak lazım. 'Siyaseti futbolun içine çekme gayretleri mi var?' bunu da düşünmek lazım... Bu ülkede önümüzde Cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Genel seçimler yaklaşıp hava bu kadar ısınırken, hükümetin, siyasetin her işi bitti de Türkiye Futbol Federasyonu seçimlerine mi göz dikti? Bunu da çok ihtimal vermiyorum ama maalesef siyaseti ve siyasileri bu işin içine futbol dünyasının içindeki insanlar, çekti. Delegeler çekti. Yönetime talip olmak isteyenler çekti. Öyle olunca da gazetelerde 'Ulusoy:1-Erdoğan:0' diye haberler dokuz sütuna manşet olarak girerse, bu kadar güçlü bir hükümet ve bakan varken, onların açısından da baktığında insanın gücüne gider bu durum. Doğrudan müdahil olmadığın bir işte fatura öyle yada böyle sana kesiliyor kaybedilen bir kongrede. bu delegasyonda da çok var. Özellikle iktidar yanlısı belediyelerin olduğu delegasyonda çok yoğun bir şekilde hissediliyor. Delege değişiklikleri var. Bütün bunları üst üste koyduğunda siyaset futbol sahasında top koşturuyor havası oluyor ama şu ana kadar golü atabilmiş değil...
ERCAN TANER: Şimdi gol olmuyor ama golsüz maçlar pek keyifli olmaz
ŞANSAL BÜYÜKA: İlk maçın galibi Haluk Ulusoy zaten. Şimdi bir rövanş aranıyor ama daha takımları sahaya bile çıkaramadılar.
"SEÇİM DEMOKRATİK HAKTIR YETER Kİ DAYATMA OLMASIN"
ERCAN TANER: Takımlar sahaya çıkmadı. Özerk futbol federasyonu kanununa bakıldığında da üyelerin gerekli çoğunluğunu sağladığınız taktirde seçime gidebiliyorsunuz
ŞANSAL BÜYÜKA: Bu demokratik bir haktır. Çoğunluğu sağlayıp seçim isterlerse, buna Haluk Ulusoy dahil olmak üzere hiç kimsenin bir şey söyleme hakkı yoktur. Eğer özgür iraden 'Seçim' diyorsa, az önce de söylediğim gibi, Haluk başkan dahil herkesin saygı duyması lazım. Önemli olan dayatma olmasın, baskı uygulanmasın. 'Şunu yaparım', 'Bunu yapmam', 'O işini keserim', 'Sen orayı unut', 'Sen bu tesisi unut' gibi durumlar olmasın.
"HALUK ULUSOY BİR SEÇİM UZMANI VE SON KURŞUNUNA KADAR SAVAŞACAK"
ERCAN TANER: Ufukta seçim görünüyor mu sizce?
ŞANSAL BÜYÜKA: Evet. Bana göre görünüyor.
ERCAN TANER: Futbol Federasyonu bir seçime mi gidiyor sizce?
ŞANSAL BÜYÜKA: Futbol Federasyonu gitmiyor. Futbol Federasyonunu seçime götürmek istiyorlar ama bu kolay olmayacak. Bana göre Haluk son kurşununa kadar savaşacak. Cephede son mermin biter teslim olursun ya. Haluk Ulusoy da son mermisi biterse ancak o zaman teslim olur. Kabul edelim ki Haluk Ulusoy bir seçim uzmanı. Kulis uzmanı... Sevin ya da sevmeyin ama bu işlerin bir de duygusal yönü var. Haluk Ulusoy bir lider. Karizması var, kariyeri var ve topluma hakim olabilme kabiliyeti var. Herhangi bir kulübün 2. başkanıyla konuştuğunda '3 günde bir beni arayıp hal-hatır soruyor' diyor. Türk insanı seviyor, Haluk Ulusoy da bunu yapıyor. türkiye'nin dört bir yanıyla bağlantısı var. Bunu da sahte bir davranış olarak yapmıyor.Yıllardır, Sökespor'dan, Mersin İdman Yurdu'ndan gelen, futbolun tozunu, toprağını yemiş-içmişliği, havasını solumuşluğu var. Bu sayede bir çevre bir taban oluşturmuş kendisine. Öte yandan iktidarda ki iktidarda olmanın gücü de yadsınamaz. Bir yanda siyasetin iktidarı varsa burada da futbolun iktidarı var; O da bir güç. Şimdi Haluk Ulusoy iktidarda iken, Haluk ulusoy'a karşı adım atan 'Ne olur ne olmaz' diye tedbirli atıyor adımlarını. Aynı şekilde siyasete karşı adım atanlar da düşünüyor. Bugün yapılan oylamada el kaldıranlardan, Haluk Ulusoy'dan yana tavrını koymuş olanları (örneğin Trabzonspor, Ankaraspor, Ankaragücü, Beşiktaş bu konuda çok kararlı) bir yana bırakırsan, Haluk Ulusoy'un lehinde de, aleyhinde de konuşan ya da parmak kaldıran herkes müthiş huzursuz. Buraya destek verse bir türlü, karşı çıksa başka bir türlü. İki ateş arasında kalan delik deşik oluyor.
"BU TOPLANTI PARÇALANMAYI HIZLANDIRMAKTAN BAŞKA BİR İŞE YARAMADI"
ERCAN TANER: Sayın bakanın gene kurulun hemen ertesinde sıcağı sıcağına yaptığı açıklamaları düşündüğümde, işin bir hayli zor olduğunu söyleyebilirim
ŞANSAL BÜYÜKA: Burada sayın Bakan'a da kızamazsın açıkçası. Yasa gereği seçime götürme hakkı olmadığından, 'Genel kurulu çağırıyorum. Durumu değerlendirin' diyor. Bugün bakıldığında Kulüpler Birliği'nin de seçim isteme, genel kurula çağırma hakkı yok. Bir tavsiye kararı alabilirler. Vitrinin önünde olan bir kuruluş olduğu için itibar görür, yönlendirir; Kulüpler Birliği'nin yapacağı budur. Yaptırım gücü yok ki Kulüpler Birliği'nin. Varsayalım ki Kulüpler Birliği'nden, 'Genel kurula gidilmesi uygundur' kararı çıktı. Toplayamazsan 88 imzayı Kulüpler Birliği'nin kararı havada kalır ya da bugün 'Genel kurula gidilmesine gerek görmüyoruz' kararı alırlar ama 88 imzayı toplayamazlarsa o karar da havada kalır. bakıldığında bugünkü toplantının dişe kemiğe dayanır bir tarafı yok. Bölmeyi- parçalamayı hızlandırmaktan başka hiç birşeye yaramadı.
"FUTBOLDA ZEMİN ÇOK KAYGAN!"
ERCAN TANER: Onun için başlangıçta da söyledim çağrı net değil. Burası Türkiye ve ve dengeler her an değişebiliyor.
ŞANSAL BÜYÜKA: Özellikle futbolda zemin çok kaygan. Mesela bugün, ilk tur oylamada, üst sıralardaki kulüplerimizden bir tanesi önce 'Seçim olsun' diye parmak kaldırıyor, görüş bildiriyor. İkinci tur oylamasında ise, 'Seçim olsun' kararından Haluk Ulusoy'un tarafına geçiyor. Bu sadece 10-15 dakika içerisinde olan bir iş. Bu kulüp başkanı düzeyinde böyle olursa, Futbol Federasyonu delege bazında neyin ne olacağı hiç belli olmaz. Otellerde ne kulisler olur, kimlere neler vadedilir hiç bilinmez. Bunların hepsini tam göbeğinde yaşadık. Türkiye'yi yönetimsel açıdan, futbolda 3-4 aylık sıkıntılı bir dönem bekliyor maalesef. Ben bu esnada TFF'nun çalışmalarının da ciddi şekilde olumsuz etkilendiğini düşünüyorum. 'Gidiyor muyuz-kalıyor muyuz' belirsizliği içerisinde Türk futboluna proje üretmek açıkçası zor iş.
ERCAN TANER: Moral kondisyon toplamalarına imkan yok
ŞANSAL BÜYÜKA: Ben moral kondisyonun olduğuna inanmıyorum.
ERCAN TANER: Ben de inanmıyorum çünkü bu şartlarda çok zor
ŞANSAL BÜYÜKA: Bu federasyon maalesef verimli çalışamıyor. Bunun pek çok nedeni var ama en önemlisi seçim süreci bana göre. Sonuçta kim kaybediyor? Elbette Türk futbolu.
"BEŞİKTAŞLILARIN YENİLGİYİ GÖNÜLLERİYLE İSTEYECEKLERİNE İNANMIYORUM"
ERCAN TANER: Hafta sonu oynanacak derbiyle ilgili Bugün Sabah Gazetesi'nde de haberi çıktı. Beşiktaş camiası sanki galibiyet istemiyormuş gibi bir hava oluştu.
ŞANSAL BÜYÜKA: Orada "Beşiktaşlılar 'Umarız Fenerbahçe'ye kaybederiz. Çünkü yenersek sorunların üstü örtülür. Kaybedelim de tam bir neşter vurulsun' diye görüş bildirmişler. Ben bunu dilleriyle söylediklerini düşünüyor, gönülleriyle isteyeceklerine inanmıyorum. öfkeyle, kızgınlıkla söylenmiş olabilir ama işin içinde bir gerçek payı var; Beşiktaş Kadıköy'de galip gelse bile bu var olan sorunların hiçbirini örtmez. Beşiktaş sadece biraz nefes alır, biraz kendini kandırır. Beşiktaş sorunlarının üstüne, 'O senin adamın, bu benim adamım' demeden, kendine yandaş aramadan, çok radikal, çok cesur bir biçimde gitmek zorunda. Özellikle tribünler düzeyinde verilen tavizlerden sonra bunları yapmaları da çok zor. Beşitaş'ta erken panik yapıldı ki buna gerek yoktu. Mesele alevlendiğinde Beşiktaş henüz liderden 3 puan gerideydi bugünse 6 puan geride. Fenerbahçe 3 maçlık bir seriye çıkıyor; 3 maçı da kazanbilme ihtimali olduğu gibi ciddi puan kayıplarına uğrama riski de var. Beşiktaş'ın da liderle aynı puana gelebilme, hatta daha üstüne çıkabilme ihtimali de var. Daha henüz hiç birşey belli değilken, çocuk anasının karnından daha doğmamışken bu kadar feryat-figanı, ben anlayabilmiş değilim açıkçası.
"FUTBOLCULARA 'NASIL OYNARSANIZ OYNAYIN' DESEN BU KADAR OYNARLAR"
ERCAN TANER: Atıf Keçeci, pazartesi günü yayınlanan Pazar'ın ertesi programında, 'Beşiktaş'ta maç öncesi konuşmalar Tigana döneminde yapılmıyor' dedi. Bu biraz ilginç değil mi? Sizin görüşlerinizi merak ediyorum.
ŞANSAL BÜYÜKA: Ben Atıf Keçeci'nin özellikle Beşiktaş'la ilgili konularda yanlış bir şey söyleyeceğine ihtimal vermiyorum çünkü müthiş araştırıyor. İnanılmaz derecede işin içinde ve de istihbarat yapıyor. Beşiktaş2ın içerisinde çok ciddi kanallardan bilgiler alıyor. Eğer bunu Atıf Keçeci söylediyse hiç tereddüt etmeden inanmak lazım ama koca Tigana maç içi konuşma yapmıyorsa bu da ilginç. Öte yandan bakıldığında Beşiktaş'ın maç içi bir teknik-taktik uygulaması da yok. Demek ki yapsa da bir faydası olmayacak. Beşiktaş çıkıyor oynuyor. Var mı belli bir şablonu? Yok. Savunmanın bir önlemi, orta sahanın bir organizasyonu var mı? Hiç birşey yok. Beşiktaş'ı çıkarsan ve 'Nasıl oynarsanız oynayın' desen, yine bu kadar oynar futbolcular.
"YILDIRIM DEMİRÖREN TİGANA'YI KONGREYE KADAR GÖNDERMEZ"
ERCAN TANER: 'Beni Guily'e sorun', 'Ben Platini'nin takım arkadaşıyım' gibi açıklamaları var Tigana'nın. Oyuncuların hocaya bakışı bir yanda, hocanın oyunculara bakışı zaten belli; her durumda 'Ben değil takım hatalı' gibi gösterimleri var. Bu iş nereye gider?
ŞANSAL BÜYÜKA: Başkan Demirören istikrardan yana. Sıkça teknik adam değiştirmenin doğru olmadığını, sıkça teknik adam değişikliği yapan, yaşayan biri olarak söylüyor. Ocak ayında Beşiktaş'ta seçim var. Tigana'yı gönderirlerse, muhalefetin eline bir koz daha vermiş olacak. Diyacekler ki, 'Geçen seçimden bu yana 3 tane teknik adamla çalıştın, arada Mehmet Ekşi dönemi de var. Sonuç böyleyken suç hep gelip gidenlerde mi?'. Bana göre bu durumda muhalefetin eline yeni bir koz daha vermiş olacak ve muhalefet yeni bir ivme kazanacak. Ben inanıyorum ki, - yanılacağımı da zannetmiyorum - Yıldırım Demirören, genel kurula kadar, hiçbir şartta Tigana'yı göndermez.
"DEMİRÖREN'İN KONGRE KONUSUNDA CİDDİ KUŞKULARI YOK"
ERCAN TANER: Geçtiğimiz günlerde Yıldırım Demirören'i Lig Tv'de konuk ettiniz. Yıldırım Demirören'de ne hissettiniz? Kongre öncesinde sizce çok zor durumda mı?
ŞANSAL BÜYÜKA: Öyle birşey hissetmedim açıkçası. Özellikle kongre konusunda çok ciddi kuşkuları yok. kongreyi kazancağını hesaplıyor ama bana göre Beşiktaş'ın yönetimi ile seyircisi arasında gerçekten bir dengesizlik, bir kopukluk var. İnönü Stadı'ndaki o tribünlerine bakılınca, Bir evin ne isterse alınan evladı ile istedikleri alınmayan evladı gibi bir hava görünüyor. Ben Beşiktaş yönetiminin yerinde olsan tribün liderleriyle oturur konuşurum ve herkese eşit mesafede olmaya çalışırım ama bu saatten sonra Beşiktaş yönetimi açısından bu zor görünüyor. Belki sorsanız, 'Biz Beşiktaş taraftarının hepsine aynı mesafedeyiz' diyecekler ancak olaylar, durumlar ve uzmanlar bunun aksini söylüyor.
"BEŞİKTAŞ İÇ BARIŞI SAĞLAMALI"
ERCAN TANER: Uzun zamandır aynı takım taraftarının birbirinden bu kadar farklılaşmasına ilk kez Beşiktaş tribünlerinde şahit oluyorum ben
ŞANSAL BÜYÜKA: Hiç bu kadar olmamıştı. Bu neredeyse eyleme dönen bir karşıtlık oldu. İşin içinde çıkarlar olabilir. Bir grubun kollanması, diğerinin göz ardı edilmesi gibi durumlar - en azından göz ardı edildiğini sananlar var - düşünülürse, yönetimden birisi tribün liderleriyle oturup konuşup, iç barışın sağlanmasına çalışılmalı.
"FENERBAHÇE DERBİDE KIL PAYI DAHA ŞANSLI"
ERCAN TANER: Derbi ne olur sizce?
ŞANSAL BÜYÜKA: Beşiktaş uzun süredir Kadıköy'de kaybetmiyor. Şu haliyle baktığınıda Fenerbahçe'yi yenmesi zor görünüyor. Fenerbahçe'nin Denizlispor karşısındaki durumuna baktığınıda ise, Fenerbahçe'nin maç kazanması zor görünüyor ama müthiş bir seyirci ile birlikte oynayacak Fenerbahçe. Beşiktaş'ın o seyirciye alışık olduğunu söyleyebilirsin ama ben Fenerbahçe'nin yine de kıl payı şanslı olduğunu düşünüyorum. Fenerbahçe iyi oynamıyor ama Beşiktaş ile kıyaslandığında daha fazla usta ayağa sahip. Fenerbahçe şanslı ama bu maç Fenerbahçe için çantada keklik bir maç da değil. Bunu, Fenerbahçe'nin futbolcusu, hocası ve camiası da kabul eder sanıyorum. Beşiktaş'a baktığında geçmiş yıllarda bir eksikle, Pancu'yu kalede oynatıp Fenerbahçe'ye dört gol atıp 4-3 maçı kazanabilen bir Beşiktaş. Ama o Beşiktaş da bu Beşiktaş değil. Beşiktaş çantada keklik değil, bunu sanıyorum Fenerbahçe camiası, hocası, futbolcuları da kabul ediyor."
"ÜMİT ÖZAT VARSA OYNAMALI"
ERCAN TANER: Ümit, Gaziantep maçında oyuna sonradan girdi, oyunun rengini değiştirdi. Aurelio da milli takımda oynuyor. Ama Zico ikisini de yedek kulübesinde oturtmaya başladı. Tabi bu teknik direktörün tercihidir. Ama bunun fazla doğru olmadığını söyleyenler yüzde 99.
ŞANSAL BÜYÜKA: Sevgili Ercan futbolda bir kural var: "Galip takım bozulmaz" diye. Ümit sonradan girdiği Gaziantep maçında az-buz oynamadı... Trübünler bence haksız bir biçimde Ümit'e çok tepkililer. Ümit bunları hak etmiyor. Yani Deivid'in eksikliğini görmüyorlar, Alex'in duruşunu görmüyorlar. Varsa yoksa Ümit. O Ümit olağanüstü bir maç oynadı ve resmen Gaziantep'ten maçı Fenerbahçe'ye aldı. Bu adamı bir hafta sonra oynatmazsan Fenerbahçe'deki rekabet şansını, anlayışını yerle bir edersin. Kabul edelim ki Uğur Boral, Ümit'i kesecek noktada değil. "Ben staj yapıyorum Fenerbahçe'de" demiş ya Zico. Uğur da henüz Fenerbahçe takımında staj yapıyor. Ümit varsa, Ümit oynar. Ümit'i oynatmadığın zaman Fenerbahçe'nin hücum gücü sıfıra iniyor. Ümit ve önünde Tuncay oynar, kesin. Ümit ve Tuncay'ı bozamazsın, Fenerbahçe'nin en etkili yeri. Ümit ve Tuncay'ın iyi oynayıp Fenerbahçe'nin kaybettiği maçı hatırlıyor musun?
"İBRAHİM AKIN'I BANKO OYNATIRIM"
ERCAN TANER: Hatırlamıyorum...
ŞANSAL BÜYÜKA: Hatırlayamazsın. Niye bozuyorsun kerdeşim iyi giden yeri? Ümit'in savunması kötüymüş, Uğur'un çok mu iyi? Hiç olmazsa Ümit hücuma iyi çıkıyor. Tuncay hücuma çok iyi çıkıyor, Ümit'in arkasını kapatıyor. Sağ tarafa koyacaksın ya Appiah'ı ya da Mehmet Yozgatlı'yı. Aurelio olabilir, Deniz kötü oynamıyor... Sanıyorum bu Beşiktaş maçında Aurelio'ya şans verebilir tabi ki. Beşiktaş'a dönüyorsun... Ben İbrahim Akın'ı her şartta oynatırım. Gerekirse hem döver, hem severim misali sahaya sürerim. Bana göre orta sahanın sağında mutlaka Burak Yılmaz oynamalı. Onlar da kardeşim üç, dört maçda "dünyayı ben yarattım" havasına girip kayboluyorlar. Genç adamsınız, biraz akıllı olun, bilgisayar çağının adamısınız. Bu futbolda 10-15 yılda büyük servetler sizi bekliyor. Aceleniz ne? Ortada sanıyorum Kleberson, Serdar'ı oynatır diye düşünüyorum. Koray'ı Gökhan Zan'ın yanına çekebilir diye düşünüyorum bu maçta. Sağ tarafa Ali Tandoğan ve İbrahim Toroman olabilir... Delgado'yu orta dörtlünün önüne koyacağını düşünüyorum.
"FENERBAHÇE SEYİRCİSİ NOBRE'YE KÜFÜR ETMEMELİ"
ERCAN TANER: Ricardinho ile Delgado'yu ikisini birden oynatabilir mi sizce?
ŞANSAL BÜYÜKA: Birini oynatmayacak diye düşünüyorum. Tabi Delgado da iki haftadır yok, performansı ne olacak? Ama Delgado gibi adamınız varsa oynatacaksınız. Nobre oynayacak gibi görünüyor. Fenerbahçe seyircisinin tavrını açıkçası merak ediyorum. Kim ne derse desin Fenerbahçe seyircisi örnek seyirci olma yolunda hızlı adımlar atıyor. Zaman zaman o yoldan sapmalar olabiliyor ama, çok ciddi adımlar atıyor. Gönlüm istiyor ki Nobre'ye bir tavır konulmasın. Alkışlamasan bile küfür etme, bir şey yapma. Sonuçta kendi yönetimin de açıklama yaptı "Nobre'yi biz yeni sezon kadrosunda düşünmedik" diye. Adam da profesyonel çekti gitti. Artık bunlara alışmamız gerekiyor. Keşke Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş birbirilerine gidip gelseler, biraz hareket olsa. Bir renk oluyor, heyecan oluyor. Kendi seyircisi bile bıkıyor futbolcusundan zaman zaman. Fenerbahçe seyircisi Nobre'yi çok mu seviyordu, çok mu aşıktı? Tutan da vardı, tutamayan da vardı "Bu Fenerbahçe'nin santrforu mu?" diye.
"FENERBAHÇE DAHİ'DEN STAJYER'E Mİ DÜŞTÜ?"
ERCAN TANER: Staj konusunu bir açalım. Zico, "Staj yapıyorum" diyor.
ŞANSAL BÜYÜKA: Bizde de var stajyer arkadaşlar var biliyorsun, işi öğreniyorlar.
ERCAN TANER: Japonya Milli takımından sonra Fenerbahçe'ye geldikten sonra; belki yanlış anlaşılma oldu diye bir açıklama da olabilir. Ama bu bana çok enteresan geldi. Çünkü Daum Türkiye'ye geldiğinde "Dahi" deniliyordu.
ŞANSAL BÜYÜKA: "Dahiden stajyere mi düştü?" diyorsun.
ERCAN TANER: Eğer bu açıklamada tercüme hatası, yanlış anlaşılma yoksa...
ŞANSAL BÜYÜKA: Diyelim ki böyle bir açıklama yok, böyle bir ifade kullanılmadığını var sayalım. Ama kabul edelim ki Zico daha hocalık yıllarının staj yıllarında. Çalıştığı belli başlı bir takım henüz yok. Dilerim bundan sonra olur. Japon futbolunun dünya futbolunda bir yeri yok ki. Emekliliği gelen her futbolcu Japonya'ya gidiyor. Lineker bile gitti. Kendi söylememiş olsa bile Zico'nun stajyer olduğu kesin. Üstelik bugünkü oyuna bakarak bunları söylemiyoruz, Zico geldiğinde bir çok futbol yorumcusu tarafından yorumlandı. Fenerbahçe'nin ağırlığını, birikimini, kadro kalitesini ne kadar taşır, birikimlerini o kadroya ne kadar taşır? O tartışılır. Tek avantajı Brezilyalıların çok olduğu bir takımda, Brezilyalı hoca olması avantaj sağlayabilir. Son derece iyi bir insan diyorlar, zaten yüzünden, masumiyetinden o belli oluyor. Futbolcular ile arası kaynaşmış iyi olabilir. Ama son Denizli maçında öyle hatalar, yanlışlar yaptı ki inanılır gibi değil. Ben Fenerbahçe'nin bu kadar kötü maçını görmüştüm, uzun yıllardır bir maçta gol pozisyonuna girmeden maçı tamamladığını ilk defa görüyorum. Hakikaten uzun süredir ben de hatırlamıyorum. Sanırım Deivid ve Kezman'ı beraber oynatacakmış, orada akıllı davranır diye düşünüyorum.
ERCAN TANER: Çift forvet iyi bir seçim mi sizce?
ŞANSAL BÜYÜKA: Kötü değil bana göre. Bakıyorum Kleberson 67 dakika oyunda kalmış topla iki buçuk dakika oynamış.
"KLEBERSON'DAKİ GERİLİMEYE İNANAMIYORUM"
ERCAN TANER: Beşiktaş'ın hem orta sahası, hem de forveti top tutamadığı için rekor kırdı Sivasspor maçında. 80'in üzerinde top kaybı var, acayip rakamlar. Bir takım bir maçta bu kadar top kaybetme lüksüne sahip değil, mağlup oluyorsun zaten.
ŞANSAL BÜYÜKA: İlk yarı baktım Kleberson hiç bir topu kendi takım arkadaşına atamadı. Ben ondaki bu gerilemeye inanamıyorum.
ERCAN TANER: Yerinde mi oynamıyor acaba?
ŞANSAL BÜYÜKA: Sordum, neden acaba? "Çok kırılgan bir yapısı var" dediler. Sana kimse bir şey demiyor ki. Kırılgan yapın var da seyirci ve yönetim seni baş tacı etti. Fenerbahçe'ye attığı golü unutamıyorum, oynadığı maçlar... Ekranlardan fışkırırdı vurduğu topların sesi. Hiç biri kalmadı adamda.
ERCAN TANER: Bazı oyuncularda siz de görüyorsunuz; mutsuzluk var.
ŞANSAL BÜYÜKA: Feri gitti, ışığı söndü adamın.
ERCAN TANER: Mutsuz...
ERCAN TANER: Ne var mutsuz olunacak Ercan? İstanbul'da yaşıyor, Türkiye'nin en önemli takımlarından Beşiktaş'da oynuyor, bunlar yabancı olduğu için paraları, pulları her şeyleri sağlama bağlanmıştır. Bir lira parasının kalma şansı yok. İstanbul'un en güzel yerlerinde oturuyordur. Çocukları, karısı yanında, seyirci arkasında...
ERCAN TANER: Belki yerinde oynamıyordur ondan mutsuzdur?
ŞANSAL BÜYÜKA: O sol kenarda oynamak istiyormuş? O kadar da olsun...
ERCAN TANER: Serdar'dan orta saha oyuncusu meydana getiriyorsa bu kadar şansı da versin.
ŞANSAL BÜYÜKA: Sol kenarda oynamıyorum diye de bu kadar isteksizsen, bu da senin profesyonelliğine yakışmadı. Yakışır mı? İngiltere'de oynuyorsun, Brezilya milli takımında oynamışın... Aynı şey Ricardinho için de geçerli, biraz oyna.
ERCAN TANER: Maçta kafasını kaldırdı, topa bir bastı baktı; sorumluluk almak isteyen topu bana at diye bir oyuncu yok. Ben o bakışı gördüm orada.
ŞANSAL BÜYÜKA: Sen yabancılara hiç toz kondurmuyorsun, hep bizim yerlilerdesin.
ERCAN TANER: Yerliler, yabancılar değil. Brezilya milli takımında kötü mü oynadı?
ŞANSAL BÜYÜKA: Ben beğendim, her fırsatta da söylüyorum. 2006 Dünya Kupası'nda oyuna sonradan girmesine rağmen Ricardinho Brezilya en iyi adamlarından biriydi. Erman da "Brezilya ne oynadı ki Ricardinho iyi olacak" dedi. Orada da gerçek payı var.
"BAYRAM TUTUMLU RICARDINHO KONUSUNDA UYARMIŞTI"
ERCAN TANER: Konuştuğumuz oyuncular da Kleberson, Ricardinho'yu konuşuyoruz ve bu oyuncular nasıl oynamaz diye düşünüyoruz.
ŞANSAL BÜYÜKA: Ricardinho'nun geldiği gün Bayram Tutumlu beni aradı "Göreceksin topa bile vurmayacak" dedi. Bu da bir görüş. Bayram da bugün uluslararası bir menejer, bu işi iyi bilen bir adam. Ama sonuçta vurmuyor topa şu ana kadar. Bunların tek başına maç alması lazım, bu kariyerle. Ama ben Delgado'nun Ricardinho'dan daha iyi olduğunu düşünüyorum. Daha hareketli, topu daha iyi kullanıyor, gole daha yakın.
"TRABZONSPOR'DAKİ ÇIKIŞ VE İNİŞE İNANAMIYORUM"
ERCAN TANER: Ziya Doğan'ın gidişatını nasıl buluyorsunuz?
ŞANSAL BÜYÜKA: Trabzon'daki bu çıkış ve inişe inanamıyorum. Müthiş bir çıkış ve müthiş bir çakılma var Trabzon'da. Trabzonspor'un kadrosu inan kötü bir kadro değil. Şimdi okuyorum "Ziya hocanın arkasındayız" diye. 7 maçta bir hoca mı değiştirilir? Lazaroni'yi alırken hatalıydınız ve hatanızdan hemen döndünüz ve Ziya Doğan ile anlaştınız.
ERCAN TANER: Çok iyi bir de çıkış yaptılar. Beşiktaş'ı ve Galatasaray'ı yendi.
ŞANSAL BÜYÜKA: Ben futbolun felsefesi, kuralları içinde Trabzon'un kötü gidişine bir sebep bulamıyorum. Seyirci baskısı değil, camia baskısı değil, para sıkıntısı değil, en iyi hocalardan biri var; hoca ne maçlar kazanmışsın. Türkiye seni komuşuyor ve ondan sonra bu düşüş olacak şey değil.
ERCAN TANER: Trabzon taraftarı mutsuz tabi, uzgün.
ŞANSAL BÜYÜKA: Tehlike bölgesinde Erciyes var, 13 puanlı Sakarya var, 14 puanlı bir takım daha var, Trabzonspor'un puanı 16. Trabonspor'un oralarda bulunması bile inanılacak gibi değil.
"ANKARA TAKIMLARI İYİ GİDİYOR"
ERCAN TANER: Ankaragücü'nün o mükemmel çıkışını konuşuyoruz, Ceyhun'u da konuşalım bence.
ŞANSAL BÜYÜKA: Ankaralılar iyi gidiyor, Ankaralılar her yerde iyi gidiyorlar. Bugün Kulüpler Birliği'nde de çok hakimmişler. Ankraspor, Ankaragücü ve Gençlerbirliği bir de Trabzonspor, Kulüpler Birliği'nde çok etkiliymiş. Yeri gelmişken onu söyleyeyim. Ankaralılar süper gidiyorlar. Ankaraspor mesela. Manisa maçı hakeme bağladı ama hakemle ilgili değil bu iş. Ben başından beri söylüyorum Türkiye'deki en favori hocalarımdan biri. At sahibine göre kişniyor. Görüyorsun Ankaragücü ligin dibine demir atmıştı, galibiyeti yoktu ve Hikmet Hoca geldikten sonra 5'de 5 yaptı. Sırf Hikmet Hoca da değil topçu da yapıyor. O kötü giden de topçu, şimdi de o topçu. Ama bir bütünlüğü sağladı, bir hava verdi. Bu arada Ceyhun ne kadar lüzumsuz kart gördü. Bu kadar galipsin vuruyorsun, kırıyorsun, bağırıp çağırıyorsun... Bugün bizim alt yazılardan okuyorum sarı kart cezalısı durumuna düşmüş. Ne lüzum var? Senin gibi usta bir oyuncu ve üstelik olağanüstü oynuyorsun. Sakarya'nın da kendine dikkat etmesi lazım. Sakarya bir Martinez'e sırtını dayayıp nereye kadar gidebilir? İyi oynamıyor. Bir Fenerbahçe maçını kazandı, Trabzon maçında da kazandı ama bana göre iyi oynamadı...
"SAKARYASPORLULAR ÇOK KİŞİSEL OYNUYOR"
ERCAN TANER: Cangele sakattı Galatasaray maçında oynayamadı.
ŞANSAL BÜYÜKA: Çok kişisel oynuyorlar. Cangele da öyle, Murat Erdoğan da öyle, Rasim de öyle. Kim topla oynarsa evirip, çevirmeden... Sen Galatasaray'a geliyorsun burada. Sen topa basamazsan, top oynayamazsan, rakibin hızın kesemezsen rakibin hızını nasıl kesebilirsin? Trabzonu yendin de sana rakip olabilecek takımların hiç birini yenemedin. Ankaraspor'u yenemedin, Manisaspor'u yenemedin, Denizlispor'a kaybettin. Sen içeride altı puanlık maçları kazanacaksın. Biraz hırs biraz istek... Okan Yılmaz yürümüyor, koşmuyor, çalım atamıyor eski gol kralı gitmiş çok formsuz. Biyadiç her halde Bursaspor'daki dostluğun hatrına oynatıyor Okan Yılmaz'ı. Olur mu Biyadiç, kendi kariyerine de yazık ediyorsun. Üstelik Sakarya'ya ara transferde mutlaka bir oyuncu gerekiyor. Erciyes'e inanamıyorum. Çok değişen bir kadro yok...
ERCAN TANER: 6 puanda çakılı kaldı.
ŞANSAL BÜYÜKA: Sivas'a şaşırıyorum. İçeride kazanamıyor, dışarıda her maçı çatır çutur kazanıyor. Aslına baktığında özellikle son dört, beş haftadır çok iyi bir lig oluyor. Ben çok keyif alıyorum ligden. Bugün hiç bir maç için "kesin yener" diyebiliyor musun?
ERCAN TANER: O tahmini yapamıyorsun.
ŞANSAL BÜYÜKA: 3-1'den 4-3'e getirdi Antalyaspor, Beşiktaş maçında.
ERCAN TANER: Galatasaray Konyaspor maçını hatırılyor futbolseverler. Maç bitmişti, 3-3 bitti.
ŞANSAL BÜYÜKA: Buyrun Bursaspor, gitti Gaziantep'de sezonun eni takımlarından birini yendi. Müthiş bir lig oluyor. Puanlar merdiven basamağı gibi gidiyor. Galatasaray iyi oynanıyor. İyi olanlar genelde programlarda konuşulmaz. Galatasaray kötü oynayabiliyor ama kötü oynarken bile asla yürümüyor, kaybederken baskı kurarak, koşarak oynuyor. Koşan kazanır...